Ana içeriğe atla

KUR’AN-I KERİM KONULARI: (Ş) İLE BAŞLAYANLAR

 

KUR’AN-I KERİM KONULARI: (Ş) İLE BAŞLAYANLAR

ŞAFAĞA YEMİN EDERİM Kİ, SİZ HALDEN HALE GEÇECEKSİNİZ

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Şafağa (akşamın kızıllığına) yemin ederim ki, siz (cennet veya cehennemdeki ikâmetgâhınıza yerleşinceye kadar) mutlaka tabakadan tabakaya binecek (halden hale geçecek)siniz!” İnşikâk-16,19/589

ŞAFAK VAKTİNE YEMİN OLSUN Kİ, KIYAMET GELECEKTİR

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Fecr’e (şafak vaktine) yemin olsun ki (kıyamet gelecektir)!” Fecr-1/592

ŞAH DAMARINDAN DAHA YAKINDIR ALLAH İNSANA

İnsanın nefsinin kendisine neler fısıldadığını, neler telkin ettiğini Allah pek daha iyi bilir. Çünki Allah, insana şah damarından daha yakındır. Kâf-16/518

ŞAH, (CAN) DAMARINI KESERDİK ONUN, UYDURUP UYDURUP, BU ALLAH SÖZÜDÜR DESEYDİ

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Eğer O Peygamber, Bizim adımıza birtakım sözler uydursaydı, O’nu mutlaka elimizle (yani kuvvetli bir azapla) yakalardık. Sonra da O’nun can damarını keserdik (ki O, aslâ böyle bir şey yapmaz!) Sizden hiçbir kimse de buna engel olamazdı!” (Can damarının kesilmesi, her şeyini borçlu olduğu vahyin kesilmesi anlamına da gelebilir. Buradaki tehdit, Hz.Peygamberin sav vahyi değiştirmesinin imkânsızlığını anlatmaktadır. Yoksa bazılarının zehâbına göre ‘yalancı peygamber çıkarsa boğazı kesilir’ anlamına gelmez!) Hâkka-44,47/567

ŞAHİT OLANA VE ŞAHİT OLUNANA YEMİN OLSUN Kİ, O ASHAB-I UHDUD KAHROLSUN!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “(O kıyamet gününde) şâhit olana ve şâhit olunana yemin olsun ki, O Ashab-ı Uhdûd kahrolsun!” (Şâhitlik Allah katında son derece önemlidir ki, Allah-ü Teâlâ yemin etmiş.) Bürûc-3,4/589

ŞAHİT OLARAK ALLAH YETER!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Dini inkâr eden kefereler: ‘Sen peygamber olarak gönderilmiş biri değilsin!’derler. Sen de de ki: ‘(Bu hususta) Benimle sizin aranızda şâhit olarak Allah yeter! Ve bir de yanında kitap ilmi bulunanlar (Ehl-i Kitap’dan mü’min olanlar, Benim nübüvvetimi bilirler)!” Allah-ü Teâlâ, İnanmayanlara karşı Efendimize şöyle vahyetti: “De ki: Benimle sizin aranızda şâhit olarak Allah yeter! O, göklerde ve yerde olan her şeyi bilir. Bâtıla iman edip, Allah’ı inkâr edenler, işte asıl onlar, hüsrâna uğrayanların tâ kendileridir.” Ra’d-43/254 ; Ankebût-52/401

ŞAHİT OLARAK PEYGAMBERLİĞİME ALLAH YETER!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “De ki: Allah, Benimle sizin aranızda en büyük şâhidimdir. O, şâhit olarak yeter! (Zira Beni mu’cizeli Kur’an’la destekledi, Bana mu’cizeler ihsân etti, Beni daha önce gelen peygamberlerle ümmetlerine haber verdirdi.) En’âm-19/129

ŞAHİTLER GETİRECEĞİZ HER ÜMMETTEN

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Gün gelecek, o gün her ümmetten birer şâhit getireceğiz. Artık o kâfirlere, ne özür dilemeleri için izin verilir, ne de onlardan Rablerini râzı etmeleri istenir.” (Burada şâhitlerden maksat peygamberlerdir. Son peygamberden sonra o vazifeyi güncelleştiren Vâris-i Nebi denilen Müceddit ve Mürşid-i kâmil büyük Âlim zatlardır.) Nahl-84/275

ŞAHİTLER, ŞAHİTLİKTEN KAÇINMASIN!

Borçlanan ile alacaklı arasında anlaşmazlık çıkarsa, borçlanırken şâhit olanlar, şâhitlikten kaçınmasın, adâlet tecelli etsin! Bakara-282/47

ŞAHİTLERDİR PEYGAMBERLER KIYAMET GÜNÜNDE GÖNDERİLDİKLERİ TOPLUMLAR ÜZERİNE

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Ey Mekkeliler ve ey insanlar! Muhakkak ki Biz, Firavun’a bir peygamber gönderdiğimiz gibi, size de kıyamet günü hakkınızda şâhitlik edecek bir peygamber gönderdik. Fakat Firavun, O peygambere isyan etmişti. Biz de onu şiddetli bir cezaya çarptırdık. Siz de (Firavun gibi) isyan ederseniz, çocukları ak saçlı ihtiyarlara çeviren bir günden kendinizi nasıl koruyabilirsiniz?” Müzzemmil-15,17/573

ŞAHİTLİĞİ GİZLEYEN NE OLUR?

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Şahitliği, görüp bildiğinizi gizlemeyin! Kim ki gizler, onun kalbi günâhkâr olur. Allah, kim ne yapıyorsa onu hakkıyle bilir! Bakara-283/48

ŞAHİTLİK EDERKEN DİLİNİZİ EĞİP BÜKEREK HAKKI SÖYLEMEKTEN KAÇINMAYIN!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “ Ey iman edenler! Şâhitlik yaparken yakınlarınız var diye Hak’tan saparak, nefsinizin arzusuna uymayın! Dilinizi eğip bükerek Hak’kı söylemekten çekinmeyin veya büsbütün şâhitlikten kaçınmayın! Eğer kaçarsanız biliniz ki Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdârdır.” Nisâ-135/99

ŞAHİTLİK Mİ EDİYORSUNUZ ALLAH’DAN BAŞKA İLAH OLDUĞUNA? DELİLİNİZİ GÖSTERİN!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Siz mi Allah’dan başka ilâh olduğuna şâhitlik ediyorsunuz? (Öyleyse gösterin delilinizi! Habibim Ya Muhammed!) De ki: Ben şâhitlik etmem (çünki başka ilâh görünmüyor)! İlâh, ancak tek ilâhdır (O da Allah’dır, çünki her şeyde O’nun mührü görünüyor). Ve Ben sizin Allah’a ortak koştuklarınızdan uzağım!” En’âm-19/129

ŞAHİTLİK YAPARKEN ALEYHİNE DE OLSA SAKIN HAKTAN AYRILMA!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Ey iman edenler! Allah için şâhitlik eden insanlar olun! Bu şâhitliğiniz, kendiniz, anneniz, babanız, yakın akrabalarınız aleyhinde de olsa, sakın Hak’tan ayrılmayınız! İsterse onlar, zengin olsun, fakir olsun farketmez. Çünki Allah, her ikisine de sizden daha yakındır (onların maslahatını sizden daha iyi bilir). Nisâ-135/99

ŞAHİTLİK YAPARKEN YALAN SÖYLEYİP HÂKİMİ ŞAŞIRTAN, VEBÂLİ YÜKLENMİŞ OLUR

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “ Habibim Ya Muhammed! Eğer Senin üzerinde Allah’ın lütfu ve rahmeti olmasaydı, onlardan bir zümre, Seni bile şaşırtacaklardı. Onlar, yalnız kendilerini şaşırtırlar. Sana hiçbir zarar veremezler!” Evet, hâkimler, şâhitlerin şâhitliklerine göre hüküm verdiklerinden bütün vebâl, şâhitlerindir. Nisâ-113/95

ŞAHİTLİK, ADALETİN TAHAKKUKUNDA EN ÖNEMLİ UNSURDUR, VEBALİ DE PEK AĞIRDIR

Allah-ü Teâlâ, “şâhitliği Allah için dosdoğru yapın! Allah’a ve Ahiret gününe iman eden kimselere Allah’ın talimatı ve nasihatı böyledir” buyurmaktadır. (Evet, mahkemede hâkim, şâhitlerin beyânına göre hüküm verir. Şâyet şâhidin yalanı üzere bir adâletsizlik, bir zulüm olmuşsa, o takdirde bütün vebal, şâhidin boynuna takılmış olur. Vebal altında kalırım korkusu ile şâhitlikten kaçınmak da ayrı bir vebaldir. Yapılacak iş, vukûatı gören kim ise (başkasından duyan değil) o, mahkemeye Allah’ın emri olduğu için gidecek, ilave eklemeksizin ve eksik söylemeksizin ne gördüyse aynen gördüğüne şâhitlik edecektir. Böyle şâhide de Allah, adâleti tecelli ettirdiği için büyük ecirler verecektir.) Talâk-2/557

ŞAHİTLİKLERİ DÜRÜSTÇE KİMLER İFA EDERLER?

O namazlarını devamlı kılan şuurlu müslümanlar var ya! Onlar, şâhitliklerini hakkıyle yerine getirirler. (Şâhitlik makamındaki bir müslüman, birilerinden korkarak şâhitlik yapmaktan çekinmez, şâhitlik yaparken de fazla veya eksik olmaksızın, gördüğünü olduğu gibi söyler. Bu hususta Allah’dan başka kimseden korkmaz!) Meâric-33/568

ŞAİR, KAHİN, BÜYÜCÜ, MECNUN MU DİYORSUNUZ ALEMİN EFENDİSİNE?PÖHÖ PÖHÖ PÖH!

“Müşrikler, Allah Resûlüne gâh şâir, gâh kâhin, gâh büyücü, gâh mecnûn dediler de dalâlete düştüler, ne diyeceklerini şaşırdılar, Hakk’a gidecek bir yol bulmaya da tâkatları, güçleri kalmadı.” İsrâ-48/285

“ŞAİRİN BİRİ” DEMELERİNİ AKILLARI MI EMREDİYOR? YOKSA ONLAR AZGINLAR TOPLULUĞU MU?

Efendimize sav “şâirin biri” demelerinin bir iftira olduğu besbelli! Çünki o dönemde şiirin ne olduğunu en iyi bilen toplum, câhiliye Araplarıdır. Öyleyse onlar, azgın bir toplum olarak başka değil, sırf insanların Kur’an’a ulaşmalarını engelleme çabası içerisindedirler. Tûr-32/524

“ŞAİRİN BİRİ” Mİ DİYORLAR SANA? YOKSA BAŞINA GELECEK BİR BELA MI BEKLİYORLAR?

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Ne o? Yoksa onlar: ‘Ne olacak, O şairin biri! Biz O’nun feleğin başına neler getireceğini göreceğiz’ mi diyorlar? De ki: Bekleyin bakalım! Doğrusu Ben de sizinle beraber (başınıza gelecek azâbı) bekleyenlerdenim.” Tûr-30,31/523

ŞAİRLERİN PEŞİNE “ĞAVUN” DENİLEN AZGINLAR, SAPKINLAR VE ÇAPKINLAR DÜŞER

Allah-ü Teâlâ, Kur’an-ı Kerim’e nazîre olması noktasında şiir söyleyen şâirlerin peşine düşenler için: “Şâirler var ya, bunların peşine Ğâvûn (azgınlar, sapkınlar ve çapkınlar) düşer! Görmez misin o şâirler, her vâdide şaşkın şaşkın hayallerin peşinde dolaşırlar da (her türlü yalan ve çirkin sözler söyleyerek) yapmayacakları şeyleri söylerler. Ancak, iman edip, sâlih amel işleyen (şâirler), Allah’ı çok zikredip ananlar, kendilerine zulmedildikten sonra şiirleri ile intikam alan (mü’min şâirler) müstesnâ! Zalimler ise nasıl bir inkılâb ile devrileceklerini, yakında öğreneceklerdir” buyuruyor. Şuarâ-224,227/375

ŞAKİLER, BEDBAHTLAR, CEHENNEME ATILACAKLARDIR

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Şakîler (bedbahtlar) cehenneme atılacaklar, çektikleri azabın dehşetinden, devamlı sûrette hıçkırıp canları çıkasıya feryâd edecekler. Senin Rabbinin dilemesi hâriç, gökler ve yer durdukça, orada ebedî kalacaklardır. Çünki Rabbin dilediğini yapar.” Hûd-106,107/232

ŞANI PEK YÜKSEKTİR PEYGAMBER EFENDİMİZİN SAV

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “(Habibim Ya Muhammed!) Hem Senin şânını yükseltmedik mi?” (Allah’ın yükselttiği bir şân, hiç yüksek olmaz mı? Elbette olur!) İnşirâh-4/596

ŞARAP HAKKINDA NAZİL OLAN İLK AYET

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Sana şarap ve kumar hakındaki hükmü soruyorlar. De ki: İkisinde de hem büyük günâh, hem de insanlara bazı menfaatler vardır. Fakat günâhları, faydalarından daha çoktur!” (NOT: Bu âyetin hükmü, daha sonra gelen başka bir âyetle kaldırılmıştır. Yani bu âyet mensuhtur. Bu tür âyetlerin geliş hikmeti, inananları yavaş yavaş, ısındıra ısındıra İslâm’a kazandırmaktır. Bugün de bu metod geçerlidir. Yani yeni müslüman olmuş bir din kardeşimizin önüne yasaklar listesi ile farzlar mecmuası konmamalıdır. İslâm’ın bidâyetinde olduğu gibi sadece: “Allah birdir diyen kurtulur!” denmelidir.) Bakara-219/33

ŞARAP HARAMDIR

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar ve fal okları, ancak şeytanın işinden birer murdar pisliktir. Bunlardan kaçının ki felâh bulasınız!” Mâide-122/90

ŞARAP, SARHOŞ EDEN İÇKİLER VE KUMAR İLE ŞEYTAN ARANIZDA NE YAPMAK İSTER?

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Şarap (sarhoş eden her türlü içki) ve kumar ile şeytanın yapmak istediği şey, aranıza kin ve düşmanlık salmak; sizi Allah’ı zikretmekten ve namazı edâ etmekten alıkoymaktır. Artık bu habis şeylerden vazgeçtiniz değil mi?” Mâide-91/122

ŞAŞILACAK ŞEY, SENİ KİM YARATTI? SORUSUNA, ALLAH, DİYENLER, NASIL VAZGEÇERLER?

Öyle şaşılacak insanlar vardır ki, kendilerine: “Sizi kim yarattı?” diye sorsanız, “Allah yarattı!” derler. O halde nasıl oluyor da Allah’ı tek ilâh olarak kabul etmekten vazgeçiriliyorlar? Hayret ki, ne hayret! Zuhruf-87/494

ŞAŞIRMIŞSA BİRİSİ, DAHA ONU DOĞRU YOLA GETİRECEK DE KİM OLA?

Allah, kimi şaşırtırsa, onu doğru yola getirecek yoktur! Allah, onları azgınlıkları içinde bırakır da bocalayıp dururlar. A’râf-186/173

ŞAŞIRTIR BİR ÇOKLARINI

Allah, sivrisinek misalinde olduğu gibi bazı misal verir ki, bazı beyinsizler, o misali idrak edemezler de şaşırırlar. O misali dar kafasına sığdıramayan ise inkâr eder ve fâsık bir kâfir olur. Bakara-26/4

ŞAŞIRTMIŞ VE DALALETE ATMIŞSA ALLAH BİRİNİ, DAHA ARTIK ONA HİÇBİR DOST BULUNMAZ

Allah, küfürlerindeki inatları sebebiyle kimi şaşırtmış ve dalâlete atmışsa, daha artık onu koruyacak ne bir kimse, ne de bir dost bulunmaz, işi bitiktir onun! Şûrâ-44/486

ŞAŞIRTMIŞSA ALLAH BİRİNİ, DAHA ARTIK ONU KİM DOĞRU YOLA GETİREBİLİR?

Allah, birini (kendi isyanı, düşüncesizliği ve dengesizliği yüzünden) şaşırtmışsa; daha artık onu hidâyete, doğru yola kim getirebilir ki? O şaşkınlar, (Ahirette) hiçbir yardımcı da bulamazlar! Rûm-29/406

ŞAŞIRTMIŞSA BİRİNİ ALLAH, KİMSE ONU DOĞRU YOLA KOYAMAZ

Allah bir kişiyi, kendi isyanındaki ısrarı sebebiyle dalâlete atıp şaşırtmışsa, artık onu hidâyete erdirecek, onu doğru yola koyacak kimse bulunamaz. (Küfrün en büyük kaynaklarından biri de inattır.) Zümer-23/460

ŞAŞKIN AHMAK GİBİ, HİDAYETE ÇAĞIRANLAR VARKEN DÖNÜP PUTLARA MI TAPALIM?

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “(Habibim Ya Muhammed!) De ki: Allah’ı bırakıp da bize ne fayda veren, ne de bize zararı dokunan şeylere mi tapalım? Allah, bize hidâyet verdikten sonra şeytanların kandırıp şaşkın bir halde çöle düşürdükleri; arkadaşlarının ise “Bize gel!” diye doğru yola çağırıp durdukları ahmak gibi gerisin geriye İslam’dan şirke mi dönelim? (Olacak şey değil!)” En’âm-71/135

ŞAŞKINLIK VE SAPKINLIK ŞAMPİYONLARI, HEVA VE HEVESLERİNE TABİ OLANLARDIR

Bu Âyet-i Kerime’de Yüce Allah, “halbuki Allah tarafından bir delil olmaksızın kendi hevâ ve heveslerine tabi olanlardan daha şaşkın, daha sapkın kimse olabilir mi?” buyuruyor. (Şaşkınlık ve sapkınlık şampiyonlarının, kendi hevâ ve heveslerine tabi olanlar olduğu, beyan ediliyor; amenna ve saddaknâ!) Kasas-50/390

ŞAŞKINSA BİRİLERİ, ŞAŞKINLIKLARINA ŞAŞMAMAK GEREKİR!

Putperest Mekkeliler arasından, kendilerinden en emin bildikleri bir Kutlu, onları irşad etmek üzere “peygamber ünvanı” ile aralarına gönderilince her nedense pek şaşırdılar. “İlâhları (hem de görünmeyen) tek bir ilâh mı yapmış? Doğrusu bu, şaşılacak bir şey! Yok, yok! Bu, pek yalancı bir sihirbazın tekidir!” demeye başladılar. Ne diyelim? Şaşkınsa birileri, şaşkınlığına şaşmamak lâzım! Sâd-4,5/452

ŞEAİR-İ İSLAM’A HÜRMET, KALBLERİN TAKVASINDANDIR

“Kim Allah’ın Şeâiri’ne, Dinin alâmetlerine hürmet ederse, bu davranışı, kalblerin takvâsındandır.” (Şeâir: Ezan, Safâ-Merve, sarık, sakal, Din Âlimi... gibi görüldüğünde Allah, Peygamber, Ahiret vs. Dini hakikatları çağrıştıran ulvi alâmetlerdir.) Hacc-32/335

ŞEAİR-İ İSLAMİYEDENDİR HÜRMETSİZLİK ETMEMEMİZ EMREDİLEN ŞU ALAMETLER

Şu Şeâir-i İslâmiyelere hürmet edeceğiz: 1-Allah’ın şeâirine (Dinin alâmetlerine, Ezan gibi), 2-Haram aya, 3-Kâ’be’ye hediye edilen kurbana, 4-Hediye edilen kurbanlıklara takılan gerdanlıklara, 5-Lütfu ilâhî, Rızâ-ı ilâhî umuduyla Beyt-i Harâm’a gelenlere. Mâide-2/105

ŞEFAAT ALLAH’IN KENDİSİNE İZİN VERDİĞİ KİMSEDEN BAŞKASINDAN GELMEZ

Kıyamet gününde Rahmân’ın kendisine izin verdiği ve râzı olduğu kimseden başkasının şefâati fayda vermez! Tâ Hâ-109/318

ŞEFAAT ANCAK ALLAH’IN İZİN VERMESİYLE EDİLEBİLİR

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Kendisinden (Allah’dan) izin çıkmadıkça, O’nun katında hiçbir kimse şefaat edici değildir!” Yûnus-3/207

ŞEFAAT EDEN MELEKLER DE VARDIR

“Onlar sadece Allah’ın râzı olduğu kimse hakkında şefâat ederler” âyet meâlinden anlıyoruz ki, melekler de şefâat edeceklerdir. Enbiyâ-28/323

ŞEFAAT ETME HAKKI OLARAK ALLAH, PEYGAMBERİMİZE RAZI OLACAĞI KADAR HAK VERMİŞTİR

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “(Habibim Ya Muhammed!) Elbette Rabbin Sana ileride öyle ihsan edecek, (Ahiret gününde ümmetinden dilediğine şefâat etme) hakkı verecek ki, tâ Sen de râzı olacaksın!” Duhâ-5/596

ŞEFAAT HAKKI SADECE ALLAH’IN KENDİLERİNE İZİN VERDİKLERİNE VERİLECEKTİR

Bu âyette şefâat hakkının (veya şefâata mazhar olmanın), sadece Allah’ın kendilerine söz (izin) verdiği kimselere ait olduğu bildirilmektedir. Meryem-87/310

ŞEFAAT, O GÜN ANCAK KENDİLERİNE İZİN VERİLENLER TARAFINDAN YAPILIR

Kıyamet gününde Allah’ın kendisine izin verdiği kimseden başkasının şefâati, fayda vermez! Sebe’-23/430

ŞEFAATÇİ OLARAK PUTLARA MI BEL BAĞLAMIŞ? PÖH! ONLARIN KENDİNDEN HABERLERİ YOK!

Allah’dan başka birtakım nesneleri şefaatçi edinenler bilsinler ki, şefaat tamamen Allah’a aiddir. O putlar şefaat etmek şöyle dursun hiç bir şeye sahip değillerdir. Hatta kendilerinin var olduğunu bile bilmezler. Böyle nesnelerden mi şefaat beklemekteler? “Pöh!” denir onların nâakıl akıllarına! Zümer-43,44/462

ŞEFAAT-I PEYGAMBERİ, KADEM-İ SIDK KİMLEREDİR?

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “İçlerinden (Kâmil bir) erkeğe (Efendimize): ‘İman edenlere Rableri katında kendileri için bir kadem-i sıdk=peygamberin şefaatı bulunduğunu müjdele!’diye vahyetmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu da kâfirler: ‘Şüphesiz bu, gerçekten apaçık bir sihirbazdır!’ dediler?” (Evet, Resûlüllah’ın, biiznillah şefaati Haktır.) Yûnus-2/207  

ŞEFKAT DİNİ OLMASINA BİR DELİLDİR, KUR’AN’IN RAHMAN VE RAHİM’DEN NAZİL OLMASI

Kitabın (Kur’an’ın) Rahmân ve Rahîm tarafından indirilmesi, Yeni Din’in (İslâm’ın) şefkat ve merhamet buutlu bir Din olmasına delâlet eder. Fussılet-2/476

ŞEFKAT TOKADIDIR DÜNYA AZABI, TABİ ANLAYANLARA!

Allah-ü Teâlâ, Ahiretteki büyük azâbdan önce, belki isyankâr hallerinden dönerler diye dünyada dahi o mücrimlere azap taddıracağını söylüyor. Böyle bir azap, hem Ahiretteki azâbı hafifletmesi bakımından, hem de dünyada iken uyanıp kendisini ıslah etmesi bakımından sahibi için bir şefkat tokadı mesâbesindedir. Zira bazen bir musibet bin nasihatten daha tesirli olur. Secde-21/416

ŞEFKAT-I İLAHİ, MERHAMET-İ İLAHİ OLMASAYDI MÜTHİŞ BİR AZAP İŞİMİZİ BİTİRİRDİ

Benî Âdem olarak “iftirâ” gibi nice nice günâhlar işlememiz karşısında bakın Allah-ü Teâlâ ne buyuruyor: “Eğer Allah’ın İhsânı ve Rahmeti olmasaydı ve eğer Allah pek şefkatli ve pek merhametli olmasaydı, başınıza müthiş bir azap gelirdi (de işinizi bitirirdi).” Nûr-20/350

ŞEFKATİ PEK ÇOKTUR ALLAH’IN

Allah, kullarına karşı pek şefkâtlidir. Âl-i İmrân-30/53

ŞEHİRLERİN ANASI MEKKE’DİR

Mekke-i Mükerreme, şehirlerin anasıdır, yani ilk şehir hayatı, Mekke-i Mükerreme’de yaşanmıştır. Şûrâ-7/482

ŞEHİRLERİN ANASI, MEKKE-İ MÜKERREME’DİR

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Bu Kur’an, mübârek, kendinden önceki kitapları tasdik edici ve Şehirlerin Anası olan Mekke ahâlisini ve etrafındaki kimseleri korkutasın diye Sana indirdiğimiz bir kitabdır.” En’âm-92/138

ŞEHİRLERİN TAMAMI KIYAMET KOPMADAN ÖNCE İMHA EDİLECEKTİR

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Hiçbir şehir yoktur ki, kıyamet gününden önce Biz, orayı imhâ etmiş olmayalım ve şiddetli bir azâba uğratmayalım. Bu, kitapta (Levh-i Mahfûz’da) yazılıdır.” İsrâ-58/286

ŞEHİT OLANLARA YAKIN SEVABI, ŞEHİT OLMAYI BEKLEYEN GAZİLER DE ALIRLAR

Enes bin Nadr ve diğer Uhut Şehitleri gibi nice Yiğitler, şehâdetleriyle günâhlarını sıfırlayarak A’lây-ı İlliyyin’e yükselirler. Onlar gibi şehit olmasını bekliyen gaziler de onlara yakın (belki de niyetleri itibariyle onlar kadar) sevaba nâil olurlar. Ahzâb-23/420

ŞEHİT OLMAYI İSTEMEK

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Siz ölümle yüz yüze gelmeden önce şehit olmayı temenni etmiştiniz. İşte şimdi onu âyân beyân yakînen gördünüz!” (Not: Esas olan Dîn-i İslâm’ın intişârı ve devâmıdır. Zamanı gelir şehit olmak gerekir, zamanı gelir olmamak gerekir. Bu zamanda Dîni neşr için temsil keyfiyeti yüksek, çok insana ihtiyaç olduğundan şehit olmamak zamanıdır.) Âl-i İmrân-143/67

ŞEHİT RUHLARI, YEŞİL KUŞLAR BEDENİNDE CENNETTE ZEVK-U SAFA İÇERİSİNDE YAŞIYORLAR

Bir Hadîs-i Şerif’te Efendimiz sav, Uhud Şehitleri’nin ruhlarının, yeşil kuşlar içinde cennette zevk-u safa içinde yaşadıklarını naklettikten sonra “keşke onların durumlarını, kardeşlerimiz bilse de cihaddan çekinmeselerdi”demesi üzerine Allah-ü Teâlâ,‘şehitlerin durumlarını, onlar adına Ben bildiriyorum’ diyerek bu Âyet-i Kerime’yi inzâl buyurmuştur. Aslında bu müjde, şehid yakınlarının acısını hiçe indirir. Âl-i İmrân-170/ 71

ŞEHİTLER ÖLMEZ!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Allah yolunda öldürülenlere “ölü” demeyiniz! Bilakis onlar diridirler, fakat siz bunun farkında değilsiniz!” Bakara-154/23

ŞEHİTLER, MÜSTAKBEL ŞEHİTLERE MÜJDE VERMEK İSTERLER

Allah’ın lütfundan nice nimetlere kavuşup sevince garkolan şehitler, arkalarından gelecek, ama henüz kendilerine kavuşmayan müstakbel şehitlere vermek istedikleri müjdeyi, onlar adına Allah-ü Teâlâ bize veriyor: “şehitlere hiçbir korku olmayacak ve mahzun da bulunmayacaklardır.” Ayrıca Allah’ın, “nimetini, lütfunu, mükâfatını zâyi’ etmeyeceği” müjdesiyle de sevinirler. Âl-i İmrân-170,171/71

ŞEHİTLERE MÜJDE

Allah-ü Teâlâ: “Kim Allah yolunda savaşa girer ve öldürülüp şehit olursa veya galip gelir de gazi olursa, ileride (cennette), ona pek büyük bir mükâfat vereceğiz.” buyuruyor. Nisâ-74/88

ŞEHİTLERE “ÖLÜ” DEMEYİN! ONLAR HAYATTADIRLAR

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Allah yolunda öldürülenlere, sakın ‘ölüler’ demeyin! Onlar hayattadırlar ve Rablerinin katında yaşarlar, rızıklandırılırlar. Hem onlar, Allah’ın kendilerine ihsan ettikleriyle sevinç içindedirler.” Âl-i İmrân-169,170/71

ŞEHİTLERİN NAİL OLDUKLARI İNSANLARIN TOPLADIKLARI BÜTÜN MALLARDAN DAHA HAYILIDIR

Allah-ü Teâlâ: “Allah yolunda ölür veya öldürülürseniz, bilin ki Allah’ın verdiği mağfiret ve Rahmet, insanların topladıkları bütün mallardan daha hayırlıdır” buyuruyor. Âl-i İmrân-157/69

ŞEKİL VERDİK SİZE EY ÂDEMOĞLU

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Ey Ademoğlu! Sizi (babanız Âdem’i) Biz yarattık, sonra size şekil verdik!” A’râf-11/150

ŞEKLİMİZ, YÜZ ÇİZGİLERİMİZ NEREDE TAYİN EDİLDİ?

Allah, herkesin yüz çizgilerini, annelerinin karnında iken şekillendirmiştir. Âl-i İmrân-6/49

ŞEMS SURESİ

91. Sûredir. Mekke Dönemi’nde nâzil olmuştur. 15 âyettir. Şems-0/594

ŞER DÜNYASI OLARAK YERYÜZÜNÜN ŞAMPİYONLARI, BAKIN KİMLERMİŞ?

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “(Kendilerine bekledikleri peygamber gelmesine rağmen) kitap ehlinden ve müşriklerden inkâr edenler, (bu samimiyetsizlikleri ve nice inanacak kimseleri, bu kaypaklıkları ile idlâl etmeleri sebebiyle) cehennem ateşindedirler. Hem de onlar, orada devamlı kalıcıdırlar. İşte onlar, yeryüzündeki mahlûkatın en şerlilerinin tâ kendileridir!” Beyyine-6/598

ŞER ODAKLARI DİKKAT EDİN, ALLAH’IN AZABI HİÇ UMMADIĞINIZ YERDEN GELİVERİR!

“Şer plânları hazırlayan şer odakları, şunlardan emin mi oldular?: 1-Allah’ın kendilerini yerin dibine geçirmesinden; 2-Hiç ummadıkları bir yerden azâbın gelmesinden; 3-Gezip dolaşırken Allah’ın kendilerini kıskıvrak yakalamasından ki, kaçıp kurtulacak hiç bir imkânları da yok! 4-Azâbın kendilerini korkuta korkuta, eksilte eksilte yakalamasından ki, Rabbiniz çok şefkatli olduğundan bir kalemde sizi silip süpürmüyor da mühlet vere vere azabını gerçekleştiriyor. Nahl-45,47/271

ŞER ZANNETTİĞİNİZ ŞEY HAYIR OLABİR

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Siz bir şeyi şer zannedersiniz de o aslında sizin için hayırdır; (savaşa katılmanın ucunda ölüm olduğu için şer zannedilir. Fakat ülkenin selâmeti, hepimizin selâmeti olduğundan o zâhiri şer, bâtında hayrın tâ kendisidir.) Siz bilmezsiniz, Allah bilir!” Bakara-216/33

ŞEREFLENMEK İSTEYENLERE AÇIK ÇEK: KUR’AN’A SARIL ŞEREFYAB OL!

Allah-ü Teâlâ müjdeliyor ki: “İçinde muhtaç olduğunuz her rehberliği bulabileceğiniz, size şan ve şeref kazandıran bir Kitap (Kur’an) indirdik. Hiç kafanız çalışmıyor mu? (Ki, bu kitapla şereflenmeyi düşünemiyorsunuz?)” Enbiyâ-10/321

ŞEREFLİ BİR KUR’AN’DIR O KİTAP, KAFİRLERİN YALANLAMALARI ONA BİR EKSİKLİK GETİRMEZ!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “(Habibim Ya Muhammed! Kâfirler Onu (Kur’an’ı) yalanlayadursunlar) bilâkis O, çok şerefli bir Kur’an’dır, Levh-i Mahfûz’da (korunmuş bir levhada)dır.” (Gözünü kapatan güneşin ışığını eksiltmez; bilâkis kendisine etrafı karanlık eder!) Bürûc-21/590

ŞEREFTE ZİRVEYİ TEMSİL EDENLER, KİMLERDİR?

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Muhakkak ki bu Kur’an, pek şerefli bir Elçi’nin (Cebrail’in ve Muhammed’in vahiyden ibaret) sözüdür. Hem o, bir şâir sözü değildir! Ne kadar da az iman ediyorsunuz!” Hâkka-40,41/567

ŞEREFTİR KUR’AN, RESULÜLLAH’A DA KAVMİNE, ÜMMETİNE DE

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Habibim Ya Muhammed! Muhakkak ki Kur’an, Sana da kavmine (ümmetine) de bir şereftir. İleride (Ahirette) ondan (Kur’an’a uyup uymamanızdan) sorguya çekileceksiniz!” Zuhruf-44/491

ŞERİAT HER DEVRE GÖRE BAŞKA BAŞKADIR

İnsanlar devirler ilerledikçe tekâmül ederler. Bu tekâmüle paralel olarak şer’i hükümler de devrin insanlarının ihtiyaçlarını görecek şekilde tekemmül etmiş olarak gönderilir. Allah bu hususu “her devrin bir hükmü vardır” âyeti ile açıklar. Şeriattaki bu değişikliği ancak Allah peygamberleri vasıtası ile yapar. Bu hususta hiç kimsenin yetkisi olamaz! İslâm, son din olduğundan artık şeriatın kıyamete kadar değişmesi söz konusu değildir. Ra’d-38/253

ŞERİAT HER ÜMMETTE FARKLI FARKLI OLUR, FARKLILIĞI BELİRLEYEN ALLAH’DIR

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Allah, her ümmete medeniyet seviyesine uygun bir şeriat tarzı koymuştur. O bakımdan daha önceki şeriatların müntesipleri (Yahudi ve Hıristiyanlar gibi) Senin (Hz. Muhammed) şeriatına muhâlefet etmesinler! Onları yeni dine, yeni şeriata davet et!Çünki Sen dosdoğru bir din, dosdoğru bir şeriat üzerindesin! Eğer seninle mücâdele ederlerse de ki: “Allah sizin yaptıklarınızı pek iyi bilmektedir.” Hacc-67,68/339

ŞERİAT KANUNLARI KOYMA YETKİSİ, ALLAH’DAN BAŞKA SADECE RESULÜLLAH’A AİTTİR

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Peygamber size ne verdiyse (yapınız diye tebliğ ettiyse) onu alınız (uygulayınız); sizi neden nehyettiyse (yapılmasını yasakladıysa) ondan hemen kaçınınız!” Bu Âyet-i Kerime, Peygamber Efendimizin sav de Şâri’ (şeriat kanunları koyma yetkisine sahip) olduğunun delilidir. Haşir-7/545

ŞERİAT, HER DEVİRDE O DEVRİN ŞARTLARINA GÖRE BİR ŞERİAT OLARAK KILINDI

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “(Ey insanlar!) Her biriniz için (gönderdiğimiz peygamberiniz ile) size bir şeriat ve bir yol ta’yin ettik. Eğer Allah dileseydi hepinizi (tâ baştan, Adem’den bu tarafa) tek bir ümmet yapardı (da tek bir peygamberiniz, tek bir şeriat kitabınız olurdu). Fakat O, size verdiği farklı şeriatlerle sizi imtihan etmek için ayrı ayrı ümmetler yaptı. (Tekâmül eden insanlığa, tekâmül etmiş şeriat gönderdi.)” Mâide-48/115

ŞERİATA TESLİM OLANLARIN İLKİ, HZ. MUHAMMED SAV’DİR

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed sav, Kur’an lisânı ile diyor: “Doğrusu Ben, size getirdiğim şeriata teslim olanların ilki olmakla emrolundum. Ve ‘sakın müşriklerden olma!’ diye de Bana emredildi.” En’âm-14/128

ŞERİATTA BİR İNKILAB OLDU, KUR’AN ŞERİATI, TEVRAT ŞERİATINI HÜKÜMSÜZ KILDI

İslâm Dini gelene dek insanlık, Hz. Musa’nın getirdiği Tevrat Şeriatı üzerine idiler. Allah, Hz. Muhammed’i sav yeni bir şeriatla, Kur’an Şeriatı ile muvazzaf kılarak Tevrat Şeriatını neshetti, hükmünü geçersiz kıldı. Her iki şeriat da Allah’ın kanunlarından başka bir şey değilken Allah, tekâmül eden insanlığa tekâmül etmiş bir şeriatı (Kur’an Şeriatını) vaz’ederek, eski şeriatının tüm hükümlerini iptal etmiştir. Zaten şeriatı koyan Allah olduğu için nesheden de Allah olmuştur. Kim ne diyebilir ki?! Câsiye-18/499

ŞERLE DE HAYIRLA DA İMTİHAN EDİLİR İNSAN!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor ki: “Biz, insanı imtihan olarak şerle de hayırla da deneriz. Sonunda Huzurumuz’a döndürüleceksiniz!” Enbiyâ-35/323

ŞEYTAN AYAKLARINI KAYDIRDI

Şeytan Hz. Adem ve Havva`yı kandırarak yasak ağaçtan yemelerini sağladı ve bu da Adem ve Havva`nın cennetten çıkmalarına sebep oldu. Bakara-36/5

ŞEYTAN BİR TAKIM KURUNTULARLA OYALAR İNSANI

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Şeytan, onlara uzun ömür, bitmez tükenmez dünyalık emeller va’d eder, boş temennîlere sevk eder, birtakım kuruntularla onları boş yere oyalar. Halbuki şeytan, onlara kuru bir aldatmadan başka bir şey va’d etmez. İşte hayatını şeytanın bu boş kuruntuları içinde geçirenler var ya, onların varacakları yer cehennemdir, ondan (cehennemden) kaçacakları bir yer de bulamazlar!” Nisâ-120,121/96

ŞEYTAN CENNETTE ADEM VE HAVVA’YA VESVESE VERDİ

Derken şeytan, (o ikisini, neticelerinden biri de) onlardan örtülmüş avret yerlerini kendilerine göstermek (olan hataya sevk etmek) için, onlara vesvese verdi ve: “Rabbiniz ancak melek olmayasınız veya (cennette) ebedî kalıcılardan olmayasınız diye sizi bu ağaçtan men etti!” dedi. (Not: Derin bir temmül, ağaçtan tadma, mecâzen cinsel ilişkiyi hatıra getiriyor. Allah-ü A’lem) Ve (devamla) onlara: “Doğrusu ben size gerçekten (iyiliğiniz için) nasihat edenlerdenim” diye de yemin etti. A’râf-20,21/151

ŞEYTAN FİT VERDİ DE O FİTLE GERİSİN GERİ GİDİP DİNDEN ÇIKTILAR

Bazı dönekler vardır ki, kendilerine doğru yol iyice belli olduktan sonra şeytanın fit vermesiyle, kötü amellerini kendilerine süslemesiyle gerisin geri döndüler ve uzun emellere düştüler. Bunun sebebi, onların, Allah’ın indirdiğini hoş görmeyen kimselere (yahudilere) “bazı hususlarda size itaat edeceğiz!” demeleridir. Halbuki Allah onların içlerinde gizlediklerini pekâla bilmektedir. (Bunlar münâfıklardı.) Muhammed-25,26/508

ŞEYTAN İNSANA İSTEDİĞİNİ YAPTIRABİLME GÜCÜNE SAHİP MİDİR?

Hayır! Bu âyetten anlıyoruz ki, şeytanın böyle bir gücü yoktur. Şeytan, “Doğrusu, benim size istediğimi yaptıracak bir gücüm yoktu. Sadece ben sizi davet ettim, siz de çağrımı kabul ettiniz. O halde beni ayıplamayın, kendinizi kınayın! (Sizi enayiler sizi, vaktinde düşünüp bana uymayacaktınız!) Hem ben sizin daha önce beni Allah’a şerik yapmanızı da reddetmiştim” der. Elbette böyle zalimlerin hakkı gayet acı bir azaptır. İbrahim-22/257

ŞEYTAN İNSANI ALLAH HAKKINDA, ALLAH’IN AFFI VE KEREMİ İLE NASIL ALDATIR?

Bu Âyet-i Kerime’de şeytanın, insanı Allah’ın affı ve Keremi ile aldattığından bahsediliyor. Allah-ü A’lem şeytan insana şöyle fısıldar: “Allah, şirk dışında her günahı bağışlayacağını söylemiyor mu? Sen şirk koşma, ama şu çok lezzetli olan günahlardan bir tad! İçinde bir merak, bir uhde kalmasın, nasıl olsa -dedim ya- Allah şirk hâricinde bütün günahları bağışlayacağını söylüyor, tövbe edersin olur biter!” Allah affeder ama dilediğini affeder. Affına garanti yok! İnsan bu af ve kereme güvenerek günah bataklığına dalar, her bir günah da onu küfre doğru bir adım ilerletir de nihayet helâk olur. İşte şeytan böyle tuş eder insanı! Hadîd-14/538

ŞEYTAN İNSANLARA AMELLERİNİ SÜSLÜ GÖSTERİR DE İNSAN FARKINA VARMADAN SAPITIR

Ad ve Semûd kavimleri, aklı yerinde, basiret sahibi kimseler iken, şeytanın amellerini süslü göstermesinden dolayı kendilerini bir şey zannederek (akıllarına çok güvendiklerinden peygamberlerini dinlemediler de) şeytanın tuzağına düştüler ve sapıttılar; sonra da müstehak olduklarından helâk oldular. Ankebût-38/399

ŞEYTAN SİZE DÜŞMAN İKEN KALKIP DA ONU VE EVLATLARINI DOST MU EDİNİYORSUNUZ?

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Ey Ademin evlatları! O şeytanlar size düşman oldukları halde şimdi kalkıp Benim dışımda onu ve evlâtlarını kendinize dostlar mı ediniyorsunuz? Halbuki onlar, sizin amansız düşmanlarınızdır. Zalimler için bu ne kötü bir değişmedir, ne zararlı bir takasdır!” Kehf-50/298

ŞEYTAN TAŞLAMAK

Küçük, Orta ve Büyük Şeytan’ları taşlamak acele eden için iki gün (bayramın 2. ve 3.günü) etmeyene üç gündür (bayramın 2., 3. ve 4. günü). Şeytanları temsil eden yapıtlar, Hz. İbrahim as, Hz. İsmail as ve Hacer Validemiz’in şeytanı taşladıkları Minâ mevkiindedir. Bakara-203/31

ŞEYTAN TAŞLAMANIN MA’KULİYETİ VAR MI?

Elbette! Şöyle ki: 1-Efendimiz sav taşladığı için biz de taşlarız. Bu taabbüdîdir, burada aklın, mantığın onayı istenmez. 2-Nasıl ki, saygın bir adamın heykeline hakaret, o adamın saygınlığı ölçüsünde ona hakaret sayılır. Hz. İbrahim as’ı Allah’ın emrinden vazgeçirmeye çalışan şeytan dünyasının o çok saygın şeytanına hakaret de, bizzat o şeytana ve onun kişiliğinde tüm şeytanlara hakaret sayılır. Bırakın, bu kadarı da bizim hakkımız olsun! Bakara-203/31

ŞEYTAN YEMİN BİLLAH EDEREK İNSANOĞLUNA OLAN KİN VE GAYZINI KUSTU

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “(Ayaklarını kaydırmak için zaaflarından yararlanarak kadını onlara ma’but yapan) şeytana Allah, lânet etti. Bunun üzerine o mel’un da şöyle dedi: 1-And olsun ki, Senin kullarından belli bir pay edineceğim. 2-Onları, mutlaka dalâlete düşüreceğim. 3-Muhakkak ki, onları boş temennilere sevk edeceğim. 4-Onlara davarların kulaklarını yarmalarını emredeceğim de Allah’ın yarattığını değiştirecekler.” Nisâ-118,119/96

ŞEYTAN, AKLINI KULLANMAYAN NİCELERİNİ SAPTIRDI, ŞEYTANIN İŞİ BU!

Allah-ü Teâlâ, peygamberleri aracılığı ile “şeytana kanmayın, o sizin için apaçık bir düşmandır!” deyip durduğu halde söz dinlemez, aklını kullanmaz nice nesiller, şeytana kapıldılar da şeytan, onları dalâlete sevk ederek sapıklar haline getirdi. Allah-ü Teâlâ da onlara: “Hiç mi akıl erdirmiyordunuz?” diyecektir. Yâ Sîn-62/443

ŞEYTAN, RABBİMİZ, ONU BEN AZDIRMADIM, DİYE KIVIRMAK İSTESE DE KOVULUR!

Şeytana arkadaş olmuş ve onun tarafından kötü amelleri süslenmiş, kendine Allah ile beraber başka tanrılar edinmiş yamuk heriflerle dalaşmasında arkadaşı şeytan, mes’uliyetten sıyırmak ister de şöyle der: “Rabbimiz! Onu ben azdırmadım; kendisi zaten Hak’tan uzak bir sapıklık içerisinde idi!” Allah da: “Huzurumda çekişmeyin! Çünki size daha önceden (Dünyada) azap edeceğime dair tehdidimi bildirmiştim. Benim katımda söz (karar) değiştirilmez; ve Ben kullarıma aslâ zulmedici değilim!”der, onları tardeder. Kâf-27,29/518

ŞEYTAN, İNSANA, İNKAR ET, DER, İNSAN İNKAR EDİNCE DE BEN ALLAH’DAN KORKARIM, DER

Şeytan, şeytanlığının gereği insana “inkâr et!” der; insan da ona kanarak inkâr eder. Bu sefer şeytan, bir kenara çekilerek ona: “Ben senden uzağım! Çünki ben, Alemlerin Rabbi olan Allah’(ın azâbın) dan korkarım!” deyiverir. Netice itibariyle ikisinin de gideceği yer, kesintisiz olmak üzere dâimi cehennem oldu. İşte böylecedir zalimlerin cezası! Haşir-16/546; 17/547

ŞEYTANA DEĞİL, BANA İBADET EDİN, İŞTE DOSDOĞRU YOL BUDUR, DİYECEKTİR YÜCE ALLAH

Allah-ü Teâlâ: “Ey Adem oğulları! Apaçık düşmanınız olan şeytana değil de Bana ibadet edin! İşte dosdoğru yol budur!” diyecektir Ahiret gününde. Yâ Sîn-61/443

ŞEYTANDAN DOST EDİNİRSEN, O MEL’UN YAKANA YAPIŞIR VE BİR DAHA DA SENİ BIRAKMAZ

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “ Şeytanların dostlarına gelince; şeytanlar, onları azgınlığa sürükler, sonra da yakalarını bir daha bırakmazlar.” A’râf-202/175

ŞEYTANI DOST EDİNENİN HALİ DUMAN!

Allah-ü Teâlâ: “Kim Allah’ı bırakıp da şeytanı dost edinirse, şüphesiz apaçık bir zarara, ziyâna girmiş ve hüsrâna uğramış olur.” buyuruyor. Nisâ-119/96

ŞEYTANI DÜŞMAN EDİNMEK ALLAH’IN EMRİDİR

Allah-ü Teâlâ, bu Ayet-i Kerimesi’nde (cinni ve insi) şeytanların Mü’minlere düşman olduğunu, Mü’minlerin de şeytanları kendilerine düşman edinmelerini, zira o şeytanların, kendilerine taraftar kazanarak kendileriyle birlikte alevli ateş ehli olsunlar diye çabaladıklarını, süsledikleri bâtıl dâvâlarına çağrı yaptıklarını bildirerek ikaz ediyor ve o mel’unlardan sakınmalarını emrediyor. (Not: Düşmanlık emri, şeytanlara karşı düşmanlıktır. Yoksa, işinde gücünde, kendinden başkasına zararı olmayan kâfirlere karşı değildir. Şeytan kimdir? Şeytan, kendini beğenmiş, kibirli, başkasının faziletine tahammülü olmayan, bu yüzden onu çekemeyen ve o faziletin ondan gitmesi için çabalayan, Allah’ın kendisi için takdir ettiği hayatı beğenmeyerek isyan eden, başkalarına zarar vermeyi hayatının gayesi edinen bir nevi anarşist, hatta terörist olan habis ruhlu varlıktır. İnsanlara zarar veren virüs, mikrop, zararlı hayvan ve haşerata da şeytan denebilir.) Fâtır-6/434

ŞEYTANI MUSALLAT EDERİZ O KUR’AN’I GÖZ ARDI EDENE

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Kim Rahman’ın Zikri’ni (Kur’an’ı) göz ardı ederse, (meselelerini sanki Kur’an yokmuş gibi, sırf kendi kafasıyla çözmeye kalkışırsa) Biz ona bir şeytanı musallat ederiz de o (şeytan), ona arkadaş olur. Halbuki onlar (şeytanlar), bunları mutlaka doğru yoldan çıkarırlar ama bu gafiller, kendilerinin hâlâ doğru yolda olduklarını sanırlar.Tâ ki, Huzurumuza çıkana dek böyle devam ederler. Huzurumuza (şeytan) arkadaşı tarafından fena halde kandırıldığını farkettiklerinde ise: ‘Keşke benimle senin aramızda iki doğu arası kadar (Asya’nın doğusu ile Amerika’nın doğusu kadar) uzaklık olsaydı! Meğer sen ne kötü arkadaşmışsın be!’ derler. Halbuki böyle demeniz, bugün size aslâ bir fayda vermez! Çünki siz, hayatınız boyunca birlikte masumlara zulmettiniz, burada da azâbı birlikte çekeceksiniz!” Zuhruf-36,39/491

ŞEYTANIN ADIMLARINA UYMAYIN!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Sağmal hayvanlardan yük taşıyanı ile kesilmek üzere yere yatırılanı da sizin için yaratan Allah’dır. Allah’ın size rızık olarak verdiği şeylerden yiyin, fakat şeytanın adımlarına uymayın! Çünki o, size apaçık bir düşmandır!” En’âm-142/145

ŞEYTANIN ADIMLARINI İZLEMEYİN!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Ey iman edenler! Şeytanın adımlarını izlemeyin! Çünki şeytan, insanların arasını açan apaçık bir düşmandır. Şeytanın peşinde gidenler, buluttan gölgelikler içinde meleklerin inmesini ve işlerinin bitirilmesini, haklarında hükmün verilmesini mi bekliyorlar? Bilsinler ki bütün işler ve hükümler Allah’a aittir.” Bakara-208-210/31

ŞEYTANIN DÜMEN SUYUNA KAPILANI ALLAH’IN LÜTUF VE MERHAMETİ KURTARIR

Şeytanın izinden giden öyle kirlenir ki, Allah’ın lütuf ve merhameti olmasaydı ebediyyen temize çıkamazdı. Nûr-21/351

ŞEYTANIN EN BÜYÜK TUZAKLARINDAN BİRİNE DİKKATİNİZİ ÇEKERİM!

Şeytan, öyle süper bir hilekârdır ki, insana şöyle der: “Allah çok affedicidir, hele şu günâhın da bir tadına bak! Tövbe edersin, O da seni affeder.” Evet o mel’un, Allah’a güvendirerek sana her günâhı işlettirebilir, dikkatli ol! Lokman-33/413

ŞEYTANIN EN MÜTHİŞ BİR TUZAĞI

Şeytan, inananları dalâlete düşüremeyeceğini anlayınca taktik değiştirerek şöyle vesvese verir: “Sen şu günahın bir defaya mahsus olsa da hele bir tadına bak! Merakını önce bir gider, Allah nasıl olsa şirkten başka her şeyi affedeceğini söylüyor. Sonra tam hulûs-u kalb ile O’na kulluk edersin! Hem tevbe etmek de müthiş bir sevaptır ki, o tevbe ile sadece sen değil, belki de yetmiş bin kişi affedilecek! Allah Ğafûr’dur!” Çok aldatıcı mel’un şeytan, Mü’minleri isyana sürüklerken bu minvaldeki vesveseleri ile Allah’ın affına güvendirir ve kandırır. Dikkatli olalım! Fâtır-5/434

ŞEYTANIN İNSAN ÜZERİNDE HAKİMİYETİ VAR MI?

Allah-ü Teâlâ İblis’e şöyle buyurdu: “(Ey mel’un!) Benim gerçek kullarıma senin aslâ bir hâkimiyetin yoktur ve olmayacaktır da!Rabbinin onlara vekil olması, onları koruyucu olması yeter de artar bile!” İsrâ-65/287

ŞEYTANIN İNSAN ÜZERİNDE HAKİMİYETİ VAR MIDIR, YOK MUDUR?

“Şu şüphesiz ki, iman edenler ve Rablerine tevekkül edenler üzerinde onun (şeytanın) bir hâkimiyeti yoktur. Onun nüfuzu ve hâkimiyeti, ancak onu dost edinenler ve onu Allah’a ortak sayanlar üzerindedir.” (Hem Allah’dan, hem şeytandan korkarsan, kendisinden korkulan olarak şeytanı Allah’a ortak koşmuş olursun. Allah da seni şeytanın oyuncağı haline getirir. Öyleyse Allah’dan korkan daha başka hiçbir şeyden korkmaz!) Nahl-99,100/277

ŞEYTANIN İŞİ, İMAN EDENLERİ YOLDAN ÇEVİRMEK; ETMEYENLERİN İMANINA ENGEL OLMAKTIR

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “ Sakın şeytan sizi iman yolundan çevirmesin! Çünki o, size apaçık bir düşmandır.” Zuhruf-62/493

ŞEYTANIN İZİNDEN GİTMEYİN, ÇÜNKİ O KÖTÜLÜKLERİ EMREDER!

Allah-ü Teâlâ, iman edenlerin zinhar şeytanın izinden gitmemesini emrediyor. Zira şeytanın, izinden gidenlere hep fena, çirkin, gayr-i meşru işler yapmasını emrettiğini bildirir. Nûr-21/351

ŞEYTANIN KARDEŞLERİ DE KİMLER OLA?

“İsraf edenler, şeytanların kardeşleridirler.” İsrâ-27/283

ŞEYTANIN PEŞİNDEN GİTMEYİNİZ!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Ey insanlar! Şeytanın adımlarına tâbi’ olarak peşinden gitmeyiniz! Çünki o size apaçık bir düşmandır. O sizi hep çirkin işler yapmaya, hayâsızlığa, bir de Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri iddia etmeye teşvik eder!” Bakara-168-169/24

ŞEYTANIN VESVESE VERMESİNE NİÇİN MÜSAADE EDİLDİ?

Malum, bu dünyada herkes imtihan edilmektedir. Şeytan veya onun gibi birisi vesvese verecek ki, iyi niyetli, ilimden nasibi olan, Kur’an ve diğer ilâhî kitapların Rabbinden gelen Hak bir mesaj olduğunu bilen, onu kalbleriyle tasdik ederek gönülden bağlanan safi insanlar, kazanacak; acabalı, alacalı olanlar, kalbleri hastalıklılar, münâfıklar ve kalbleri katılaşmış müşrikler kaybedecek! Hacc-53,54/337

ŞEYTANLAR ARTIK GÖĞE YÜKSELİP MELEKLERİ DİNLEYEMEZLER

Allah-ü Teâlâ, dünya semâsını yıldızlarla süslediğini ve onu her asi şeytandan muhafaza buyurduğunu bildirerek artık şeytanların göğe yükselip melekleri dinleyerek bazı bigiler edinmelerinin yolunun kapatıldığını beyan ediyor. Kur’an nâzil olmazdan önce şeytanlar göğe yükseliyorlardı, melekleri dinleyerek hırsızladıkları bilgileri kâhinlere söylüyorlardı. Kâhinler de içinde gelecekte olup biteceklerden haber veren bu bilgilerle insanlar arasında çalım satıyorlardı. Kur’an’ın indirilmesi, bu haksız saltanata son verdi elhamdülillah! Sâffât-7/445

ŞEYTANLAR BİZİ KENDİLERİNİ GÖREMEYECEĞİMİZ CİHETTEN GÖRÜRLER

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Çünki o (iblis) ve kabilesi sizi, kendilerini göremeyeceğiniz cihetten görürler.” (İmtihan dünyasında onu (şeytanı) göremememiz lâzım! Yoksa o mel’ûnu göre göre pek çok insan, günâha yaklaşmayacaktı ki, bu da imtihan sırrına aykırı olurdu.) A’râf-27/152

ŞEYTANLAR GÖĞE YÜKSELİP KULAK HIRSIZLIĞI YAPIYORLAR MI?

Evet, bu âyetten böyle bir hakikatın var olduğunu anlıyoruz. Âyet: “Ancak kulak hırsızlığı edenler olursa onu da (yakıcı) parlak bir ateş parçası, bir ışık kovalar.” Meâlindedir. Hiç bir yer boş değildir ve boş boş dursun diye yaratılmamıştır. Oralarda bilemediğimiz nice hikmetli işler görülüyor. Bir tanesi de, insanlarla ilgili belli bir zaman dilimini içine alan kaderin oralarda istinsah edildiği hakikatıdır. Kader-i Muallak diye adlandırdığımız bu yerlere Kur’an-ı Kerim’in nüzulünden önce şeytanlar çıkıyorlardı ve oradan geleceğe dair bazı şeyleri, hırsızlayarak öğreniyorlardı. Bu öğrendikleri şeylere bazı yalanları da katarak kâhinlere aktarıyorlardı. Kâhinler, bu verilerle hem keyifli bir saltanat sürüyorlar, hem de Hak ilâhi mesajların önüne perde oluyorlardı. İşte Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’i kâhinlerin bu verilerle bulandırmasını önlemek maksadıyla gök kapılarını şeytanlara kapatmış, çıkmak isteyenleri de şihapları ile taşa tutmuştur. Ondan dolayıdır ki çok revaçta olan kâhinlik, Kur’an-ı Kerim’in nüzulü ile bıçakla kesilmişcesine son bulmuştur. Bugün tek tük bazı gelecek haberleri bazı kâhinler söylese ve söyledikleri doğru çıksa da bu sadece oralarda nice hikmetli şeylerin yazılıp çizildiğini isbat sadedinde bir müsâade istisnasıdır. Hicr-18/262

ŞEYTANLARA İNSANLARI KULAKLARINDAN TUTUP CEHENNEME GÖTÜRECEK SULTA VERİLMEDİ

İblis’in ve avânesi olan şeytanların, insanları kulaklarından tutup cehenneme götürecek bir sultaları yoktur. Onlara sadece vesvese vermek gibi bir güç verilmiştir. Allah-ü Teâlâ’nın buna müsâade etmesi ise, Ahirete inananlarla o konuda şüphe edenleri birbirinden ayırt etmesi içindir. Sebe’-21/429

ŞEYTANLARI ALLAH, KAFİRLERE MUSALLAT EDER DE ONLARI ŞERRE TAHRİK EDERLER

Bu ve takip eden iki âyette Allah: “şeytanları kâfirlere musallat ettiğini, o mel’unların, vesveseleriyle o kâfirleri tahrik ettiklerini (Mü’minlere olan düşmanlıklarını dâima taze tuttuklarını), ama (kâfirlerle cihâda) acele etmememizi, onların günlerinin sayılmakta olduğunu” bildiriyor. Meryem-83,84/310

ŞEYTANLARIN KİME İNECEĞİNİ, KİMİN İÇİNDE CİRİT ATACAĞINI, HABER VEREYİM Mİ?

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Şeytanların asıl kime ineceğini (kimin içinde cirit atacağını) size haber vereyim mi? Onlar, yalan ve iftiraya düşkün, çok günâhkar olan herkesin üzerine inerler (damarlarında fellik fellik dolaşırlar). Çünki o iftiracılar, şeytanlara kulak verirler. Esasen onların çoğu, yalancıdırlar. Şuarâ-221,223/375

ŞEYTANLARIN VESVESELERİNDEN VE ONLARIN YANIMDA BULUNMALARINDAN SANA SIĞINIRIM!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “(Habibim Ya Muhammed!) Şöyle de: “Rabbim! Şeytanların vesveselerinden Sana sığınırım! Ve yine Rabbim! Onların yanımda bulunmalarından Sana sığınırım!” Mü’minûn-97,98/347

ŞIMARDIKÇA ŞIMARDIN DÜNYADA, CEHENNEMİ BOYLADIN UKBADA!

Dünyada öyleleri vardır ki, şımardıkça şımarırlar. Kendilerini ıslah etmeden de Ahirete giderler. Onlara: 1-Cehennemde kızgın ateş ve kaynar su; 2-Hiçbir serinliği ve faydası olmayan simsiyah dumandan bir gölge vardır. Vâkıa-42,45/534

ŞIMARIK TOPLULUKLAR, BİLESİNİZ Kİ, AZ ZAMAN SONRA HER ŞEYİNİZ ALLAH’A MİRAS KALACAK!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Biz, nimetlerimizle şımarmış nice şehir halkını helâk ettik, işte harab olmuş yerleri! Kendilerinden sonra oralarda pek az kimseler oturabilmişlerdir. Nihayetinde hepsi geldi geçti de neleri varsa hepsine Biz vâris olduk. (İbret almayacak mısınız?) Kasas-58/391

ŞIMARIK, CENNETİN TAPUSUNU MU KOYDUN KOYNUNA?

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Yemin olsun ki insan, başına gelen bir sıkıntıdan sonra tarafımızdan kendisine bir nimet taddırsak, ‘bu benim hakkımdı zaten, hem ben kıyametin kopacağını da zannetmiyorum, hem müslümanların dedikleri gibi Rabbime döndürülecek olsam bile O’nun yanında da benim için daha güzeli vardır’ diyerek şımarığın teki olarak destesiz kafadan atar. Ama Biz (o karnından konuşan şımarık) kâfirlere, dünyada yapmış oldukları her şeyi, tek tek bildireceğiz ve onlara pek şiddetli bir azaptan taddıracağız!” Fussılet-50/481

Şİ’RA YILDIZININ RABBİ DE ALLAH’DIR

(Güneşden 23 kat daha parlak olan, câhiliyye dönemi bazı Arapların taptıkları) Şi’râ (yıldızının) Rabbi de sadece ve sadece Allah’dır. Necm-49/527

ŞİFA VE RAHMETTİR KUR’AN

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Biz Kur’an’dan öyle şeyler indiririz ki o, mü’minler için bir şifâ ve rahmettir. Ama O (Kur’an), zalimlerin sadece ziyânını arttırır.” (Yağmur gibi: Verimli toprağa can suyu olup, nebâtâtın bitmesine sebep olur; çorak toprağı ise köpürtür tuzunun meydana çıkmasını sağlar.) İsrâ-82/289

ŞİFA VEREN ANCAK ALLAH’DIR

Hz. İbrahim kavmine dedi ki: “Hastalandığımda Bana şifâ veren ancak O’dur (Allah’dır).” Şuarâ-80/369

ŞİFADIR KUR’AN HER İMAN EDENE!

Kur’an, iman edenler için bir hidâyet ve şifâ kaynağıdır. Evet, Kur’an, içinden çıkamayacağımız meseleleri tam halleden bir ahkâm kaynağı olduğu gibi, lâfzı dahi okunduğunda hastalara şifâdır. Şu kadar var ki inanması lâzım, inanmayana şifâ değildir. Fussılet-44/480

ŞİFALI SERİN SU İLE ŞİFA BULUNACAĞINI KUR’AN’DAN ÖĞRENİYORUZ

Allah-ü Teâlâ, Eyyûb as’a hastalığından şifâ bulması için “ayağını yere vur! Çıkan serin su ile yıkan ve ondan iç!” ferman etti. O da öylece yapınca şifâ bulup hastalıklarından kurtuldu. (Araştırmacı Tabiplere duyurulur!) Sâd-42/454

ŞİİR ÖĞRETMEDİ ALLAH EFENDİMİZE, ŞAİRLİK ONA YARAŞMAZDI DA!

Peygamber Efendimize sav Allah, şiir öğretmedi, belki O’na Din’i vahyetti de Şâri’ (Şeriat koyan) oldu, şâir olmadı. Zaten şâirlik Efendimize yaraşmazdı da! (Şiir için ayıracak saniyesi bile yoktu. Hem şiir manayı kalıba uydurmak olduğundan çok mana her yönüyle ifade edilmeyebilirdi.) O’nun getirdiği, hakikatları apaçık beyan eden bir nasihat kitabı Kur’an’dan başka bir şey değildir. Tâ ki, O Kur’an ile, yaşayan her kişiyi (azâb-ı İlâhi ile) uyarsın, uyarması sebebiyle kâfirler üzerine (azap hususunda) hüküm Hak olsun diye! Yâ Sîn-69,70/443

ŞİMŞEĞİN ÇAKMASI ALLAH’IN VARLIĞININ VE KUDRETİNİN DELİLLERİNDENDİR

Allah’ın kudretinin delillerinden biri de gâh korku, gâh ümit içinde şimşek çakmasının gösterilmesi, gökten bir su indirilip onunla ölmüş toprağa hayat verilmesidir. Elbette bunda aklını çalıştıran insan toplulukları için ibretler vardır. Rûm-24/405

ŞİMŞEK HEM KORKU, HEM DE ÜMİT VERİR!

Allah-ü Teâlâ, bu Ayet-i Kerimesi’nde, şimşeği hem korku, hem de ümit verir bir kıvamda yarattığını; bunu, Kendisinin delillerinden biri olarak kıldığını beyan ediyor. Rûm-24/405

ŞİRK DIŞINDA HER ŞEYİ DİLEDİĞİ KİMSE İÇİN BAĞIŞLAR ALLAH

Allah-ü Teâlâ: “Muhakkak ki Allah, kendisine şirk (ortak) koşulmasını bağışlamaz, bunun dışındaki günâhları ise, dilediği kimse için bağışlar” buyuruyor. Nisâ-116/96

ŞİRK EN BÜYÜK GÜNAHTIR, ONDA ISRAR EDEN DE CEHENNEMLİKTİR

Öyle anût kefereler vardır ki, en büyük günah olan şirkte (Allah’a ortak koşmakta) ısrar ederler. Onlara da Allah, cehennemde: 1-Kızgın ateş ve kaynar su; 2-Serinliği ve faydası olmayan simsiyah bir duman tabakası altı hazırlamıştır. (Ne edelim? Kendileri ettiler, kendileri buldular, dünyada iken hiç nasihat dinlemezlerdi.) Vâkıa-42,46/534

ŞİRK İÇİNDE ÖLMEYE ADAY BAY VE BAYANLAR, SİZE KÖTÜ HABERİM VAR!

Ey şirk içinde Allah’dan başka fânilere Allah’ın güç ve kudretini taksim etmiş nâdanlar! Allah-ü Teâlâ ferman ediyor ki: “İçinizden kim bu şirk koşma zulmünü işlerse, bilsin ki, ona pek büyük bir azap taddıracağız!” Furkan-19/360

ŞİRK KOŞAN, HAKK’TAN ÇOK UZAĞA SAPMIŞ OLUR

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Kim de şirk koşarsa (Allah’a ait bir işi başkasına nisbet eder ve tövbe etmeden bu şekilde ölürse), Hakk’tan çok uzaklaşmış olur.” (Savrularak kendi tatlı canını cehenneme atmış olur.) Nisâ-116/96

ŞİRK KOŞMAK İÇİN FERMAN MI VAR ALLAH’DAN?

Ey Allah’a şirk koşanlar! Allah, -hâşâ- Kendine ortak edindiğini bir fermanla size bildirdi de ondan dolayı mı Allah’a ortaklar koşuyorsunuz? Rûm-35/407

ŞİRK KOŞMAYIN!

Rızkınızın Allah`tan geldiğini bilip dururken, sebepleri, rızkın gelişinde Allah`a ortaklar koşarak şirke girmeyin! Bakara-22/3

ŞİRK, AF EDİLMEYECEK OLAN TEK GÜNAHDIR

Şüphesiz ki Allah, kendisine ortak koşulmasını affetmez; bunun dışındaki tüm günâhları, kendi lütfundan dilediği kimse için bağışlar! (Bağışlanmayan şirk, şirk ile ölen kimse içindir. Yoksa hayatının bir bölümünde şirk koşmuş, sonra tövbe etmiş imana gelmiş kimse için değildir.) Nisâ-48/85

ŞİRK, ALLAH’A ORTAK KOŞMAK, BÜTÜN KAZANÇLARI SIFIRLAR

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “İşte bu yol (Peygamberlerin yolu), hidayet yoludur ki Allah, dilediğini o yola iletir. Eğer onlar, Allah’a ortak koşsalardı, bütün kazançları heder olmuş gitmişti.” En’âm-88/137

ŞİRK, EN BÜYÜK GÜNAHDIR

Kim Allah’a ortak (şirk) koşarsa, müthiş bir iftira etmiş ve günâhın en büyüğünü işlemiş olur. Nisâ-48/85

ŞİRKE KADAR GÖTÜREN BİR DENGESİZLİK!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Tuttular, Allah’a birtakım şerikler yakıştırdılar.” (Şöyle anladım: Meselâ zeki bir insanın, oğlu veya kızı için, ‘onun zekâsı benden geçme!’ hezeyânı, Allah’a ait bir yaratma işini, nefsine mal etmek olduğundan şirktir.) “Halbuki Allah, onların yakıştırdıkları her türlü ortaktan münezzehtir!” (Yani insan, söylediğine ve yaptığına âzâmi derecede dikkat etmeli, haddini bilmeli, her şeyin sahibinin Allah olduğunu, bize sadece ve sadece emâneten verildiğini unutmamalı! IQ sü yüksek olma ile zeki ana babanın çocuğu olma arasında pozitif bağ olabilir. Bu zekanın o ebeveynden geçmesi anlamına gelmez. İmtihan ediliyoruz, ana babadandır diyenler kaybeder, Allah’dandır diyenler kazanır. Sebepler imtihan için birer perdedirler.) A’râf-190/174

ŞİRKE KADAR GÖTÜREN EVLAT SEVGİSİ

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Fakat (Âdem ve Havva’nın neslinden öyleleri de var ki, Allah) kendilerine kusursuz bir çocuk verince, annesi de babası da ölçüyü kaçırıp verdiği çocuk sebebiyle şirke bulaştılar.” (Şöyle anladım: Çocuklarındaki kabiliyetleri bizzat kendi nefislerine nisbet ederek veya esbâba nisbet ederek şirke girdiler.) A’râf-190/174

ŞUARA SURESİ

26. Sûredir. Mekke Dönemi’nde nâzil olmuştur. 227 âyettir. Şuarâ-0/366

ŞUAYB AS DA DUYARSIZ MEDYEN HALKINA SON SÖYLEYECEKLERİNİ SÖYLEDİ ARTIK

Şuayb: “Ey halkım! Akrabalarım sizin nazarınızda, demek Allah-ü Teâlâ’dan daha mı kıymetli ki siz, O’nun buyruklarını arkanıza atıverdiniz. Ama unutmayın ki Rabbim, yaptığınız bütün şeyleri, ihâta etmekte ve bilmektedir. Ey halkım! Siz vargücünüzle elinizden geleni yapın, ben de vazifemi yapıyorum. Zelil ve perişan eden azâbın kime geleceğini ve asıl yalancının kim olduğunu yakında bilip öğreneceksiniz! Gelecek azabı gözleyip bekleyin, doğrusu sizinle beraber ben de gözleyip bekliyorum.” (Şuayb as, nâtık bir Nebi idi.) Hûd-92,93/231

ŞUAYB AS HELAK OLAN KAVMİ HAKKINDA NELER DEDİ?

Şuayb as, artık onlardan (Medyen ahâlisi ile Ashab-ı Eyke’den) yüz çevirdi ve şöyle dedi: “Zavallı halkım! Yemin olsun ki size Rabbimin gönderdikleri buyruklarını, tebliğ ettim ve size nasihat ettim. Artık böyle kâfir ve nankör bir toplum için ne diye üzülüp kendimi harab edeyim!” A’râf-93/161

ŞUAYB AS KAVİMLERİNE NELER DEDİ?

Şuayb as, peygamber olarak gönderildiği Medyen ve Eyke ahâlilerine şöyle hitab etti: “Ey kavmim! Yalnız Allah’a ibâdet edin! Çünki sizin için O’ndan başka tanrı yoktur. Size Rabbinizden apaçık bir mu’cize gelmiştir. Artık ölçüyü ve tartıyı tam yapın, insanlara (eşyalarını) mallarını eksik vermeyin ve ıslah edildikten sonra yeryüzünde fesat çıkartmayın! Mü’minlerseniz, böyle yapmanız, sizin için daha hayırlıdır. Hem öyle tehditler savurarak, yol başlarını tutup iman edenleri, Allah’ın yolundan çevirmeyin! Bu yolun eğri büğrü olduğuna dair şüpheler verip halkı yanıltmayın! Hatırlayın ki siz az idiniz de O sizi çoğalttı. (Buna şükredeceğiniz yerde nankörlükte bulunuyorsunuz ama) bakın sizden önce fesat çıkaranların âkıbeti nasıl oldu? İçinizden iman edenler, inanmayanlar karşısında Allah aramızda hükmünü verinceye kadar (onları helâk edinceye kadar) sabretsin! Çünki O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır!” A’râf-85,87/160

ŞUAYB AS KAVMİNİN TEHDİDİNE MEYDAN OKUDU

Şuayb as kavminin tehdidi karşısında şöyle dedi: “Allah, bizi ondan kurtardıktan sonra tekrar sizin inancınıza dönersek, o takdirde Allah’a karşı yalan iftira etmiş oluruz! (Dolayısı ile kesinlikle mümkün değil!) Rabbimizin ilmi her şeyi kapsar (bizim hâlimize nigâhbândır). Biz yalnız Allah’a dayanırız. Rabbimiz! Bizimle şu halkımız arasında Hak olan hükmünü ver! Sen elbette hüküm verenlerin en hayırlısısın (hükmünün önüne kimse geçemez)!” A’râf-89/161

ŞUAYB AS MEDYEN HALKINA NE GİBİ NASİHATLARDA BULUNMUŞTU?

Şuayb as halkına nasihat olarak dedi ki: “Ey kavmim! Ölçü ve tartıyı dengi dengine tam tutun, halkın hakkını yemeyin ve yeryüzünde ifsâd edici kimseler olarak bozgunculuk yapmayın! Eğer mü’min iseniz, Alah’ın helâlinden bıraktığı kâr, sizin için daha hayırlıdır. Ben size öğüt veriyorum, yoksa fesadınıza mani olacak bir muhâfız değilim. Vazifem sadece tebliğden ibarettir.” Hûd-85,86/230

ŞUAYB AS, MEDYEN HALKINA PEYGAMBER OLARAK GÖNDERİLDİ

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Medyen halkına da kardeşleri (kavimdaşı) Şuayb’ı peygamber olarak gönderdik.” Şuayb, onlara dedi ki: “Ey benim halkım! Yalnız Allah’a kulluk edin; Ahiret gününe umut bağlayın ve yeryüzünde fesat çıkararak düzeni bozmayın!” Ankebût-36/399

ŞUAYB AS, MEDYEN KÜSTAHLARINA CEVABEN DEDİ Kİ

Şuayb as, alaycı, küstah Medyenlilere cevâben dedi ki: “Ey halkım! Ya Ben, Rabbimden gelen açık delile dayanıyorsam ve O, kendi katından Bana güzel bir nasip lütfetmişse? O’na nankörlük etmem doğru olur mu? Hem Ben, sizi birtakım şeylerden men ederken kendim, onları işlemek istemiyorum ki! İstediğim tek şey, gücüm yettiğince ortalığı düzeltmektir. Muvaffak olmam sadece Allah’ın yardımı ile olur. Onun için Ben, yalnız O’na dayanıyorum, O’na yöneliyorum. Ey halkım! Bana muhâlif olmanız, sakın sizi Nûh halkının, yahut Hûd halkının, veyahut Semûd halkının başına gelen felâketler gibi bir musibete uğratmasın! Lût kavmi, sizden uzak değildir. O halde Rabbinizden mağfiret dileyin. Sonra O’na tövbe edin! Şüphesiz Rabbim, Rahimdir, Vedûd’dur.” Hûd-88/230 ; 89,90/231

ŞUAYB PEYGAMBER ALEYHİSSELAM

Bugünkü Mısır, İsrail, Ürdün toprakları içinde bulunan yerde yaşayan Medyen (ki adını Hz. İbrahim’in oğlu Medyen’den almıştır) ve Eyke ahâlilerine peygamber olarak gönderilmiştir. Gayet derecede hatip birisiydi. Bu hususiyetinden dolayı kendisine, “peygamberlerin hatibi” ünvanı verilmiştir. İsmi süryânice “Beyrut” ile aynı mânâdadır. Medyen ve Eyke ahâlilerinin ölçü ve tartıda yaptıkları hile ve benzeri ahlâksızlıklarından dolayı kavimlerine beddua etmiş ve Medyen ahâlisi, şiddetli bir sarsıntı ile; Ashab-ı Eyke de ateş yağdıran bir bulut ile helâk edilmişlerdir. Hz. Şuayb as aynı zamanda Hz. Musa as’ın kayınpederi de olur. A’râf-85/160

ŞUAYB, YA DİNİNDEN DÖNERSİN YA DA ÜLKEMİZDEN ÇIKARIRIZ!

Medyen halkının kibirli ileri gelenleri: “Bak Şuayb! Yeminle söylüyoruz, ya tekrar dinimize dönersiniz, ya da Seni ve sana inanan taraftarlarını ülkemizden çıkarırız.” Dediler. Şuayb as da: “ya istemezsek ne olacakmış?” dedi. A’râf-88/161

ŞURA SURESİ

42. Sûredir. Mekke Dönemi’nde nâzil olmuştur. 53 âyettir. Hâ Mîm ile başlayan üçüncü Sûredir. Birinci ve ikinci âyetleri Hurûf-u Mukattaa olan tek sûredir. Şûrâ-0/482

ŞUURSUZ OLANLAR DA KİMLER OLA Kİ?

Münâfıklar, akıllarınca Allah’ı ve iman edenleri aldatmaya çalışırlar. Allah’ı aldatmaları söz konusu olamayacağı için, aslında kendi nefislerini aldatırlar. Bu aldanmışlıklarını akılcağızları kavrayamadığı için, âkıbetlerinin fecâatini idrak edemezler. İşte bu idraksizliğe “şuursuzluk” denir. Yani şuursuzluk, gafletle gelen bir spastik özürlülüktür. Bakara-9/2

ŞÜKREDELİM, HEP ŞÜKREDELİM, NE KADAR ŞÜKRETSEK YİNE AZDIR

Allah-ü Teâlâ’ya ne kadar şükretsek yine azdır! Zira:1-Bize Zikri (Kur’an’ı) göndermiştir ki, Onunla Allah’a giden yolumuzu buluyoruz. 2-Bir Peygamber göndermiştir ki, O kutlu Elçi, Allah’ın nurlar saçan, yollar açan Âyetlerini okuyor da iman edip salih amel işleyenleri, küfür karanlıklarından iman aydınlıklarına çıkarsın! 3-Kim iman edip salih amel işlerse, onu altlarından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere koyacağını vadediyor. Allah, gerçekten bu akıllı, iman ve salih amel sahibi kişiye ne de güzel rızık ihsan etmiştir! Talâk-11/558

ŞÜKREDEN KENDİ LEHİNE, NANKÖRLÜK EDEN DE KENDİ ALEYHİNE ETMİŞ OLUR

Süleyman as, bu kadar nimetlere mazhar olunca: “Bu Rabbimin lütuflarındandır. Rabbim, şükredenlerden mi, yoksa nankörlük edenlerden mi diye beni sınamaktadır. Şükreden kendi lehine şükreder, nankörlük eden de bilmelidir ki Rabbimin onun şükrüne hiç ihtiyacı yoktur. Rabbim Kerîm’dir!” dedi. Neml-40/379

ŞÜKREDEN ŞAKİR OLMAK DA KÜFREDEN KAFİR OLMAK DA ELİNDE, SERBESTSİN BU DÜNYADA!

Allah-ü Teâlâ insana, onu imtihan etmek için göz ve kulak vermiş, Peygamberleri ile doğru yolu göstermiş, sonra da ‘gördüklerin ve duydukların ile bir değerlendirme yap’ diye onu imtihan dünyasında serbest bırakmış! İşte bu imtihan meydanında insanoğlu, duydukları ve gördükleri ile ya Rabbini bulur ve kazanır veya bulamaz da kaybeder! Gören, fakat duymayan görmesi ile; duyan, fakat görmeyen işitmesi ile imtihan olur. Görmeyen, aynı zamanda duymayan ise imtihandan muaf tutulur. İşte hayatın enine boyuna bütün çerçevesi bundan ibarettir. İnsan-3/577

ŞÜKREDENİ ALLAH NİYE CEZALANDIRSIN Kİ?

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Siz şükredip iman ettikten sonra Allah, ne diye sizi cezalandırsın ki? Gerçekten Allah, şükredenlerin mükâfatlarını bol bol verendir ve her şeyi hakkıyla bilendir.” Nisâ-147/100

ŞÜKREDENLER MÜKAFATLANDIRILACAKLARDIR

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Biz, şükredenleri elbette mükâfatlandıracağız!” Âl-i İmrân-145/67

ŞÜKREDİN, NANKÖRLÜK ETMEYİN!

Allah-ü Teâlâ: “Beni anın ki, Ben de sizi anayım, Bana şükredin ve sakın nankörlük etmeyin!” buyurmaktadır. Bakara-152/22

ŞÜKÜR İLE İBADET, BİRBİRİNDEN AYRILMAYAN İKİ PARÇALI BİR BÜTÜNDÜR!

Allah-ü Teâlâ: “Eğer Allah’a ibadet eden kimselerseniz, O’na şükrediniz (şükretmeniz gerekir)!” buyuruyor. Bakara-172/25

ŞÜKÜR NİMETİN ARTMASINA SEBEPTİR

Allah cc buyuruyor: “Eğer şükrederseniz, muhakkak size nimetimi artırırım, yok eğer nankörlük ederseniz, bilesiniz ki azabım pek şiddetlidir!” İbrahim-7/255

ŞÜPHE YOKTUR

Kur`an-ı Kerim`in Allah`tan indirilmiş bir kitap olduğunda şüphe olmadığı bildiriliyor. Bakara-2/2

ŞÜPHECİDİR ŞU İNSAN, NE HİKMETSE

Allah, ilk insanı (Adem’i) çamurdan yarattı. Onun çocukları olan bizleri de hâlâ çamurdan yaratmaktadır. Şöyle ki: Sperm ile yumurta, yediğimiz gıdalardan; gıdalar, nebatî maddelerden; onlar da süzme çamurdan yaratılmıştır. Şimdi bu gerçek ortadayken beşer, şaşarak bir de kalkmış, bu yaratılıştan şüphe ediyor. (Şüphe etmek, ilmin gelişmesi içindir, yoksa sübut bulmuş bir şeyde şüphe edilmez!) Yani olacak şey değil! Akıl tutulması mı nedir, bilmiyorum. En’âm-2/127

ŞÜPHECİLİK AYNI ZAMANDA İNKARCILIĞIN DA SEBEBİDİR

Öyle kavimler geldiler ki peygamberlerine: “Çünki biz, yaptığınız davetin mâhiyetinden derin bir şüphe içerisindeyiz!” dediler de inkâr ettiler. Halbuki, sâlim bir akılla biraz düşünselerdi, hakikatı kavramış olurlardı. İbrahim-9/255

ŞÜPHELİ İMAN GEÇERLİ DEĞİLDİR, KURTULUŞA MEDAR OLMAZ!

Allah-ü Teâlâ, bu Âyet-i Kerimesi’nde: “Mü’minler ancak o kimselerdir ki, Allah’ı ve Resûlünü tasdik ederler, sonra şüpheye düşmezler...” buyurmaktadır. Evet, iman şüpheyi kaldırmaz! İmanda kesin inanma ve tasdik vardır. Hucürat-15/516 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KADIN DÖVMEK VAR MIDIR İSLAM DİNİNDE?

                                                 KADIN DÖVMEK VAR MIDIR İSLAM DİNİNDE?                 İslam düşmanları güzel dinimize çamur atmak için bazı ayetleri dillerine dolayarak guya İslamiyetin kaba ve acımasız ve erkekleri kayırıcı bir din olduğundan bahsederler. Bu ayetlerin sayısı, iki elin parmağını geçmez. Aslında ayetler tabi ki yerli yerinde en doğru ve en isabetli olandır. Fakat kıt akıllarıyla anlayamıyorlar veya anladıkları halde şeytanlıklarından bile bile eleştiriyorlar. Kadınların zaaf damarlarından istifade ile onları kışkırtıyorlar. Bu çamur atma işinde serrişte ettikleri ayetlerden birisi de Nisa Suresi’nin 34. ayetidir. Haksız olduklarını Allah’ın izni ile gay...

PARMAK İZLERİNİN HATIRLATTIKLARI

                                                 PARMAK İZLERİNİN HATIRLATTIKLARI                 Kıyame Sûresi 3. ve 4. Âyetlerinin meallerini okuyalım! Bu âyetlerde Allah-ü Teâlâ buyuruyor ki: “İnsan kendisinin kemiklerini aslâ bir araya getiremeyeceğimizi mi sanıyor? Evet! (Bir araya getiririz!) (Biz) onun parmak uçlarını (parmak izlerine varıncaya kadar) düzenlemeye (dünyadaki eski haline getirmeye) gücü yeteniz.”                 Parmak uçları denmesi, câlib-i dikkattir. Niçin? Parmak uçlarında ne var ki? Evet! Parmak uçlarında parmak izleri var! Bu âyetin nazil olduğu dönemde de parmak izlerinin va...

NUH TUFANI TÜM DÜNYAYI KAPSADI MI?

              Hûd Sûresi’nin 25. Ayetinden 48. Ayetine kadar Hz. Nûh’dan, gemisinden ve tufandan bahsedilir. Başka sûrelerdeki ayetlerle beraber bu sûredeki ayetlere toplu bakınca Nûh Tufanı’nın tüm dünyada olduğunu anlarız. Şöyle ki:             -Nûh as kavmi içinde 950 sene kalıyor. Hûd-40. Ayette belirtildiği üzerine Hz. Nûh’a pek az kişi iman etmişti. Bir oğlu ile diğer zevcesi bile iman etmemişti. Kavminin arasında bu kadar uzun yıllar kalmasına rağmen Hz. Nûh’a Hz. İbrahim ve Hz. Lût gibi başka insanların bulunduğu beldelere hicret etmesi emredilmemişti. Buradan anlaşılıyor ki insanlık henüz çoğalıp yayılmamıştı. Binaenaleyh Nûh Tufanı’nın başka masum insanların korunması amacıyla yerel olmasını mucip bir sebep gözükmüyor.             -İsrâ Sûresi’nin 3. Ayet meali: “(Ey) Nûh ile beraber (gemide) taşıdığımız k...