Ana içeriğe atla

KUR’AN-I KERİM KONULARI: (F) İLE BAŞLAYANLAR

 

KUR’AN-I KERİM KONULARI: (F) İLE BAŞLAYANLAR

“FA’LEM! ENNEHU LA İLAHE İLLALLAH”IN GEÇTİĞİ AYET

Namaz sonrası yaptığımız büyük tesbihata kendisiyle başladığımız “Fa’lem Ennehû Lâilâhe illallah...” kelime-i kudsiyesi, bu Âyet-i Kerime’de geçmektedir. Muhammed-19/507

FAALİYETİNE SINIR OLMAYAN ALLAH, DİLEDİĞİ HER ŞEYİ HAKKIYLA YAPAR!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “(Allah) dilediği şey için çok faaliyettedir (dilediği her şeyi hakkıyla yapandır).” Bürûc-16/590

FAİZ HARAM KILINMIŞTIR

Allah, alış verişi helâl, fâizi ise haram kılmıştır. Bakara-275/46

FAİZ YİYENLER KABİRLERİNDEN NASIL KALKARLAR?

Fâiz yiyenler, (kabirlerinden) şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların “alış veriş de fâiz gibidir” demelerindendir. Bakara-275/46

FAİZ, BÜYÜK GÜNÂHLARDANDIR

Allah-ü Teâlâ, haram olduğu kendisine ta’lim edildiği halde fâiz yiyenin (tövbe edip kendini ıslah etmeden ölürse) cehenneme gideceğini söylüyor. Fâiz, “sen çalış ortak yiyelim!” olduğundan toplum üzerinde kurulu bir zulüm uygulamasıdır. Topluma zarar veren haramlar, büyük günâhların ortak özelliği olduğundan fâiz de büyük günâhlar kategorisindendir. Bakara-275/46

FAİZ, MALI MAHVEDER

Allah, fâizin karıştığı malı bereketsiz kılarak mahveder. Bu dünyadaki cezası! Ahirette ise büyük günâh işlemenin cezası ile cezalandırılır. Bakara-276/46

FAİZCİLİKTEN TÖVBE EDEN

Fâizcilikten tövbe edenin sermayesi (ana parası) kendisinindir (fâizini terketmelidir). Böylece ne haksızlık eder ne de haksızlığa uğrar. Bakara-279/46

FAİZDEN GELEN PARA VS. MALI ZAHİREN ARTIRDI GÖZÜKSE DE O, ALLAH KATINDA ARTMAZ!

Başkalarının malı ile malınızı artırmak maksadıyla faize verdiğiniz para vs. zahiren getirisi ile malınızı artırdı gözükse de o, Allah katında artmaz! (Aksine bereketin kesilmesine sebep olur.) Rûm-39/407

FAİZİ HELÂL SAYANIN AKIBETİ

Kim fâizi helâl sayarak fâizciliğe geri dönerse, onun yeri cehennemdir. Zira bu hal, Allah’ın haram kıldığını helâl saymakla onu kâfir yapmıştır. Bakara-275/46

FAİZİ KAT KAT YAPARAK YEMEYİN!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Ey İman edenler! (Temerrüt halinde) kat kat fâiz yemeyin! Allah’tan sakının ki felâh (kurtuluş) bulasınız!” Âl-i İmrân-130/65

FAİZİ TERK EDİN!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Ey mü’minler! Gerçekten iman etmişseniz Allah’tan sakınınız ve geri kalan fâiz (den alacağınızı) terk ediniz!” Fâizciler duyurulur. Bakara-278/46

FAKİR ALLAH,BİZ ZENGİNİZ, Mİ DİYORSUNUZ? PÖH! BUNU ŞEYTAN BİLE SÖYLEYEMEDİ

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Yahudilerin ‘Allah fakir, biz zenginiz!’sözlerini Allah işitmiştir. Dediklerini ve haksız yere peygamberleri öldürmelerini yazacağız; biz de o gün onlara ‘yakıcı azabı tadın bakalım!’ diyeceğiz.” (Kimin zengin kimin fakir olduğunu tadınca anlarsınız, o kadar!) Âl-i İmrân-181,182/73

FAKİRLERİN HAKKI VERİLMEZSE O MALA ALLAH BİR BELA GÖNDEREREK YOK EDEBİLİR

Eski kavimlerden birinde şımarık zenginlerden bir zümre vardı. İyice azıtmışlardı. Bahçelerinin mahsûlatını toplama vakti geldiğinde birbirlerine: “Eğer bahçenizin mahsûlâtını devşirecekseniz elinizi çabuk tutarak sabah erkenden gidin!” dediler. Sabahleyin erkenden yola koyulduklarında: “Sakın bugün orada bir fakir yanınıza sokulmasın!” diye gizlice konuşuyorlardı. Derken bahçelerine vardıklarında o güzelim mahsüllerinin Allah tarafından gönderilen bir ateş belâsı ile yanmış, siyah bir kül halini almış olduğunu gördüler. Allah, fakirlerin haklarını onlara değil de ateş kuluna yedirmiş oldu. Zekat gibi fakirin hakkını gasbeden aslâ onmaz! Kalem-17,24/564

FAKİRLEŞTİREREK KÖKLERİNİ KAZIMAK, ANCAK MÜNAFIKLARIN YAPACAĞI İŞLERDENDİR

Münafıklar, öyle kimselerdir ki, “Allah’ın Resûlünün yanında bulunan fakir müslümanlara (fakir Muhacirlere) bir şey vermeyin, destek olmayın ki dağılıp gitsinler!” diyen kin küpü bedbahtlardır. Halbuki göklerin ve yerin bütün hazineleri, Allah’ındır (rızık Allah’a aittir, O’nun takdir ettiğini kimse engelleyemez). Fakatmünâfıklar bunu bilmezler, anlamazlar. Münâfikûn-7/554

FAKİRLİKLE KORKUTUR SİZİ ŞEYTAN

Şeytan sizi fakirlikle korkutur! Bakara-268/44

FAKİRLİKLERİNE DEĞİL, İMANLARINA BAKARIM BEN İNSANLARIN!

Nûh as’ın kibirli kavmi, inanmamaya bahâne olarak Hz. Nûh’a inanan fakirleri göstermişlerdi. Hz.Nûh, onlara cevaben dedi ki: “Onların (hakir görülenlerin) ne yaptıklarını bilemem (niyet okumak vazifem değildir), ben zahirdeki imanlarına bakarım, onları siz istiyorsunuz diye de yanımdan kovamam! Birazcık anlayışlı olsanız bilirsiniz ki onların hesabı, ancak Rabbime âittir. Ben sadece açıkça uyaran bir elçiyim!” Şuarâ-112,115/371

FALCILIK HARAMDIR

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar) ve fal okları, ancak şeytan işinden birer murdar pisliktir. Öyleyse bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz!” Mâide-90/122

FANİ OLDUKLARINA DELİL TEŞKİL EDEN AYET-İ KERİME

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Her şey yok olacaktır (fânidir), ancak Allah’ın Vechi (Zatı) müstesnâ!” Allah’dan başka her şeyin yok olacağı beyân edilince, her şeyin fâni olduğu belgelenmiş oluyor. İnsan gibi varlıkların yok olduktan sonra tekrar diriltilmesi, Allah’ın lütuf ve adâlet isimlerinin tecelli etmesinden dolayıdır. Kasas-88/395

FARZLAR ALLAH’IN SINIRLARIDIR

Allah-ü Teâlâ, miras taksimatını, bu sûrenin 11. ve 12. âyetleri ile 176. âyetinde açıkça belirttikten sonra şöyle buyuruyor: “İşte bunlar (Allah’ın koyduğu farz olan kurallar), Allah’ın sınırlarıdır. Kim Allah’a ve Resûlüne itaat ederse, ona altından ırmaklar akan cennetler var ve orada ebedi kalacaktır. Kim de isyân eder ve Allah’ın sınırlarını aşarsa (Allah’ın kurallarını tanımazsa), Allah, onu da içinde ebedi kalmak üzere zelil ve perişan eden bir ateşe koyar.” Nisâ-13,14/78

FASA FİSO KULİSLERİ, ALLAH’IN İZNİ OLMADIKÇA MÜ’MİNLERE ZARAR VEREMEZ!

Nâdanların, günah, düşmanlık, isyan (gibi) hususlardaki gizli konuşmaları, fasa fisoları, kulisleri, ancak mü’minleri üzmek için şeytan tarafından telkin edilen hususlardır. Ama şunu bilmiyorlar ki bu tür fasa fisolar, Allah izin vermedikçe mü’minlere hiçbir zarar veremez! Onun için mü’minler, yalnız Allah’a güvenip dayansınlar! (Onların kulislerine aldırış etmesinler!) Tevekkül ile yollarına devam etsinler! Mücâdele-10/542

FASIĞIN TEKİ!

Öylesi vardır ki, Allah`a söz verdiği halde sözünden döner. Aslında o nâdânın ilâhı, hevâ ve hevesidir de ilâhi buyrukla örtüşmediğinden çark edip hevâsına tapmıştır. Ve tabi, “fâsığın teki!” ünvanının sahibi olarak da hüsrana uğrayanlardan olmuştur. Hevâsı kurtarsın bakalım onu! Bakara-27/4

FASIK KİM OLA?

Kim Allah’ın âyetlerine karşı ilgisiz ise, içinden gelen her şeyin tadına bakmak isterse, günâh işlemekten korkmaz ve hele yaptığı anlaşmayı bozup atarsa, bil ki o, fasıktır! Bakara-100/14

FASIKLARA RABBİNİN AZAP KARARI KESİNLEŞMİŞTİR

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “İşte böylece o fâsıklar üzerine, imana gelmedikleri için, Rabbinin azap kararı kesinleşmiştir.” Yûnus-33/211

FASIKLARIN OTAĞI, CEHENNEMDEKİ ATEŞTİR, NE EDELİM, KENDİLERİ ETTİLER VE BULDULAR

Fısk-ı fücûrda bulunanların otağı, cehennemdeki ateştir! Ne edelim? Kendileri ettiler, kendileri buldular. Yapılacak bir şey yok! Fıska dalmasalardı, Allah’ın adil olduğunu unutmasalardı! Secde-20/415

FASIKLIK İSMİ İLE ANILMAK NE KÖTÜDÜR!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Ey iman edenler! İmandan sonra fâsıklık ismi ile anılmak (günahla anılmak) ne kötüdür! Kim, daha artık bu kötü amelinden vazgeçerek tövbe etmezse, işte onlar, zalimlerin tâ kendileridir!” Hucürat-11/515

FASIKLIKLA AHDE VEFASIZLIK, TENCERE KAPAK GİBİDİR

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Hem onların çoğunda ahde vefâ diye bir şey bulmadık. Fakat çoğunu gerçekten fâsık kimseler bulduk.” A’râf-102/ 162

FATIR SURESİ

35. Sûredir. Mekke Dönemi’nde nâzil olmuştur, 45 âyettir. Fâtır-0/433

FATİHA SURESİ

1. Sûredir. Mekke’de nâzil olmuştur. 7 âyettir. Fatiha-0/1

FATİHA SURESİ’NİN ÖZELLİKLERİ

1-Kur`an-ı Kerim`in ilk sûresidir. 2-İki kez nâzil olan tek sûredir. 3-Namazlarda her rekâtta okunur. 4-Kuran-ı Kerim, öz olarak bu Sûre-i Celile’de münderiçtir. Bundan dolayı bu sûreye, “Ümmül Kitap” da denir. 5-Namazların her rekâtında tekrarlanan yedi âyet mânâsında, “seb`ul Mesâni” adıyla da anılır. 6-Kur`an-ı Kerim’in başlangıç sûresi olması hasebiyle açan manasında “Fatiha” ismini almıştır. 7-Kur`an-ı Kerim’in en önemli ve en kıymetli sûresidir. 8-Fatiha Sûresi’nin ilk yarısı kuldan Allah`a yükselen senâ ve niyâzı içerir. İkinci yarısı da Allah`tan kula rahmet talebi ve duasını içerir. Bu, tıpkı yağmurun haline benzer: Denizdeki ve karadaki su kütlesi tuzundan ve kirinden arındıktan sonra göğe yükselir, sonra rahmet olur yere iner. Yer cennet âsâ bir hal alır. İnsan da günah kirlerinden arındıktan sonra Mağfiret Semâsı’na yükselir; Rahim-ü Kerim, onu cennetinin içine Lütfuyla indirir. Fatiha-1,7/1

FAYDALANIN BİRAZCIK ŞU DÜNYADA EY MÜCRİMLER, SONRA ÖTEDE VAY HALİNİZE Kİ, NE VAY!

Allah-ü Teâlâ Buyuruyor: “(Ey mücrim kâfirler! Siz dünyada) birazcık yiyin, faydalanın, zevk edin bakalım! (Ahirete sevk edildiğinizde işiniz bitiktir, azaplardan azap beğenin!) Çünki siz, günahkâr, mücrim kâfirlersiniz! Hakkı yalan sayanların o gün, vay haline!” Mürselât-46,47/580

FAZİLETLİ ERDEMLİ İNSAN, NE YAZIK Kİ PEK AZ OLAGELMİŞTİR

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Sizden önceki nesiller içinde, dünyada düzensizliği ve haksızlığı önleyecek fazîletli (erdemli) kimseler, bulunmalı değil miydi! Onların içinden kurtardığımız pek az bir kısmı müstesnâ (bunu yaptı)! Zalimler ise içinde bulundukları refâhın peşine düştüler. Doğrusu onlar, suçlu kimselerdi.” Hûd-116/233

FECR SURESİ

89. Sûredir. Mekke Dönemi’nde nâzil olmuştur. 30 âyettir. Fecr-0/592

FEDA EDER AZAPTAN KURTULMAK İÇİN OĞULLARINI, KARISINI, KARDEŞİNİ, AŞİRETİNİ!

Kefere ve fecereler o gün (kıyamet günü) birbirlerine gösterilirler (fakat konuşamazlar, hal hatır soramazlar). Kâfir kişi arzu eder ki, o günün azâbından kurtulmak için oğullarını, karısını, kardeşini, hattâ aşiretini, hattâ yeryüzünde kim varsa, hepsini feda etsin, fidye olarak versin de yeter ki kurtulsun! Lâkin ne mümkün! Cehennem ateşi bu! (Eline geçirmiş bir defa, hiç salar mı?) Meâric-11,15/568

FELAH, KURTULUŞ, FAİZ YEMEKTEN UZAK DURMAKTADIR

Allah-ü Teâlâ: “Ey iman edenler! Kat kat (temerrüt halinde) fâiz yemeyin ki, felâh bulasınız (kurtulasınız)!” buyuruyor. Âl-i İmrân-130/65

FELAK SURESİ

113. Sûredir. Medine Dönemi’nde nâzil olmuştur. 5 âyettir. Felak ve Nâs Sûreleri, Muavvizeteyn (Allah’a sığınma üslûbu içeren ikili) adını alırlar. En çok okunan sûrelerdendir. Felak-0/604

FELAKET DİLERSE ALLAH, ONA KARŞI KOYMAK KİMİN HADDİ OLA Kİ? HİÇ KİMSENİN!

Allah bir felâket dilerse, o felâketten insanları kim koruyabilir ki? Koskocaman bir “hiç!” Ve hiç kimse, kendisine Allah’dan başka bir hâmi de, bir yardımcı da bulamaz! Hesabını bunu bilerek yapsın! Ahzâb-17/419

FELAKETİN BÜYÜĞÜ KIYAMET GELDİĞİ ZAMAN MI AKLIN BAŞINA GELECEK? GEÇMİŞ OLSUN!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Fakat her şeyi bastıran, en büyük felâket (olan kıyamet) geldiği zaman insan, (boş yere) neyin peşinde koştuğunu anlar, ama iş işten çoktan geçmiştir artık!” Nâziât-34,35/583

FELAKETLER, KENDİ NEFİSLERİNİZİN YANLIŞ YAPMALARI KARŞILIĞINDA GELİR

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Düşmanlarınızın (müşriklerin) başına Bedir’de musîbetinizin iki mislini getirdiğiniz halde (70 ölü, 70 esir), başınıza gelen Uhud’daki bu musîbet için: ‘Bu belâ (70 Şehîd) da nereden geldi!’ mi diyorsunuz? De ki: Bu felâket, (yerini terkeden okçular sebebiyle) nefislerinizin yüzünüzdendir!” Âl-i İmrân-165/70

FERMAN ALLAH’INDIR VE HEPİNİZ ÇAR NAÇAR O’NA DÖNDÜRÜLECEKSİNİZ

Bu Âyet-i Kerime’de Yüce Allah: “Hükmün (fermanın), kararın Kendisine ait olduğunu ve hepinizin (çâr nâçar) Kendisi’ne döndürüleceğini” beyân ediyor. Kasas-88/395

FERMAN-I İLAHİ’YE KULAK VER EY MÜ’MİN!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “(Habibim Ya Muhammed!) İman eden kullarıma söyle: Namazı tam gerektiği şekilde (ta’dil-i erkâna uygun olarak) kılsınlar, ne alış verişin, ne de dostluğun olmadığı bir gün gelmeden önce, gizli ve açık şekilde kendilerine ihsân ettiğimiz rızıklardan Allah yolunda sarf etsinler!” İbrahim-31/258

FERYADLARINA KULAK VERELİM BAKALIM, NE DİYORLAR ŞU CEHENNEMLİKLER?

Bu dünyadan akılsızlık ederek bir inat uğruna inançsız bir şekilde Ahirete giden ve cehenneme tıkılan kâfirler, şöyle feryad edeceklerdir: “Ey bizim Kerim Rabbimiz! Ne olur bizi çıkar buradan! Dünyaya geri gönder de (günâhlarımızı bastıracak, affımıza medar olacak) salih ameller işleyelim!” Allah-ü Teâlâ ise onlara: “Biz, size gerçeği görecek ve ibret alacak kimsenin düşüneceği kadar yeterince bir ömür vermedik mi? Hem size yaptıklarınızın kötü encâmını haber veren, vaktiyle sizi uyaran peygamber de geldi. Öyleyse (mızırdanıp durmayın da) tadın azabı! Zalimlerin hiçbir yardımcısı yoktur!” diyecektir. Fâtır-37/437

FESADIN ÇIKMASI, NİZAMIN BOZULMASI, İNSANLARIN İŞLEDİKLERİ GÜNAHLARI YÜZÜNDENDİR

Karada ve denizde fesâdın çıkması, nizâmın bozulması, insanların kendi elleriyle işledikleri günahları yüzündendir. Allah, bunların cezalarının bir kısmını dünyada taddırır, tâ ki, dönüş yapsınlar! Rûm-41/407

FESAT ÇIKARAN MI YARATACAKSIN?

Melekler dediler: “Yeryüzünde fesat çıkaran birini mi yaratacaksın?” Bakara-30/5

FESAT ÇIKARANLARIN AKIBETLERİ NASIL OLDU?

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Musa’yı mu’cizelerimizle Firavun’a ve kavminin ileri gelenlerine peygamber olarak gönderdik de onlar, o mu’cizeleri inkârla nefislerine zulmettiler. Halbuki Musa, (mu’cizelerini ortaya koyarak): “Ey firavun! Şüphe yok ki Ben âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir peygamberim” demişti. İşte bak, fesat çıkaranların akıbeti nasıl oldu!” A’râf-103,104/162

FESAT ÇIKARANLARLA SALİH AMEL İŞLEYENLERE EŞİT MUAMELE YAPACAĞIMIZI SANMAYIN!

Allah-ü Teâlâ, yeryüzünde fesat çıkarıp bozgunculuk yapanlarla, itaat edip salih amel işleyenleri, Ahirette eşit tutarak her birini müştereken cennete (veya cehenneme) koyacağımızı hiç kimse ne sansın ne de beklesin! Biz, elbette (taşın pirinçten ayırıldığı gibi) onları birbirlerinden ayıracağız ve herkesi Hak/müstehak olduğu yere göndereceğiz, ferman ediyor. Öyle ya, hiç ak ile kara bir olur mu? Olmaz! Sâd-28/454

FESAT ÇIKARMAYA ÇALIŞIRLAR YERYÜZÜNDE YAHUDİLER

Yahudiler, sırf fesat çıkartmak için dünyanın her tarafında koşup dururlar. Halbuki Allah, müfsitleri, fesat çıkaranları sevmez. Mâide-64/117

FESAT ÇIKARTMAYIN YERYÜZÜNDE

Bir zaman İsrailoğullarına Allah, şöyle demişti: “Allah`ın size lütfettiği rızıktan yiyin için, fakat yeryüzünde fesat çıkartarak bozgunculuk yapmayın!” Bakara-60/8

FESATÇININ DUASI MI?

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Düzeltilmiş bir ülkede fesat çıkarmayın! Rabbinizin azabından korkarak, rahmetini ümit ederek O’na dua edin!” (Duasının kabulünü isteyen hiç fesat çıkarır mı? Allah, “fesat çıkarmayın!” deyip dururken fesatçının duası ne kadar kabul olur? Bu Allah’a ait bir husus olduğu için biz “olur” veya “olmaz” deme makamında değiliz. Biz, fesat çıkartmamakla mükellefiz.) A’râf-56/156

FESLEĞEN SAPINDAN YÜZ ADETLİK BİR DEMET, YÜZ DEĞNEKLİK CEZAYA BEDEL OLDU

Eyyûb as, bir meseleden dolayı hanımına yüz değnek vurmak sûretiyle bir ceza vermeye yemin etti. Fakat hastalığı sebebiyle bu yeminini yerine getirememişti. Hanımı da hastalığı esnasında Eyyûb as’a çok güzel ve fedâkârca hizmette bulunmuştu. Hastalığından iyileştikten sonra merhameti sonsuz Rabbimiz, hem Eyyûb as’ın yemininin yerine gelmesi, hem de o mübarek hanıma bir merhamet olması itibarıyla yüz fesleğen sapından oluşan bir demetin ceza olarak vurulmasını kâfi görmüştü. Sâd-44/455

FETİH GÜNÜ MESELESİ

Kâfirler, Efendimiz ve arkadaşlarına: “Eğer iddianızda doğru kimseler iseniz bize ‘Fetih Günü’nün=aramızda hüküm verme gününün’ ne zaman geleceğini söyleyiniz!” diyorlar. Allah-ü Teâlâ da buyuruyor: “(Habibim Ya Muhammed!) De ki: Fetih günü geldiğinde inkâr edenlere, o günde yaptıkları imanları, fayda vermez! Onlara imana gelmeleri için mühlet de verilmez!” Secde-28,29/416

FETİH İSTEYEN KAFİRLER! BEDİR’DE GÖRDÜNÜZ FETİH NASILMIŞ!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Ey kâfirler! Eğer fetih istiyorsanız, işte gerçekten size (istediğinizin aksine, Bedir’de sizin mağlup olduğunuz) fetih geldi. Eğer peygambere (daha sonraki asırlarda peygamber vârislerine) düşmanlıktan vazgeçerseniz, bu sizin için daha iyi olur; yok döner yine savaşa başlarsanız, Biz de başlarız!” Enfâl-19/178/19

FETİH ÖNCESİ İNFAK EDEN VE SAVAŞANLAR İLE FETİH SONRASINDAKİLER BİR OLMAZ!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Fetihten önce içinizden (Allah yolunda) infak edenler ve savaşanlar, fetihten sonra (infak eden ve savaşanlarla) bir olmaz! İşte onlar (öncekiler), fetih sonrasında infak eden ve savaşanlardan derece bakımından daha yüksektirler.” Buradan şunu anlıyoruz: İslâmî hizmetlerde zor zamanlarda, İslâm düşmanlarının astığı astık, kestiği kestik olduğu dönemlerde her türlü tehlikeyi göze alarak İslâma sahip çıkanlar, İslâmın hâkim olduğu, düşmanlarının zarar veremeyecek hale getirildiği dönemlerde İslâma sahip çıkanlardan derece itibariyle daha yüksektirler. Ashâb-ı Kiram’ın üstünlüğü, bu sırdandır. Hadîd-10/537

FETİH SURESİ

48. Sûredir. Medine Dönemi’nde nâzil olmuştur. 29 âyettir. Fetih-0/510

FETİH VE YARDIM MÜJDESİ VAR ALLAH-Ü TEALA’DAN

Mallarını ve canlarını Allah yolunda harcayarak cihad edenlere Allah-ü Teâlâ yardım edeceğini ve fetih ile müyesser kılacağını bu Âyet-i Kerime’de müjdelemektedir. Nitekim Mekke’nin Fethi, bu âyetin nüzûlünden az sonra müyesser oldu. Saff-13/551

FIRKA FIRKA OLUP DİNLERİNİ PARÇALAYANLAR

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “(Habibim Ya Muhammed!) Dinlerini parçalayıp fırka fırka olanlar yok mu? Senin onlarla hiçbir hususta alâkan olamaz! (Bu fırkalardan kasıt, Kitap ve Sünnet-i Sahiha çizgisini kaybeden bid’at ve dalâlet fırkalarıdır. Yoksa hizmette yarışan Hak Mezhepler değildir.) En’âm-159/149

FIRLATILMAYI İSTEMEZSİN DEĞİL Mİ CEHENNEME? ÖYLEYSE DİNLE!

“Allah-ü Teâlâ, önceki âyetlerde bir dizi yapmamamız gerekenleri sıraladıktan sonra: “Sakın Allah’ın yanı sıra başka bir ilâh edinme! Yoksa kınanmış ve rahmetten kovulmuş olarak cehenneme fırlatılırsın!” buyuruyor.” İsrâ-39/285

FIRSAT TEPKİNLERİ ŞİMDİ PERİŞANLIK İÇİNDEDİRLER

Allah-ü Teâlâ, “bilâkis onlar (Mekke kâfirleri), kendi önlerine kadar gelen gerçeği, Hakkı yalanladılar. Şimdi onlar, karmakarışık bir iş ve perişanlık içerisindedirler” buyurmaktadır. Kâf-5/517

FITRATA UYGUN HAREKET ET!

Allah,her bir şeye bir fıtrat vererek yaratmıştır (demire sertlik, pamuğa yumuşaklık gibi). O fıtratı değiştirmek de mümkün değildir. Öyleyse fıtrata uygun hareket et ki maksadına erişebilesin! Fıtratı değiştirip de bir şeyler ortaya koyacağım diyenler, zamanlarını heder ederler (demiri pamuk yapacağım diye ölesiye uğraşır dururlar. Faraza muvaffak olup pamuk yapsalar, bu sefer yaptıklarına bin pişman olarak tekrar demir yapmaya uğraşır dururlar.) Rûm-30/406

FITRATI HİÇ KİMSE DEĞİŞTİREMEZ!

Allah’ın yarattığında bir değişiklik yapılamaz! (Sinek arı, arı da sinek olmaz, boşuna uğraşma!) İşte doğru Din (fıtrî yol) budur, (bu fıtrat yolunu değiştirmeye çalışıp da bozgunculuğa kalkışma!) Fakat insanların çoğu bunu bilmezler. Rûm-30/406

FITRATI NEYİ GEREKTİRİYORSA HER BİR ŞEY ONU YAPAR!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “O (Allah) ki, her şeyi (olması lâzım geldiği fıtratta) takdir edip (yarattı ve ona takdir ettiği bu fıtrattaki) yol haritasını gösterdi.” (O sebepten her şey, fıtratının gereğini yapar: Demir sert durur, pamuk yumuşak; köpek saldırır, kuzu sevdirir vs. Her şey, fıtratının çizgisindedir ve bu çizgiyi koyan da Allah’dır.) A’lâ-3/591

FİDYE NE DEMEKTİR?

Ramazan-ı Şerif Orucu’nu, devam eden bir hastalık veya yaşlılığın verdiği takatsızlıkla tutamayacak olanlar tutamadığı her bir oruç için bir fakiri=miskini sabahlı akşamlı doyurmasına veya iki öğün doyuracağı miktarda para vermesine fidye denir. Fidyeyi tutamadığı gün sıcağı sıcağına vermesi makbul olmakla beraber, başka zamanlarda da verebilir. Fidye miktarını arttırması, kendisi için daha hayırlıdır. Bakara-184/27

FİDYE OLARAK DÜNYAYI VE BİR MİSLİNİ DAHİ KURTULMAK İÇİN VERİRLERDİ

“Rablerinin çağrısına icâbet edenlere en güzel mükâfat (cennet) vardır. Fakat O’nun dâvetini kabul etmeyenlere gelince (onlara da cehennem vardır! Onlar), şâyet dünyada olan bütün şeyler ve onların bir misli daha kendilerinin olsaydı, (o cehennemden) kurtulmaları için fidye olarak, hepsini verirlerdi. İşte bunlar çetin bir hesaba maruz kalacaklardır. Onların kalacakları yer, cehennem olacaktır. Orası, ne kötü bir yerleşim yeridir!” Ra’d-18/250

FİDYE OLARAK YERYÜZÜNDE NE VARSA HEPSİNİ VERİRDİ ZALİM, KURTULMAK İÇİN

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Muhakkak ki zulmeden ve böylelikle cezayı hak eden her nefis, yeryüzünde bulunan her şey kendisinin olsaydı, o azaptan kurtulmak için onu kesinlikle fidye olarak verirdi.” Yûnus-54/214

FİDYE VEREREK KURTARIYORSUNUZ HA! NE O? KİTABIN BİR KISMINA İNANMIYOR MUSUNUZ?

Yahudilere kendi kitaplarında, kardeşlerini yurtlarından çıkarmayacaklarına dair İlâhî ferman vardı. Fakat onlar (Beni Kureyza, Beni Nadr gibi), başka kavimlerle (Evs ve Hazreç gibi) ayrı ayrı ittifaklar kuruyorlar ve müttefikleriyle beraber birbirleriyle savaşıyorlardı. Aldıkları esirlerden, içlerinde Yahudi varsa fidyesini vererek onları kurtarıyorlardı. Akıllarınca kitaplarının emirlerini yerine getiriyorlardı. Halbuki evvel emirde birbirleriyle savaşmaları ve yurtlarından çıkarmaları, haram kılınmıştı. Ne derin bir çelişki! Ne o? Siz kitabınızın bir kısmına inanıp, bir kısmına inanmıyor musunuz? Bakara-85/12

FİDYE: AHİRETTE KURTULMAK İÇİN DÜNYA İÇİNDEKİLERİNİN İKİ MİSLİNİ FİDYE VERSE

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Şüphesiz o kâfirlerin, dünyada olan her şey, bir misli fazlasıyla kendilerinin olsa ve kıyamet günü azabından kurtulmak için onların hepsini fidye olarak verseler, yine de kendilerinden kabul edilmez. Onlara can yakıcı bir azap vardır.” Mâide-36/112

FİDYENİN KABUL EDİLMEYECEĞİ O GÜNDE VAY MÜNAFIKLARLA KAFİRLERİN HALİNE!

Kıyamet gününde kendilerine cehennem gözüken münâfıklarla kâfirlere şöyle denilir: “Ey münâfıklar! Bugün artık sizden ve inkâr edenlerden kurtuluşunuza bedel olacak bir fidye alınmaz! Varacağınız yer, ateştir! Size lâyık olan da odur zaten! O ateş, varılacak ne kötü bir yerdir!” Hadîd-15/538

FİL SURESİ

105. Sûredir. Mekke Dönemi’nde nâzil olmuştur. 5 âyettir. Fîl-0/601

FİLİSTİN, KUTSAL ÜLKE

Bir Vakit Musa as, kavmine şöyle dedi: “Ey kavmim! Haydi Allah’ın size (vatan olarak) vaad ettiği kutsal ülkeye (Filistin’e) girin! Sakın geri dönüp kaçmayın! Yoksa dünya ve Ahirette hüsrâna uğramış kimseler olursunuz!” Mâide-21/110

FİLİSTİNE GİREMEYİZ BİZ, ORADA ZORBALAR VAR!

Yahudiler, Musa as’a: “Ya Musa! Muhakkak ki orada (Filistinde veya Kudüs’de) güçlü zorbalar topluluğu var. Onlar oradan çıkmadıkça, biz aslâ oraya girmeyiz, fakat oradan çıkarlarsa, biz de oraya gireriz!” dediler. Mâide-22/110

FİLLER İLE DONATILMIŞ AZAMETLİ EBREHE ORDUSUNU ALLAH EBABİL KUŞLARI İLE MAHVETTİ!

Peygamber Efendimiz sav’in doğuşundan 52 gün kadar önceydi. Hıristiyan olan Yemen Hükümdârı Ebrehe, insanların Kâ’be-i Şerif’i ziyaretini kıskanmış, San’a şehrine görkemli bir kilise yaptırmış, ziyaret merkezinin yaptırdığı bu kilise olmasını beklemiş, lâkin insanların teveccühü olmayınca da öfkelenerek hışımla Kâ’be-i Şerif’i yıkıp yok etmek üzere fillerle mücehhez azametli bir ordu kurmuş ve Mekke-i Mükerreme üzerine yürümüştür. Allah-ü Teâlâ da evini yıktırmayıp, yıkmak isteyeni nasıl hezimete uğrattığını bu Sûrede şöyle anlatıyor: “(Habibim Ya Muhammed!) Rabbinin Fil Ashabı’na ettiklerini görmedin mi? (Yani biliyorsun!), onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı? (Yani emellerini boşa çıkardı.) Onların üzerine ebâbili, sürü sürü kuşları gönderdi de bu kuşlar, onlara pişmiş çamurdan (tuğladan) yapılmış taşlar atıyorlardı. En nihayet onları (Ebrehe ordusunu) yenmiş ekin yaprağı gibi yapıverdi.” Fîl-1,5/601

FİRAR EDİP KAÇAN KİMDİR O GÜNDE ANASINDAN, BABASINDAN? İYİ KULAK VERİNİZ!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Vakti geldiğinde (kulakları sağır eden) o şiddetli gürültü (Sûr’a ikinci üfürülüş) koptuğu zaman var ya; işte o gün kişi, kardeşinden, anasından, babasından, eşinden ve evlâtlarından firar edip kaçar!” (Çünki dünyada beraber yaşadığı bu insanlar, yakama yapışır da haklarını benden isterler mi diye ödü kopmaktadır.) Abese-33/584; 34,36/585

FİRARINIZI ALLAH’A YAPIN, KAÇIP KURTULACAK BAŞKA YER YOK ZATEN!

Allah-ü Teâlâ, peygamberinin diliyle kullarına şu tavsiyede bulunuyor: “O halde Allah’a kaçın! Şüphesiz ki Ben, O’nun (Allah’ın) tarafından size gönderilmiş apaçık bir uyarıcı elçiyim! Sakın Allah ile beraber başka bir ilâh edinmeyin! Doğrusu Ben, O’nun tarafından gönderilmiş apaçık bir korkutucuyum!” Zâriyât-50,51/521

FİRAVUN ASHABI KIPTİLER, YEMİNLERİNDEN DÖNDÜLER

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Biz geçirecekleri bir süreye kadar onlardan azâbı kaldırınca, hemen yeminlerinden döndüler.” A’râf-135/165

FİRAVUN BOĞULACAĞINI ANLAYINCA, İMAN ETTİM DEDİ AMA BU, ÖLMESİNE ÇARE OLMADI

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Ve İsrailoğullarını denizden geçirdik. Firavun ve askerleri de zulmetmek ve saldırmak için hemen onların arkalarına düştü (de ava giderken avlanıverdiler). Nihayet deniz kapanarak kendisini boğacağında Firavun: ‘Gerçekten şuna inandım ki, İsrailoğullarının inandığı ilâhdan başka tanrı yokmuş, ben de O’na teslim olanlardanım.’dedi.” (Dedi ama boğulmaktan kurtulmak maksadıyla yaptığı bu iman, işe yaramadı, çünki samîmî değildi, hem de imtihan perdesi ortadan kalkmıştı.) Yûnus-90/218

FİRAVUN BU DÜNYADA PEŞİNE TAKIP DENİZE GÖTÜRDÜĞÜ GÜRUHU, ÖTEDE ATEŞE GÖTÜRÜR

O (Firavun, kavmini dünyada denize sokup boğduğu gibi), kıyamet gününde de kavminin önüne geçer ve (suya götürdüğü gibi) ateşe götürür. (Gûya rehberlik ettiği) o vardıkları yer, ne fenâ bir yerdir!  Hûd-98/232

FİRAVUN BÜYÜCÜLERE NELER DEDİ?

Firavun, iman eden büyücülere pek fena kızarak şöyle dedi: “Ben size izin vermeden önce mi ona iman ettiniz? Şüphesiz bu yaptığınız, ahâlisini oradan çıkarmanız için şehirde kurduğunuz bir hiledir. Fakat ileride bileceksiniz (ne yapacağımı)! Mutlaka ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra da hepinizi toptan asacağım!” A’râf-123,124/164

FİRAVUN DEDİ, BIRAKIN BENİ, ŞU MUSA’YI ÖLDÜREYİM!

Firavun, Musa as’ın peygamber olarak gönderilmesi karşısında, daha önceki Firavuna kâhinlerin söylediği “İsrailoğullarından bir erkek çocuk gelecek, senin saltanatına son verecek” sözünü hatırladı ve dehşetli bir endişe kendisini sarıverdi. Bunun üzerine O’ndan kurtulmak ümidiyle elindeki her imkânı kullanarak: “Bırakın beni, şu Musa’yı öldüreyim; O da varsın Rabbine yalvarsın! Bakalım O, kendisini kurtaracak mı? Benim korkum, O’nun sizin dininizi (müreffeh yaşam tarzınızı) değiştirmesinden, yahut yeryüzünde fesat çıkarmasından endişe ettiğimdendir!” dedi. (Aslında endişesi, kendi saltanatının gitmesinden kaynaklanıyordu, bu korkusunun farkedilmemesini temin maksadıyla gûya avânesini düşünerek böyle yapmak istediğini söylüyordu. Firavun, yönetimdeki elit tabakaya inanılmaz refah imkanları sunmuş, onları kendisine bağlamıştı. Şimdi de onları bu imkânların ellerinden gitmesiyle korkutuyor ve kendisine bağlılığını devam ettiriyordu. Onlar da menfaatlarının zebunu olarak Firavun tarafında yer aldılar, sonunda da boğularak belâlarını buldular.) Mü’min-26/469

FİRAVUN DESPOT VE AŞIRI GİDEN BİR ZORBA İDİ

“Firavun, yeryüzünde büyüklenen bir (zorba) idi.” (Aslında çok korkak biriydi. Bu korku, onu despot haline getirdi. Korktuğunu anında yok etmekle selâmete çıkacağını düşündüğünden İsrailoğullarının doğan erkek çocuklarını öldürtüyor, Hz. Musa’ya meyletmemeleri için âdeta ülkede terör estiriyordu. Her şey Firavun’un saltanatının devamı için kurban ediliyordu.) Yûnus-83/217

FİRAVUN EHLİNİ KITLIKLAR DA YOLA GETİREMEDİ

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Muhakkak ki Biz, Firavun ehlini, belki düşünüp ibret alsınlar diye, senelerce onları kuraklık, kıtlık ve ürün azlığı ile cezalandırdık.” A’râf-130/164

FİRAVUN ESARETİNDEKİ İSRAİLOĞULLARI, HZ.MUSA’YA NE DEDİLER?

İsrailoğulları, Hz. Musa’ya dediler ki: “Ey Musa! Sen bize gelmeden önce de, geldikten sonra da bize eziyet edildi.” A’râf-129/164

FİRAVUN GAYET CAHİL, ŞÜPHECİ VE KORKAĞIN TEKİ İDİ

Firavunun, Haman’ın yüksek bir kule yapmasıyla göklere yol bulabileceğini sanması, ne kadar câhil olduğunu ortaya koyar. Hz. Musa’nın bir şeyler yaparak saltanatına son vermesi endişesi, şüpheciliğini; İsrailoğullarının erkek çocuklarını öldürtmesi de korkaklığının delilidir. Zira korkaklar, önce çok acımasız olurlar, yenileneceğini anlayınca da korktuğu kişilerin ayağına kapanarak her türlü zilleti kabullenirler. Mü’min-36,37/470

FİRAVUN HÖYKÜRDÜ, EY KAVMİM, MISIR MÜLKÜ HÜKÜMDARLIĞI BENİM DEĞİL Mİ?”

Firavun, Hz. Musa’nın mu’cizeleri karşısında halkta oluşan “acaba Musa doğru mu söylüyor?” algısını bertaraf etmek için halkını topladı ve: “Ey benim kavmim! Mısır mülkü (hükümdarlığı) ve ayağımın altından akan şu nehirler, benim değil mi? Hâlâ görmüyor musunuz? Yoksa ben, şu aşağılık, neredeyse meramını bile anlatamayan adamdan (Hz. Musa’nın dilindeki rekâketi kastediyor) daha üstün değil miyim? (Diyalektik yaparak) Eğer dediği gibi (gökteki tanrının elçisi) ise üstüne gökten altın bilezikler atılmalı veya beraberinde peş peşe dizilen melekler gelmeli değil miydi?”diyerek höykürdü. (Yani tanrılar etbâını kollarlar, sizin tanrınız olarak nasıl ben sizi kolluyorsam, olsaydı göğün tanrısı da O’nu kollardı, kollamadığına göre sizi kandırıyor demek istiyor. Buradan Firavun’un hitabetiyle insanları teshir eden iyi bir hatip, iyi bir cerbezeci olduğunu anlıyoruz.) Firavun böylece kavmini hafife aldı. (Yani bir nutukla yola gelen sürüler mesabesine indirdi.) Buna rağmen (nasıl bir kavimse) ona itaat ettiler. Doğrusu onlar, yoldan çıkmış bir fasıklar topluluğu idiler. Zuhruf-51,54/492

FİRAVUN HZ. MUSA HAKKINDA NELER DEDİ?

Firavun Hz. Musa hakkında: 1-“Gerçekten getirdiğin bir belge varsa ve Sen doğru söyleyen biri isen, onu ortaya koy da görelim!; 2- (İleri gelenlerine): Bu adam, sizi yerinizden yurdunuzdan etmek peşinde! Görüşünüz nedir bu konuda?; 3-(Büyücülere): Elbette! Üstelik siz benim gözdelerimden olacaksınız!” dedi. A’râf-106,114/163

FİRAVUN HZ. MUSA İÇİN DELİ DEDİ

Firavun, etrafındaki (şakşakçılarına): “Size gönderilen bu elçi, kesinlikle bir deli!” (diyerek nüfûzunu kullanıyor ve baskı ile etrafındakilerin Hz. Musa’ya kulak vermemelerini istiyordu. Aslında halk, yeni dini kabul eder de bütün saltanatımı kaybeder miyim diye, içten içe çok korkuyordu.) Musa as, Firavun’un bu sözünü kaale almayarak devamla: “O, doğunun da, batının da, doğu ile batı arasındaki her şeyin de Rabbidir, aklınız varsa bunu anlarsınız!” dedi. Şuarâ-27,28/367

FİRAVUN HZ. MUSA İLE USTA SİHİRBAZLARI YARIŞTIRMAK ÜZERE HALKI TOPLADI

Allah-ü Teâlâ kullarını bilgilendiriyor: Firavun’un fermanı üzerine her şehirdeki usta sihirbazlar, belli günde, belirlenen yerde toplandılar. Halka da: “Ne duruyorsunuz, sizler de toplansanız ya!” denildi ve halk da toplandı. (Gücün yanında yer almak bir halk meyli olmalı ki, halk) da: “Umarız büyücüler gâlip gelirler, biz de onların dinine tabi oluruz!” dediler. Şuarâ-38,39/367 ; 40/368

FİRAVUN İLE HZ. MUSA ARASINDAKİ DİYALOGDAN

Firavun dedi: “Bana bak Musa! Ben senin büyüklendiğini zannediyorum.” Hz.Musa şöyle cevap verdi: “Pek iyi bilirsin ki, bunları birer delil olarak göklerin ve yerin Rabbi indirdi. Ey Firavun! Ben de senin mahvolduğunu zannediyorum.” İsrâ-101,102/291

FİRAVUN İSRAİLOĞULLARINI MISIRDAN SÖKÜP ATMAK İSTEDİ

“Firavun onları (İsrailoğullarını) Mısır’dan söküp atmak istedi. Ama Allah, onu ve beraberindekileri hep birlikte suda boğdu.” İsrâ-103/291

FİRAVUN İSRAİLOĞULLARINI TAKİP ETMEK İÇİN ŞEHİRLERE ASKER TOPLAYICILARINI GÖNDERDİ

Firavun, Musa as ve İsrailoğullarının gece yola çıkıp Mısır’dan ayrıldıklarını öğrenince onları takip edip yakalamak ve köklerini kazımak hışmıyla derhal şehirlere asker toplayıcılarını gönderdi. Askerler toplanınca da onların morallerini üstün tutmak ve gerçekten israiloğullarını küçük gördüğü için “şüpheniz olmasın, bunlar, çok küçük ve sefil bir gruptur, bununla beraber bize kafa tutan, bizi kızdıran kimselerdir. Ama biz de elbette uyanık, tetbirli bir topluluğuz” dedi. Şuarâ-53,56/368

FİRAVUN KAVMİNE, KIPTİLERE ALLAH, HANGİ BELALARI GÖNDERMİŞTİ?

İnadına küfürde direten Firavun’un kavmine Yüce Allah, belki ıslah olurlar diye şu belâları gönderdi: 1-Onların üzerine tufan gönderdi, 2-Çekirgeler gönderdi, 3-Haşerât gönderdi, 4-Kurbağalar gönderdi, 5-Kan gönderdi; yine de inat edip büyüklük tasladılar ve suçlu bir topluluk oldular. A’râf-133/165

FİRAVUN KAVMİNİN İLERİ GELENLERİNE NE DEDİ?

Firavun mele’ine dedi ki: “Hayır, onların erkek evlâtlarını öldürüp, kız çocuklarını hayatta bırakacağız. Biz elbette onların üzerinde tam bir hâkimiyet sahibiyiz.” (Bu firavun, Mineptah isimli olanıdır ki ibret-i âlem şu anda Londra’da Biritish Müzesi’nde secde eder vaziyette çırılçıplak âleme rezil rüsvây görüntü vermektedir. En büyük rablık nerede, elâleme rezil rüsvây olmak nerede? Gerçekten ibretlik! Bir de kız çocuklarının öldürülmemesi, güzel yüz sahibi israiloğulları kızlarını câriye olarak ellerinin altında tutmak arzuları olabilir. Allah-ü A’lem!) A’râf-127/164

FİRAVUN KUDURDU VE, BEN SİZE İZİN VERMEDEN O’NA İNANDINIZ HA, DİYE KÜKREDİ

Allah-ü Teâlâ kullarını bilgilendiriyor: Sihirbazların gerçeği anlayarak iman etmeleri üzerine, halkın gözü önünde mağlup durumuna düşen Firavun, pek fenâ öfkelendi ve âdeta kudurarak: “Ben size izin vermeden (onların Rabbine) iman ettiniz ha! Anlaşıldı, size büyüyü öğreten büyük ustanız demek ki O’ymuş! Hımm, size yapacağımı yakında öğreneceksiniz! Mutlaka sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve hepinizi kesinlikle asacağım!” dedi. Şuarâ-49/368

FİRAVUN MUSA AS’A SÂHİ ŞU ALEMLERİN RABBİ DEDİĞİN DE NE Kİ? DEDİ

Firavun: “Sahi şu Alemlerin Rabbi dediğin de ne ki?” diye Hz. Musa as’a seslendi. Hz. Musa da: “İşin gerçeği O, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir, eğer bilip kabul etmek isterseniz tabi!” dedi. Firavun, alaylı bir şekilde etrafındaki (şakşakçılarına): “İşitmiyor musunuz?” dedi. Musa as da: “O, sizin de Rabbiniz, önceki atalarınızın da Rabbidir” dedi. Şuarâ-23,26/367

FİRAVUN ÖFKEDEN KÖPÜRDÜ, BENDEN BAŞKASINI TANRI EDİNENİ ZİNDANLIK EDERİM!

Firavun, Musa as’ın korkusuzca ve pervâsızca da’veti karşısında öfkesinden köpürerek: “Yemin olsun ki, benden başkasını tanrı edinirsen Seni zindanlık ederim (de orada çürürsün)!” dedi. Hz.Musa: “Sana peygamberliğimi isbat eden âşikâr bir delil (mu’cize) getirsem de mi?” diye cevap verince, Firavun: “Haydi, göster de görelim, eğer doğru söyleyenlerden isen!” diyerek Musa as’ı küçümsedi. Şuarâ-29,31/367

FİRAVUN SON KOZUNU KULLANARAK ETRAFINDAKİLERE, BU USTA BİR SİHİRBAZ, DEDİ

Musa as’ın ortaya koyduğu mu’cizeler karşısında şok olan Firavun, anlık zevâhiri kurtarma sadedinde etrafındaki (şakşakçılarına): “Bu adam, gâliba usta bir sihirbaz! Büyüsü ile sizi yurdunuzdan çıkarmak istiyor, ne buyurursunuz, görüşünüzü alayım!” diyekaldı. Şuarâ-34,35/367

FİRAVUN VE ARKASINDAKİ MELE’ DENİLEN ZALİMLERİN TIYNETİ

Musa’yı da mu’cizelerimizle ve özellikle pek âşikâr bir delil ile (Asay-ı Musa ile), Firavun’a ve ileri gelen yardımcılarına (mele’) peygamber olarak gönderdik. Ama adamlar tuttular Firavunun emrine tabi oldular. (Menfaatları tanrıları olmuştu, onların da tıynetleri menfaatlarına kulluktu.) Oysa Firavun’un emri, doğru bir emir değildi. (Firavunluk şudur: Kendinde bir güç görürse şımarır da şımarır, hattâ ulûhiyetini ilân eder, herkesin kendisine kul olmasını ister; kul olmayanları, yani kayıtsız şartsız emrine itaat etmeyenleri de hiç gözlerinin yaşına bakmadan acımasızca ezer; yok zayıf kaldığını anlarsa herkese vızzık vızzık yalvarır durur. Aslında kendi hevâsı, ilâhıdır, bu ilâhlıktan tarifi imkânsız bir haz duyar ki bu hazza hiçbir haz erişemez. İşte nefsi emmâre, bu hazzı kaybetmek istemiyor. Tarihteki tüm Firavun tıynetli şeddatların, ölümüne bu erke kavuşma hırsı, bu hazzı tadma arzusu olsa gerektir. Firavun’u Firavun yapan da, etrafındaki menfaat gürûhudur. Eğer bu menfaat gürûhu olmasa Firavun, Firavunlaşamaz! En büyük korkusu da kendisine destek veren bu gürûhun desteğini kaybetme endişesidir. Onun için bu gürûhun her isteğini yerine getirir. Zaten menfaat zebûnu bu gürûhun da isteği, böyle bir saltanattır. Bir Musa gelinceye kadar bu fâsit dâire devam eder, gider.) Hûd-96,97/231

FİRAVUN VE ASKERLERİ, İSRAİLOĞULLARINI SABAH ERKENDEN TAKİBE KOYULDU

Firavun askerleriyle beraber hemen, güneşin doğuşunu müteakip, sabah erkenden harekete geçti ve İsrailoğullarını takibe koyuldu. İki topluluk birbirlerini görecek kadar yaklaşınca, Musa as’ın arkadaşları: “Eyvah, bize yetiştiler!” dediler. Musa as da: “Hayır, aslâ! Rabbim Benimledir ve O, muhakkak ki Bana, kurtuluş yolunu gösterecektir” dedi. Şuarâ-60/368 ; 61,62/369

FİRAVUN VE AVANESİ KİBİRLİ, AVAMA TEPEDEN BAKAN BİR GÜRUHDU

Ümmetler ardı ardına azgınlıkları neticesinde imha edildikten sonra Musa ve Harun as, yeni azgın Firavun ve avânesine apaçık delillerle ve mu’cizelerle geldiler. Onlar da kibirlenip Hakkı kabule yanaşmadılar. Şöyle dediler: “Siz ikinizin kavmi (İsrailoğulları), bizim hizmetçilerimiz, kölelerimiz iken şimdi biz, kendi irâdemizle hizmetçilerimizin hizmetçisi mi olacağız? Böyle deyip o iki güzel peygamberi yalancı saydılar da helâk edilenlerden oldular. Zaten Firavunun avânesi ve halkı (kıptiler), büyüklük taslayan bir kavim idi. Mü’minûn-45,48/344

FİRAVUN VE EHLİNİ ALLAH, ŞANINA YAKIŞIR BİR TARZDA YAKALAYIP İMHA ETTİ

Firavun ve ehline Allahın azâbı ile korkutan korkutucular (Hz. Musa ile Hz. Harun) gelmişti. Onlar ise Allah’ın mu’cizelerinin hepsini yalanladılar. Bunun üzerine Allah da onları aziz ve muktedir bir kimsenin yakalayışıyla, şânına yakışır bir tarzda yakalayıverdi ve cezalandırdı. Kamer-41,43/529

FİRAVUN VE HALKI KIPTİLERİN MEMLEKETİ MISIR’A İSRAİLOĞULLARINI VARİS KILDIK

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “İşte böylece bu olay tamamlandı. (Firavun ve halkı olan kıptileri denizde boğduk da) İsrailoğullarını onların memleketlerine (ve her şeylerine) mirasçı kıldık!” Şuarâ-59/368

FİRAVUN VE KAVMİNDEN İNTİKAMIMIZI ALDIK

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Biz de âyetlerimizi yalan sayıp umursamadıkları için,intikam alarak onları denizde boğduk.” A’râf-136/165

FİRAVUN VE MELE’İ, KIYAMETE KADAR LANET DAMGASINI YEDİLER

Firavun ve onu firavun yapan destekçileri mele’e, bu dünyada da, kıyamet gününde de lânet damgası takıldı da lânetlik oldular. Peşlerindeki destek, ne kötü bir destek! (Her zamanın bir Firavunu ve onun da destekçileri olur. Akıllı kişi, Âyetlerdeki bu kıssalardan ders alır ve Firavun tıynetlilere takılmaz!) Hûd-99/232

FİRAVUN VE O TİPLER İNSANLARI ATEŞE ÇAĞIRAN ÖNCÜLERDİR

Allah-ü Teâlâ, Firavun ve o tip kişileri, insanları ateşe çağıran önderler yaptığını, nların kıyamet günü en ufak bir yardım göremeyeceklerini beyan ediyor. Kasas-41/389

FİRAVUN VE ONDAN ÖNCEKİLER DE HEP O GÜNAHA, ŞİRKE GİRDİLER

Firavun ve ondan öncekiler de (Allah’a şükran içinde kulluk yapma yerine) hep o günaha (şirke) girdiler. Hâkka-9/566

FİRAVUN VE ORDUSU GERİ DÖNMEMEK ÜZERE TÜM VARİDATLARINI BIRAKARAK YOLA ÇIKTILAR

Firavun ve ordusu, geride (Mısır’da) nice bahçeler, pınarlar, ekinler, güzel mekânlar, konaklar makamlar ve içinde zevk-u safâ sürdükleri nimetler bırakarak Musa as ve kavmini yakalayıp imhâ etmek üzere yola çıkmışlardı. (Nereden bilsinlerdi bu ayrılışın son olduğunu ve boğularak cehennemi boylayacaklarını?) İşte böyle oldu! Tüm vâridatları başka bir kavme (İsrailoğullarına) miras kaldı. Duhân-25,28/496

FİRAVUN VE ÖNCEKİ AZGINLARIN YOLU NEREYE ÇIKAR?

Elbette cehenneme! Onlar ve onlardan önceki (ve sonraki) aynı yolun yoldaşları kâfirler, odun gibi yakıt olmak üzere cehenneme sevk edileceklerdir. Çünki onlar, Allah’ın âyetlerini inkâr ettiler, Allah da onları kıskıvrak yakaladı. Allah’ın cezası pek şiddetlidir. Âl-i İmrân-11/50

FİRAVUN, İSRAİLOĞULLARININ KÖKLERİNİ KAZIMAYA GİTTİ AMA KENDİ KÖKLERİ KAZINDI

Firavun, topladığı askerleriyle İsrailoğullarının peşine düştü. (Gûya onların köklerini kazıyacak, Hz. Musa ve Hz. Harun’u da bertaraf ettikten sonra Mısır’daki saltanatı bütün debdebesiyle devam edecekti.) Fakat Firavun’un bu çıkışı, hem kendinin hem de halkı kıptilerin, bahçelerinden, pınarlarından, hazinelerinden, servetlerinden ve kendilerince çok değerli makamlarından, mevkilerinden, güzel güzel konaklarından son çıkışları oldu. Zira Allah, onları bir daha geri dönmemek üzere böylece çıkarmıştı. Şuarâ-57,58/368

FİRAVUN’A GÖSTERİLECEK BÜTÜN MU’CİZELER GÖSTERİLDİ AMA O İNANMAMAKTA DİRETTİ

Allah-ü Teâlâ buyurdu: “Firavun’a gösterilecek bütün mu’cizelerimizi,delillerimizi gösterdik, fakat o, yalanladı ve Hakkı kabul etmemekte diretti.” Tâhâ-56/314

FİRAVUN’UN AKIBETİNDE ALLAH’DAN KORKANLAR İÇİN GERÇEKTEN BİR İBRET VARDIR:

Firavun kendini ilâh sanacak kadar büyüklendi, kibirlendi. Sonunda da boğuldu ve cesedi, çürütülmeyerek kıyamete kadar âleme maskara olacak vaziyette çırılçıplak olarak teşhire mahkum edildi. Alınacak ibretli ders: Kim büyüklenirse Allah onu küçültür, rezil ve rüsvây eder! Nâziât-26/583

FİRAVUN’UN HANIMINI ALLAH, İMAN EDENLERE BİR MİSAL OLARAK GETİRDİ

Allah-ü Teâlâ Firavun’un hanımını (Âsiye Vâlidemizi) inananlara bir misal olarak getirdi. (Yani Firavun gibi en cebbar, acımasız bir herifin eşi olmak bile iman etmeye engel değildir, kişisel olarak herkesin Allah’a ve Elçisine iman etmek gibi bir mes’uliyeti vardır.) Hani O: “Rabbim! Senin katında, cennette Benim için bir ev yap, Beni Firavun’dan ve onun kötü işinden kurtar, Beni bu zalimler güruhundan halâs eyle!” demişti. Tahrim-11/560

FİRAVUN’UN HELAK OLMASINI HZ. MUSA İSTEMİŞTİ

Firavun’un esâreti altında mazlum kavmine Hz. Musa şöyle dedi: “Umulur ki Rabbiniz, düşmanınızı helâk eder ve sizi yeryüzünde onların yerine hâkim kılar da, nasıl amel edeceğinize bakar!” (El-Hak bu dua aynen kabul edilmiştir.) A’râf-129/164

FİRAVUN’UN İLERİ GELENLERİ, MELE’, FİRAVUN’A NE ÖNERDİLER?

Mele-i Firavun (ileri gelenler), Firavun’a dediler ki: “Anlaşıldı, bu usta bir sihirbaz! Onu (Hz. Musa’yı) ve kardeşini alıkoy, bütün şehirlere de görevliler yolla, usta sihirbazların hepsini senin huzuruna getirsinler!” A’râf-109,112/163

FİRAVUN’UN KAVMİ DE DAHA ÖNCE KUREYŞ GİBİ KITLIKLA İMTİHAN OLMUŞTU

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Biz onlardan (Kureyş’den) önce de Firavun kavmini (çekirge kıtlığı ile) imtihan ettik. Onlara da pek değerli bir Peygamber (Hz. Musa as) gelip şöyle demişti: “Allah’ın kullarını (İsrailoğullarını) Bana teslim edin! Şüphesiz ki, Ben, sizin için gönderilmiş güvenilir bir elçiyim!” (Hz. Musa’nın bu da’vetine icâbet etmeyen Firavun ve kavminin âkıbeti neyse ey Kureyş, sizin de akıbetiniz o şekilde olur!) Duhân-17,18/495

FİRAVUN’UN KAVMİNDEN İLERİ GELENLER, BÜYÜCÜLER İMAN EDİNCE NE DEDİLER?

Dediler ki: “Musa’yı ve kavmini yeryüzünde fesat çıkarsınlar, seni ve ilâhlarını terk etsinler diye mi bırakacaksın?” (Burada dikkat çekici bir durum: Firavun kendisini en büyük rab lânse ederken firavunun ilâhlarından bahsediliyor. Demek çok tanrılı menfaatperest ve putperest bir topluluk söz konusudur.) A’râf-127/164

FİRAVUN’UN SARAYLARINI, BAHÇELERİNİ İMHA ETTİK

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Firavun ile kavminin yaptıkları binaları, sarayları ve yetiştirdikleri bahçeleri ise imhâ ettik.” A’râf-137/165

FİRAVUN’UN ŞAKŞAKÇILARI, YARDAKLANARAK FİRAVUN’A NE DEDİLER?

Firavun’un Hz. Musa hakkında “Bu galiba usta bir sihirbaz!” demesi üzerine etrafındaki yardakçıları, şöyle teklifte bulundular: “O’nu ve kardeşini biraz beklet, bütün şehirlere haber gönder de ne kadar usta sihirbazlar varsa yanlarına alsınlar gelsinler!” Şuarâ-36,37/367

FİRAVUN’UN TOPLADIĞI BÜYÜCÜLER NELER DEDİLER?

Bütün büyücüler: 1-(Firavun’a) “Gâlip gelecek olursak, her halde mutlaka bize büyük bir mükâfat verilir, değil mi?; 2-(Hz. Musa’ya) Musa! Önce Sen mi hünerini ortaya koyacaksın yoksa biz mi koyalım?” dediler. Hz. Musa da: “Siz ortaya koyun!” dedi. Büyücüler, gerçeği anlayınca iman edip secdeye kapandılar: “Âlemlerin Rabbine, Musa ve Harun’un Rabbine iman ettik!” dediler. Firavun’un asıp keserim tehdidi karşısında da: “Zaten biz, Rabbimize dönücüleriz; Ve sen sadece Rabbimizin âyetlerine iman ettik diye bizden intikam alıyorsun. Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır ve bizi müslüman kimseler olarak vefat ettir!” dediler. A’râf-113,120/163; 125,126/164

FİRAVUNUN İMAN ETMESİ İÇİN HZ. MUSA’YA NİCE MU’CİZELER VERİLDİ Kİ FAYDA ETMEDİ

Allah-ü Teâlâ, belki dönüş yaparlar, iman ederler de kurtulurlar diye Hz. Musa’ya nice büyük mu’cizeler vererek Firavun ve avânesine fırsatlar verdi ama onlar firavunluk ve yoldaşlığında devam ettiler. Azabı tadınca da Hz. Musa’ya gelerek: “Haydi Büyücü (yani toplumun saygın kişisi), bizim için Rabbine dua et de başımıza gelen sıkıntılardan kurtulalım!” dediler. Fakat (Elçimiz Musa’nın duâsı ile) Biz, onların üzerinden azâbı kaldırınca, hemen sözlerinden (‘Sana iman edeceğiz!’ sözlerinden) caydılar. (Bu mu’cizeler ezcümle şunlardır: 1-Sihirbazların yenilip müslüman olacaklarını önceden haber verdi ve öylece de oldu. 2-Hz. Musa’nın duâsıyla kıtlık olması. (Bu kıtlıktan kurtulmak için Firavunun Hz. Musa’ya kıtlığın giderilmesi için duâ etmesi ricasında bulundu. Hz. Musa dua etti de kurtuldular.) 3-Hz. Musa, dolu yağacağını ve sel geleceğini önceden haber verdi ve öylece de oldu. (Yine Firavun, zarar sonucu Hz. Musa’ya duâ etmesi ricasında bulundu.) 4-Çekirge âfeti geldi de Hz. Musa’nın duâsı ile dağıldılar. 5-Ülkeyi istilâ eden kımıl ve haşerâtın Hz. Musa’nın duâsı ile kalkması. 6-Kurbağaların hücûmu. 7-Su kaynakları kan ile doldu da Hz. Musa’nın duâsı ile zâil oldular.) Zuhruf-48,50/492

FİRAVUNUN ÖLÜM KORKUSUNA DUBARA İMANINA ALLAH, ŞİMDİ Mİ? DİYE CEVAP VERDİ

Firavun korkuya dubâra (inanırsam boğulmaktan kurtulurum ümidiyle hemen) iman etti ama bu imanı, imtihan sırrını ortadan kaldıran alâmetler gözüktüğünden dolayı kabûle şâyân olmadı. Buna karşılık Allah-ü Teâlâ ona şöyle dedi: “Şimdi mi (iman ediyorsun)? Halbuki daha önce isyân etmiştin, bozgunculardan olmuştun! Biz de (bu kadarcık da olsa imanına bir mükâfat olarak) senin bedenine necât (kurtuluş) vereceğiz. Denizden kurtarıp karada bir yere çıkaracağız ki senden sonra gelecek nesillere ibret olasın! Doğrusu, insanların bir çoğu, bizim âyetlerimizden, ibret alınacak delillerimizden gâfildirler.” (Not: Ayetin beyanı, Süveyş kanalı açma çalışmaları esnasında tahakkuk etti ve 1881 yılında Firavunun cesedi 3 bin yıl sonra hiç bozulmadan Kızıldeniz sâhilinde bulundu. Hâla herhangi bir mumyalama olmadığı halde, Londra’da, Biritiş Müzesi’nde secde eder vaziyette, hem de çırılçıplak olarak ibret-i âlem durmaktadır.) Yûnus-91,92/218

FİRDEVS CENNETİNE VARİS OLACAKLAR KİMLERDİR?

Mü’minun Sûresi’nin 1-9. Âyetleri’ndeki vasıfları üzerinde taşıyan Mü’minlerin, Firdevs Cenneti’ne vâris olacakları (tapusunun onlara verileceği) ve orada ebedi olarak kalacakları müjdelenmiştir. Mü’minûn-10,11/341

FİRDEVS CENNETLERİNDEN HİÇ AYRILMAK İSTEMEZLER

Allah-ü Teâlâ müjdeliyor: “İman edip sâlih amel işleyen kularıma Firdevs cennetleri (konak olarak) hazırlanmıştır. Onlar orada ebedi olarak kalacaklar, arzu ettikleri her şeyi bulduklarından ve usanmadıklarından oradan hiç ayrılmak istemeyeceklerdir. Kehf-107,108/303

FİRDEVS VE ME’VA CENNETLERİ DE YEMYEŞİLDİR, HEM ONLARDA FIŞKIRAN İKİ PINAR VARDIR!

Firdevs ve Me’vâ cennetleri de Adn ve Naîm cennetleri gibi yemyeşildirler! Hem onlarda (ilaveten) fışkıran iki pınar dahi vardır! Rahman-64,66/532

FİRDEVS VE ME’VA CENNETLERİNDE BAŞKA BAŞKA NELER VAR?

“Allah’ın huzuruna vardığımda acaba kaybedenlerden olur muyum?” kaygısı ve korkusuyla daha dünyada iken tir tir titreyenlere Adn ve Naîm cennetlerinden başka Firdevs ve Me’vâ cennetleri de verileceği bu sûrenin 62. Âyetinde müjdelenmişti. 64. Ve 66. âyetlerinde ise bu iki cennetin Adn ve Naîm cennetlerinde olduğu gibi yemyeşil olduğu, içlerinde fışkıran iki pınarın daha var olduğu bildirilmişti. Bu âyetlerde ise başkaca çok şeylerin daha var olduğunu anlıyoruz. Şöyle ki, bu cennetlerde: 1-Emsali görülmemiş meyve, hurma ve nar vardır. 2-Hayırlı, iyi huylu, güzel hanımlar vardır. 3-İnciden çadırlar (yani cibinlikler) içinde perdelenmiş Hûriler vardır ki, kocalarından önce bunlara hiçbir insan ve cin dokunmamıştır. 4-Kendilerine yeşil yastıklar, güzel döşekler tahsis edilmiştir ki, yaslansınlar, keyif çatsınlar! Rahman-68,76/533

FİRDEVS VE ME’VA OLARAK İKİ CENNET DAHA VAR ONLARA!

Bu dünyada “acaba Rabbimin huzurunda kaybedenlerden olur muyum?” diye tir tir titreyenlere ve Ahirette amel defterleri sağ ellerine verilenlere Adn ve Naîm cennetlerinden başka Firdevs ve Me’vâ cennetleri de vardır. (Kim bu cennetlere girip ebedî saadete gark olmak istemez ki! O halde oraya nasıl gidiliyorsa sen de gereğini yerine getir de gidenlerden ol! Çok pahalı mıymış? Olsun, sen o fiyatı ver! Değer mi? Değer!) Rahman-62/532

FİSKOSLARINIZLA, KULİS FAALİYETLERİNİZLE KUR’AN GÜNEŞİNİ SÖNDÜREMEZSİNİZ!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Sen Kur’an okuyorken o zalimlerin, kulis faaliyeti yaparak şöyle fiskos ettiklerini, vesvese verdiklerini: ‘Siz sadece sihir tesirinde kalmış birinin peşinde gidiyorsunuz, aklınızı kullanın!’ dediklerini Biz de çok iyi biliyoruz.”(‘Bir şem’a ki, Mevlâ yaka, üflemekle sönmez!’ Ziya Paşa ) İsrâ-47/285

FİŞLENDİNİZ, KAYDA GEÇTİNİZ BİR KERE, HESAP GÜNÜ YAPTIKLARINIZ TEK TEK SORULACAKTIR!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Biz de (her şeyi kaydettiğimiz gibi) onların yaptıklarını, tek tek tesbit edip (Levh-u Mahfûz’da) kaydettik!” (Cehennemde Zebaniler gereğini yerine getireceklerdir.) Nebe’-29/581

FİTNE ÇIKARANLAR BU FAALİYETLERİNDEN VAZGEÇERLERSE ONLARI BIRAKIN!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Dünyada fitne (şirk) kalmayıp din (itaat ve kulluk) tamamen Allah’a aid oluncaya kadar (sulh-u umûmî temin edilinceye kadar) onlarla savaşın (onların zulmünü sona erdirin)! Eğer fitneden vazgeçerlerse onları bırakın! (Çünki sulh esastır.) Allah, zaten onların yaptıklarını görmektedir.” Enfâl-39/180

FİTNE FESAT ÇIKARAN, AKRABALIK BAĞLARINI KOPARANLAR NASIL BİR İNSAN OLA Kİ?

Allah-ü Teâlâ’nın bu âyetlerdeki beyanına göre, yeryüzünde fesat çıkaran, akrabalık bağlarını koparanlar şu vasıfları taşıyan insanlardır: 1-Onlar Allah’ın kendilerine lâ’net ettiği kimselerdir. 2-Allah onların kulaklarını (ma’nen) sağır etmiştir de Hak’kı duymazlar. 3-Allah onların gözlerini (ma’nen) kör etmiş de Hak’kı görmezler. 4-Düşünmeleri gereken Kur’an Hakikatları’nı düşünmezler de gerekli dersi çıkarmazlar. 5-Kalblerinin üstünde üst üste kilitler vardır da kalbleri bir türlü Hak’ka açılmaz! (Bunların müslüman görünümlü münâfıklar olduğu âşikârdır) Muhammed-23,24/508

FİTNE İLE ÜMMETİN BİRBİRİNİ KIRIP GEÇİRMESİ MESELESİ:

Allah-ü Teâlâ buuruyor: “(Habibim Ya Muhammed!) De ki: O (Allah), size üstünüzden (semâvî) veya ayaklarınızın altından (arzî) azap göndermeye, yahut sizi fırkalar hâlinde (parti parti yapıp) birbirinize katarak, kiminize kiminizin hıncını, kinini tattırmaya kâdirdir. Bak, âyetleri nasıl açıklıyoruz, tâ ki anlasınlar!” (Bir Hadîs-i Şerif’te Resûlüllah sav, şöyle buyurdu: Ümmetim üzerine, üstlerinden (gökten) veya ayaklarının altından (yerden) azap göndermemesini Rabbimden istedim de bu duam kabul oldu. Yine Rabbimden, ümmetim arasına şiddet ve kıtal (ölümcül fitneler) vermemesini istedim, ama bunu kabul etmedi. Cibril, ümmetimin fitnesinin kılıç ile olduğunu (birbirine düşerek, birbirini kırıp geçireceklerini) bana haber verdi. Nesefî-C.2.26)) En’âm-65/134

FİTNE İŞTE O ZAMAN KOPAR BİLESİNİZ!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Dini inkâr edenler, birbirlerine sahip çıkarlar. Eğer siz birbirinize yardımcı olmazsanız, dünyada fitne kopar, müthiş bir bozgunculuk ve fesat ortaya çıkar.” Enfâl-73/185

FİTNE NEREDE, O MÜNAFIKLAR DA ORADA! OLAN TİPLERİ DE ÖLDÜRÜN!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Öyle münâfıklar bulacaksınız ki, hem sizden hem de kendi kavimlerinden emin olmak isterler. Ne zaman fitneye çağrılsalar ona, başaşağı, balıklamasına dalarlar. O halde bunlar, sizden uzak durmaz, size barış teklif etmez, sizinle savaşmaktan ellerini çekmezlerse onları nerede bulursanız yakalayın, öldürün! Onları öldürme hususunda size (devlete) apaçık bir yetki vermişizdir.” (Bu âyetten anlaşılan Medine Devleti dışındaki münâfıklardır. Yani teröristlerdir. Teslim olmayan, İslâm toplumu için her an tehlike arz eden bu gürûhun imhâ edilmesinden daha tabi bir şey olamaz! Ancak bu imhâ etme, öldürme işini devlet yapar, fert yapamaz, aksi halde kaos olur.) Nisâ-91/91

FİTNE ORTADAN KALKINCAYA KADAR SAVAŞINIZ!

Fitne zuhur ederse devlet, bu fitneyi çıkaranların kökünü kazıyıncaya kadar, Din (barış yolu) ve itaat (hukuka teslimiyet), yalnız Allah’ın oluncaya kadar savaşır. Bakara-193/29

FİTNE VE FESAT ÇIKARANLARI RABBİN PEK İYİ BİLİR

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Onlardan Kur’an’a iman edenler de var, iman etmeyenler de! Rabbin, Hak’kı yalanlayıp halk içinde fitne ve fesat çıkaranları, pek iyi bilir!” Yunus-40/212

FİTNE VE FESAT ÇIKARIRLAR

Fâsıklar, dürüst adamlar içinde değersiz mahluklar olduklarını bildiklerinden büyük sıkıntı duyarlar. Bu sıkıntıdan kurtulmak için durmadan fitne fesat üretirler ve ürettikleri bu kargaşada ıslah adına fikir beyan ederler ki, adam yerine konsunlar, toplum içinde bir ağırlıkları olsun, kendilerine: “Onlar ne demişti, ne demişti?” diye sorulsun! Sonra da: “Biz ne adammışız da haberimiz yokmuş be!” diyerek rahatlasınlar! Bakara-27/4

FİTNE, KATİLDEN BETERDİR

Fitne (dinden döndürmek için işkence yapmak, toplumu birbirine katmak, toplum arasına çatışma tohumları ekmek, terör faaliyetlerinde bulunmak), katilden (adam öldürmekten) daha beterdir. Çünki koca toplumu felç eder, hayatı zehir eder. Bakara-191/29

FİTNE, DİNDEN DÖNDÜRMEK İÇİN İŞKENCE, KAOS ÇIKARMA, KATİLLİKTEN DAHA BETERDİR

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Fitne (insanları dininden döndürmek için işkence yapmak, aralarını karıştırarak kaos çıkarmak) adam öldürmekten daha beterdir!” (Fitne ehline duyurulur!) Bakara-217/33

FİTNEDEN SAKININ Kİ, O GELDİĞİNDE HEPİNİZE ŞAMİL OLUR!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Hem öyle bir fitneden sakının ki, geldiği zaman içinizden sadece zulmedenlere dokunmakla kalmaz, hepinize şâmil olur! Biliniz ki Allah’ın cezalandırması şiddetlidir!” Enfâl-25/178

FOSİL BULANLAR, O BALIK FOSİLLERİNİ YÜKSEK DAĞ ETEKLERİNDE BIRAKAN ALLAH’DIR

Dünyanın değişik yerlerinde, yüksek dağ eteklerinde balık ve deniz hayvanları fosilleri bulanlar, değişik değişik açıklamalarda bulunarak lütfen kendinizi zorlamayınız. Bunlar, Nûh Tufan’ından sonra Allah-ü Teâlâ’nın ibret alsınlar diye geride bıraktığı alâmetlerdir. Zira Allah-ü Teâlâ, bu âyetinde Nûh as’ın gemisiyle diğer Tufan alâmetlerini, ibret alsınlar diye geride bıraktığını söylüyor. Kamer-15/528

FOYANI ALLAH AÇIĞA ÇIKARMAYACAĞINI MI SANDIN EY MÜNAFIK?

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Yoksa kalblerinde hastalık bulunan münâfıklar Allah’ın, kalblerinde mü’minlere karşı duydukları kinleri açığa çıkarmayacağını mı sandılar?” (Evet er geç de olsa münâfık belli olur.) Muhammed-29/508

FUHUŞ YAPANLARA VERİLEN CEZA

İçinizden zina yapanları azarlayarak rencide edin! Eğer tövbe ederler ve hallerini ıslah ederlerse onları cezalandırmaktan vazgeçin. Bu âyetin de hükmü, Nûr Sûresi’nin ikinci âyeti ile kaldırılmıştır. Bu tür mensuh ayetler, İslam toplumunu kemâle taşırlar. Nâsıh âyetle sabitlenen İslam’ın hükmü, ilk kez böyle gelseydi ihtimal henüz olgunlaşmamış İslâm toplumu bu hükümleri kaldıramaz ve irtidat edenler çoklukla çıkabilirdi. (Not: Bazı alimler bu âyetin, livata yapan erkeklere verilecek cezayı belirlediğini ifâde ederler.) Nisâ-16/79

FURKAN SURESİ:

25. Sûredir. Mekke Dönemi’nde nâzil olmuştur. 77 âyettir. Furkan-0/358

FURKAN, KUR’AN, İNSANLARI UYARMAK İÇİN ALLAH TARAFINDAN İNDİRİLMİŞTİR:

Yüce Allah, Furkan’ı (Kur’an’ı) Has kuluna (Hz.Muhammed’e) Âlemleri (tüm ins ve cin dünyasını) eğri yolun encâmından korkutsun, onları uyarsın diye indirmiştir. Furkan-1/358

FURKAN, KUR’AN’IN BAŞKA BİR ADIDIR

Furkan ismi, “hak ile batılı birbirinden ayıran” mânâsında Kur’an-ı Kerim’in diğer bir adıdır. Furkan-1/358

FURKAN

Hak ile batılı birbirinden ayıran mânâsında olup başta Kur’an-ı Kerim olmak üzere bütün ilâhi kitapların ortak adıdır. Âl-i İmrân-4/49

FURKAN`I VE KİTABI VERDİK MUSA’YA

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Musa`ya kitap ve Furkan`ı (Tevrat`ı) verdik. Tâ ki doğru yolda yürüyebilesiniz!” Bakara-53/7

FUSSILET SÛRSİ AYETLERİ DE RAHMAN VE RAHİM’DEN NAZİL OLMUŞTUR

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Hâ Mim. (Fussılet Sûresi Ayetleri de Kur’an-ı Hakîm’in diğer tüm Ayetleri gibi) Rahman ve Rahîm’den nâzil olmuştur.” Fussılet-1,2/476

FUSSILET SURESİ

41. Sûredir. Mekke Dönemi’nde nâzil olmuştur, 54 âyettir. Fussılet-0/476

FÜCCAR, CEHENNEMDE YAKICI ATEŞ İÇERİSİNDEDİRLER

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Muhakkak ki füccâr (yoldan sapan kâfirler), cehennemde yakıcı ateş içerisindedirler! Onlar, oraya, Dîn Günü (Hesap Günü) girerler; ve oradan (çıkıp) kaybolacak (kurtulacak) kimseler de değildirler. İnfitâr-14,16/586

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KADIN DÖVMEK VAR MIDIR İSLAM DİNİNDE?

                                                 KADIN DÖVMEK VAR MIDIR İSLAM DİNİNDE?                 İslam düşmanları güzel dinimize çamur atmak için bazı ayetleri dillerine dolayarak guya İslamiyetin kaba ve acımasız ve erkekleri kayırıcı bir din olduğundan bahsederler. Bu ayetlerin sayısı, iki elin parmağını geçmez. Aslında ayetler tabi ki yerli yerinde en doğru ve en isabetli olandır. Fakat kıt akıllarıyla anlayamıyorlar veya anladıkları halde şeytanlıklarından bile bile eleştiriyorlar. Kadınların zaaf damarlarından istifade ile onları kışkırtıyorlar. Bu çamur atma işinde serrişte ettikleri ayetlerden birisi de Nisa Suresi’nin 34. ayetidir. Haksız olduklarını Allah’ın izni ile gay...

PARMAK İZLERİNİN HATIRLATTIKLARI

                                                 PARMAK İZLERİNİN HATIRLATTIKLARI                 Kıyame Sûresi 3. ve 4. Âyetlerinin meallerini okuyalım! Bu âyetlerde Allah-ü Teâlâ buyuruyor ki: “İnsan kendisinin kemiklerini aslâ bir araya getiremeyeceğimizi mi sanıyor? Evet! (Bir araya getiririz!) (Biz) onun parmak uçlarını (parmak izlerine varıncaya kadar) düzenlemeye (dünyadaki eski haline getirmeye) gücü yeteniz.”                 Parmak uçları denmesi, câlib-i dikkattir. Niçin? Parmak uçlarında ne var ki? Evet! Parmak uçlarında parmak izleri var! Bu âyetin nazil olduğu dönemde de parmak izlerinin va...

NUH TUFANI TÜM DÜNYAYI KAPSADI MI?

              Hûd Sûresi’nin 25. Ayetinden 48. Ayetine kadar Hz. Nûh’dan, gemisinden ve tufandan bahsedilir. Başka sûrelerdeki ayetlerle beraber bu sûredeki ayetlere toplu bakınca Nûh Tufanı’nın tüm dünyada olduğunu anlarız. Şöyle ki:             -Nûh as kavmi içinde 950 sene kalıyor. Hûd-40. Ayette belirtildiği üzerine Hz. Nûh’a pek az kişi iman etmişti. Bir oğlu ile diğer zevcesi bile iman etmemişti. Kavminin arasında bu kadar uzun yıllar kalmasına rağmen Hz. Nûh’a Hz. İbrahim ve Hz. Lût gibi başka insanların bulunduğu beldelere hicret etmesi emredilmemişti. Buradan anlaşılıyor ki insanlık henüz çoğalıp yayılmamıştı. Binaenaleyh Nûh Tufanı’nın başka masum insanların korunması amacıyla yerel olmasını mucip bir sebep gözükmüyor.             -İsrâ Sûresi’nin 3. Ayet meali: “(Ey) Nûh ile beraber (gemide) taşıdığımız k...