Ana içeriğe atla

KUR’AN-I KERİM KONULARI: (O VE Ö) İLE BAŞLAYANLAR

 

KUR’AN-I KERİM KONULARI: (O VE Ö) İLE BAŞLAYANLAR

O PEYGAMBERLER YAHUDİ VEYA HIRİSTİYAN HA?

Şöyle mi diyorsunuz?: “İbrahim, İsmail, İshak ve Yakub ve O`nun evlatları Yahudi ve Hıristiyandı!” Siz mi daha iyi bilensiniz, yoksa Allah mı? Bakara-140/20

ODUN OLUP CEHENNEM YAKITI OLACAKLAR DA KİMLER OLA?

Allah-ü Teâlâ ferman ediyor: “Hem siz putperestler, hem de o taptığınız tanrılarınız, hepiniz cehennem yakıtısınız (odunusunuz)! Hep beraber oraya gireceksiniz!” Enbiyâ-98/329

OĞLAN VE KIZ ÇOCUĞUNU ALLAH’DAN İSTEMEK MEŞRUDUR

Zekeriyya as, Din işlerinin kendisinden sonra devam ettirilebilmesi için Allah’dan bir vâris ihsân etmesini niyaz etti ve Allah da O’na Yahya as’ı ihsân etti. Bu âyete istinâden her bir kişi, ileride işlerini devam ettirmesi veya yaşlılıkta kendisine bakması için, bir oğlan ve/veya bir kız çocuğunu Allah’dan isteyebilir. Meryem-6/304

OĞLANLAR SİZİN DE KIZLAR O’NUN MU? BU NE BİÇİM BİR PAYLAŞIM?

Câhiliye Arapları, zirveye çıkardıkları enaniyetleriyle zırvalayarak şöyle diyorlardı: “Oğlanlar bizim, kızlar O’nun (Allah’ın)!” Bununla hiç sevmedikleri, hattâ utanç duydukları kız evlatlarını Allah’a nisbet edererek hem bu utançtan kurtulduklarını hem de Allah ile zımnî bir şekilde alay ettiklerini zu’mediyorlardı. Allah-ü Teâlâ da onlara şöyle buyuruyor: “Erkek (çocuk) sizin de, dişi O’nun mu? O takdirde bu haksız bir paylaştırmadır.” Anladığım kadar, bu ne biçim bir taksim, ne biçim bir paylaşım? Bir kılını bile yaratamadığınız çocuklarınızdan güç kuvvet sahibi oğlanları -gelecekte onlarla efelik taslarım mülâhazasıyla- hemen sahipleniyor da nasıl olsa başkasının evine gidecek kızlardan yüksünüyorsunuz! Bu sizin yaptığınız hangi adâlet ölçüsüne sığar? Hayır! Siz sadece insafsızlık, gasp ve şarlatanlık yapıyorsunuz! diyor. Necm-21,22/525

OKU, ÇÜNKİ RABBİN EN BÜYÜK KEREM SAHİBİ OLANDIR

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Oku! Çünki Rabbin en büyük kerem sahibidir.” Evet O, kerem sahibidir ki, her şeyi okunacak, bizi de okuyacak bir donanım ile yaratmıştır. Aksi takdirde solucan hayatı gibi zevksiz, tatsız bir hayatımız olurdu. Alak-3/597

OKU, ÖĞÜDÜ İLE BAŞLADI BU GÜZEL DİN, İSLAMİYET

İslâm Dini’nin Kutsal Kitabı Kur’an-ı Hakîm’in ilk gelen âyetinin “oku!” olması son derece mânidârdır. Oku öğüdü, avâmın anladığı gibi, dilden çıkan veya yazılan kelimelerin tekrar edilmesi değildir. Belki şöyledir: Allah-ü Teâlâ, yarattığı herbir şey üzerine kendisini hatırlatacak bir işâret koymuştur. Bunlar, O’nun imzalarıdır, mühürleridir. Ama çok açık değildir, biraz düşünmekle ancak anlaşılabilir. Okumak anlamaktır, anlamak iman etmektir. Zaten Allah bizi Kendisini bilmemiz ve iman etmemiz için yaratmıştır. Meselâ kapalı bir kutu olan yumurtadan çıkan civciv, okunmak üzere nazarlara arz edilir. Bunu okuyan der: “Kapalı kutuya hiçbir el, hiçbir kalıp girmediği ve yiyeceği yem hakkında hiçbir ders verilmediği halde, bu harika civcivin, bütün ihtişâmı ile görünmesi ve şaşırmadan yiyeceği yemi bulması, ancak Allah’ın varlığı ile izah edilebilir!” Okumayan da şöyle der: “Yumurtadan civciv çıktı, biraz büyüyünce ondan da yumurta çıkacak, ikisi de en sevdiğim yiyeceklerdendir. Tabi tavuk gibi düşünene diyecek bir şeyimiz yoktur!” Böylesinin aklı gözüne indiğinden farkına varmadan tavuk mesâbesine inmektedir. Zaten tavuklar, sadece yemek için bakıp deşelenirler. Alak-1/597

OKUMAYI İNSANA ÖĞRETEN, RAHMAN ALLAH’DIR

Allah-ü Teâlâ, Rahman ismi ile tecelli ederek insana okumasını öğretti. Rahman-2/530

OL! DEDİĞİ ZAMAN ALLAH, HER ŞEY OLUVERİR

“O (Allah), “ol!” dediği zaman her şey oluverir, sözü Hak’tır.” En’âm-73/135

OL! DER ALLAH, O DA HEMEN OLUVERİR

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Bir şeyin olmasını dilediğimizde o şeye sözümüz sadece ‘Ol!’ dememizdir ki, o da hemen oluverir. (Kün feyekûn!) Nahl-40/270

OL, DER ALLAH, ONUN OLMASI DA BİR GÖZ AÇIP KAPAMA GİBİ HIZLICADIR

Allah-ü Teâlâ, bir şeyin olmasını dilediği zaman ona “Ol!” der, onun olması da bir göz açıp kapama gibidir. Kamer-50/530

OL! DER O DA OLUVERİR

Allah bir şeyi yaratmak istediği vakit ona sadece: “Ol!” der, o da hemen oluverir. Bakara-117/17

OL! DER RABBİMİZ VE O HEMEN OLUVERİR

Allah-ü Teâlâ, bir şeyi yaratacağında düşünmez (çünki âcizler düşünür), uğraşmaz (çünki kudreti eksik olanlar uğraşır), ve zamana dahi ihtiyacı yoktur. O, bir şeyin olmasını murad ettiği vakit ona “Ol!” der, o da hemen oluverir! Mü’min-68/474

OLAN BİTEN ŞEYLERDEN -HAŞA- ALLAH’IN HABERSİZ OLDUĞUNU MU SANIYORLAR?

Allah-ü Teâlâ Buyuruyor: “Ve onlara olup biten her şeyi, kesin bir ilme, bir belgeye dayanarak bir bir anlatacağız. Öyle ya Biz, hiçbir zaman onlardan habersiz değildik.” A’râf-7/150

OLUR OLMAZ ŞEY İSTEMEK

Allah-ü Teâlâ, Rasulullah`dan sav,Yahudilerin Hz. Musa`dan istedikleri gibi olur olmaz şeyler istemememizi emir buyuruyor. (Yahudiler soğan sarımsak…istemişlerdi.) Bugün de Peygamberimizin hakiki vârisleri olan Mürşid-i Kâmil Ulema`dan da, dini irşâd dışında bir şeyler, istenmemelidir! Bakara-108/16

ON EMİR

İsrailoğulları Şeriatındaki meşhur ON EMİR`den 8`i Bakara Suresi’nin 83. Âyetinde; 2`si de 84. Âyetinde geçmektedir. Bakara-83/11; 84/12

ON GECEYE ZİLHİCCE’NİN İLK ON GECESİNE YEMİN OLSUN Kİ, KIYAMET GELECEKTİR

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “On geceye (Zilhicce’nin ilk on gecesine) yemin olsun ki (kıyamet gelecektir)! Fecr-2/592

ONBİR RAKAMI HZ. İSA AS İÇİN ADETA BİR ŞİFREDİR

Hz. İsa as’ın İsrailoğullarına söylediklerinin onbir maddede toplanması, enteresan bir tevâfuktur. Şöyle ki: Kendisine inanan Havârileri onbir kişidir; onbirin üç katı 33 yaşındayken, peygamber olmuştur; Mesih Ruhu taşıyan kutlularda bu 11 rakamı, âdeta bir şifre gibidir. Âl-i İmrân-49-50-51/55

ONİKİ KABİLEYE AYIRDIK İSRAİLOĞULLARINI

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Onları (İsrailoğullarını) oniki kabileye, ümmetlere ayırdık. (Mu’cize eseri denizi geçtikten sonra Tih=Sina çölünde sayıları iki milyon olduğu bilinen israiloğulları oniki kabileye ayrılarak teşkilatlandılar. Hz.Musa ve Hz. Harun’un dedeleri, Hz. Yakub’un onikinci oğlu olan Levi’dir. Levi Aşireti, ismini bu zattan almıştır ki bu kabile, aynı zamanda bütün aşiretlerin dini selâmetleri ile görevlendirilmişti.) A’râf-160/170

ONİKİ PINAR FIŞKIRDI TAŞTAN

Hz. Musa kendisine “Asanı vur taşa” vahyini alınca, asasını vurdu taşa! Taştan oniki pınar fışkırdı. Her bir kabile, kendisine has pınardan su ihtiyacını giderdi. A’râf-160/170

ONİKİ PINAR FIŞKIRDI

Musa (as) asasını vurunca taşa, taş oniki yerinden su fışkırtmaya başladı. Her kabile kendisine mahsûs pınarı bildi (de su ihtiyacını kendi pınarından karşıladı). Bakara-60/8

ONLAR BİLE BİLE ALLAH HAKKINDA YALAN UYDURUYORLAR

Onlar (Yahudiler), bile bile Allah hakkında yalan uyduruyorlar. Yani hevâ ve heveslerinin sevdiği hükmü, “Allah böyle diyor” diyerek kudsî bir kılıfa sokarak istismar ediyorlar. Bilakis hakikat öyle değildir tabi! Âl-i İmrân-75/58

ONLAR BİR ÜMMET İDİ GELDİ GEÇTİ

Onlar bir ümmet idi geldi geçti. Onların kazandıkları kendilerine, sizin kazandığınız da sizedir. Ve siz onların yaptıklarından sorguya çekilmeyeceksiniz! Bakara-141/20

ONLAR MI KARAR VERECEKLER, KUR’AN’IN KİME İNDİRİLECEĞİNE?

“Kur’an iki şehirden (Mekke ve Taif) birinde bulunan bir büyük adama indirilmeli değil mi idi?” diyen Mekkeli müşrikler bilsinler ki, Rableri, Rahmetini aralarında paylaştırıyor; bir kısmını bir kısmına, yanında çalıştırsın diye hizmetkâr yapıyor; kimilerini kimilerinin üstünde derecelerle yükseltiyor. Bütün bu taksimatı yaparken Allah, peygamber tayin etmeyi, onlara mı bırakacaktı? Rabbinin Rahmeti (Dîn-i Mübîn-i İslâm), onların biriktirmekte oldukları şeylerden (dünyevî terakkiyatlarından) daha hayırlıdır. Zuhruf-32/490

ORDU KURMAK BİR MÜSLÜMAN TOPLUMA FARZDIR

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Ey iman edenler! Düşmanlarınıza karşı korunma tedbirinizi alın (sâbit, hazır ordular kurun)! Duruma göre (düşman üzerine) ayrı ayrı kıtalar halinde veya toptan seferber olun!” Evet ordu, bir milletin en kıymetli ve en mümtâz varlığıdır. Zira onsuz ne din kalır, ne iman, ne nâmus kalır ne de can!Nisâ-71/88

ORDU KURMAK, BİR ALLAH EMRİDİR

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Ey iman edenler! Sabredin, sabırda (düşmanlarınıza) üstün gelin, cihad için dâima hazırlıklı ve uyanık bulunun (Yani hâzır ve nâzır bir ordunuz bulunsun)! Bu hususta Allah’tan korkun ki felâha, kurtuluşa eresiniz!” Âl-i İmrân-200/75

ORDULAR Kİ GÖKLERİ VE YERİ DOLDURMUŞLAR, HEPSİ AZİZ VE HAKİM ALLAH’INDIR

Göklerin ve yerin orduları, Azîz ve Hakîm Allah’ındır. (Öyle orduların Sahibidir ki, bir sivrisinekle Nemrut’u bertaraf eder, bir karınca ile de Firavun’un saraylarını târumâr eder.) Fetih-7/510

ORDULARIN HEPSİ, GÖKLER VE YERDEKİ ORDULAR, ALLAH’INDIR

Gökler ve yerdeki ordular, Allah’ındır. (Allah’ın orduları saymakla bitmez. Meselâ, HİV virüsü, Allah’ın ordularından sadece birisidir. Ona göre hesap edebilirsiniz.) Fetih-4/510

ORDULARINIZA MI GÜVENİYORSUNUZ? RAHMAN’IN AZABINI DEF’ETSİN DE GÖRELİM BAKALIM!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Yahut Rahman’dan başka (O’nun azâbından) sizi kurtaracak ordularınız da kimmiş? Doğrusu o kâfirler, büyük bir aldanış içerisindedirler.” Mülk-20/562

ORDUMUZ MUTLAKA GALİP GELECEKTİR, DİYOR ALLAH-Ü TEALA

Allah-ü Teâlâ ferman ediyor: “Söz verdik Resûl olarak gönderdiğimiz kullarımıza ki onlar, yardımlarımıza mazhar olacaklar ve Bizim ordumuz mutlaka gâlip gelecektir.” (Allah’ın ordusu, Hakkı tutan herkesdir. Haksızların, haklıları yok etmesi ya da boyundurukları altında bulundurması aslâ mümkün değildir. Kuvvetin ve çalışmanın hakkı vardır. O nedenle çalışkanlık ve kuvveti ele geçiren bâtıl dâvâ sahipleri, geçici bir dönem için gâlip gelmiş görünebilirler. Bu süreç, aynı zamanda gevşeyen Hak taraftarlarının eksiklerini gidermeleri, kendilerini toparlamaları ve aralarındaki ihtilâfları sona erdirmelerini netice verir. “Akıbet mutlaka müttekilerindir” âyeti de bu hakikati perçinler.) Sâffât-171,173/451

ORDU-YU RABBANİ’NİN NELER VE NE KADAR OLDUĞUNU KENDİSİNDEN BAŞKA KİMSE BİLEMEZ!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Rabbinin ordularını ise, ancak Kendisi bilir. Bu (Sakar ve cehennem ile ilgili Âyetler), beşere ibretli bir öğütten başka bir şey değildir.” (İz’anı olan dersini alır!) Müddessir-31/575

ORTA NAMAZA BİLHASSA DİKKAT EDİN

Namazlara bilhassa salat-ı vusta’ya dikkat edin! Kalkıp huşu ile Allah’ın huzurunda durun! (Salât-ı Vusta, orta namaz demek olup, ekser alimlerimize göre ikindi namazıdır. Çünki ikindi namazı beş vakit namazın tam ortasıdır. Namazlar, birbirini dengelemiş terazi kefeleri gibi simetrik dizilmişlerdir. Şöyle ki: En karanlıkta kılınan yatsının simetriği, en aydınlıkta kılınan öğle namazıdır. Karanlıktan aydınlığa geçişte, alacalı vakitte kılınan sabah namazının simetriği, aydınlıktan karanlığa geçişte, alacalı vakitte kılınan akşam namazıdır. Dört namaz, simetrik olarak tam birbirini dengelemiş vaziyetteyken aydınlıkla karanlığın tam ortasında kalan kantarın topuzu, ikindi namazıdır. Ve dengenin sembolü ikindi namazını edâ etmeyenin, dengesini kaybetmesinden korkulur.) Bakara-238/38

ORTAK KABUL ETMEZ MÜLKÜNDE ALLAH KENDİNE; SİZİN KÖLELERİNİZİ ETMEDİĞİNİZ GİBİ

Allah-ü Teâlâ, herkesin anlayabilmesi için tenezzülen şöyle bir misal vererek Kendisine ortak kabul etmeyeceğini beyan ediyor: “Allah’ın size verdiği mal ve mülklerinize siz hiç, kölelerinizle eşit olacak ve birbirinizden çekindiğiniz gibi onlardan çekinecek derecede, kendinize ortaklar kabul eder misiniz? Etmezsiniz! (Öyleyse Allah’ın da Kendisine, Gökler’in ve Yer’in sahipliğinde kullarından ortaklar kabul etmeyeceğini kavramanız lâzım!) İşte aklını kullanabilecekler için Ayetlerimizi böyle açıklıyoruz.” Rûm-28/406

ORUCU NİÇİN TUTARIZ?

Orucu şu sebeblerden ötürü tutarız: 1-Allah emrettiği için; 2-Oruç tutmak ile Allah’ı tazim etmiş oluruz; 3-Oruç tutan sağlık kazanır; 4-Oruç tutmasaydık, aç insanların halinden anlayamazdık; 5-Cennette oruç tutanlara lezzeti tarifsiz öyle yiyecek ve içecekler ikram edilecek ki, oruç tutmayanlara bu nimetler verilmeyecektir. Çünki Allah, oruç tutanlara sadece Kendi’nin bildiği sürpriz nimetler vereceğini müjdelemiştir. Bakara-185/27

ORUCU RAMAZAN AYI’NDA TUTMAMA RUHSATI KİMLEREDİR?

Şu kimseler, daha sonra kaza etmek üzere Ramazan Ayı’nda oruç tutmayabilirler: 1-Hasta olanlar, 2-Yolcu olanlar. Bakara-184/27

ORUÇ FARZ KILINDI:

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Ey iman edenler! Sizden öncekilere oruç farz kılındığı gibi size de farz kılındı.” Bakara-183/27

ORUÇ FENALIKLARDAN KORUR

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Böylece (oruç tutmakla) fenalıklardan korunmayı umabilirsiniz!” Bakara-183/27

ORUÇ GECELERİNDE KADINLARA YAKLAŞMAK

Oruç tuttuğunuz günlerin gecelerinde kadınlarınıza yaklaşmak helâl kılınmıştır. Bakara-187/28

ORUÇ MÜDDETİ

Oruç, imsak vaktinden gecenin girişi olan iftar vaktine kadardır. Bakara-187/28

ORUÇ SAYILI GÜNLERDEDİR

Oruç, Ramazan-ı Şerif Ayı tamamında tutulur. Bakara-185/27

ORUÇ TUTMAK, FİDYESİNİ VERMEKTEN DAHA HAYIRLIDIR

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Oruç tutmanız, sizin için (fidye vermekten) daha hayırlıdır!” Bakara-184/27

ORUÇ, FARZ OLANI, HANGİ GÜNLERDE TUTULUR?

Farz olan oruç için sayılı günler, Ramazan Ayı’nın tamamıdır. Bakara-185/27

ORUÇLU İÇİN YASAK SINIRLAR

Ramazan-ı Şerifte Allah’ın koyduğu yasak sınırları, bu Âyet-i Kerime’de beyan edilmiştir. Bakara-187/28

OTOMOBİL, TREN, UÇAK, HELİKOPTER GİBİ VASITALARI HABER VEREN AYET

“Allah hem binmeniz, hem de zinet olsun diye atlar, katırlar, eşekler yarattı. Hem sizin bilemeyeceğiniz daha neler neler yaratacak!” (Evet, Devr-i Saadet’te otomobil, kamyon, tren, uçak vs.binek ve yük vasıtaları o günde bilemeyecekleri vasıtalardı. Bugün de yüz yıl ötede kimbilir hangi vasıtalar icat edilecek, bizim için bilemeyeceğimiz vasıtalardır! “Hem sizin bilemeyeceğiniz daha neler neler yaratacak!” âyetinden anlaşılıyor.) Nahl-8/267

OTURMAYIN ONLARIN YANINDA!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Allah’ın âyetlerini inkâr ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, böyle konuşmayı bırakıp başka konuya geçmedikçe onların yanında oturmayın! Oturursanız, siz de onlar gibi (mes’ul) olursunuz.” Nisâ-140/99

OTUZ GECEYE ON GECE DAHA İLAVE ETTİK

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Otuz geceyi ibâdetle geçirmesi ve Tevrat’ı almaya hazırlanması için, Musa ile sözleşip O’nu huzurumuza kabul ettik. Sonra on gece daha ilave ettik. Böylece Rabbinin belirlediği müddet, tam kırk gece oldu.” A’râf-142/166

OYUN VE EĞLENCE OLSUN DİYE YARATMADIK!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Biz göğü, yeri ve bunların arasında olan her şeyi, oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık. Eğer bir oyun ve eğlence edinmek isteseydik, faraza yapacak olsaydık, onu (sizin bilemeyeceğiniz) Kendi Katımız’dan edinirdik!” Enbiyâ-16,17/322

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KADIN DÖVMEK VAR MIDIR İSLAM DİNİNDE?

                                                 KADIN DÖVMEK VAR MIDIR İSLAM DİNİNDE?                 İslam düşmanları güzel dinimize çamur atmak için bazı ayetleri dillerine dolayarak guya İslamiyetin kaba ve acımasız ve erkekleri kayırıcı bir din olduğundan bahsederler. Bu ayetlerin sayısı, iki elin parmağını geçmez. Aslında ayetler tabi ki yerli yerinde en doğru ve en isabetli olandır. Fakat kıt akıllarıyla anlayamıyorlar veya anladıkları halde şeytanlıklarından bile bile eleştiriyorlar. Kadınların zaaf damarlarından istifade ile onları kışkırtıyorlar. Bu çamur atma işinde serrişte ettikleri ayetlerden birisi de Nisa Suresi’nin 34. ayetidir. Haksız olduklarını Allah’ın izni ile gay...

PARMAK İZLERİNİN HATIRLATTIKLARI

                                                 PARMAK İZLERİNİN HATIRLATTIKLARI                 Kıyame Sûresi 3. ve 4. Âyetlerinin meallerini okuyalım! Bu âyetlerde Allah-ü Teâlâ buyuruyor ki: “İnsan kendisinin kemiklerini aslâ bir araya getiremeyeceğimizi mi sanıyor? Evet! (Bir araya getiririz!) (Biz) onun parmak uçlarını (parmak izlerine varıncaya kadar) düzenlemeye (dünyadaki eski haline getirmeye) gücü yeteniz.”                 Parmak uçları denmesi, câlib-i dikkattir. Niçin? Parmak uçlarında ne var ki? Evet! Parmak uçlarında parmak izleri var! Bu âyetin nazil olduğu dönemde de parmak izlerinin va...

NUH TUFANI TÜM DÜNYAYI KAPSADI MI?

              Hûd Sûresi’nin 25. Ayetinden 48. Ayetine kadar Hz. Nûh’dan, gemisinden ve tufandan bahsedilir. Başka sûrelerdeki ayetlerle beraber bu sûredeki ayetlere toplu bakınca Nûh Tufanı’nın tüm dünyada olduğunu anlarız. Şöyle ki:             -Nûh as kavmi içinde 950 sene kalıyor. Hûd-40. Ayette belirtildiği üzerine Hz. Nûh’a pek az kişi iman etmişti. Bir oğlu ile diğer zevcesi bile iman etmemişti. Kavminin arasında bu kadar uzun yıllar kalmasına rağmen Hz. Nûh’a Hz. İbrahim ve Hz. Lût gibi başka insanların bulunduğu beldelere hicret etmesi emredilmemişti. Buradan anlaşılıyor ki insanlık henüz çoğalıp yayılmamıştı. Binaenaleyh Nûh Tufanı’nın başka masum insanların korunması amacıyla yerel olmasını mucip bir sebep gözükmüyor.             -İsrâ Sûresi’nin 3. Ayet meali: “(Ey) Nûh ile beraber (gemide) taşıdığımız k...