KUR’AN-I KERİM KONULARI: (F) İLE
BAŞLAYANLAR
“FA’LEM! ENNEHU LA İLAHE İLLALLAH”IN
GEÇTİĞİ AYET
Namaz sonrası yaptığımız büyük
tesbihata kendisiyle başladığımız “Fa’lem Ennehû Lâilâhe illallah...” kelime-i
kudsiyesi, bu Âyet-i Kerime’de geçmektedir. Muhammed-19/507
FAALİYETİNE SINIR OLMAYAN ALLAH, DİLEDİĞİ
HER ŞEYİ HAKKIYLA YAPAR!
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “(Allah)
dilediği şey için çok faaliyettedir (dilediği her şeyi hakkıyla yapandır).” Bürûc-16/590
FAİZ HARAM KILINMIŞTIR
Allah, alış verişi helâl, fâizi ise
haram kılmıştır. Bakara-275/46
FAİZ YİYENLER KABİRLERİNDEN NASIL KALKARLAR?
Fâiz yiyenler, (kabirlerinden)
şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların “alış veriş de
fâiz gibidir” demelerindendir. Bakara-275/46
FAİZ, BÜYÜK GÜNÂHLARDANDIR
Allah-ü Teâlâ, haram olduğu
kendisine ta’lim edildiği halde fâiz yiyenin (tövbe edip kendini ıslah etmeden
ölürse) cehenneme gideceğini söylüyor. Fâiz, “sen çalış ortak yiyelim!”
olduğundan toplum üzerinde kurulu bir zulüm uygulamasıdır. Topluma zarar veren
haramlar, büyük günâhların ortak özelliği olduğundan fâiz de büyük günâhlar
kategorisindendir. Bakara-275/46
FAİZ, MALI MAHVEDER
Allah, fâizin karıştığı malı
bereketsiz kılarak mahveder. Bu dünyadaki cezası! Ahirette ise büyük günâh
işlemenin cezası ile cezalandırılır. Bakara-276/46
FAİZCİLİKTEN TÖVBE EDEN
Fâizcilikten tövbe edenin sermayesi
(ana parası) kendisinindir (fâizini terketmelidir). Böylece ne haksızlık eder
ne de haksızlığa uğrar. Bakara-279/46
FAİZDEN GELEN PARA VS. MALI ZAHİREN
ARTIRDI GÖZÜKSE DE O, ALLAH KATINDA ARTMAZ!
Başkalarının malı ile malınızı
artırmak maksadıyla faize verdiğiniz para vs. zahiren getirisi ile malınızı
artırdı gözükse de o, Allah katında artmaz! (Aksine bereketin kesilmesine sebep
olur.) Rûm-39/407
FAİZİ HELÂL SAYANIN AKIBETİ
Kim fâizi helâl sayarak fâizciliğe
geri dönerse, onun yeri cehennemdir. Zira bu hal, Allah’ın haram kıldığını
helâl saymakla onu kâfir yapmıştır. Bakara-275/46
FAİZİ KAT KAT YAPARAK YEMEYİN!
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Ey İman
edenler! (Temerrüt halinde) kat kat fâiz yemeyin! Allah’tan sakının ki felâh
(kurtuluş) bulasınız!” Âl-i İmrân-130/65
FAİZİ TERK EDİN!
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Ey
mü’minler! Gerçekten iman etmişseniz Allah’tan sakınınız ve geri kalan fâiz
(den alacağınızı) terk ediniz!” Fâizciler duyurulur. Bakara-278/46
FAKİR ALLAH,BİZ ZENGİNİZ, Mİ
DİYORSUNUZ? PÖH! BUNU ŞEYTAN BİLE SÖYLEYEMEDİ
Allah-ü Teâlâ buyuruyor:
“Yahudilerin ‘Allah fakir, biz zenginiz!’sözlerini Allah işitmiştir.
Dediklerini ve haksız yere peygamberleri öldürmelerini yazacağız; biz de o gün
onlara ‘yakıcı azabı tadın bakalım!’ diyeceğiz.” (Kimin zengin kimin fakir
olduğunu tadınca anlarsınız, o kadar!) Âl-i İmrân-181,182/73
FAKİRLERİN HAKKI VERİLMEZSE O MALA
ALLAH BİR BELA GÖNDEREREK YOK EDEBİLİR
Eski kavimlerden birinde şımarık
zenginlerden bir zümre vardı. İyice azıtmışlardı. Bahçelerinin mahsûlatını
toplama vakti geldiğinde birbirlerine: “Eğer bahçenizin mahsûlâtını devşirecekseniz
elinizi çabuk tutarak sabah erkenden gidin!” dediler. Sabahleyin erkenden yola
koyulduklarında: “Sakın bugün orada bir fakir yanınıza sokulmasın!” diye
gizlice konuşuyorlardı. Derken bahçelerine vardıklarında o güzelim
mahsüllerinin Allah tarafından gönderilen bir ateş belâsı ile yanmış, siyah bir
kül halini almış olduğunu gördüler. Allah, fakirlerin haklarını onlara değil de
ateş kuluna yedirmiş oldu. Zekat gibi fakirin hakkını gasbeden aslâ onmaz! Kalem-17,24/564
FAKİRLEŞTİREREK KÖKLERİNİ KAZIMAK,
ANCAK MÜNAFIKLARIN YAPACAĞI İŞLERDENDİR
Münafıklar, öyle kimselerdir ki,
“Allah’ın Resûlünün yanında bulunan fakir müslümanlara (fakir Muhacirlere) bir
şey vermeyin, destek olmayın ki dağılıp gitsinler!” diyen kin küpü
bedbahtlardır. Halbuki göklerin ve yerin bütün hazineleri, Allah’ındır (rızık
Allah’a aittir, O’nun takdir ettiğini kimse engelleyemez). Fakatmünâfıklar bunu
bilmezler, anlamazlar. Münâfikûn-7/554
FAKİRLİKLE KORKUTUR SİZİ ŞEYTAN
Şeytan sizi fakirlikle korkutur!
Bakara-268/44
FAKİRLİKLERİNE DEĞİL, İMANLARINA
BAKARIM BEN İNSANLARIN!
Nûh as’ın kibirli kavmi, inanmamaya
bahâne olarak Hz. Nûh’a inanan fakirleri göstermişlerdi. Hz.Nûh, onlara cevaben
dedi ki: “Onların (hakir görülenlerin) ne yaptıklarını bilemem (niyet okumak
vazifem değildir), ben zahirdeki imanlarına bakarım, onları siz istiyorsunuz
diye de yanımdan kovamam! Birazcık anlayışlı olsanız bilirsiniz ki onların
hesabı, ancak Rabbime âittir. Ben sadece açıkça uyaran bir elçiyim!”
Şuarâ-112,115/371
FALCILIK HARAMDIR
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Ey iman
edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar) ve fal okları, ancak şeytan
işinden birer murdar pisliktir. Öyleyse bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz!”
Mâide-90/122
FANİ OLDUKLARINA DELİL TEŞKİL EDEN
AYET-İ KERİME
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Her şey
yok olacaktır (fânidir), ancak Allah’ın Vechi (Zatı) müstesnâ!” Allah’dan başka
her şeyin yok olacağı beyân edilince, her şeyin fâni olduğu belgelenmiş oluyor.
İnsan gibi varlıkların yok olduktan sonra tekrar diriltilmesi, Allah’ın lütuf
ve adâlet isimlerinin tecelli etmesinden dolayıdır. Kasas-88/395
FARZLAR ALLAH’IN SINIRLARIDIR
Allah-ü Teâlâ, miras taksimatını, bu
sûrenin 11. ve 12. âyetleri ile 176. âyetinde açıkça belirttikten sonra şöyle
buyuruyor: “İşte bunlar (Allah’ın koyduğu farz olan kurallar), Allah’ın
sınırlarıdır. Kim Allah’a ve Resûlüne itaat ederse, ona altından ırmaklar akan
cennetler var ve orada ebedi kalacaktır. Kim de isyân eder ve Allah’ın
sınırlarını aşarsa (Allah’ın kurallarını tanımazsa), Allah, onu da içinde ebedi
kalmak üzere zelil ve perişan eden bir ateşe koyar.” Nisâ-13,14/78
FASA FİSO KULİSLERİ, ALLAH’IN İZNİ
OLMADIKÇA MÜ’MİNLERE ZARAR VEREMEZ!
Nâdanların, günah, düşmanlık, isyan
(gibi) hususlardaki gizli konuşmaları, fasa fisoları, kulisleri, ancak mü’minleri
üzmek için şeytan tarafından telkin edilen hususlardır. Ama şunu bilmiyorlar ki
bu tür fasa fisolar, Allah izin vermedikçe mü’minlere hiçbir zarar veremez!
Onun için mü’minler, yalnız Allah’a güvenip dayansınlar! (Onların kulislerine
aldırış etmesinler!) Tevekkül ile yollarına devam etsinler! Mücâdele-10/542
FASIĞIN TEKİ!
Öylesi vardır ki, Allah`a söz
verdiği halde sözünden döner. Aslında o nâdânın ilâhı, hevâ ve hevesidir de
ilâhi buyrukla örtüşmediğinden çark edip hevâsına tapmıştır. Ve tabi, “fâsığın
teki!” ünvanının sahibi olarak da hüsrana uğrayanlardan olmuştur. Hevâsı kurtarsın
bakalım onu! Bakara-27/4
FASIK KİM OLA?
Kim Allah’ın âyetlerine karşı
ilgisiz ise, içinden gelen her şeyin tadına bakmak isterse, günâh işlemekten
korkmaz ve hele yaptığı anlaşmayı bozup atarsa, bil ki o, fasıktır! Bakara-100/14
FASIKLARA RABBİNİN AZAP KARARI
KESİNLEŞMİŞTİR
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “İşte
böylece o fâsıklar üzerine, imana gelmedikleri için, Rabbinin azap kararı
kesinleşmiştir.” Yûnus-33/211
FASIKLARIN OTAĞI, CEHENNEMDEKİ
ATEŞTİR, NE EDELİM, KENDİLERİ ETTİLER VE BULDULAR
Fısk-ı fücûrda bulunanların otağı,
cehennemdeki ateştir! Ne edelim? Kendileri ettiler, kendileri buldular.
Yapılacak bir şey yok! Fıska dalmasalardı, Allah’ın adil olduğunu unutmasalardı!
Secde-20/415
FASIKLIK İSMİ İLE ANILMAK NE
KÖTÜDÜR!
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Ey iman
edenler! İmandan sonra fâsıklık ismi ile anılmak (günahla anılmak) ne kötüdür!
Kim, daha artık bu kötü amelinden vazgeçerek tövbe etmezse, işte onlar, zalimlerin
tâ kendileridir!” Hucürat-11/515
FASIKLIKLA AHDE VEFASIZLIK, TENCERE
KAPAK GİBİDİR
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Hem
onların çoğunda ahde vefâ diye bir şey bulmadık. Fakat çoğunu gerçekten fâsık
kimseler bulduk.” A’râf-102/ 162
FATIR SURESİ
35. Sûredir. Mekke Dönemi’nde nâzil
olmuştur, 45 âyettir. Fâtır-0/433
FATİHA SURESİ
1. Sûredir. Mekke’de nâzil olmuştur.
7 âyettir. Fatiha-0/1
FATİHA SURESİ’NİN ÖZELLİKLERİ
1-Kur`an-ı Kerim`in ilk sûresidir. 2-İki
kez nâzil olan tek sûredir. 3-Namazlarda her rekâtta okunur. 4-Kuran-ı Kerim,
öz olarak bu Sûre-i Celile’de münderiçtir. Bundan dolayı bu sûreye, “Ümmül
Kitap” da denir. 5-Namazların her rekâtında tekrarlanan yedi âyet mânâsında,
“seb`ul Mesâni” adıyla da anılır. 6-Kur`an-ı Kerim’in başlangıç sûresi olması
hasebiyle açan manasında “Fatiha” ismini almıştır. 7-Kur`an-ı Kerim’in en
önemli ve en kıymetli sûresidir. 8-Fatiha Sûresi’nin ilk yarısı kuldan Allah`a
yükselen senâ ve niyâzı içerir. İkinci yarısı da Allah`tan kula rahmet talebi
ve duasını içerir. Bu, tıpkı yağmurun haline benzer: Denizdeki ve karadaki su
kütlesi tuzundan ve kirinden arındıktan sonra göğe yükselir, sonra rahmet olur
yere iner. Yer cennet âsâ bir hal alır. İnsan da günah kirlerinden arındıktan
sonra Mağfiret Semâsı’na yükselir; Rahim-ü Kerim, onu cennetinin içine Lütfuyla
indirir. Fatiha-1,7/1
FAYDALANIN BİRAZCIK ŞU DÜNYADA EY
MÜCRİMLER, SONRA ÖTEDE VAY HALİNİZE Kİ, NE VAY!
Allah-ü Teâlâ Buyuruyor: “(Ey mücrim
kâfirler! Siz dünyada) birazcık yiyin, faydalanın, zevk edin bakalım! (Ahirete
sevk edildiğinizde işiniz bitiktir, azaplardan azap beğenin!) Çünki siz, günahkâr,
mücrim kâfirlersiniz! Hakkı yalan sayanların o gün, vay haline!” Mürselât-46,47/580
FAZİLETLİ ERDEMLİ İNSAN, NE YAZIK Kİ
PEK AZ OLAGELMİŞTİR
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Sizden
önceki nesiller içinde, dünyada düzensizliği ve haksızlığı önleyecek fazîletli
(erdemli) kimseler, bulunmalı değil miydi! Onların içinden kurtardığımız pek az
bir kısmı müstesnâ (bunu yaptı)! Zalimler ise içinde bulundukları refâhın
peşine düştüler. Doğrusu onlar, suçlu kimselerdi.” Hûd-116/233
FECR SURESİ
89. Sûredir. Mekke Dönemi’nde nâzil
olmuştur. 30 âyettir. Fecr-0/592
FEDA EDER AZAPTAN KURTULMAK İÇİN
OĞULLARINI, KARISINI, KARDEŞİNİ, AŞİRETİNİ!
Kefere ve fecereler o gün (kıyamet
günü) birbirlerine gösterilirler (fakat konuşamazlar, hal hatır soramazlar).
Kâfir kişi arzu eder ki, o günün azâbından kurtulmak için oğullarını, karısını,
kardeşini, hattâ aşiretini, hattâ yeryüzünde kim varsa, hepsini feda etsin,
fidye olarak versin de yeter ki kurtulsun! Lâkin ne mümkün! Cehennem ateşi bu!
(Eline geçirmiş bir defa, hiç salar mı?) Meâric-11,15/568
FELAH, KURTULUŞ, FAİZ YEMEKTEN UZAK
DURMAKTADIR
Allah-ü Teâlâ: “Ey iman edenler! Kat
kat (temerrüt halinde) fâiz yemeyin ki, felâh bulasınız (kurtulasınız)!” buyuruyor.
Âl-i İmrân-130/65
FELAK SURESİ
113. Sûredir. Medine Dönemi’nde
nâzil olmuştur. 5 âyettir. Felak ve Nâs Sûreleri, Muavvizeteyn (Allah’a sığınma
üslûbu içeren ikili) adını alırlar. En çok okunan sûrelerdendir. Felak-0/604
FELAKET DİLERSE ALLAH, ONA KARŞI
KOYMAK KİMİN HADDİ OLA Kİ? HİÇ KİMSENİN!
Allah bir felâket dilerse, o
felâketten insanları kim koruyabilir ki? Koskocaman bir “hiç!” Ve hiç kimse, kendisine
Allah’dan başka bir hâmi de, bir yardımcı da bulamaz! Hesabını bunu bilerek
yapsın! Ahzâb-17/419
FELAKETİN BÜYÜĞÜ KIYAMET GELDİĞİ
ZAMAN MI AKLIN BAŞINA GELECEK? GEÇMİŞ OLSUN!
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Fakat her
şeyi bastıran, en büyük felâket (olan kıyamet) geldiği zaman insan, (boş yere)
neyin peşinde koştuğunu anlar, ama iş işten çoktan geçmiştir artık!”
Nâziât-34,35/583
FELAKETLER, KENDİ NEFİSLERİNİZİN
YANLIŞ YAPMALARI KARŞILIĞINDA GELİR
Allah-ü Teâlâ buyuruyor:
“Düşmanlarınızın (müşriklerin) başına Bedir’de musîbetinizin iki mislini
getirdiğiniz halde (70 ölü, 70 esir), başınıza gelen Uhud’daki bu musîbet için:
‘Bu belâ (70 Şehîd) da nereden geldi!’ mi diyorsunuz? De ki: Bu felâket, (yerini
terkeden okçular sebebiyle) nefislerinizin yüzünüzdendir!” Âl-i İmrân-165/70
FERMAN ALLAH’INDIR VE HEPİNİZ ÇAR
NAÇAR O’NA DÖNDÜRÜLECEKSİNİZ
Bu Âyet-i Kerime’de Yüce Allah:
“Hükmün (fermanın), kararın Kendisine ait olduğunu ve hepinizin (çâr nâçar)
Kendisi’ne döndürüleceğini” beyân ediyor. Kasas-88/395
FERMAN-I İLAHİ’YE KULAK VER EY
MÜ’MİN!
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “(Habibim
Ya Muhammed!) İman eden kullarıma söyle: Namazı tam gerektiği şekilde (ta’dil-i
erkâna uygun olarak) kılsınlar, ne alış verişin, ne de dostluğun olmadığı bir
gün gelmeden önce, gizli ve açık şekilde kendilerine ihsân ettiğimiz
rızıklardan Allah yolunda sarf etsinler!” İbrahim-31/258
FERYADLARINA KULAK VERELİM BAKALIM, NE
DİYORLAR ŞU CEHENNEMLİKLER?
Bu dünyadan akılsızlık ederek bir
inat uğruna inançsız bir şekilde Ahirete giden ve cehenneme tıkılan kâfirler, şöyle
feryad edeceklerdir: “Ey bizim Kerim Rabbimiz! Ne olur bizi çıkar buradan!
Dünyaya geri gönder de (günâhlarımızı bastıracak, affımıza medar olacak) salih
ameller işleyelim!” Allah-ü Teâlâ ise onlara: “Biz, size gerçeği görecek ve
ibret alacak kimsenin düşüneceği kadar yeterince bir ömür vermedik mi? Hem size
yaptıklarınızın kötü encâmını haber veren, vaktiyle sizi uyaran peygamber de
geldi. Öyleyse (mızırdanıp durmayın da) tadın azabı! Zalimlerin hiçbir
yardımcısı yoktur!” diyecektir. Fâtır-37/437
FESADIN ÇIKMASI, NİZAMIN BOZULMASI, İNSANLARIN
İŞLEDİKLERİ GÜNAHLARI YÜZÜNDENDİR
Karada ve denizde fesâdın çıkması, nizâmın
bozulması, insanların kendi elleriyle işledikleri günahları yüzündendir. Allah,
bunların cezalarının bir kısmını dünyada taddırır, tâ ki, dönüş yapsınlar!
Rûm-41/407
FESAT ÇIKARAN MI YARATACAKSIN?
Melekler dediler: “Yeryüzünde fesat
çıkaran birini mi yaratacaksın?” Bakara-30/5
FESAT ÇIKARANLARIN AKIBETLERİ NASIL
OLDU?
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Musa’yı
mu’cizelerimizle Firavun’a ve kavminin ileri gelenlerine peygamber olarak
gönderdik de onlar, o mu’cizeleri inkârla nefislerine zulmettiler. Halbuki
Musa, (mu’cizelerini ortaya koyarak): “Ey firavun! Şüphe yok ki Ben âlemlerin
Rabbi tarafından gönderilmiş bir peygamberim” demişti. İşte bak, fesat
çıkaranların akıbeti nasıl oldu!” A’râf-103,104/162
FESAT ÇIKARANLARLA SALİH AMEL
İŞLEYENLERE EŞİT MUAMELE YAPACAĞIMIZI SANMAYIN!
Allah-ü Teâlâ, yeryüzünde fesat
çıkarıp bozgunculuk yapanlarla, itaat edip salih amel işleyenleri, Ahirette
eşit tutarak her birini müştereken cennete (veya cehenneme) koyacağımızı hiç
kimse ne sansın ne de beklesin! Biz, elbette (taşın pirinçten ayırıldığı gibi)
onları birbirlerinden ayıracağız ve herkesi Hak/müstehak olduğu yere
göndereceğiz, ferman ediyor. Öyle ya, hiç ak ile kara bir olur mu? Olmaz!
Sâd-28/454
FESAT ÇIKARMAYA ÇALIŞIRLAR YERYÜZÜNDE
YAHUDİLER
Yahudiler, sırf fesat çıkartmak için
dünyanın her tarafında koşup dururlar. Halbuki Allah, müfsitleri, fesat
çıkaranları sevmez. Mâide-64/117
FESAT ÇIKARTMAYIN YERYÜZÜNDE
Bir zaman İsrailoğullarına Allah, şöyle
demişti: “Allah`ın size lütfettiği rızıktan yiyin için, fakat yeryüzünde fesat
çıkartarak bozgunculuk yapmayın!” Bakara-60/8
FESATÇININ DUASI MI?
Allah-ü Teâlâ buyuruyor:
“Düzeltilmiş bir ülkede fesat çıkarmayın! Rabbinizin azabından korkarak, rahmetini
ümit ederek O’na dua edin!” (Duasının kabulünü isteyen hiç fesat çıkarır mı?
Allah, “fesat çıkarmayın!” deyip dururken fesatçının duası ne kadar kabul olur?
Bu Allah’a ait bir husus olduğu için biz “olur” veya “olmaz” deme makamında
değiliz. Biz, fesat çıkartmamakla mükellefiz.) A’râf-56/156
FESLEĞEN SAPINDAN YÜZ ADETLİK BİR
DEMET, YÜZ DEĞNEKLİK CEZAYA BEDEL OLDU
Eyyûb as, bir meseleden dolayı
hanımına yüz değnek vurmak sûretiyle bir ceza vermeye yemin etti. Fakat
hastalığı sebebiyle bu yeminini yerine getirememişti. Hanımı da hastalığı
esnasında Eyyûb as’a çok güzel ve fedâkârca hizmette bulunmuştu. Hastalığından
iyileştikten sonra merhameti sonsuz Rabbimiz, hem Eyyûb as’ın yemininin yerine
gelmesi, hem de o mübarek hanıma bir merhamet olması itibarıyla yüz fesleğen
sapından oluşan bir demetin ceza olarak vurulmasını kâfi görmüştü. Sâd-44/455
FETİH GÜNÜ MESELESİ
Kâfirler, Efendimiz ve
arkadaşlarına: “Eğer iddianızda doğru kimseler iseniz bize ‘Fetih
Günü’nün=aramızda hüküm verme gününün’ ne zaman geleceğini söyleyiniz!”
diyorlar. Allah-ü Teâlâ da buyuruyor: “(Habibim Ya Muhammed!) De ki: Fetih günü
geldiğinde inkâr edenlere, o günde yaptıkları imanları, fayda vermez! Onlara
imana gelmeleri için mühlet de verilmez!” Secde-28,29/416
FETİH İSTEYEN KAFİRLER! BEDİR’DE
GÖRDÜNÜZ FETİH NASILMIŞ!
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Ey
kâfirler! Eğer fetih istiyorsanız, işte gerçekten size (istediğinizin aksine, Bedir’de
sizin mağlup olduğunuz) fetih geldi. Eğer peygambere (daha sonraki asırlarda
peygamber vârislerine) düşmanlıktan vazgeçerseniz, bu sizin için daha iyi olur;
yok döner yine savaşa başlarsanız, Biz de başlarız!” Enfâl-19/178/19
FETİH ÖNCESİ İNFAK EDEN VE
SAVAŞANLAR İLE FETİH SONRASINDAKİLER BİR OLMAZ!
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Fetihten
önce içinizden (Allah yolunda) infak edenler ve savaşanlar, fetihten sonra
(infak eden ve savaşanlarla) bir olmaz! İşte onlar (öncekiler), fetih
sonrasında infak eden ve savaşanlardan derece bakımından daha yüksektirler.”
Buradan şunu anlıyoruz: İslâmî hizmetlerde zor zamanlarda, İslâm düşmanlarının
astığı astık, kestiği kestik olduğu dönemlerde her türlü tehlikeyi göze alarak
İslâma sahip çıkanlar, İslâmın hâkim olduğu, düşmanlarının zarar veremeyecek
hale getirildiği dönemlerde İslâma sahip çıkanlardan derece itibariyle daha
yüksektirler. Ashâb-ı Kiram’ın üstünlüğü, bu sırdandır. Hadîd-10/537
FETİH SURESİ
48. Sûredir. Medine Dönemi’nde nâzil
olmuştur. 29 âyettir. Fetih-0/510
FETİH VE YARDIM MÜJDESİ VAR ALLAH-Ü
TEALA’DAN
Mallarını ve canlarını Allah yolunda
harcayarak cihad edenlere Allah-ü Teâlâ yardım edeceğini ve fetih ile müyesser
kılacağını bu Âyet-i Kerime’de müjdelemektedir. Nitekim Mekke’nin Fethi, bu
âyetin nüzûlünden az sonra müyesser oldu. Saff-13/551
FIRKA FIRKA OLUP DİNLERİNİ
PARÇALAYANLAR
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “(Habibim
Ya Muhammed!) Dinlerini parçalayıp fırka fırka olanlar yok mu? Senin onlarla
hiçbir hususta alâkan olamaz! (Bu fırkalardan kasıt, Kitap ve Sünnet-i Sahiha
çizgisini kaybeden bid’at ve dalâlet fırkalarıdır. Yoksa hizmette yarışan Hak
Mezhepler değildir.) En’âm-159/149
FIRLATILMAYI İSTEMEZSİN DEĞİL Mİ
CEHENNEME? ÖYLEYSE DİNLE!
“Allah-ü Teâlâ, önceki âyetlerde bir
dizi yapmamamız gerekenleri sıraladıktan sonra: “Sakın Allah’ın yanı sıra başka
bir ilâh edinme! Yoksa kınanmış ve rahmetten kovulmuş olarak cehenneme
fırlatılırsın!” buyuruyor.” İsrâ-39/285
FIRSAT TEPKİNLERİ ŞİMDİ PERİŞANLIK
İÇİNDEDİRLER
Allah-ü Teâlâ, “bilâkis onlar (Mekke
kâfirleri), kendi önlerine kadar gelen gerçeği, Hakkı yalanladılar. Şimdi
onlar, karmakarışık bir iş ve perişanlık içerisindedirler” buyurmaktadır.
Kâf-5/517
FITRATA UYGUN HAREKET ET!
Allah,her bir şeye bir fıtrat
vererek yaratmıştır (demire sertlik, pamuğa yumuşaklık gibi). O fıtratı
değiştirmek de mümkün değildir. Öyleyse fıtrata uygun hareket et ki maksadına
erişebilesin! Fıtratı değiştirip de bir şeyler ortaya koyacağım diyenler, zamanlarını
heder ederler (demiri pamuk yapacağım diye ölesiye uğraşır dururlar. Faraza
muvaffak olup pamuk yapsalar, bu sefer yaptıklarına bin pişman olarak tekrar
demir yapmaya uğraşır dururlar.) Rûm-30/406
FITRATI HİÇ KİMSE DEĞİŞTİREMEZ!
Allah’ın yarattığında bir değişiklik
yapılamaz! (Sinek arı, arı da sinek olmaz, boşuna uğraşma!) İşte doğru Din
(fıtrî yol) budur, (bu fıtrat yolunu değiştirmeye çalışıp da bozgunculuğa
kalkışma!) Fakat insanların çoğu bunu bilmezler. Rûm-30/406
FITRATI NEYİ GEREKTİRİYORSA HER BİR
ŞEY ONU YAPAR!
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “O (Allah)
ki, her şeyi (olması lâzım geldiği fıtratta) takdir edip (yarattı ve ona takdir
ettiği bu fıtrattaki) yol haritasını gösterdi.” (O sebepten her şey, fıtratının
gereğini yapar: Demir sert durur, pamuk yumuşak; köpek saldırır, kuzu sevdirir
vs. Her şey, fıtratının çizgisindedir ve bu çizgiyi koyan da Allah’dır.)
A’lâ-3/591
FİDYE NE DEMEKTİR?
Ramazan-ı Şerif Orucu’nu, devam eden
bir hastalık veya yaşlılığın verdiği takatsızlıkla tutamayacak olanlar
tutamadığı her bir oruç için bir fakiri=miskini sabahlı akşamlı doyurmasına
veya iki öğün doyuracağı miktarda para vermesine fidye denir. Fidyeyi
tutamadığı gün sıcağı sıcağına vermesi makbul olmakla beraber, başka zamanlarda
da verebilir. Fidye miktarını arttırması, kendisi için daha hayırlıdır. Bakara-184/27
FİDYE OLARAK DÜNYAYI VE BİR MİSLİNİ
DAHİ KURTULMAK İÇİN VERİRLERDİ
“Rablerinin çağrısına icâbet
edenlere en güzel mükâfat (cennet) vardır. Fakat O’nun dâvetini kabul
etmeyenlere gelince (onlara da cehennem vardır! Onlar), şâyet dünyada olan
bütün şeyler ve onların bir misli daha kendilerinin olsaydı, (o cehennemden)
kurtulmaları için fidye olarak, hepsini verirlerdi. İşte bunlar çetin bir
hesaba maruz kalacaklardır. Onların kalacakları yer, cehennem olacaktır. Orası,
ne kötü bir yerleşim yeridir!” Ra’d-18/250
FİDYE OLARAK YERYÜZÜNDE NE VARSA
HEPSİNİ VERİRDİ ZALİM, KURTULMAK İÇİN
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Muhakkak
ki zulmeden ve böylelikle cezayı hak eden her nefis, yeryüzünde bulunan her şey
kendisinin olsaydı, o azaptan kurtulmak için onu kesinlikle fidye olarak
verirdi.” Yûnus-54/214
FİDYE VEREREK KURTARIYORSUNUZ HA! NE
O? KİTABIN BİR KISMINA İNANMIYOR MUSUNUZ?
Yahudilere kendi kitaplarında, kardeşlerini
yurtlarından çıkarmayacaklarına dair İlâhî ferman vardı. Fakat onlar (Beni
Kureyza, Beni Nadr gibi), başka kavimlerle (Evs ve Hazreç gibi) ayrı ayrı
ittifaklar kuruyorlar ve müttefikleriyle beraber birbirleriyle savaşıyorlardı. Aldıkları
esirlerden, içlerinde Yahudi varsa fidyesini vererek onları kurtarıyorlardı. Akıllarınca
kitaplarının emirlerini yerine getiriyorlardı. Halbuki evvel emirde
birbirleriyle savaşmaları ve yurtlarından çıkarmaları, haram kılınmıştı. Ne
derin bir çelişki! Ne o? Siz kitabınızın bir kısmına inanıp, bir kısmına
inanmıyor musunuz? Bakara-85/12
FİDYE: AHİRETTE KURTULMAK İÇİN DÜNYA
İÇİNDEKİLERİNİN İKİ MİSLİNİ FİDYE VERSE
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Şüphesiz o
kâfirlerin, dünyada olan her şey, bir misli fazlasıyla kendilerinin olsa ve
kıyamet günü azabından kurtulmak için onların hepsini fidye olarak verseler,
yine de kendilerinden kabul edilmez. Onlara can yakıcı bir azap vardır.”
Mâide-36/112
FİDYENİN KABUL EDİLMEYECEĞİ O GÜNDE
VAY MÜNAFIKLARLA KAFİRLERİN HALİNE!
Kıyamet gününde kendilerine cehennem
gözüken münâfıklarla kâfirlere şöyle denilir: “Ey münâfıklar! Bugün artık
sizden ve inkâr edenlerden kurtuluşunuza bedel olacak bir fidye alınmaz!
Varacağınız yer, ateştir! Size lâyık olan da odur zaten! O ateş, varılacak ne
kötü bir yerdir!” Hadîd-15/538
FİL SURESİ
105. Sûredir. Mekke Dönemi’nde nâzil
olmuştur. 5 âyettir. Fîl-0/601
FİLİSTİN, KUTSAL ÜLKE
Bir Vakit Musa as, kavmine şöyle
dedi: “Ey kavmim! Haydi Allah’ın size (vatan olarak) vaad ettiği kutsal ülkeye
(Filistin’e) girin! Sakın geri dönüp kaçmayın! Yoksa dünya ve Ahirette hüsrâna
uğramış kimseler olursunuz!” Mâide-21/110
FİLİSTİNE GİREMEYİZ BİZ, ORADA
ZORBALAR VAR!
Yahudiler, Musa as’a: “Ya Musa!
Muhakkak ki orada (Filistinde veya Kudüs’de) güçlü zorbalar topluluğu var.
Onlar oradan çıkmadıkça, biz aslâ oraya girmeyiz, fakat oradan çıkarlarsa, biz
de oraya gireriz!” dediler. Mâide-22/110
FİLLER İLE DONATILMIŞ AZAMETLİ
EBREHE ORDUSUNU ALLAH EBABİL KUŞLARI İLE MAHVETTİ!
Peygamber Efendimiz sav’in
doğuşundan 52 gün kadar önceydi. Hıristiyan olan Yemen Hükümdârı Ebrehe, insanların
Kâ’be-i Şerif’i ziyaretini kıskanmış, San’a şehrine görkemli bir kilise
yaptırmış, ziyaret merkezinin yaptırdığı bu kilise olmasını beklemiş, lâkin
insanların teveccühü olmayınca da öfkelenerek hışımla Kâ’be-i Şerif’i yıkıp yok
etmek üzere fillerle mücehhez azametli bir ordu kurmuş ve Mekke-i Mükerreme
üzerine yürümüştür. Allah-ü Teâlâ da evini yıktırmayıp, yıkmak isteyeni nasıl
hezimete uğrattığını bu Sûrede şöyle anlatıyor: “(Habibim Ya Muhammed!)
Rabbinin Fil Ashabı’na ettiklerini görmedin mi? (Yani biliyorsun!), onların
tuzaklarını boşa çıkarmadı mı? (Yani emellerini boşa çıkardı.) Onların üzerine
ebâbili, sürü sürü kuşları gönderdi de bu kuşlar, onlara pişmiş çamurdan (tuğladan)
yapılmış taşlar atıyorlardı. En nihayet onları (Ebrehe ordusunu) yenmiş ekin
yaprağı gibi yapıverdi.” Fîl-1,5/601
FİRAR EDİP KAÇAN KİMDİR O GÜNDE
ANASINDAN, BABASINDAN? İYİ KULAK VERİNİZ!
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Vakti
geldiğinde (kulakları sağır eden) o şiddetli gürültü (Sûr’a ikinci üfürülüş)
koptuğu zaman var ya; işte o gün kişi, kardeşinden, anasından, babasından, eşinden
ve evlâtlarından firar edip kaçar!” (Çünki dünyada beraber yaşadığı bu
insanlar, yakama yapışır da haklarını benden isterler mi diye ödü kopmaktadır.)
Abese-33/584; 34,36/585
FİRARINIZI ALLAH’A YAPIN, KAÇIP KURTULACAK
BAŞKA YER YOK ZATEN!
Allah-ü Teâlâ, peygamberinin diliyle
kullarına şu tavsiyede bulunuyor: “O halde Allah’a kaçın! Şüphesiz ki Ben,
O’nun (Allah’ın) tarafından size gönderilmiş apaçık bir uyarıcı elçiyim! Sakın
Allah ile beraber başka bir ilâh edinmeyin! Doğrusu Ben, O’nun tarafından
gönderilmiş apaçık bir korkutucuyum!” Zâriyât-50,51/521
FİRAVUN ASHABI KIPTİLER,
YEMİNLERİNDEN DÖNDÜLER
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Biz
geçirecekleri bir süreye kadar onlardan azâbı kaldırınca, hemen yeminlerinden
döndüler.” A’râf-135/165
FİRAVUN BOĞULACAĞINI ANLAYINCA, İMAN
ETTİM DEDİ AMA BU, ÖLMESİNE ÇARE OLMADI
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Ve
İsrailoğullarını denizden geçirdik. Firavun ve askerleri de zulmetmek ve
saldırmak için hemen onların arkalarına düştü (de ava giderken avlanıverdiler).
Nihayet deniz kapanarak kendisini boğacağında Firavun: ‘Gerçekten şuna inandım
ki, İsrailoğullarının inandığı ilâhdan başka tanrı yokmuş, ben de O’na teslim
olanlardanım.’dedi.” (Dedi ama boğulmaktan kurtulmak maksadıyla yaptığı bu
iman, işe yaramadı, çünki samîmî değildi, hem de imtihan perdesi ortadan
kalkmıştı.) Yûnus-90/218
FİRAVUN BU DÜNYADA PEŞİNE TAKIP
DENİZE GÖTÜRDÜĞÜ GÜRUHU, ÖTEDE ATEŞE GÖTÜRÜR
O (Firavun, kavmini dünyada denize
sokup boğduğu gibi), kıyamet gününde de kavminin önüne geçer ve (suya götürdüğü
gibi) ateşe götürür. (Gûya rehberlik ettiği) o vardıkları yer, ne fenâ bir
yerdir! Hûd-98/232
FİRAVUN BÜYÜCÜLERE NELER DEDİ?
Firavun, iman eden büyücülere pek
fena kızarak şöyle dedi: “Ben size izin vermeden önce mi ona iman ettiniz?
Şüphesiz bu yaptığınız, ahâlisini oradan çıkarmanız için şehirde kurduğunuz bir
hiledir. Fakat ileride bileceksiniz (ne yapacağımı)! Mutlaka ellerinizi ve
ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra da hepinizi toptan asacağım!” A’râf-123,124/164
FİRAVUN DEDİ, BIRAKIN BENİ, ŞU
MUSA’YI ÖLDÜREYİM!
Firavun, Musa as’ın peygamber olarak
gönderilmesi karşısında, daha önceki Firavuna kâhinlerin söylediği
“İsrailoğullarından bir erkek çocuk gelecek, senin saltanatına son verecek”
sözünü hatırladı ve dehşetli bir endişe kendisini sarıverdi. Bunun üzerine
O’ndan kurtulmak ümidiyle elindeki her imkânı kullanarak: “Bırakın beni, şu
Musa’yı öldüreyim; O da varsın Rabbine yalvarsın! Bakalım O, kendisini
kurtaracak mı? Benim korkum, O’nun sizin dininizi (müreffeh yaşam tarzınızı)
değiştirmesinden, yahut yeryüzünde fesat çıkarmasından endişe ettiğimdendir!”
dedi. (Aslında endişesi, kendi saltanatının gitmesinden kaynaklanıyordu, bu
korkusunun farkedilmemesini temin maksadıyla gûya avânesini düşünerek böyle
yapmak istediğini söylüyordu. Firavun, yönetimdeki elit tabakaya inanılmaz
refah imkanları sunmuş, onları kendisine bağlamıştı. Şimdi de onları bu
imkânların ellerinden gitmesiyle korkutuyor ve kendisine bağlılığını devam
ettiriyordu. Onlar da menfaatlarının zebunu olarak Firavun tarafında yer
aldılar, sonunda da boğularak belâlarını buldular.) Mü’min-26/469
FİRAVUN DESPOT VE AŞIRI GİDEN BİR
ZORBA İDİ
“Firavun, yeryüzünde büyüklenen bir
(zorba) idi.” (Aslında çok korkak biriydi. Bu korku, onu despot haline getirdi.
Korktuğunu anında yok etmekle selâmete çıkacağını düşündüğünden
İsrailoğullarının doğan erkek çocuklarını öldürtüyor, Hz. Musa’ya
meyletmemeleri için âdeta ülkede terör estiriyordu. Her şey Firavun’un
saltanatının devamı için kurban ediliyordu.) Yûnus-83/217
FİRAVUN EHLİNİ KITLIKLAR DA YOLA
GETİREMEDİ
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Muhakkak
ki Biz, Firavun ehlini, belki düşünüp ibret alsınlar diye, senelerce onları
kuraklık, kıtlık ve ürün azlığı ile cezalandırdık.” A’râf-130/164
FİRAVUN ESARETİNDEKİ İSRAİLOĞULLARI,
HZ.MUSA’YA NE DEDİLER?
İsrailoğulları, Hz. Musa’ya dediler
ki: “Ey Musa! Sen bize gelmeden önce de, geldikten sonra da bize eziyet
edildi.” A’râf-129/164
FİRAVUN GAYET CAHİL, ŞÜPHECİ VE
KORKAĞIN TEKİ İDİ
Firavunun, Haman’ın yüksek bir kule
yapmasıyla göklere yol bulabileceğini sanması, ne kadar câhil olduğunu ortaya
koyar. Hz. Musa’nın bir şeyler yaparak saltanatına son vermesi endişesi, şüpheciliğini;
İsrailoğullarının erkek çocuklarını öldürtmesi de korkaklığının delilidir. Zira
korkaklar, önce çok acımasız olurlar, yenileneceğini anlayınca da korktuğu
kişilerin ayağına kapanarak her türlü zilleti kabullenirler. Mü’min-36,37/470
FİRAVUN HÖYKÜRDÜ, EY KAVMİM, MISIR
MÜLKÜ HÜKÜMDARLIĞI BENİM DEĞİL Mİ?”
Firavun, Hz. Musa’nın mu’cizeleri
karşısında halkta oluşan “acaba Musa doğru mu söylüyor?” algısını bertaraf
etmek için halkını topladı ve: “Ey benim kavmim! Mısır mülkü (hükümdarlığı) ve
ayağımın altından akan şu nehirler, benim değil mi? Hâlâ görmüyor musunuz?
Yoksa ben, şu aşağılık, neredeyse meramını bile anlatamayan adamdan (Hz. Musa’nın
dilindeki rekâketi kastediyor) daha üstün değil miyim? (Diyalektik yaparak)
Eğer dediği gibi (gökteki tanrının elçisi) ise üstüne gökten altın bilezikler
atılmalı veya beraberinde peş peşe dizilen melekler gelmeli değil
miydi?”diyerek höykürdü. (Yani tanrılar etbâını kollarlar, sizin tanrınız
olarak nasıl ben sizi kolluyorsam, olsaydı göğün tanrısı da O’nu kollardı, kollamadığına
göre sizi kandırıyor demek istiyor. Buradan Firavun’un hitabetiyle insanları
teshir eden iyi bir hatip, iyi bir cerbezeci olduğunu anlıyoruz.) Firavun
böylece kavmini hafife aldı. (Yani bir nutukla yola gelen sürüler mesabesine
indirdi.) Buna rağmen (nasıl bir kavimse) ona itaat ettiler. Doğrusu onlar, yoldan
çıkmış bir fasıklar topluluğu idiler. Zuhruf-51,54/492
FİRAVUN HZ. MUSA HAKKINDA NELER
DEDİ?
Firavun Hz. Musa hakkında:
1-“Gerçekten getirdiğin bir belge varsa ve Sen doğru söyleyen biri isen, onu
ortaya koy da görelim!; 2- (İleri gelenlerine): Bu adam, sizi yerinizden
yurdunuzdan etmek peşinde! Görüşünüz nedir bu konuda?; 3-(Büyücülere): Elbette!
Üstelik siz benim gözdelerimden olacaksınız!” dedi. A’râf-106,114/163
FİRAVUN HZ. MUSA İÇİN DELİ DEDİ
Firavun, etrafındaki
(şakşakçılarına): “Size gönderilen bu elçi, kesinlikle bir deli!” (diyerek
nüfûzunu kullanıyor ve baskı ile etrafındakilerin Hz. Musa’ya kulak
vermemelerini istiyordu. Aslında halk, yeni dini kabul eder de bütün saltanatımı
kaybeder miyim diye, içten içe çok korkuyordu.) Musa as, Firavun’un bu sözünü
kaale almayarak devamla: “O, doğunun da, batının da, doğu ile batı arasındaki
her şeyin de Rabbidir, aklınız varsa bunu anlarsınız!” dedi. Şuarâ-27,28/367
FİRAVUN HZ. MUSA İLE USTA
SİHİRBAZLARI YARIŞTIRMAK ÜZERE HALKI TOPLADI
Allah-ü Teâlâ kullarını
bilgilendiriyor: Firavun’un fermanı üzerine her şehirdeki usta sihirbazlar, belli
günde, belirlenen yerde toplandılar. Halka da: “Ne duruyorsunuz, sizler de
toplansanız ya!” denildi ve halk da toplandı. (Gücün yanında yer almak bir halk
meyli olmalı ki, halk) da: “Umarız büyücüler gâlip gelirler, biz de onların
dinine tabi oluruz!” dediler. Şuarâ-38,39/367 ; 40/368
FİRAVUN İLE HZ. MUSA ARASINDAKİ
DİYALOGDAN
Firavun dedi: “Bana bak Musa! Ben
senin büyüklendiğini zannediyorum.” Hz.Musa şöyle cevap verdi: “Pek iyi
bilirsin ki, bunları birer delil olarak göklerin ve yerin Rabbi indirdi. Ey
Firavun! Ben de senin mahvolduğunu zannediyorum.” İsrâ-101,102/291
FİRAVUN İSRAİLOĞULLARINI MISIRDAN
SÖKÜP ATMAK İSTEDİ
“Firavun onları (İsrailoğullarını)
Mısır’dan söküp atmak istedi. Ama Allah, onu ve beraberindekileri hep birlikte
suda boğdu.” İsrâ-103/291
FİRAVUN İSRAİLOĞULLARINI TAKİP ETMEK
İÇİN ŞEHİRLERE ASKER TOPLAYICILARINI GÖNDERDİ
Firavun, Musa as ve
İsrailoğullarının gece yola çıkıp Mısır’dan ayrıldıklarını öğrenince onları
takip edip yakalamak ve köklerini kazımak hışmıyla derhal şehirlere asker
toplayıcılarını gönderdi. Askerler toplanınca da onların morallerini üstün
tutmak ve gerçekten israiloğullarını küçük gördüğü için “şüpheniz olmasın,
bunlar, çok küçük ve sefil bir gruptur, bununla beraber bize kafa tutan, bizi
kızdıran kimselerdir. Ama biz de elbette uyanık, tetbirli bir topluluğuz” dedi.
Şuarâ-53,56/368
FİRAVUN KAVMİNE, KIPTİLERE ALLAH,
HANGİ BELALARI GÖNDERMİŞTİ?
İnadına küfürde direten Firavun’un
kavmine Yüce Allah, belki ıslah olurlar diye şu belâları gönderdi: 1-Onların
üzerine tufan gönderdi, 2-Çekirgeler gönderdi, 3-Haşerât gönderdi, 4-Kurbağalar
gönderdi, 5-Kan gönderdi; yine de inat edip büyüklük tasladılar ve suçlu bir
topluluk oldular. A’râf-133/165
FİRAVUN KAVMİNİN İLERİ GELENLERİNE
NE DEDİ?
Firavun mele’ine dedi ki: “Hayır, onların
erkek evlâtlarını öldürüp, kız çocuklarını hayatta bırakacağız. Biz elbette
onların üzerinde tam bir hâkimiyet sahibiyiz.” (Bu firavun, Mineptah isimli
olanıdır ki ibret-i âlem şu anda Londra’da Biritish Müzesi’nde secde eder
vaziyette çırılçıplak âleme rezil rüsvây görüntü vermektedir. En büyük rablık
nerede, elâleme rezil rüsvây olmak nerede? Gerçekten ibretlik! Bir de kız
çocuklarının öldürülmemesi, güzel yüz sahibi israiloğulları kızlarını câriye
olarak ellerinin altında tutmak arzuları olabilir. Allah-ü A’lem!)
A’râf-127/164
FİRAVUN KUDURDU VE, BEN SİZE İZİN
VERMEDEN O’NA İNANDINIZ HA, DİYE KÜKREDİ
Allah-ü Teâlâ kullarını
bilgilendiriyor: Sihirbazların gerçeği anlayarak iman etmeleri üzerine, halkın
gözü önünde mağlup durumuna düşen Firavun, pek fenâ öfkelendi ve âdeta
kudurarak: “Ben size izin vermeden (onların Rabbine) iman ettiniz ha!
Anlaşıldı, size büyüyü öğreten büyük ustanız demek ki O’ymuş! Hımm, size
yapacağımı yakında öğreneceksiniz! Mutlaka sizin ellerinizi ve ayaklarınızı
çaprazlama keseceğim ve hepinizi kesinlikle asacağım!” dedi. Şuarâ-49/368
FİRAVUN MUSA AS’A SÂHİ ŞU ALEMLERİN
RABBİ DEDİĞİN DE NE Kİ? DEDİ
Firavun: “Sahi şu Alemlerin Rabbi
dediğin de ne ki?” diye Hz. Musa as’a seslendi. Hz. Musa da: “İşin gerçeği O, göklerin,
yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir, eğer bilip kabul etmek
isterseniz tabi!” dedi. Firavun, alaylı bir şekilde etrafındaki
(şakşakçılarına): “İşitmiyor musunuz?” dedi. Musa as da: “O, sizin de Rabbiniz,
önceki atalarınızın da Rabbidir” dedi. Şuarâ-23,26/367
FİRAVUN ÖFKEDEN KÖPÜRDÜ, BENDEN
BAŞKASINI TANRI EDİNENİ ZİNDANLIK EDERİM!
Firavun, Musa as’ın korkusuzca ve
pervâsızca da’veti karşısında öfkesinden köpürerek: “Yemin olsun ki, benden
başkasını tanrı edinirsen Seni zindanlık ederim (de orada çürürsün)!” dedi.
Hz.Musa: “Sana peygamberliğimi isbat eden âşikâr bir delil (mu’cize) getirsem de
mi?” diye cevap verince, Firavun: “Haydi, göster de görelim, eğer doğru
söyleyenlerden isen!” diyerek Musa as’ı küçümsedi. Şuarâ-29,31/367
FİRAVUN SON KOZUNU KULLANARAK
ETRAFINDAKİLERE, BU USTA BİR SİHİRBAZ, DEDİ
Musa as’ın ortaya koyduğu mu’cizeler
karşısında şok olan Firavun, anlık zevâhiri kurtarma sadedinde etrafındaki
(şakşakçılarına): “Bu adam, gâliba usta bir sihirbaz! Büyüsü ile sizi
yurdunuzdan çıkarmak istiyor, ne buyurursunuz, görüşünüzü alayım!” diyekaldı. Şuarâ-34,35/367
FİRAVUN VE ARKASINDAKİ MELE’ DENİLEN
ZALİMLERİN TIYNETİ
Musa’yı da mu’cizelerimizle ve
özellikle pek âşikâr bir delil ile (Asay-ı Musa ile), Firavun’a ve ileri gelen
yardımcılarına (mele’) peygamber olarak gönderdik. Ama adamlar tuttular
Firavunun emrine tabi oldular. (Menfaatları tanrıları olmuştu, onların da
tıynetleri menfaatlarına kulluktu.) Oysa Firavun’un emri, doğru bir emir
değildi. (Firavunluk şudur: Kendinde bir güç görürse şımarır da şımarır, hattâ
ulûhiyetini ilân eder, herkesin kendisine kul olmasını ister; kul olmayanları, yani
kayıtsız şartsız emrine itaat etmeyenleri de hiç gözlerinin yaşına bakmadan
acımasızca ezer; yok zayıf kaldığını anlarsa herkese vızzık vızzık yalvarır
durur. Aslında kendi hevâsı, ilâhıdır, bu ilâhlıktan tarifi imkânsız bir haz
duyar ki bu hazza hiçbir haz erişemez. İşte nefsi emmâre, bu hazzı kaybetmek
istemiyor. Tarihteki tüm Firavun tıynetli şeddatların, ölümüne bu erke kavuşma
hırsı, bu hazzı tadma arzusu olsa gerektir. Firavun’u Firavun yapan da,
etrafındaki menfaat gürûhudur. Eğer bu menfaat gürûhu olmasa Firavun, Firavunlaşamaz!
En büyük korkusu da kendisine destek veren bu gürûhun desteğini kaybetme
endişesidir. Onun için bu gürûhun her isteğini yerine getirir. Zaten menfaat
zebûnu bu gürûhun da isteği, böyle bir saltanattır. Bir Musa gelinceye kadar bu
fâsit dâire devam eder, gider.) Hûd-96,97/231
FİRAVUN VE ASKERLERİ,
İSRAİLOĞULLARINI SABAH ERKENDEN TAKİBE KOYULDU
Firavun askerleriyle beraber hemen,
güneşin doğuşunu müteakip, sabah erkenden harekete geçti ve İsrailoğullarını
takibe koyuldu. İki topluluk birbirlerini görecek kadar yaklaşınca, Musa as’ın
arkadaşları: “Eyvah, bize yetiştiler!” dediler. Musa as da: “Hayır, aslâ!
Rabbim Benimledir ve O, muhakkak ki Bana, kurtuluş yolunu gösterecektir” dedi.
Şuarâ-60/368 ; 61,62/369
FİRAVUN VE AVANESİ KİBİRLİ, AVAMA
TEPEDEN BAKAN BİR GÜRUHDU
Ümmetler ardı ardına azgınlıkları
neticesinde imha edildikten sonra Musa ve Harun as, yeni azgın Firavun ve
avânesine apaçık delillerle ve mu’cizelerle geldiler. Onlar da kibirlenip Hakkı
kabule yanaşmadılar. Şöyle dediler: “Siz ikinizin kavmi (İsrailoğulları), bizim
hizmetçilerimiz, kölelerimiz iken şimdi biz, kendi irâdemizle hizmetçilerimizin
hizmetçisi mi olacağız? Böyle deyip o iki güzel peygamberi yalancı saydılar da
helâk edilenlerden oldular. Zaten Firavunun avânesi ve halkı (kıptiler),
büyüklük taslayan bir kavim idi. Mü’minûn-45,48/344
FİRAVUN VE EHLİNİ ALLAH, ŞANINA
YAKIŞIR BİR TARZDA YAKALAYIP İMHA ETTİ
Firavun ve ehline Allahın azâbı ile
korkutan korkutucular (Hz. Musa ile Hz. Harun) gelmişti. Onlar ise Allah’ın
mu’cizelerinin hepsini yalanladılar. Bunun üzerine Allah da onları aziz ve
muktedir bir kimsenin yakalayışıyla, şânına yakışır bir tarzda yakalayıverdi ve
cezalandırdı. Kamer-41,43/529
FİRAVUN VE HALKI KIPTİLERİN
MEMLEKETİ MISIR’A İSRAİLOĞULLARINI VARİS KILDIK
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “İşte
böylece bu olay tamamlandı. (Firavun ve halkı olan kıptileri denizde boğduk da)
İsrailoğullarını onların memleketlerine (ve her şeylerine) mirasçı kıldık!”
Şuarâ-59/368
FİRAVUN VE KAVMİNDEN İNTİKAMIMIZI
ALDIK
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Biz de
âyetlerimizi yalan sayıp umursamadıkları için,intikam alarak onları denizde
boğduk.” A’râf-136/165
FİRAVUN VE MELE’İ, KIYAMETE KADAR
LANET DAMGASINI YEDİLER
Firavun ve onu firavun yapan
destekçileri mele’e, bu dünyada da, kıyamet gününde de lânet damgası takıldı da
lânetlik oldular. Peşlerindeki destek, ne kötü bir destek! (Her zamanın bir
Firavunu ve onun da destekçileri olur. Akıllı kişi, Âyetlerdeki bu kıssalardan
ders alır ve Firavun tıynetlilere takılmaz!) Hûd-99/232
FİRAVUN VE O TİPLER İNSANLARI ATEŞE
ÇAĞIRAN ÖNCÜLERDİR
Allah-ü Teâlâ, Firavun ve o tip
kişileri, insanları ateşe çağıran önderler yaptığını, nların kıyamet günü en
ufak bir yardım göremeyeceklerini beyan ediyor. Kasas-41/389
FİRAVUN VE ONDAN ÖNCEKİLER DE HEP O
GÜNAHA, ŞİRKE GİRDİLER
Firavun ve ondan öncekiler de
(Allah’a şükran içinde kulluk yapma yerine) hep o günaha (şirke) girdiler.
Hâkka-9/566
FİRAVUN VE ORDUSU GERİ DÖNMEMEK
ÜZERE TÜM VARİDATLARINI BIRAKARAK YOLA ÇIKTILAR
Firavun ve ordusu, geride (Mısır’da)
nice bahçeler, pınarlar, ekinler, güzel mekânlar, konaklar makamlar ve içinde
zevk-u safâ sürdükleri nimetler bırakarak Musa as ve kavmini yakalayıp imhâ
etmek üzere yola çıkmışlardı. (Nereden bilsinlerdi bu ayrılışın son olduğunu ve
boğularak cehennemi boylayacaklarını?) İşte böyle oldu! Tüm vâridatları başka
bir kavme (İsrailoğullarına) miras kaldı. Duhân-25,28/496
FİRAVUN VE ÖNCEKİ AZGINLARIN YOLU
NEREYE ÇIKAR?
Elbette cehenneme! Onlar ve onlardan
önceki (ve sonraki) aynı yolun yoldaşları kâfirler, odun gibi yakıt olmak üzere
cehenneme sevk edileceklerdir. Çünki onlar, Allah’ın âyetlerini inkâr ettiler,
Allah da onları kıskıvrak yakaladı. Allah’ın cezası pek şiddetlidir. Âl-i
İmrân-11/50
FİRAVUN, İSRAİLOĞULLARININ KÖKLERİNİ
KAZIMAYA GİTTİ AMA KENDİ KÖKLERİ KAZINDI
Firavun, topladığı askerleriyle
İsrailoğullarının peşine düştü. (Gûya onların köklerini kazıyacak, Hz. Musa ve
Hz. Harun’u da bertaraf ettikten sonra Mısır’daki saltanatı bütün debdebesiyle
devam edecekti.) Fakat Firavun’un bu çıkışı, hem kendinin hem de halkı
kıptilerin, bahçelerinden, pınarlarından, hazinelerinden, servetlerinden ve
kendilerince çok değerli makamlarından, mevkilerinden, güzel güzel
konaklarından son çıkışları oldu. Zira Allah, onları bir daha geri dönmemek üzere
böylece çıkarmıştı. Şuarâ-57,58/368
FİRAVUN’A GÖSTERİLECEK BÜTÜN
MU’CİZELER GÖSTERİLDİ AMA O İNANMAMAKTA DİRETTİ
Allah-ü Teâlâ buyurdu: “Firavun’a
gösterilecek bütün mu’cizelerimizi,delillerimizi gösterdik, fakat o, yalanladı
ve Hakkı kabul etmemekte diretti.” Tâhâ-56/314
FİRAVUN’UN AKIBETİNDE ALLAH’DAN
KORKANLAR İÇİN GERÇEKTEN BİR İBRET VARDIR:
Firavun kendini ilâh sanacak kadar
büyüklendi, kibirlendi. Sonunda da boğuldu ve cesedi, çürütülmeyerek kıyamete
kadar âleme maskara olacak vaziyette çırılçıplak olarak teşhire mahkum edildi.
Alınacak ibretli ders: Kim büyüklenirse Allah onu küçültür, rezil ve rüsvây
eder! Nâziât-26/583
FİRAVUN’UN HANIMINI ALLAH, İMAN EDENLERE
BİR MİSAL OLARAK GETİRDİ
Allah-ü Teâlâ Firavun’un hanımını
(Âsiye Vâlidemizi) inananlara bir misal olarak getirdi. (Yani Firavun gibi en
cebbar, acımasız bir herifin eşi olmak bile iman etmeye engel değildir, kişisel
olarak herkesin Allah’a ve Elçisine iman etmek gibi bir mes’uliyeti vardır.)
Hani O: “Rabbim! Senin katında, cennette Benim için bir ev yap, Beni
Firavun’dan ve onun kötü işinden kurtar, Beni bu zalimler güruhundan halâs
eyle!” demişti. Tahrim-11/560
FİRAVUN’UN HELAK OLMASINI HZ. MUSA
İSTEMİŞTİ
Firavun’un esâreti altında mazlum
kavmine Hz. Musa şöyle dedi: “Umulur ki Rabbiniz, düşmanınızı helâk eder ve
sizi yeryüzünde onların yerine hâkim kılar da, nasıl amel edeceğinize bakar!”
(El-Hak bu dua aynen kabul edilmiştir.) A’râf-129/164
FİRAVUN’UN İLERİ GELENLERİ, MELE’,
FİRAVUN’A NE ÖNERDİLER?
Mele-i Firavun (ileri gelenler),
Firavun’a dediler ki: “Anlaşıldı, bu usta bir sihirbaz! Onu (Hz. Musa’yı) ve
kardeşini alıkoy, bütün şehirlere de görevliler yolla, usta sihirbazların
hepsini senin huzuruna getirsinler!” A’râf-109,112/163
FİRAVUN’UN KAVMİ DE DAHA ÖNCE KUREYŞ
GİBİ KITLIKLA İMTİHAN OLMUŞTU
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Biz
onlardan (Kureyş’den) önce de Firavun kavmini (çekirge kıtlığı ile) imtihan
ettik. Onlara da pek değerli bir Peygamber (Hz. Musa as) gelip şöyle demişti:
“Allah’ın kullarını (İsrailoğullarını) Bana teslim edin! Şüphesiz ki, Ben, sizin
için gönderilmiş güvenilir bir elçiyim!” (Hz. Musa’nın bu da’vetine icâbet
etmeyen Firavun ve kavminin âkıbeti neyse ey Kureyş, sizin de akıbetiniz o
şekilde olur!) Duhân-17,18/495
FİRAVUN’UN KAVMİNDEN İLERİ GELENLER,
BÜYÜCÜLER İMAN EDİNCE NE DEDİLER?
Dediler ki: “Musa’yı ve kavmini
yeryüzünde fesat çıkarsınlar, seni ve ilâhlarını terk etsinler diye mi
bırakacaksın?” (Burada dikkat çekici bir durum: Firavun kendisini en büyük rab
lânse ederken firavunun ilâhlarından bahsediliyor. Demek çok tanrılı
menfaatperest ve putperest bir topluluk söz konusudur.) A’râf-127/164
FİRAVUN’UN SARAYLARINI, BAHÇELERİNİ
İMHA ETTİK
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Firavun
ile kavminin yaptıkları binaları, sarayları ve yetiştirdikleri bahçeleri ise imhâ
ettik.” A’râf-137/165
FİRAVUN’UN ŞAKŞAKÇILARI, YARDAKLANARAK
FİRAVUN’A NE DEDİLER?
Firavun’un Hz. Musa hakkında “Bu
galiba usta bir sihirbaz!” demesi üzerine etrafındaki yardakçıları, şöyle
teklifte bulundular: “O’nu ve kardeşini biraz beklet, bütün şehirlere haber
gönder de ne kadar usta sihirbazlar varsa yanlarına alsınlar gelsinler!”
Şuarâ-36,37/367
FİRAVUN’UN TOPLADIĞI BÜYÜCÜLER NELER
DEDİLER?
Bütün büyücüler: 1-(Firavun’a) “Gâlip
gelecek olursak, her halde mutlaka bize büyük bir mükâfat verilir, değil mi?;
2-(Hz. Musa’ya) Musa! Önce Sen mi hünerini ortaya koyacaksın yoksa biz mi
koyalım?” dediler. Hz. Musa da: “Siz ortaya koyun!” dedi. Büyücüler, gerçeği
anlayınca iman edip secdeye kapandılar: “Âlemlerin Rabbine, Musa ve Harun’un
Rabbine iman ettik!” dediler. Firavun’un asıp keserim tehdidi karşısında da:
“Zaten biz, Rabbimize dönücüleriz; Ve sen sadece Rabbimizin âyetlerine iman
ettik diye bizden intikam alıyorsun. Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır ve bizi
müslüman kimseler olarak vefat ettir!” dediler. A’râf-113,120/163; 125,126/164
FİRAVUNUN İMAN ETMESİ İÇİN HZ. MUSA’YA
NİCE MU’CİZELER VERİLDİ Kİ FAYDA ETMEDİ
Allah-ü Teâlâ, belki dönüş yaparlar,
iman ederler de kurtulurlar diye Hz. Musa’ya nice büyük mu’cizeler vererek
Firavun ve avânesine fırsatlar verdi ama onlar firavunluk ve yoldaşlığında
devam ettiler. Azabı tadınca da Hz. Musa’ya gelerek: “Haydi Büyücü (yani
toplumun saygın kişisi), bizim için Rabbine dua et de başımıza gelen
sıkıntılardan kurtulalım!” dediler. Fakat (Elçimiz Musa’nın duâsı ile) Biz, onların
üzerinden azâbı kaldırınca, hemen sözlerinden (‘Sana iman edeceğiz!’
sözlerinden) caydılar. (Bu mu’cizeler ezcümle şunlardır: 1-Sihirbazların
yenilip müslüman olacaklarını önceden haber verdi ve öylece de oldu. 2-Hz. Musa’nın
duâsıyla kıtlık olması. (Bu kıtlıktan kurtulmak için Firavunun Hz. Musa’ya
kıtlığın giderilmesi için duâ etmesi ricasında bulundu. Hz. Musa dua etti de
kurtuldular.) 3-Hz. Musa, dolu yağacağını ve sel geleceğini önceden haber verdi
ve öylece de oldu. (Yine Firavun, zarar sonucu Hz. Musa’ya duâ etmesi ricasında
bulundu.) 4-Çekirge âfeti geldi de Hz. Musa’nın duâsı ile dağıldılar. 5-Ülkeyi
istilâ eden kımıl ve haşerâtın Hz. Musa’nın duâsı ile kalkması. 6-Kurbağaların
hücûmu. 7-Su kaynakları kan ile doldu da Hz. Musa’nın duâsı ile zâil oldular.)
Zuhruf-48,50/492
FİRAVUNUN ÖLÜM KORKUSUNA DUBARA
İMANINA ALLAH, ŞİMDİ Mİ? DİYE CEVAP VERDİ
Firavun korkuya dubâra (inanırsam
boğulmaktan kurtulurum ümidiyle hemen) iman etti ama bu imanı, imtihan sırrını
ortadan kaldıran alâmetler gözüktüğünden dolayı kabûle şâyân olmadı. Buna
karşılık Allah-ü Teâlâ ona şöyle dedi: “Şimdi mi (iman ediyorsun)? Halbuki daha
önce isyân etmiştin, bozgunculardan olmuştun! Biz de (bu kadarcık da olsa
imanına bir mükâfat olarak) senin bedenine necât (kurtuluş) vereceğiz. Denizden
kurtarıp karada bir yere çıkaracağız ki senden sonra gelecek nesillere ibret
olasın! Doğrusu, insanların bir çoğu, bizim âyetlerimizden, ibret alınacak
delillerimizden gâfildirler.” (Not: Ayetin beyanı, Süveyş kanalı açma çalışmaları
esnasında tahakkuk etti ve 1881 yılında Firavunun cesedi 3 bin yıl sonra hiç
bozulmadan Kızıldeniz sâhilinde bulundu. Hâla herhangi bir mumyalama olmadığı
halde, Londra’da, Biritiş Müzesi’nde secde eder vaziyette, hem de çırılçıplak
olarak ibret-i âlem durmaktadır.) Yûnus-91,92/218
FİRDEVS CENNETİNE VARİS OLACAKLAR
KİMLERDİR?
Mü’minun Sûresi’nin 1-9.
Âyetleri’ndeki vasıfları üzerinde taşıyan Mü’minlerin, Firdevs Cenneti’ne vâris
olacakları (tapusunun onlara verileceği) ve orada ebedi olarak kalacakları
müjdelenmiştir. Mü’minûn-10,11/341
FİRDEVS CENNETLERİNDEN HİÇ AYRILMAK
İSTEMEZLER
Allah-ü Teâlâ müjdeliyor: “İman edip
sâlih amel işleyen kularıma Firdevs cennetleri (konak olarak) hazırlanmıştır.
Onlar orada ebedi olarak kalacaklar, arzu ettikleri her şeyi bulduklarından ve
usanmadıklarından oradan hiç ayrılmak istemeyeceklerdir. Kehf-107,108/303
FİRDEVS VE ME’VA CENNETLERİ DE
YEMYEŞİLDİR, HEM ONLARDA FIŞKIRAN İKİ PINAR VARDIR!
Firdevs ve Me’vâ cennetleri de Adn
ve Naîm cennetleri gibi yemyeşildirler! Hem onlarda (ilaveten) fışkıran iki pınar
dahi vardır! Rahman-64,66/532
FİRDEVS VE ME’VA CENNETLERİNDE BAŞKA
BAŞKA NELER VAR?
“Allah’ın huzuruna vardığımda acaba
kaybedenlerden olur muyum?” kaygısı ve korkusuyla daha dünyada iken tir tir
titreyenlere Adn ve Naîm cennetlerinden başka Firdevs ve Me’vâ cennetleri de
verileceği bu sûrenin 62. Âyetinde müjdelenmişti. 64. Ve 66. âyetlerinde ise bu
iki cennetin Adn ve Naîm cennetlerinde olduğu gibi yemyeşil olduğu, içlerinde
fışkıran iki pınarın daha var olduğu bildirilmişti. Bu âyetlerde ise başkaca
çok şeylerin daha var olduğunu anlıyoruz. Şöyle ki, bu cennetlerde: 1-Emsali
görülmemiş meyve, hurma ve nar vardır. 2-Hayırlı, iyi huylu, güzel hanımlar
vardır. 3-İnciden çadırlar (yani cibinlikler) içinde perdelenmiş Hûriler vardır
ki, kocalarından önce bunlara hiçbir insan ve cin dokunmamıştır. 4-Kendilerine
yeşil yastıklar, güzel döşekler tahsis edilmiştir ki, yaslansınlar, keyif
çatsınlar! Rahman-68,76/533
FİRDEVS VE ME’VA OLARAK İKİ CENNET
DAHA VAR ONLARA!
Bu dünyada “acaba Rabbimin huzurunda
kaybedenlerden olur muyum?” diye tir tir titreyenlere ve Ahirette amel
defterleri sağ ellerine verilenlere Adn ve Naîm cennetlerinden başka Firdevs ve
Me’vâ cennetleri de vardır. (Kim bu cennetlere girip ebedî saadete gark olmak
istemez ki! O halde oraya nasıl gidiliyorsa sen de gereğini yerine getir de
gidenlerden ol! Çok pahalı mıymış? Olsun, sen o fiyatı ver! Değer mi? Değer!)
Rahman-62/532
FİSKOSLARINIZLA, KULİS
FAALİYETLERİNİZLE KUR’AN GÜNEŞİNİ SÖNDÜREMEZSİNİZ!
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Sen Kur’an
okuyorken o zalimlerin, kulis faaliyeti yaparak şöyle fiskos ettiklerini, vesvese
verdiklerini: ‘Siz sadece sihir tesirinde kalmış birinin peşinde gidiyorsunuz, aklınızı
kullanın!’ dediklerini Biz de çok iyi biliyoruz.”(‘Bir şem’a ki, Mevlâ yaka, üflemekle
sönmez!’ Ziya Paşa ) İsrâ-47/285
FİŞLENDİNİZ, KAYDA GEÇTİNİZ BİR
KERE, HESAP GÜNÜ YAPTIKLARINIZ TEK TEK SORULACAKTIR!
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Biz de
(her şeyi kaydettiğimiz gibi) onların yaptıklarını, tek tek tesbit edip (Levh-u
Mahfûz’da) kaydettik!” (Cehennemde Zebaniler gereğini yerine getireceklerdir.)
Nebe’-29/581
FİTNE ÇIKARANLAR BU FAALİYETLERİNDEN
VAZGEÇERLERSE ONLARI BIRAKIN!
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Dünyada
fitne (şirk) kalmayıp din (itaat ve kulluk) tamamen Allah’a aid oluncaya kadar
(sulh-u umûmî temin edilinceye kadar) onlarla savaşın (onların zulmünü sona
erdirin)! Eğer fitneden vazgeçerlerse onları bırakın! (Çünki sulh esastır.)
Allah, zaten onların yaptıklarını görmektedir.” Enfâl-39/180
FİTNE FESAT ÇIKARAN, AKRABALIK
BAĞLARINI KOPARANLAR NASIL BİR İNSAN OLA Kİ?
Allah-ü Teâlâ’nın bu âyetlerdeki
beyanına göre, yeryüzünde fesat çıkaran, akrabalık bağlarını koparanlar şu
vasıfları taşıyan insanlardır: 1-Onlar Allah’ın kendilerine lâ’net ettiği
kimselerdir. 2-Allah onların kulaklarını (ma’nen) sağır etmiştir de Hak’kı
duymazlar. 3-Allah onların gözlerini (ma’nen) kör etmiş de Hak’kı görmezler.
4-Düşünmeleri gereken Kur’an Hakikatları’nı düşünmezler de gerekli dersi
çıkarmazlar. 5-Kalblerinin üstünde üst üste kilitler vardır da kalbleri bir
türlü Hak’ka açılmaz! (Bunların müslüman görünümlü münâfıklar olduğu âşikârdır)
Muhammed-23,24/508
FİTNE İLE ÜMMETİN BİRBİRİNİ KIRIP
GEÇİRMESİ MESELESİ:
Allah-ü Teâlâ buuruyor: “(Habibim Ya
Muhammed!) De ki: O (Allah), size üstünüzden (semâvî) veya ayaklarınızın
altından (arzî) azap göndermeye, yahut sizi fırkalar hâlinde (parti parti
yapıp) birbirinize katarak, kiminize kiminizin hıncını, kinini tattırmaya
kâdirdir. Bak, âyetleri nasıl açıklıyoruz, tâ ki anlasınlar!” (Bir Hadîs-i
Şerif’te Resûlüllah sav, şöyle buyurdu: Ümmetim üzerine, üstlerinden (gökten)
veya ayaklarının altından (yerden) azap göndermemesini Rabbimden istedim de bu
duam kabul oldu. Yine Rabbimden, ümmetim arasına şiddet ve kıtal (ölümcül
fitneler) vermemesini istedim, ama bunu kabul etmedi. Cibril, ümmetimin
fitnesinin kılıç ile olduğunu (birbirine düşerek, birbirini kırıp
geçireceklerini) bana haber verdi. Nesefî-C.2.26)) En’âm-65/134
FİTNE İŞTE O ZAMAN KOPAR BİLESİNİZ!
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Dini inkâr
edenler, birbirlerine sahip çıkarlar. Eğer siz birbirinize yardımcı olmazsanız,
dünyada fitne kopar, müthiş bir bozgunculuk ve fesat ortaya çıkar.” Enfâl-73/185
FİTNE NEREDE, O MÜNAFIKLAR DA ORADA!
OLAN TİPLERİ DE ÖLDÜRÜN!
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Öyle
münâfıklar bulacaksınız ki, hem sizden hem de kendi kavimlerinden emin olmak
isterler. Ne zaman fitneye çağrılsalar ona, başaşağı, balıklamasına dalarlar. O
halde bunlar, sizden uzak durmaz, size barış teklif etmez, sizinle savaşmaktan
ellerini çekmezlerse onları nerede bulursanız yakalayın, öldürün! Onları
öldürme hususunda size (devlete) apaçık bir yetki vermişizdir.” (Bu âyetten
anlaşılan Medine Devleti dışındaki münâfıklardır. Yani teröristlerdir. Teslim
olmayan, İslâm toplumu için her an tehlike arz eden bu gürûhun imhâ
edilmesinden daha tabi bir şey olamaz! Ancak bu imhâ etme, öldürme işini devlet
yapar, fert yapamaz, aksi halde kaos olur.) Nisâ-91/91
FİTNE ORTADAN KALKINCAYA KADAR
SAVAŞINIZ!
Fitne zuhur ederse devlet, bu
fitneyi çıkaranların kökünü kazıyıncaya kadar, Din (barış yolu) ve itaat
(hukuka teslimiyet), yalnız Allah’ın oluncaya kadar savaşır. Bakara-193/29
FİTNE VE FESAT ÇIKARANLARI RABBİN
PEK İYİ BİLİR
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Onlardan
Kur’an’a iman edenler de var, iman etmeyenler de! Rabbin, Hak’kı yalanlayıp
halk içinde fitne ve fesat çıkaranları, pek iyi bilir!” Yunus-40/212
FİTNE VE FESAT ÇIKARIRLAR
Fâsıklar, dürüst adamlar içinde
değersiz mahluklar olduklarını bildiklerinden büyük sıkıntı duyarlar. Bu
sıkıntıdan kurtulmak için durmadan fitne fesat üretirler ve ürettikleri bu
kargaşada ıslah adına fikir beyan ederler ki, adam yerine konsunlar, toplum
içinde bir ağırlıkları olsun, kendilerine: “Onlar ne demişti, ne demişti?” diye
sorulsun! Sonra da: “Biz ne adammışız da haberimiz yokmuş be!” diyerek rahatlasınlar!
Bakara-27/4
FİTNE, KATİLDEN BETERDİR
Fitne (dinden döndürmek için işkence
yapmak, toplumu birbirine katmak, toplum arasına çatışma tohumları ekmek, terör
faaliyetlerinde bulunmak), katilden (adam öldürmekten) daha beterdir. Çünki
koca toplumu felç eder, hayatı zehir eder. Bakara-191/29
FİTNE, DİNDEN DÖNDÜRMEK İÇİN
İŞKENCE, KAOS ÇIKARMA, KATİLLİKTEN DAHA BETERDİR
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Fitne
(insanları dininden döndürmek için işkence yapmak, aralarını karıştırarak kaos
çıkarmak) adam öldürmekten daha beterdir!” (Fitne ehline duyurulur!)
Bakara-217/33
FİTNEDEN SAKININ Kİ, O GELDİĞİNDE
HEPİNİZE ŞAMİL OLUR!
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Hem öyle
bir fitneden sakının ki, geldiği zaman içinizden sadece zulmedenlere dokunmakla
kalmaz, hepinize şâmil olur! Biliniz ki Allah’ın cezalandırması şiddetlidir!” Enfâl-25/178
FOSİL BULANLAR, O BALIK FOSİLLERİNİ
YÜKSEK DAĞ ETEKLERİNDE BIRAKAN ALLAH’DIR
Dünyanın değişik yerlerinde, yüksek
dağ eteklerinde balık ve deniz hayvanları fosilleri bulanlar, değişik değişik
açıklamalarda bulunarak lütfen kendinizi zorlamayınız. Bunlar, Nûh Tufan’ından
sonra Allah-ü Teâlâ’nın ibret alsınlar diye geride bıraktığı alâmetlerdir. Zira
Allah-ü Teâlâ, bu âyetinde Nûh as’ın gemisiyle diğer Tufan alâmetlerini, ibret
alsınlar diye geride bıraktığını söylüyor. Kamer-15/528
FOYANI ALLAH AÇIĞA ÇIKARMAYACAĞINI
MI SANDIN EY MÜNAFIK?
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Yoksa
kalblerinde hastalık bulunan münâfıklar Allah’ın, kalblerinde mü’minlere karşı
duydukları kinleri açığa çıkarmayacağını mı sandılar?” (Evet er geç de olsa
münâfık belli olur.) Muhammed-29/508
FUHUŞ YAPANLARA VERİLEN CEZA
İçinizden zina yapanları azarlayarak
rencide edin! Eğer tövbe ederler ve hallerini ıslah ederlerse onları
cezalandırmaktan vazgeçin. Bu âyetin de hükmü, Nûr Sûresi’nin ikinci âyeti ile
kaldırılmıştır. Bu tür mensuh ayetler, İslam toplumunu kemâle taşırlar. Nâsıh
âyetle sabitlenen İslam’ın hükmü, ilk kez böyle gelseydi ihtimal henüz
olgunlaşmamış İslâm toplumu bu hükümleri kaldıramaz ve irtidat edenler çoklukla
çıkabilirdi. (Not: Bazı alimler bu âyetin, livata yapan erkeklere verilecek
cezayı belirlediğini ifâde ederler.) Nisâ-16/79
FURKAN SURESİ:
25. Sûredir. Mekke Dönemi’nde nâzil
olmuştur. 77 âyettir. Furkan-0/358
FURKAN, KUR’AN, İNSANLARI UYARMAK
İÇİN ALLAH TARAFINDAN İNDİRİLMİŞTİR:
Yüce Allah, Furkan’ı (Kur’an’ı) Has
kuluna (Hz.Muhammed’e) Âlemleri (tüm ins ve cin dünyasını) eğri yolun
encâmından korkutsun, onları uyarsın diye indirmiştir. Furkan-1/358
FURKAN, KUR’AN’IN BAŞKA BİR ADIDIR
Furkan ismi, “hak ile batılı
birbirinden ayıran” mânâsında Kur’an-ı Kerim’in diğer bir adıdır. Furkan-1/358
FURKAN
Hak ile batılı birbirinden ayıran
mânâsında olup başta Kur’an-ı Kerim olmak üzere bütün ilâhi kitapların ortak adıdır.
Âl-i İmrân-4/49
FURKAN`I VE KİTABI VERDİK MUSA’YA
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Musa`ya
kitap ve Furkan`ı (Tevrat`ı) verdik. Tâ ki doğru yolda yürüyebilesiniz!”
Bakara-53/7
FUSSILET SÛRSİ AYETLERİ DE RAHMAN VE
RAHİM’DEN NAZİL OLMUŞTUR
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Hâ Mim.
(Fussılet Sûresi Ayetleri de Kur’an-ı Hakîm’in diğer tüm Ayetleri gibi) Rahman
ve Rahîm’den nâzil olmuştur.” Fussılet-1,2/476
FUSSILET SURESİ
41. Sûredir. Mekke Dönemi’nde nâzil
olmuştur, 54 âyettir. Fussılet-0/476
FÜCCAR, CEHENNEMDE YAKICI ATEŞ
İÇERİSİNDEDİRLER
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Muhakkak ki füccâr (yoldan
sapan kâfirler), cehennemde yakıcı ateş içerisindedirler! Onlar, oraya, Dîn
Günü (Hesap Günü) girerler; ve oradan (çıkıp) kaybolacak (kurtulacak) kimseler
de değildirler. İnfitâr-14,16/586
Yorumlar
Yorum Gönder