Ana içeriğe atla

ALLAH VARDIR


    Bir şey nizamlı ise bir nazımı, sanatlı ise bir sanii vardır. Her şey nizamlı ve sanatlıdır. O zaman bu nizam ve sanatın bir sahibi vardır, O da Allah’dır. Bir örnek:

    Yumurtadan civcivin çıkmasına bakalım: Yumurta kapalı bir kutu! İçi yumurta akı ve sarısı ile dolu. Sonra kuluçka makinesinde üç hafta bekletiyoruz. Civciv yumurta kabuğunu kırarak kendisi çıkıyor. Mükemmel bir canlı ile karşılaşıyoruz. Başı, gövdesi, kanatları, gagası, tırnaklar, iç organları ile harika bir donanımı var. Sonra ihtiyacı olan tüyleri çıkıyor kısa zamanda. Hem canlı, nefes alıp veriyor. Nefes almasa ölecek! Peki yumurta kabuğu içindeyken nefesi nasıl alıyordu, ihtiyacı olan havayı nereden buluyordu? Hem ne yeyip, ne yemeyeceği de öğretilmiş. Şaşırmadan gidip yeminden yiyebiliyor. O yemleri hazmedecek bir mideye, taş cinsinden şeyleri eritecek taşlık dediğimiz bir organa sahip. Kalbi, akciğerleri, sindirim sistemi, yumurtalık organlarına sahip. Kan taşıyor. Sevilmekten hoşlanıyor. Dövülmediği halde sopadan korkuyor. Gökte herhangi bir kuş görse bir karaltıya kaçıyor. Yırtıcı bir kuşun kendisini alıp götüreceğini biliyor. Yani hayatını devam ettirecek maddi manevi her donanıma sahip! Kendi kendimize soruyoruz: Bu organların kapalı bir kutuda kalıpsız yapılması imkansız! Yumurta akı ve sarısından hem gaga ve tırnak gibi gayet sert organlar, et, deri ve iç organları gibi gayet yumuşak organlarını kim ayar etti? Göz, kulak gibi hassas organları kim intizama koydu? O incecik damarları kim döşedi? Kanadına uzun, bedenine kısa tüyleri kim döşedi? Canlılğının dayanağı ruhunu, leh ve aleyhinde olan şeyleri bilecek kadar aklını kim ihsan etti? Gerekli eğitimini kim verdi? Bütün bunların yumurta kabuğu içerisinde kapalı bir kutuda tesadüfen olması imkansız! O zaman her yere nüfuz eden, her şeyi kolay ve mükemmel yapan, ruh ve akıl gibi gayet latif donanımı veren birisini kabul etmekten başka bunun izahı olamaz! Evet kabul ediyoruz ve etmekten başka izah tarzı olmadığından diyoruz ki Allah vardır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KADIN DÖVMEK VAR MIDIR İSLAM DİNİNDE?

                                                 KADIN DÖVMEK VAR MIDIR İSLAM DİNİNDE?                 İslam düşmanları güzel dinimize çamur atmak için bazı ayetleri dillerine dolayarak guya İslamiyetin kaba ve acımasız ve erkekleri kayırıcı bir din olduğundan bahsederler. Bu ayetlerin sayısı, iki elin parmağını geçmez. Aslında ayetler tabi ki yerli yerinde en doğru ve en isabetli olandır. Fakat kıt akıllarıyla anlayamıyorlar veya anladıkları halde şeytanlıklarından bile bile eleştiriyorlar. Kadınların zaaf damarlarından istifade ile onları kışkırtıyorlar. Bu çamur atma işinde serrişte ettikleri ayetlerden birisi de Nisa Suresi’nin 34. ayetidir. Haksız olduklarını Allah’ın izni ile gay...

PARMAK İZLERİNİN HATIRLATTIKLARI

                                                 PARMAK İZLERİNİN HATIRLATTIKLARI                 Kıyame Sûresi 3. ve 4. Âyetlerinin meallerini okuyalım! Bu âyetlerde Allah-ü Teâlâ buyuruyor ki: “İnsan kendisinin kemiklerini aslâ bir araya getiremeyeceğimizi mi sanıyor? Evet! (Bir araya getiririz!) (Biz) onun parmak uçlarını (parmak izlerine varıncaya kadar) düzenlemeye (dünyadaki eski haline getirmeye) gücü yeteniz.”                 Parmak uçları denmesi, câlib-i dikkattir. Niçin? Parmak uçlarında ne var ki? Evet! Parmak uçlarında parmak izleri var! Bu âyetin nazil olduğu dönemde de parmak izlerinin va...

HİDAYET HAKKINDA DÜŞÜNDÜKLERİM

    Kur’an-ı Kerim’de hidayet ve dalalet hakkında çok ayet vardır. 19 kadarını tesbit etmişim. Belki daha fazladır. Bu ayetlerde, hidayetin Allah’dan olduğu, hidayetin artabildiği, Kur’an’ın bir hidayet kaynağı olduğu, Allah’ın hidayete erdirdiğini kimse dalalete atamayacağını, dalalete attığını da kimsenin hidayete erdiremeyeceği, İslam’ın hidayetin ta kendisi olduğu, hidayetin hidayeti arttırdığını, hidayete ermenin insan elinde olmadığı, başka insanların da bir başkasını hidayete erdiremeyeceği, hidayete gelenin kendi lehine, dalalete düşenin de kendi aleyhine düştüğü konuları işlenir. Hidayete ermenin insanın kendi elinde olmadığı hakikatı ile hidayete gelenin kendi lehine, dalalete düşenin de kendi aleyhine düştüğü hakikatı zahirde birbiriyle çelişir gibi gözükse de çelişmez! Burada hidayetin kişinin kesbi ile kazanılmadığı, belki irade platformunda kişinin duruşuna göre Allah’ın nasip etme durumu var! Aşağıda ayrıntılarda bu ince sır açıklanacaktır. Bir ayet ışığın...