KUR’AN-I KERİM KONULARI: (P) İLE
BAŞLAYANLAR
PARA MI İSTİYOR RESUL, TEBLİĞ VAZİFESİ
KARŞILIĞINDA DA ÖYLE MIRIN KIRIN EDİYORSUNUZ?
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “ (Habibim
Ya Muhammed!) Yoksa onlardan (keferelerden) tebliğ vazifesine karşı bir ücret
istiyorsun da, ondan ötürü cereme ödemekten ezilmişler mi (ki inanmamak için
mırın kırın ediyorlar)? Yoksa gayb (Levh-i Mahfûz) onların yanında da onlar, ondan
yazıyorlar (da senin getirdiğin Kur’an’a ihtiyaç duymuyorlar)? Sen onları Bana
bırak!” Kalem-46,47/565
PARAYI NEREYE HARCAYACAĞINI
BİLEMEYECEK KADAR ZENGİNLEŞEN ŞIMARIKLARI BANA BIRAK
Allah-ü Teâlâ ferman ediyor: “(Habibim
Ya Muhammed!) Refah içinde yüzen, Hak Din’i yalan sayanları Sen Bana bırak ve
onlara biraz mühlet ver (ki, yarın ötede ‘zaman yetmedi, iyice anlayacak kadar
vakit bulamadık’ diyemesinler)! (Onlar kesinlikle yanımıza gelecekler ve) Bizim
nezdimizde ağır kelepçeler, bukağılar, alevli ateşler, boğazı tırmalayan
yiyecekler ve pek elemli bir azap (bulacaklar)!” Müzzemmil-11,13/573
PARAYI, ALTINI, GÜMÜŞÜ YIĞIP DA
ALLAH YOLUNDA HARCAMAYANLARIN VAY HALİNE!
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “(Habibim
Ya Muhammed!) Altını, gümüşü (parayı) yığıp da Allah yolunda harcamayanlar var
ya, işte onları acı bir azâbın beklediğini müjdele!” Tövbe-34/191
PARMAK İZLERİNDEN APAÇIK BAHSEDEN
AYET-İ KERİME
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “İnsan,
kemiklerini aslâ biraraya getiremeyeceğimizi mi sanıyor? Evet, biraraya getirip
toplarız! Hem de parmak uçlarını (parmak izlerine varıncaya kadar) düzenlemeye
(eski haline getirmeye) kâdiriz!” (İnsanın siması, sesi, parmak izleri onun barkotudur,
kimliğidir. Mahşerde o, bu izlerle çağrılır ve hesaba çekilir. Hacer-ul Esved’i
selâmlarken avucumuzun içini ona göstererek istilâm etmemizin sırrı, barkodumuzu
onun ezberine yüklememizden kaynaklanmaktadır.Tâ ki o, kıyamet gününde lehimize
şehâdette bulunsun!) Kıyamet-3,4/576
PARMAKLARINI ISIRIR KAFİRLER O GÜN,
HEM DE NE ISIRIŞ BİR GÖRSEN!
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “O günde
(kıyametin koptuğu, artık her şeyin bittiği, pişmanlığın tavan yaptığı günde)
zalim kişi, parmaklarını, ellerini ısırır da şöyle der: ‘Keşke ben peygamberle
beraber bir yol tutsaydım! Vay halime! Keşke ben, falancayı dost edinmeseydim!
Yemin olsun ki o dost bildiğim, beni Zikir’den (Kur’an’dan) uzaklaştırdı.’
Zaten şeytan, insanı o gün böyle uçuruma sürükleyip sonra da yüzüstü yalnız
bırakır.” Furkan-27,29/361
PARTİ PIRTI YOK!
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Ey iman
edenler! Hepiniz, toptan Allah’ın ipine (Dinine) sımsıkı sarılın, (birbirinizden
uzaklaşmanıza sebep olan) fırkalara (partilere) ayrılmayın!” Âl-i İmrân-103/62
PARTİLERE BÖLEREK YÖNETİYORDU
FİRAVUN HALKINI
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Gerçekten
Firavun, ülkesinde (Mısır’da) zorbalık yaptı ve halkını (bana muhalefet
etmesinler, birbirleriyle uğraşsınlar) diye çeşitli fırkalara (partilere)
böldü. Onlardan (En çok çekindiği İsrailoğullarını da) güçsüz bırakmak istiyor,
(yeni doğan) erkek çocuklarını boğazlıyor, kız çocuklarını ise sağ
bırakıyordu.” Kasas-4/384
PERÇEMİNDEN TUTAR CEHENNEME
SÜRÜKLERİZ O YALANCI SUÇLUYU
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Hayır, hayır!
Olacak şey değil bu! Celâlim hakkı için eğer o (peygamberi namaz kılmaktan
engelleyen), bu tutumundan vazgeçmezse, onu perçeminden tutup (cehenneme)
sürükleriz! O yalancı, suçlu (olan) perçemden (tutup sürükleriz de kimse Bize
engel olamaz)! Alak-15,16/597
PERÇEMİNDEN TUTUP CEHENNEME
SÜRÜKLEDİĞİMİZ! ÇAĞIR BAKALIM YARDIMA AVANENİ!
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “O
perçeminden tutup cehenneme sürüklediğimiz var ya! Haydi ne kadar varsa
avânesi, grubu, (kendisini kurtarmaları için) yardıma çağırsın bakalım! Biz de
(onu cehenneme atmak üzere) Zebânîleri çağıracağız!” Alak-17,18/597
PERDE ÇEKERİZ ONLARLA SENİN ARANA
Allah-ü Teâlâ şöyle hitâb ediyor:
“(Habibim Ya Muhammed!) Kur’an okuduğun zaman seninle Ahirete inanmayanlar
arasına (inadına inanmamaya kilitlenmeleri sebebiyle Biz de) görünmez, gizli
bir perde çekeriz, kalblerinin üzerine onu iyi anlamalarına engel kılıflar
geçirir, kulaklarına da ağırlıklar koyarız. Sen, Kur’an’da Rabbini bir olarak
andığın vakit nefretle arkalarını dönüp giderler.” İsrâ-45,46/285
PEŞİN TİCARETTE SENEDE LÜZUM YOKTUR!
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Aranızda
peşin yapacağınız bir ticârette senet yapmamanızda size bir günâh yoktur!” Bakara-282/47
PETROLDEN BAHSETTİĞİ APAÇIK OLAN
AYET-İ KERİME
Allah-ü Teâlâ bu Âyet-i Kerimesi’nde
buyuruyor ki: “Biz onu (ateşin ağacını, yani yakıtını) çölde, yolda bulunanlar
ve muhtaçlar için bir ibret ve bir istifade vesilesi kıldık!” Şimdi düşünecek
olursak şu mülahazalara ulaşabiliriz: 1-Ağaç daha ziyade dağlarda olmasına
rağmen, ‘ateş ağacı ile çölün ne alâkası var?’ denecek olursa, çöldeki ateş
ağacından maksadın, ateş yakıtı mânâsına gelen petrol olduğunu anlarız. Ekser
petrol rezervleri de çöl arazilerinde meknuzdur. 2-“Yolda bulunanların
istifadesine vesile kıldık” denirken petrolün yolcular için bu asırda olmazsa
olmazlardan biri olduğunu anlıyoruz. Bugün yolcular, otobüslerle, arabalarla, uçaklarla,
gemilerle seyahat ediyorlar. Bu vasıtaların da hemen hemen hepsi bugün için
petrol enerjisi ile hareket etmektedirler. 3-“Muhtaçlar için bir ibret ve
istifade vesilesi kıldık” denmesi de câlib-i dikkattir. En ziyade muhtaç
kişiler, çölde yaşayanlardır. Zira onun deveden başka geçim kaynağı yoktur.
Petrolün ekseriya çöllerden fışkırmasıyla dünyanın en zenginleri arasına şimdi
çöl insanları girmişlerdir. Vâkıa-73/535
PEYGAMBER BAŞKA DEĞİL ANCAK MÜJDECİ
VE UYARICI OLARAK GÖNDERİLDİ
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Ey
Resûlüm! Seni de başka değil, ancak rahmetle müjdelemen ve inanmayanları azapla
uyarman için gönderdik.” İsrâ-105/292
PEYGAMBERİN DAVASINA DÜŞMANLIKTAN
VAZGEÇİP İSLAM’A GİRERLERSE BAĞIŞLANIRLAR
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Ey
Resûlüm! O kâfirlere de ki: Eğer Peygambere ve dâvâsına düşmanlıktan vazgeçip
İslâm’a dehâlet ederlerse geçmiş günâhları bağışlanır. Eğer savaşa devam
ederlerse, zaten daha önce öyle yapanların başlarına gelen haller, gözlerinin
önünde! (Onlar gibi helâk olmayı beklesinler!) Enfâl-38/180
PEYGAMBER DE ÜMMET ÜZERİNDE ŞAHİTTİR
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Biz, sizi
vasat (orta yolu bulan, denge unsuru) bir ümmet kıldık ki, Peygamber (Habibim
Muhammed) de sizin hakkınızda şâhit olsun! (Sizin i’lây-ı Kelimetullah
misyonunuzu bihakkın yerine getirdiğinize şâhit olsun!) Bakara-143/21
PEYGAMBER EFENDİMİZ DOSDOĞRU BİR
YOLA, ALLAH YOLUNA REHBERLİK EDİYOR
Allah-ü Teâlâ Efendimizi sav överek
şöyle buyuruyor: “Habibim Ya Muhammed! Şüphe yok ki Sen, dosdoğru bir yola, Allah’ın
yoluna rehberlik ediyorsun. Göklerde ve Yer’de ne varsa hepsi, Allah’ındır.
Dikkat edin! Eninde sonunda bütün işler Allah’a döner, kararlar O’ndan çıkar.” Şûrâ-52,53/488
PEYGAMBER EFENDİMİZ İLE BABASINA (VE
ANNESİNE) ALLAH-Ü TEALA YEMİN EDİYOR
Allah-ü Teâlâ: “Yemin ederim babaya
(Peygamberimizin babasına ve annesine) ve doğan(çocuğ)a (Peygamber efendimizin
Kendisine)!” diyerek O’nun en kutlu insan, babasının da en kutlu vesile
olduğunu nazara veriyor. Beled-3/593
PEYGAMBER EFENDİMİZ, ANCAK
MÜJDELEYİCİ VE KORKUTUCU OLARAK GÖNDERİLMİŞTİR
Allah-ü Teâlâ, bu Âyet-i
Kerimesi’nde de Efendimizi başka değil, ancak cennetle müjdeleyici ve
cehennemle de korkutucu bir elçi olarak gönderdiğini beyan ediyor. Furkan-56/364
PEYGAMBER EFENDİMİZ’İN SAV
PEYGAMBERLİĞİ BU AYET İLE TASDİK EDİLMİŞTİR
Allah-ü Teâlâ, bu Ayet-i
Kerimesi’nde: “Kesinlikle Sen gönderilen peygamberlerdensin!” buyurmakla,
Efendimizin sav peygamberliğini tasdik etmiştir. İnanmayan küfre girer. Yâ
Sîn-3/439
PEYGAMBER EFENDİMİZE SAV “İBRAHİMİN
DİNİNE TABİ OL!” DİYE VAHYEDİLDİ
Allah-ü Teâlâ Peygamber Efendimize
şöyle buyuruyor: “Sonra Biz, Sana, Hanîf, Hakka yönelmiş olan İbrahim’in dinine
tabi ol! Çünki O (kefereler gibi) müşriklerden değildi, (diye) vahyettik.” Nahl-123/280
PEYGAMBER EFENDİMİZİN EZVAC-I
TAHİRATI, PAK HANIMLARI, MÜ’MİNLERİN ANNELERİDİR
Allah-ü Teâlâ, bu Ayet-i
Kerimesi’nde Peygamber Efendimizin (sav) Pak Hanımları’nın, tüm mü’minlerin
anneleri olduğunu beyan ediyor. Binaenaleyh, anne çocuk arasındaki tüm
mahremiyetler, Peygamber Efendimiz sav’in Pak Hanımları ile mü’minler arasında
da geçerlidir. Bundan dolayıdır ki Hz. Ebu Bekir, kızı Hz. Aişe’ye bu Ayet
nâzil olduktan sonra “Ey Mü’minlerin Annesi!” diye hitab ediyordu. Ahzâb-6/417
PEYGAMBER EFENDİMİZİN SAV ANA
MİSYONUNDAN BAZILARI
Efendimiz Hz. Muhammed sav’in
peygamber olarak gönderilişinin pek çok misyonu vardır. Bu misyonlardan
bazıları, bu Âyet-i Kerime’de şöyle sıralanmıştır: 1-Peygamber halka Allah’ın
âyetlerini okur ki halk, gerçekleri öğrensin, niçin bu dünyada yaşadığını
bilsin; 2-Peygamber, halkın bilemediği, ama gerçekte günah olan fiilleri
öğretsin de insanların bu günah kirlerine bulaşmalarını önlesin ve böylece
onları temiz tutsun; 3-Halka Allah’ın kitabını öğreterek Allah’ın mesajını
iletmiş olsun; 4-İnsanlara hikmet dersi versin! Cuma-2/552
PEYGAMBER EFENDİMİZİN SAV ECR-Ü
MÜKAFATI HİÇ KESİLMEZ
Allah-ü Teâlâ, Peygamber Efendimizin
sav ecrinin, mükâfâtının hiç kesilmeyeceğini bu Âyet-i Kerimesi ile haber
veriyor. (Evet! Gökte meleklerin, yerde ins-ü cânnın her dâim, bâhusus
namazdaki salât-ü selâmları, kesintisizdir. Kıyamete kadar devam edecek bu
salât-ü selâmlar, ecr-u mükâfat olarak -niyyet baz alındığından , zira kıyamet
kopmasaydı ilelebet devam edecekti- sonsuza kadar kesintisiz devam edecektir.) Kalem-3/563
PEYGAMBER GELMEDEN AZAP EDECEK OLSAYDIK
MAZERET İTİRAZLARI HAZIRDI
Allah-ü Teâlâ: “Bir peygamber
göndermeden önce kimseye azap etmeyeceğini, kanunsuz suç olmayacağını; şâyet
olsaydı o mücrimlerin: ‘Rabbimiz, ne olurdu bize bir peygamber gönderseydin de
böyle rezil ve zelil olmadan önce Senin âyetlerine uysaydık!’diye mâzeret
itirazlarını yükselteceklerini” beyân ediyor. Tâhâ-134/320
“PEYGAMBER GELMEDİ Kİ” DİYECEK
BAHANENİZ KALMADI ARTIK
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Ey Ehl-i
Kitap! Peygamberlerin arası kesildiği fetret devrinden sonra Resûlümüz
(Muhammed) geldi, her şeyi size açıklıyor. Artık hesap gününde: ‘Bize bir
müjdeleyici ve bir korkutucu peygamber gelmedi ki!’ diyecek bahâneniz kalmadı
(iman ve itaat edin!). Allah, her şeye hakkiyle gücü yetendir.” Mâide-19/110
“PEYGAMBER GELMEDİ Kİ” DİYEMESİNLER DİYE
SENİ PEYGAMBER GÖNDERDİK
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “(Habibim
Ya Muhammed!) Kıyamet günü Büyük Duruşma’da Senin halkın (Mekkeliler ve
kıyamete kadar Mekkeliler gibi olanlar), işledikleri günâhlar yüzünden
başlarına bir musibet isabet ettiğinde ‘Rabbimiz! Bize bir peygamber
gönderseydin de Senin âyetlerine uyup. mü’minlerden olsaydık’ bahânesine
sığınmasınlar diye Seni peygamber olarak gönderdik!” Kasas-47/390
PEYGAMBER GÖNDERİLMEYEN HALK CEZAYA
TABİ TUTULMAZ!
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Biz,
kendilerine peygamber göndermediğimiz hiç bir halkı cezalandırmayız!” (Evet,
bugün dünyanın bir köşesinde kendisine İslâm’ın mesajı ulaşmayan, kendisinin de
araştırma imkânı olmayan bir kimse, müslüman olmamasından dolayı Ahirette
mes’ul tutulmayacaktır. Bu âyetten bu gerçeği anlıyoruz.) İsrâ-15/282
PEYGAMBER HANIMLARI GÜNAH İŞLERLERSE
AZAPLARI İKİ KAT OLUR
Peygamberimizin Hanımları, Peygambere
hanım olmak hâsiyeti ile (Peygambere yakışacak tarzda pek zor olan züht ve
takvâyı yerine getirdiklerinden ve mü’minlerin annesi olma şerefini hâiz
olduklarından) pek büyük bir mükâfata nâil oldular. Bunun tam tersi olarak, eğer
çirkinliği âşikâr bir günâh işleyecek olurlarsa, bu günâhın bedeli olan azâbın
da onlara iki kat artırılacağı bu Ayet-i Kerime ile beyan edilmiştir. Ahzâb-30/420
PEYGAMBER HANIMLARININ SEVAPLARI DA
İKİ KAT ARTTIRILARAK VERİLİR
Peygamberimizin sav Hanımları’nın
işledikleri âşikâr günâhları, nasıl ki iki kat attırılırsa, onların işledikleri
sevapları da iki kat artırılır. Cennette onlara çok hoş rızıklar hazırlanır.
Zira onlar, başka hanımlara benzemezler. Ahzâb-31/421
PEYGAMBER HER HAL-Ü KARDA NEFSE
TERCİH EDİLİR, BU FARZ-I AYN’DIR
Allah-ü Teâlâ: “Peygamber, mü’minlere
kendi nefislerinden daha evlâdır” buyurduğundan; Peygamber Efendimiz sav, her
hal-ü kârda nefislerimize tercih edilecektir. Yani O’nun izzeti, kendi
izzetimizden; O’nun haysiyeti, kendi haysiyetimizden; O’nun şerefi, kendi
şerefimizden; O’na hakaret kendimize hakaretten önde gelir. Bu, bir Allah emri
olup tüm mü’minlere Farz-ı Ayn’dır. Ahzâb-6/417
PEYGAMBER MELEKTEN OLSAYDI YİNE DE
İNSAN SURETİNDE GÖZÜKÜRDÜ
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “(O
kâfirlerin istedikleri gibi) O’nu (peygamberi) melek kılsaydık, elbette O’nu
yine de bir adam sûretinde kılardık.” (Evet, elçi olan melek kendi sûretinde
insanlara gözükseydi, herkese inanmaktan başka yol kalmazdı. Bu da imtihan
sırrını ortadan kaldırırdı. Halbuki insan, bu dünyaya imtihan olmak için
gönderilmiştir. Nitekim Resûlüllah sav’e Cebrail as, ilk gelişi ile miraç
hadisesi dışında hep insan sûretinde; ekseriya da Ashab-ı Kirâm’dan Dıhyet-ül
Kelbi’ye benzer sûrette gelmiştir. Babil’e inen iki melek (Harut ve Marut), Hz.
İbrahim ve Hz. Lut as. lara gelen melekler de, insan sûretinde gelmişlerdir.) En’âm-9/128
PEYGAMBER NE VERİRSE ONU ALMAK, NEDEN
NEHYEDERSE ONDAN UZAK DURMAK GEREKİR
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Peygamber
size (maddi ma’nevi) ne verirse onu alın, sizden neyi yasaklıyorsa ondan derhal
kaçının!” Bu Âyet-i Kerime, Peygamber Efendimizin Şari’ (Şeriat hükmü koyucusu)
yetkisinin var olduğunun delilidir. Haşir-7/545
PEYGAMBER NİYE ARAPLARDAN GÖNDERİLDİ
DİYORLAR
Ey peygamberin kendi ırkından
gönderilmeyişi karşısında hasetlikten çatlayıp patlayanlar! Bilmez misiniz ki,
peygamberlik istemekle olmaz! Rabb-ül Alemin, onu liyakatı olana verir. Ve her
peygamber kavminin dilini konuşur. Bırakın münâkaşayı! Bakara-139/20
PEYGAMBER OLARAK İLK BEN GELMEDİM
Kİ, BANA NE VAHYEDİLDİYSE SİZE ONU SÖYLÜYORUM
Allah-ü Teâlâ, Efendimize sav,
müşriklere şöyle söylemesini vahyetti: “De ki: Ben ilk defa gelen bir peygamber
değilim ki, (daha önce gelen peygamberlerden) farklı bir şey söylemiş olayım!
(Nedir bu tepkiniz?) Hem Ben, Bana da size de ne yapılacağını bilemem! Ben, sadece
Bana ne vahyediliyorsa ona uyarım! Ve Ben, Allah’ın azâbından haber veren, apaçık
uyarıcı bir korkutucudan başka biri değilim!” Ahkâf-9/502
PEYGAMBER OLUP DA DÜŞMANI OLMAYAN
YOKTUR!
Allah-ü Teâlâ, bu Âyet-i
Kerimesi’nde: “(Ey Resûlüm!) İşte böylece her peygamber için mücrimlerden
(günâhkârlardan) bir düşman ortaya çıkardık. Fakat tasalanma, hidâyet edici
olarak da, yardımcı olarak da Rabbin Sana yeter de yeter!” buyurarak hiçbir
peygamberin düşmansız olmayacağını (tabi ki, peygamberin olmadığı çağlarda
peygamber vârislerinin de düşmansız olmayacağını) beyân eder. Furkan-31/361
PEYGAMBER ÖLDÜREN KAVİM
İsrailoğulları Allah`ın âyetlerini
inkâr ediyor ve haksız yere peygamberleri öldürüyorlardı. Haddi aşanlar olunca
da Allah`ın gazabına uğradılar. Bakara-61/8
PEYGAMBER SİZİ BOŞAYACAK OLURSA
BİLİN Kİ
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Ey
peygamberin hanımları! Eğer O, sizi boşayacak olursa, olur ki, Rabbi O’na
(sizin yerinize), sizden daha hayırlı, müslüman, mü’mine, itaatkâr, tevbe eden,
ibâdet eden, oruç tutan dul veya bâkireler olarak başka zevceler nasib
edebilir.” Tahrîm-5/559
PEYGAMBER VE KİTAP GÖNDERİLİŞ SEBEBİ
Önceleri insanlar, tek bir ümmet
olarak bir ve beraber iken ihtilâfa düşüp ayrıştılar. Allah da aralarında
hükmetmesi için peygamber ve kitap gönderdi. Ancak yine de zulüm ve haset
sâikasıyla ihtilâfa düştüler. Allah da, ihtilâflı hususlarda Hakka itaat
edenleri, izniyle hidayet eyledi (de ötekiler kaybetti). Bakara-213/32
PEYGAMBER, PEYGAMBERDEN ÜSTÜN OLUR
MU?
Evet, olur! Zira Allah-ü Teâlâ bu
Âyet-i Kerimesi’nde: “peygamberlerin bazısını, bazısına üstün kıldık!”
buyuruyor. Bakara-253/41
PEYGAMBERE DESTEK VERMEK ÜMMET
ÜZERİNE BİR FERİZADIR
Allah-ü Teâlâ, “O’na (Allah’a)
yardım edesiniz!” emrettiğinden; O’na yardım etmek, O’nun Dini ve peygamberine
yardım etmek demektir. Bu nedenle Peygamber Efendimize sav (O’nun bedenen
olmadığı daha sonraki asırlarda O’nun vârisleri olan Mürşid-i Kâmil Âlimlere)
destek vermek, ümmet üzerine bir ferîzadır. Fetih-9/510
PEYGAMBERE KAYITSIZ ŞARTSIZ TESLİM
OLANLAR KURTULDU
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Ey Âdem’in
evladları! Size içinizden âyetlerimi anlatan peygamberler gelir de, kim onlara
karşı gelmekten sakınır, nefsini ıslah ederse artık onlara hiçbir korku yoktur,
onlar mahzun da olmayacaklardır.” (Evet, ebedî olarak kurtuluşa ermek isteyenlerin,
son peygamber Hz. Muhammed Mustafa sav’in Sünnet-i Seniyyesi’ne ittiba’dan
başka çareleri olmadığı, bu Âyet-i Kerîme’den anlaşılıyor.) A’râf-35/153
PEYGAMBERE SORU SORARAK KENDİNİZİ
SIKINTIYA SOKMAYIN!
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Ey iman
edenler! Size açıklandığı zaman hoşunuza gitmeyecek şeylerden peygambere soru
sormayın! Buna rağmen Kur’an indirilirken, (peygamber aranızda yaşarken) onları
sorarsanız, size (hükmü) açıklanır (da sıkıntıya düşersiniz. Bununla beraber
daha önceki sorduklarınızı) Allah affetti. Çünki Allah, Ğafûr’dur, Halîm’dir. Sizden
önce bir topluluk, peygamberlerine o kabil şeyler sormuştu da kendilerine
verilen şeyleri kabul etmediklerinden dolayı kâfir olmuşlardı.” Mâide-101,102/123
PEYGAMBERE SUİKAST HER ÜMMET TARAFINDAN
TEŞEBBÜS EDİLEN BİR ŞEYDİR
Her ümmet, peygamberini öldürmeye
teşebbüs etmiştir. Tâ ki O’nu öldürmekle getirdiği dini yok etmiş olsunlar! Ama
Allah da onları azâbıyla yakalayıvermiştir. Son peygamber Efendimiz’den sav
sonra peygamber gelmeyeceğinden peygamberin vârisi olan Mürşid-i Kâmillere de
aynı sûikasdın yapılması küfrün muktezasındandır. Elhak tarih boyu müceddid
adlı bu Mürşid-i Kâmillere de bu sûikast yapılmıştır. Mü’min-5/466
PEYGAMBERİ YALANLAMAK, ONUN
MİSYONUNA KARŞI GELMEK, AZABI ÜZERLERİNE HAK EDER
Nûh, Âd, Semûd, Lût ve Eyke halkları
ile Firavun kendilerine gönderilen peygamberleri yalanlamışlar ve dâvâlarına
(misyonlarına) karşı çıkmışlardı. Sonunda bu davranışları, azâbın üzerlerine
Hak olarak inmesine sebep oldu da helâk oldular. Siz ey Mekkeliler! (Neyinize
güveniyorsunuz?) Bunlar, başka değil, ancak bir tek sayhayı (Sûr’a üfürülüşü)
bekliyorlar. Ama onun (bir hayvanın ikinci sağımı kadar bile) gecikmesi yoktur.
(Yakınlıktan kinâye!) Sâd-14,15/452
PEYGAMBERİ YALANLAMIYORLAR AMA ALLAH’IN
AYETLERİNİ İNKAR EDİYORLAR
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “(Habibim
Ya Muhammed!) Onların (müşriklerin) söyledikleri seni gerçekten üzüyor, biliyoruz.
Halbuki onlar Seni yalanlamıyorlar (Senin yalan söylemediğini biliyorlar);
fakat o zalimler, Allah’ın âyetlerini bilerek inkâr ediyorlar.” (Ebu Cehil, bir
gün Resûlüllah’a sav: “Ya Muhammed! Biz Seni yalanlamayız, çünki doğru olduğunu
biliriz. Ancak bize getirdiğin âyetlere inanmıyoruz!” demesi üzerine Efendimizi
teselli babında bu Âyet-i Kerime nâzil olmuştur.) En’âm-33/130
PEYGAMBERİMİZ BAŞKA HANGİ GÖREVLERİ
YERİNE GETİRMEK ÜZERE GÖNDERİLDİ?
Bu Ayet-i Kerime’de Yüce Allah
Peygamberimizi “insanlar hakkında bir şâhit; bir müjdeci; bir uyarıcı, korkutucu;
Kendi izniyle insanları Allah yoluna da’vet eden bir da’vetçi ve aydınlatıcı
bir lâmba olarak gönderdiğini” beyan ediyor. Ahzâb-45,46/423
PEYGAMBERİMİZ HZ. MUHAMMED SAV DE
DİĞER PEYGAMBERLER GİBİ BİR PEYGAMBERDİR
Hz. Muhammed sav, daha önce gelip
geçmiş tüm peygamberler gibi eğri yolun encâmından korkutan, Allah’ın azâbından
haber vererek insanları yanlışlıklarına karşı uyaran bir Peygamberdir. (Hıristiyanların
Hz. İsa as’a atfettikleri gibi insan üstü bir varlık değildir, içimizden
biridir.) Necm-56/527
PEYGAMBERİMİZ HZ. MUHAMMED SAV, EVRENSEL
OLAN YEGANE PEYGAMBERDİR
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Habibim Ya
Muhammed! Seni bütün insanlara Resûl olarak gönderdik. Allah’ın buna şâhit
olması, yeter (de artar bile)! Nisâ-79/89
PEYGAMBERİMİZ SAV, HANIMLARINA NİÇİN
BOŞANMA TEKLİFİ YAPMIŞTI?
Hicretin 5. Yılı’ndan itibaren Müslümanların
ekonomik durumları nisbeten iyileşince herkes gibi Efendimizin Hanımları da bu
refahdan istifade etmek istediler, gayet cüz’i de olsa bazı dünyalıklar talep
ettiler. Allah-ü Teâlâ da bu Ayet-i Kerimeyi indirerek: “Ey Peygamber!
Zevcelerine de ki: Eğer dünya hayatını ve süsünü arzu ediyorsanız gelin size
boşama bedelini vereyim ve sizi güzelce boşayayım; yok eğer Allah’ı, Resûlünü
ve Ahiret mülkünü istiyorsanız, hiç şüphesiz ki Allah, içinizden iyilik eden
siz hanımlara pek büyük bir mükâfat hazırlamıştır.” buyurdu. Ahzâb-28,29/420
PEYGAMBERİMİZ VAZİFESİ KARŞILIĞINDA HALKLARDAN
HİÇ BİR ŞEY ALMAZDI
Allah-ü Teâlâ, bu Âyet-i
Kerimesi’nde, Peygamber Efendimizin tebliğ vazifesi karşılığında kimseden bir
ücret talep etmediğini, talebinin sadece dileyen bir kişinin, Rabbine giden
yolu bulması olduğunu bildiriyor. Furkan-57/364
PEYGAMBERİMİZE ANCAK DİĞER
PEYGAMBERLERE SÖYLENEN ŞEYLER SÖYLENMİŞTİR
Bu Ayet-i Kerimesi’nde Yüce Allah,
Peygamberimize: “Habibim Ya Muhammed! Sana ancak diğer peygamberlere söylenen şeyler
söyleniyor” hitabıyla, diğer ümmetlere yüklenenden fazla ekstra bir yükün,
Ümmet-i Muhammed’e yüklenmediğini beyan ediyor. Fussılet-43/480
PEYGAMBERİMİZİN GELECEĞİ, ÖNCEKİ SEMAVİ
KİTAPLARDA BİLDİRİLMİŞTİ
O secdeye kapanan Ehl-i Kitap
mü’minleri, şöyle derler: “Rabbimizi tenzih ederiz; gerçekten Rabbimizin
kitaplarımızda haber verdiği üzere Ahir Zaman Peygamberi hakkındaki va’di, doğrusu
yerine getirilmiş oldu.” O kutlular, yine ağlayarak yüzüstü secdeye kapanırlar.
İsrâ-108,109/292
PEYGAMBERİMİZİN GÖNDERİLİŞİNDEKİ
BAZI HİKMETLER:
Allah-ü Teâlâ: “1-Size Âyetlerimizi
okuması; 2-Sizin günâhlardan temizlenerek tertemiz olmanızı sağlaması; 3-Size
Kitap ve Hikmeti öğretmesi; 4-Bilmediğiniz nice şeyleri size öğretmesi için
aranızdan birini (Habibim Muhammed’i) peygamber olarak gönderdik” buyuruyor. Bakara-151/22
PEYGAMBERİMİZİN GÖNDERİLMESİ,
MÜ’MİNLERE BÜYÜK BİR LÜTUFTUR
Allah, kendi içlerinden birini, peygamber
göndermekle mü’minlere büyük bir lütuf ve inâyette bulunmuştur. Çünki O
Peygamber, onlara Allah’ın âyetlerini okuyor, onları günâhlardan arındırıyor, kitap
ve hikmeti öğretiyor. Halbuki onlar, daha önce besbelli bir sapıklık
içerisindeydiler. Âl-i İmrân-164/70
PEYGAMBERİMİZİN HANIMLARINA ŞEYTANİ
BİR TAMAHTA BULUNAN MAHVOLUR
Bu Ayet-i Kerime’de Yüce Allah,
Peygamberimizin sav Hanımları’na (mahremi olmayan) yabancı erkeklerle
konuşurlarken, konuşmalarını yumuşak bir edâ ile yapmamalarını, zira böyle bir
durumda kalbinde hastalık bulunanların şeytani bir tamahta bulunabileceğini, dolayısı
ile (her biri annemiz, hattâ Peygamber hanımı olma hâsiyeti ile annemizden öte
bir annemiz olduğundan, annesine şeytani bir tamahta bulunmakla şen’i bir
vartaya düşen o tamahkârın) Ahiret hayatının mahvolacağını tembihliyor. Bu
tembih, aslında o tamahta bulunabilecek kalbinde hastalık bulunan mü’minin
lehine bir Şefkat-i İlâhiyyedir. Ahzâb-32/421
PEYGAMBERİMİZİN PEYGAMBERLİĞİNE
ALLAH ŞAHİTLİK EDER
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “(Onlar,
Senin peygamberliğine şâhitlik etmeyedursunlarlar,) fakat Allah, kendi ilmiyle
Sana indirdiği Kur’an ile Senin peygamberliğine şâhitlik eder, melekler de
şâhitlik ederler. Ve şâhit olarak Allah yeter!” Nisâ-166/103
PEYGAMBERİMİZİN REFİK-UL A’LAYA
YÜKSELİŞİNDE HZ. EBU BEKİR’İN OKUDUĞU AYET
Allah-ü Teâlâ: “O, ölür veya
öldürülürse, siz gerisin geriye dinden mi döneceksiniz?” buyuruyor. Âl-i
İmrân-144/67
PEYGAMBERİMİZİN SAV HANIMLARININ
VAKARLARIYLA EVDE OTURMALARI TEMBİHLENİYOR
Bu Ayet-i Kerime’de Yüce Allah,
Peygamberimizin sav Hanımlarının vakarlarıyla evde oturmalarını, süslenip dışarı
çıkmamalarını tembih ediyor. Zira onlar, başka kadınlar gibi olmadıklarından, Peygamber
zevcesi ve Mü’minler annesi oldukları hâsiyetiyle herhangi bir erkeğin onlar
hakkında şeytanî bir tamaha kapılması, onun Ahiret hayatının mahvolmasına
sebebiyet vereceğinden bu tembih yapılmıştır. Ahzâb-33/421
PEYGAMBERİMİZİN VEFATINDAN SONRA
HANIMLARINI NİKAHLAMAK, HARAMDIR
Peygamber Efendimiz sav’in
vefatından sonra Ezvâc-ı Tâhiratını bir erkeğin nikâhlamasının haram kılındığı,
bu Ayet-i Kerime’de açıkça bildirilmiştir. Hem onların annelerimiz olduğu başka
Ayette bildirilmiştir. Ahzâb-53/424
PEYGAMBERİN BİR MİSYONU DA ALLAH’IN
KULLARINI KÜFÜRDEN KURTARMAKTIR
Allah-ü Teâlâ bu Âyet-i
Kerimesi’nde: “Sizi küfür karanlıklarından iman nuruna çıkarmak için apaçık
âyetleri hâvi Allah’ın indirdiği Zikri (Kur’an’ı) okuyan bir peygamber (var
aranızda)” buyururken; peygamberin bir misyonunun da şefkatle insanların
ellerinden, eteklerinden tutup küfür karanlıklarından iman nuruna çıkarmak
olduğunu anlıyoruz. Talâk-11/558
PEYGAMBERİN DA’VETİNE İCABET EDİP
YEMEK YİYEN, ORADA OTURUP SOHBETE DALAMAZ
Peygamber Efendimiz sav, bazı
sahabeleri yemeğe da’vet ediyordu. Fakat yemek sonrası oturup sohbet edenlere,
sıkılmasına rağmen bir şeyler diyemiyordu. Bu Ayet-i Kerime Ashâb-ı Kiram Efendilerimizi
bu hususta uyararak yemekten sonra peygamberin evini derhal terk etmelerini
emir buyurmaktadır. (Bu Ayet-i Kerime peygamberin huzurunda sükûnet içinde
edebimizle durmayı amirdir. Bugün de Ravzay-ı Mutahharaya mülâki olan her bir
mü’min, orada ilim, Kur’an ve Salât-ü Selâm dışında dünya lâkırtılarında
bulunmamalıdır. Peygamberi rahatsız etmemek Allah’ın emridir.) Ahzâb-53/424
PEYGAMBERİN EVİNE YEMEK YEME
MAKSADIYLA DA OLSA DA’VETSİZ GİDİLMEZ
Peygamber Efendimizin sav evine
yemek yeme maksadıyla da olsa o da’vet etmeden gidilmez. Ahzâb-53/424
PEYGAMBERİN GÖREVİ TEBLİĞDİR; YOKSA
KULAKLARINDAN TUTUP HİZAYA GETİRMEK DEĞİLDİR
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Resûlüm!De
ki: Benim görevim, sadece Allah’ın mesajlarını tebliğ etmektir (Yoksa, insanların
kulaklarından tutup sağdan hizaya getirmek değildir). Kim Allah’a ve Resûlüne
isyan ederse, (bilsin ki) ona cehennem ateşi vardır. Hem onlar, orada
kesintisiz ve ebedî olarak kalıcıdırlar. Cin-23/572
PEYGAMBERİN GÖREVİ, İNSANLARI ZOR
KULLANARAK İMANA GETİRMEK DEĞİLDİR; İRŞÂDDIR!
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “(Habibim
Ya Muhammed!) İşte böyle! Sen insanları irşâd etmeye devam et! Zaten Senin
görevin, hakikatleri insanlara duyurmak ve onları irşâd etmektir. Yoksa Sen zor
kullanarak insanları Hakk’a tabi kılacak bir zorba değilsin!” Ğâşiye-21,22/592
PEYGAMBERİN HANIMLARI ANNELERİMİZ DE
OLSA ONLARA PERDE ARKASINDAN SORMALIYIZ
Bu Ayet-i Kerime, peygamber
Efendimizin sav hanımlarına bir şey soracak olsak annelerimiz olmalarına rağmen
soracaklarımızı perde arkasından sormamızı amirdir. Böyle olması, hem
soranların, hem de annelerimizin kalbleri yönünden daha nezih olanıdır. Ahzâb-53/424
PEYGAMBERİN HOŞLANMAYACAĞI BİR
KONUDA BİRBİRLERİYLE YARDIMLAŞILAMAZ
Peygamberin sav bir hanımına verdiği
bir sırrı, o hanımı başka bir hanımına ifşâ edince Allah-ü Teâlâ bu durumu hoş
görmeyerek şöyle ferman etti: “Ey peygamber hanımları! Eğer ikiniz de Allah’a
tövbe ederseniz ne a’lâ! Çünki kalbleriniz, peygamberin hoşlanmayacağı bir şeye
meyletmiştir. Eğer O’na karşı ikiniz, (O’nun hoşlanmayacağı şeye devam ile)
birbirinizle yardımlaşırsanız, bilin ki, Allah da O’nun Mevlâsıdır,
yardımcısıdır. Cebrail, mü’minlerin salih olanları ve bunları müteâkip melekler
de O’na yardımcıdır.” Tahrîm-4/559
PEYGAMBERİN HUZURUNA ÇIKMADAN ÖNCE
SADAKA VERİN BİR FERMAN-İ İLAHİDİR
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Ey iman
edenler! Resûlüllah ile baş başa görüşeceğiniz zaman, bu özel görüşmeden önce
bir sadaka takdim edin! Bu sizin için günahlarınızın affına medar olması
cihetiyle daha hayırlı ve daha temizdir. Sadaka olarak verebilecek bir şey
bulamazsanız Allah sizi bundan muaf tutar, çünki Allah Ğafûr’dur, Rahîm’dir.”
‘Sizi muaf tutar’ kelâmı ile bu emr-i İlâhî’nin, bir vücûbiyet değil de bir
mendûbiyet ifade ettiğine Alimlerimiz kâni olmuşlardır. Buradan şunu da
anlıyorum ki, bugün de olsa Ravza-i Tahire’ye, Resûlüllah’ın sav huzuruna
çıkmadan önce -imkânı olanlar- sadaka vermelidirler. Çünki Resûlüllah sav,
bizlerden haberdardır; madem öyledir, O’nun huzuruna sadaka vermeden çıkmak
-günah olmasa da- edebe aykırıdır. Sadaka veremeyecek kadar imkânı olmayanlara
Allah-ü Teâlâ, şu kolaylığı gösteriyor: Öyleyse namazı hakkıyla ifa edin, (mükellefi
olduğunuzda) zekatı verin, Allah’a ve Resûlüne itaat edin! Allah, bütün
yaptıklarınızdan haberdardır. (Umre ve Hac yolcularına duyurulur!) Mücâdele-12,13/543
PEYGAMBERİN KONUŞMALARI VAHYE
DAYANIR, KENDİNDEN KONUŞMAZ
Allah-ü Teâlâ: “O (Peygamber) kendi
hevâ ve hevesinden konuşmuyor, O (nun söyledikleri), kendisine vahyolunan
(bildirilen) vahyden (Kur’an Âyetleri’nden) başka bir şey değildir!” buyuruyor.
Vahy, iki kısımdır: 1-Vahy-i Sarîhî’dir: Peygamberimizin bu vahylerde
müdâhalesi yoktur. Kur’an Âyetleri ve bazı Kudsî Hadisler gibi. 2-Vahy-i
Zımnî’dir: Kaynağı yine vahy olan Sünnet-i Seniyyeleri’dir. Bu Sünnetlerinin
dahi özü, vahye ve ilhama istinad eder, fakat tafsilatı ve tasviratı Efendimize
sav aittir. Necm-3,4/525
PEYGAMBERİN VAZİFESİ TEBLİĞDİR
Peygambere düşen vazife, ancak
tebliğdir. Mâide-99/123
PEYGAMBERİNE ALLAH NASIL YARDIM
ETMİŞTİ?
Kavminin kendisini dinlememeleri
karşısında şikayetini Allah’a yapan peygamberinin duâsına Allah-ü Teâlâ, şu
şekilde icâbet etti: 1-Sen tasalanma! Onlar çok geçmeden pişman olacaklardır
(şimdi pişmanlık içinde kıvranmaktadırlar). 2-O kâfirlere korkunç bir ses
göndermiş de o ses, onları bastırıvermiştir ve
adâlet yerini bulmuştur. 3-Onlar sel süprüntüsü hâlini almıştır. 4-O
zalimler topluluğu, helâk olsun ve helâk oldu! 5-Onlardan sonra Allah, yeni bir
nesil yaratarak peygamberlerine destek verdi. Mü’minûn-40,42/343
PEYGAMBERLER BABASI ÜNVANI, HANGİ
KUTLU NEBİYE AİTTİR?
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Biz
İbrahim’e (evlat ve torun olarak) İshak ile Yakub’u ihsan ettik. Hem
peygamberliği ve kitabı onun neslinden gelenlerle devam ettirdik. O’na dünyada
da mükâfatını verdik, hiç şüphesiz ki O, Ahirette de sâlihlerden olacaktır.
(İsrailoğulları peygamberleri Hz. Yakub neslindendir. Bizim peygamberimiz
Muhammed sav de Hz. İbrahim’in diğer oğlu İsmail as’ın neslindendir.) Ankebût-27/398
PEYGAMBERLER DE HERKES GİBİ BİRER
BEŞERDİRLER
Resulleri onlara dediler ki: “Evet, biz
de sizin gibi beşerden başka bir şey değiliz!” İbrahim-11/256
PEYGAMBERLER ELLERİNDE AÇIK
DELİLLERLE, MU’CİZELERLE GELİRLER
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Biz,
Peygamberlerimizi açık delillerle, mu’cizelerle gönderdik.” Binaenaleyh,
mu’cizeleri olmayan, çakma peygamberlik taslayan sahtekârlara takılıp da
Ahiretini harap etme! Hem gelmeyecek ki! Hadîd-25/540
PEYGAMBERLER EŞ, ÇOLUK VE ÇOCUK
SAHİBİ OLABİLİRLER Mİ?
“Elbette! Allah bir çok peygamberler
göndermiş, onlara eş ve evlâtlar ihsân etmiştir. Onlar melek değiller ki, olmasın!”
Ra’d-38/253
PEYGAMBERLER GÜNAHSIZ KİMSELERDİR
Allah-ü Teâlâ: “Onların hepsi de en
hayırlı insanlardandır” Âyet-i Kerimesi’yle peygamberlerin hepsinin günâhsız
olduğunu beyan etmiş oluyor. Sâd-48/455
PEYGAMBERLER HALKTAN HİÇBİR ÜCRET
ALMAZLAR
Allah-ü Teâlâ peygamber Efendimize
şöyle vahyetti: “(Ey Resulüm!) De ki: Sizden bir ücret istemişsem (ki, öyle bir
şey vaki olmamıştır) o sizin olsun! Benim ücretim yalnız Allah’a aittir ve O, her
şeye şâhittir.” Sebe’-47/432
PEYGAMBERLER KENDİ ALEYHLERİNE DE
OLSA HAKKI TEBLİĞ ETMEKTEN ÇEKİNMEZLER
Peygamber Efendimiz sav, kendine
vahyedilen bir hususu, tebliğ etmeme gibi bir ruhsata sahip olsaydı, Zeynep
Vâlidemizin Nezd-i İlâhi’de Kendisine nikâhlanmasını tebliğ etmezdi. Çünki
evlatlığı Zeyd’den boşanmış olması hâsiyeti ile o günkü anlayışa göre bu,
olmayacak bir şeydi. Halbuki böyle bir ruhsata sahip olmadığından Efendimiz bu
nikâh keyfiyetini, kendisine zor gelse de hem tebliğ etmiş, hem de
uygulamıştır. Zira tebliğ, peygamberlerin asli vazifesidir. Ahzâb-39/422
PEYGAMBERLER SÜS OLSUN DİYE
GÖNDERİLMEDİ
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Biz, hiçbir
peygamberi, Allah’ın izni ile kendisine itaat olunmaktan başka bir gaye ile
göndermedik. Eğer o günâh işleyerek nefislerine zulmedenler, Sana gelip de
Allahtan mağfiret isteselerdi ve Sen de bağışlanmalarını dileseydin; elbette
Allah’ı tövbeleri kabul eden, pek merhametli bulacaklardı.” Nisâ-64/87
PEYGAMBERLER ŞİKAYETLERİNİ HEP
ALLAH’A YAPMIŞLARDIR
O peygamberler, lâf söz dinlemez
kavimlerine karşı şikayetlerini Allah’a yapmışlar ve O’ndan yardım
istemişlerdir. Mü’minûn-39/343
PEYGAMBERLER ÜMMETLERİNİN
HİDAYETLERİ İÇİN ÇABALARKEN ŞEYTAN NE YAPAR?
Allah-ü Teâlâ bu âyetinde yüklü
mesajlar veriyor. Şöyle ki: 1-Ey Resûlüm, kederlenme! Senden önceki bütün
peygamberler de ümmetleri için bir temennide (hidâyetlerini istemede)
bulunduklarında şeytan mutlaka devreye girmiş ve o ümmetlere vesvese vermiştir.
2-Şeytan, peygamberlerin kutlu mesajlarını bulandırmak ister, kalbe olmadık
şüpheler ve vesveseler atar ki, o kutlu mesajı kırsın, tesirsiz hale getirsin!
3-Ama Allah, şeytanın attığı o vesveseyi kırar, meydanı ona bırakmaz. 4-Şeytan,
bu çabası ile ümitleri kırmak ve ilâhî mesajın algılanmasını önlemek ister. Ama
Allah, mesajların müstait kalblerde ma’kes bulmasını yaratarak âyetlerini
muhkem kılar. (5-Tüm peygamberler ve ümmetlerine musallat olan şeytan, Efendimizden
sonra “nasıl olsa daha artık peygamber gelmeyecek” diyerek yan gelip yatacak
değildir. Peygamberin mesajıyla dopdolu tüm Vâris-i Nebi ve kardeşleriyle de
elbette uğraşacaktır ve uğraşıyor!) Hacc-52/337
PEYGAMBERLER YERLEŞİM BİRİMLERİNİN
EN MERKEZİ OLAN YERLERİNDE ZUHUR EDERLER
Peygamberler, kıyıda köşede değil
de, ana kent olarak tabir olunan yerleşim birimlerinin en merkezi yerlerinde zuhur
ederler. Kasas-59/391
PEYGAMBERLER YİYEN, İÇEN, HERKES
GİBİ YAŞAYIP ÖLENLERDEN OLUR, TA ÖRNEK OLABİLSİN
Allah-ü Teala, bu âyetinde
peygamberlerini insanlar arasından seçtiğini, onların da tıpkı diğer insanlar
gibi yediklerini, içtiklerini, yaşayıp öldüklerini belirtir ki diğer insanlara
rehber olabilsinler. Hayat tarzı bizim gibi olmayan, yemeyen, içmeyen, evlenmeyen,
çoluk çocuk sahibi olmayan meleklerden peygamber gönde rilseydi, insanlara
mahsus konularda rehberlik edemezlerdi. Enbiyâ-8/321
PEYGAMBERLER, HEP ŞEHİRLERDE
OTURANLARDAN SEÇİLMİŞLERDİR
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Senden
önce (bedevîlerden ve kadınlardan değil de) başka değil, ancak şehirlerde
oturanlardan vahye mazhar ettiklerimiz (peygamberlikle şereflendirdiklerimiz),
birtakım erkeklerdi.” Yûsuf-109/247
PEYGAMBERLER, MELEKLERİ VE PEYGAMBERLERİ
RAB EDİNİN DE DEMEZ!
Hiçbir peygamber, kalkıp insanlara:
“Melekleri ve peygamberleri Rabler edinin!” de demez. Onlar hiç, müslüman
olduktan sonra sizin küfre dalmanızı, emreder mi? Olacak iş değil! Âl-i
İmrân-80/59
PEYGAMBERLER, PEYGAMBER OLMALARI
NOKTASINDA FARKLI DEĞİL, BİRDİRLER
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Allah’a ve
Resûllerine iman edip, peygamber olmaları noktasında aralarında ayırım
gözetmeyenler var ya, onların mükâfatlarını Allah, ileride verecektir. Allah,
Ğafûr’dur, Rahîm’dir.” Nisâ-152/101
PEYGAMBERLERDEN BAZILARINI EFENDİMİZ
BİLİYORDU, BAZILARINI DA BİLMİYORDU
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “ (Habibim
Ya Muhammed!) Daha önce Sana kıssalarını anlattığımız peygamberler yanında,
Sana kıssalarını anlatmadığımız nice peygamberler de gönderdik.” Nisâ-164/103
PEYGAMBERLERE DE TEBLİĞ EDİP
ETMEDİKLERİ SORULACAK
Allah-ü Teâlâ buyuruyor:
“Peygamberlere de tebliğ edip etmediklerini elbette soracağız!” A’râf-6/150
PEYGAMBERLERE KARŞI GELEN, DİKLENENLERİN
İŞİ ALAYDIR, İNKARDIR, İFTİRADIR
Peygamberlere karşı gelenler, öncelikle
toplumun hep eşrâf, müstekbir takımı olmuştur. Güç ile, zenginlik ile itibar
görmeleri, onları azdırmış; Allah elçisine itaat etmeleri, kendilerine
sıradanlaşma ve itilip kakılma gibi gelmiştir. Bu küfri izzetlerini kurtarmak
için de var güçleriyle Allah Elçileri ile mücâdele etmişler, akla ziyan her
şeyi söylemişlerdir. Şöyle demişlerdir: 1-Sizin gibi yiyip içenlerden Allah
elçisi mi olurmuş? 2-İnsan kendisi gibi birine itaat ederse onda şeref ve
haysiyet mi kalır? İnsanın bir izzeti vardır! 3-Bakın diyor ki, insan öldükten
sonra tekrar diriltilecekmiş! Kemikleri bile ufalanmış, toz toprak olmuş insan
mı diriltilecek? Görüyorsunuz saçmalıyor! 4-Mezardan çıkartılacakmışız! Ne kadar
da uzak bir iddia! Hani şimdiye kadar çıkan birisi mi var? 5-Biz yaşadığımıza
bakarız, ütopyayla işimiz yok! Hayat dünyadaki hayattır, yaşarız ve ölürüz.
Hepsi bu kadar! Sen yaşamını değerlendirmene bak! 6-Bu adam (peygamber)
uydurduğunu Allah’a mal eden bir iftirâcıdan başka bir şey değildir. Hiç bir
sûrette O’na inanmayız! Size yol gösteren, iş veren bizlere mi inanacaksınız, yoksa
“Ben Allah’ın elçisiyim!” diyen şu mecnûna (!) mı? Böyle şeyler diyerek halkın
inanmasının önüne geçiyorlardı. Mü’minûn-33,38/343
PEYGAMBERLERİ EŞMUİL AS DEDİ Kİ
İsrailoğullarının peygamberi Eşmuil
as, Tâlût’un hükümdarlığına olan itirazlarına karşılık onlara şöyle dedi:
“Allah Tâlût’u size üstün kıldı. O’na geniş bir ilim ve sağlam bir vücut verdi.
Hem biliniz Allah hakimiyeti dilediğine verir. O’nun hükümdarlığının alameti, meleklerce
taşınan bir sandığın size gelmesidir ki o sandıkta: a) Rabbinizden bir sekine
var. b) Musa ve Harun’ un bıraktıklarından birtakım şeyler vardır. Bakara-247-248/39
PEYGAMBERLERİ ÖLDÜRÜYORLARDI
Yahudiler, Tevrat`a inanmalarında da
samimiyetsizdirler. Çünki Tevrat`a rağmen peygamberleri öldürüyorlardı. Bakara-91/13
PEYGAMBERLERİ YALANLAMAK, YANİ
ONLARIN GETİRDİĞİ MESAJLARI YOK SAYMAK NE GETİRE?
Hangi topluluk ki, peygamberini
yalanlar, O’nun getirdiği İlâhî mesajlara bîgâne kalır, sanki yokmuş gibi
sayarak davranırsa, o topluluğun üzerine Allah’ın azâbının inmesi Hak olur. Kâf-14/517
PEYGAMBERLERİ YALANLAYANLARIN
AKIBETİ HEP AZAPLA NOKTALANMIŞTIR İBRET ALINA!
Daha önceki milletler, peygamberlerini
yalanlamışlardı da hak ettikleri azap, hiç ummadıkları bir yerden gelivermişti.
Böylece Allah, onlara dünya zilletini taddırmış oldu. Ahiret azâbı, elbette
daha büyüktür. Keşke bilselerdi! (Ey Mekkeliler ve kıyamete kadar onların
izinden gidenler! İbret alın!) Zümer-25,26/460
PEYGAMBERLERİN GÖNDERİLİŞ NEDENİ
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Biz,
müjdeleyici ve aynı zamanda korkutucu olarak nice peygamberler gönderdik ki, o
peygamberlerden sonra insanların, Allah’a karşı bir mâzeretleri olmasın! Allah
Azîz ve Hakîm’dir.” Nisâ-165/103
PEYGAMBERLERİN GÖNDERİLİŞ SEBEBİ
ŞUNDANDIR
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “(Habibim
Ya Muhammed!) Senin Rabbin, haberleri olmaksızın zulümleri sebebiyle şehirlerin
halkını, (merhametinden) helâk etmemek için peygamberlerini gönderir de kulak asmazlarsa
(isyândaki inatlarından dolayı) onları helâk eder.” (Bu âyetten şunu anlıyorum:
Kanunsuz suç olmaz, yani suçluya ceza verebilmek için suçtan önce onun yasak
olduğunu bildiren bir kanunun olması lâzım. Aksi takdirde zulüm olur. İşte
peygamberler, Allah adına kanunları ortaya koyarlar, tâ ki suçlunun itiraz
edecek bir mâzereti kalmasın!) En’âm-131/143
PEYGAMBERLERİN HEPSİNİ ALLAH KIYAMET
GÜNÜ TOPLAYACAK
Gün (kıyamet günü) gelecek, Allah, peygamberleri
toplayacak da: “Ümmetinizi da’vet ettiğinizde onlardan nasıl bir cevap
aldınız?” buyuracak. Onlar da: “Senin her şeyi hakkıyla bilen ilmin yanında
bizim bilgimiz yok, zira gayıplara vakıf olan, yalnız Sen’sin!” diyecekler. Mâide-109/125
PEYGAMBERLERİN HERKES GİBİ YİYİP
İÇMESİ İNSANLARIN BİRBİRİYLE İMTİHAN OLMASI İÇİNDİR:
Efendimize sav peygamberliği
yakıştıramayan, “böyle peygamber mi olur? Baksana herkes gibi yiyip içiyor, çarşıda
pazarda geziyor” diyen müşriklere karşı Allah-ü Teâlâ ferman ediyor: “(Habibim
Ya Muhammed!) Senden önceki peygamberler de yer içer, çarşıda gezerlerdi.
Aranızdan birini peygamber olarak göndermemiz, sizi birbirinizle imtihan
etmemiz içindir. Bakalım sabredecek misiniz, sabretmeyecek misiniz? Rabbin, her
şeyi hakkıyle görendir.” Furkan-20/360
PEYGAMBERLERİN ORTAK MESAJI
Peygamberimize de daha önceki bütün
peygamberlere de ortak olarak gelen vahiy şudur: “Benden başka ilah yok!
Öyleyse yalnız Bana ibâdet edin!” Enbiyâ-25/323
PEYGAMBERLERİN ORTAK PAYDALARINDAN
BAZILARI
Bütün peygamberler: a) Hayırlı
işlerde koşuşurlar, b) İyilikte yarışırlar, c) Ümit ve endişe içinde Rablerine
yakarırlar, d) Allah’a gönülden bağlı kimselerdir.
Enbiyâ-90/328
PEYGAMBERLERİN SAYISINI ALLAH BİLİR
Kur’an-ı Kerim’in bu Ayetinde
Allah-ü Teâlâ, Efendimize “Sen’den önce de peygamberler gönderdik, Onların bir
kısmını Sana anlattık, bir kısmını ise anlatmadık” buyuruyor. Evet, Kur’an-ı
Kerim’de 25 peygamberin adı geçer. Bu 25’e ilâveten 3 Kutlu’dan da bahsedilir
ki bunlar, peygamber midir değil midir onu da Allah bilir. Bir Hadis-i Şerif’te
peygamberlerin sayısının 124.000 olduğu, başka bir rivayette ise 224.000 olduğu
zikredilmiştir. Mü’min-78/475
PEYGAMBERLERİN TÜMÜ, PEYGAMBERİMİZE
SAHİP ÇIKMALARINI ÜMMETLERİNDEN İSTEDİ
Allah, tüm peygamberlerinden
Efendimize sav ulaşırlarsa, O’na yardım edeceklerine dair ahdini alınca,
peygamberler de bu ahdi ümmetlerine tebliğ ederek, peygamberimize ulaştıkları
takdirde O’na sahip çıkmalarını emretmişlerdir. Ehl-i Kitap da bu ahdi, pekâla
biliyorlardı. Ama nasipleri yokmuş! Âl-i İmrân-81/59
PEYGAMBERLERİN ÜMMETLERİ HAKKINDA
ŞAHİTLİK EDECEKLERİ GÜN, HÜKÜM GÜNÜDÜR
Allah-ü Teâlâ buyuruyor:
“(Peygamberlerin ümmetleri hakkında şâhitlik edecekleri gün) hangi güne
ertelendi? (denilir. Habibim Ya Muhammed! De ki): Hüküm (mahlûkâtın arasını Hak
ile ayırma) gününe! Hüküm günü nedir bilir misin? Hakkı yalan sayanların o gün
vay haline!” Mürselât-12,15/579
PEYGAMBERLERLE ALAY EDENLER, MAHŞER
MEYDANI, HESAP SORULSUN DİYE SABIRSIZLANIYOR
Ey kendilerine bir peygamber
geldiğinde O’nu yalanlayıp alay edenler! Yaptıklarınızın yanınıza kâr
kalacağını mı sandınız? Hiç de sandığınız gibi değil! Mahşer gününde topunuz
birden Rabb-ül Alemin’in huzurunda toplanıp hazır tutulacaksınız ve
yaptıklarınızdan bir bir hesap sorulacak! Yâ Sîn-32/441
PEYGAMBERLERLE ALAY ETMEK KÜFRÜN
FITRATINDAKİ BİR DÜRTÜDÜR
Son Peygamber Hz. Muhammed sav’den
önce de pek çok (124.000) peygamber gelmiştir. Fakat her peygamber kavmi
tarafından alaya alınmıştır. Zira ki şeytan onlara: “O’nun peygamberliğini
kabul ederseniz, buyruk altında kalır, şu özgür yaşantınız sona erer” diyerek
vesvesede bulunmuş ve küfrî izzetlerinden damarlarına girmiştir. Allah da
küfürdeki ısrar ve inatları yüzünden onları helâk etmiştir. Ey Mekkeliler!
Sizden her yönüyle kat kat güçlü ve zengin olanların âkıbetleri böyle olunca
siz mi kurtulacaksınız? Zuhruf-6,8/488
PEYGAMBERLİĞİ BEN İHDAS ETMEDİM VE
RİSALET HİZMETİM KARŞILIĞINDA BİR ŞEY İSTEMEM
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “(Habibim
Ya Muhammed!) De ki: Ben, bu Risâlet hizmetime karşılık sizden bir ücret
istemiyorum. Ve ben kendiliğimden peygamberlik ihdas ederek, Kur’an uydurup
size külfet çıkaranlardan değilim! Doğrusu bu Kur’an, Alemler için (tüm
insanlar için) bir öğüttür ve onun verdiği haberin doğruluğunu, bir süre sonra
mutlaka öğreneceksiniz.” Sâd- 86,88/457
PEYGAMBERLİĞİ DİLEDİĞİNE VERİR
Allah, peygamberlik vazifesini, dilediği
Has Kulu’na tahsis eder. Bu vazife, uğraşmak, çalışmak ve gayret ile elde
edilemez! Âl-i İmrân-74/58
PEYGAMBERLİĞİ PAYLAŞIRSAK SANA
İNANIRIZ
Onlar (Müşrikler), “Allah’ın
peygamberlerine verilen risâletin benzeri, bize verilmedikçe, Sana aslâ iman
etmeyiz!”derler. Allah, peygamberliği kime vereceğini en iyi bilendir. (Hâşâ
size mi danışacaktı?) En’âm-124/142
PEYGAMBERLİK ÇALIŞIP ÇABALAMA İLE
ELDE EDİLEMEZ, ALLAH DİLEDİĞİNE NASİP EDER
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Bu
(peyamberlik vazifesi), Allah’ın bir ihsanıdır, onu dilediğine verir. (Kimse
çalışıp çabalaması ile o kudsî vazifeye erişemez!) Allah, büyük lütuf
sahibidir. Cuma-4/552
PEYGAMBERLİK ÇALIŞMA İLE ELDE
EDİLMEZ; AKL-I EVVELLER HEVESLENMESİN
“Allah, peygamberlik nimetini
dilediği kullarına ihsân eder. O çalışmakla elde edilmez. Artık son peygamber
geldiği için o kapı da tamamen kapanmıştır. (Kimse heves edip beklenti
içerisine girmesin!)” İbrahim-11/256
PEYGAMBERLİK HAKİKATINI NASIL OLUYOR
DA KAVRAYAMIYORLAR? HAYRET Kİ, NE HAYRET!
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “(Habibim
Ya Muhammed!) Biz Seni, kendilerinden önce nice ümmetler geçmiş bulunan bir
ümmet içinde gönderdik ki, Sana vahyettiğimizi onlara okuyasın! Onlar, Rahmân’ı
inkâr ediyorlar. De ki: O, Benim Rabbimdir. O’ndan başka ilâh yoktur. Ben ancak
O’na dayandım, tövbem ve dönüşüm yalnız O’nadır!” Ra’d-30/252
PEYGAMBERSİZ BİR TOPLULUK GELİP
GEÇMEDİ
Allah-ü Teâlâ, Peygamber Efendimize
hitaben buyuruyor: “Biz Seni müjdeleyici ve uyarıcı olarak Hak ile gönderdik.
Ve hiçbir ümmet, hiçbir millet yoktur ki aralarından kendilerini uyarıcı bir
peygamber gelip geçmiş olmasın!” Fâtır-24/436
PİRAMİTLER KUR’AN-I KERİM’DE,
KAZIKLAR ADIYLA GEÇMEKTEDİR
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Görmedin
mi Rabbin, kazıklar (piramitler) sahibi Firavun’u nasıl da (azâb etti)?” Fecr-10/592
PİS PUTLARDAN KAÇININ ARTIK!
“Allah için en sevimsiz olan pis
putlardan artık kaçının ve yalan sözden sakının!” Hacc-30/334
PİSLİKTİR MÜŞRİKLER, BU YILDAN SONRA
MESCİD-İ HARAMA YAKLAŞMASINLAR!
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Ey iman
edenler! Müşrikler, bir necis, bir pislikten ibârettir. (Yani müşrikler bedenen
değil de batıl inançları, ahlâkî telakki ve davranışları bakımından necis
sayılmaktadırlar.) Onun için bu yıldan sonra Mescid-i Haram’a yaklaşmasınlar. Fakat
bundan dolayı (müşriklerin gelmemesiyle oluşacak ekonomik kayıptan dolayı)
yoksulluktan endişe ederseniz, Allah dilerse fazlından sizi ileride
zenginleştirecektir. Çünki Allah Alîm’dir, Hakîm’dir.” Tövbe-28/190
PİŞMANLIK GÜNÜ İÇİN O İNANMAYANLARI UYAR!
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “(Habibim
Ya Muhammed!) Sen onları pişmanlık günü için uyar, korkut! O gün geldiğinde iş
bitmiştir, (artık keşkeleri, pişmanlıkları fayda vermez!) Halbuki onlar, gaflet
içindeler ve hâlâ iman etmiyorlar.” Meryem-39/307
PİŞMANLIK Kİ, NE PİŞMANLIK; BRE
KAFİR BUNU DÜNYADAYKEN DÜŞÜNECEKTİN!
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Şüphesiz
ki o (Kur’an’ı ve/veya Peygamberi yalanlama hususu), kâfirler için (Ahirette)
elbette bir pişmanlıktır ve yüz yüze gelecekleri yakîn (kesin) gerçeğin tâ
kendisidir!” Hâkka-50,51/567
PİYASA EKONOMİSİNİN TEMELLERİ ŞUAYB
AS İLE ATILMIŞTIR
Allah-ü Teâlâ, her bir peygamberini
aynı zamanda bir sanatın pîri olarak da göndermiştir. Ez cümle: İdris as, konfeksiyoncuların,
terzilerin; Davud as, sanayicilerin; İsa as, Tabiblerin pîri olduğu gibi, Şuayb
as da ticaret ve ekonomi dünyasının pîridir. Sosyal hayatı ayakta tutan temel
ögelerden biri de ticarî hayatın hak ölçüleri içinde olmasıdır. Öyle ki, ticâri
ahlaksızlık bir toplumun helâk edilmesini gerektirecek kadar önemlidir.
(Bakmayın siz, Efendimizin duâsı yüzü suyu hürmetine şimdiki ticaret ahlâksızlarının
helâk olmayışlarına! Onların işi Ahirete ertelenmiştir ki azapları, daha
şediddir.) Şuarâ-181/373
POLİTİKA YAPAN KALBİ HASTA KİMSELER
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Kalbinde
nifâk hastalığı olanların: ‘Bize bir belâ gelmesinden korkuyoruz’diyerek
kâfirlerle dost olmak için onların yanına girip çıktıklarını, hem onları, hem
bunları idâre edelim diye politik davrandıklarını görürsün. Yakında Allah, size
bir zafer ihsan eder veya katından bir emirle peygamberi vasıtasıyla foyalarını
meydana çıkarır da onlar, içlerinde gizledikleri bu nifâktan dolayı pişman
olurlar.” Mâide-52/116
PSİKOLOJİ VE BENZERİ RUH BİLİMLERİNE
AÇIKÇA TEŞVİK VARDIR
Allah-ü Teâlâ, “nefislerinizde de
(Allah’ın san’at ve kudretine) deliller vardır” buyurmasıyla, nefsin ruh
tarafına bakan psikoloji ve benzeri ilimlere açıkça teşvik vardır. Bundan
dolayı bu ilimlerin okutulması, farz-ı kifâyedir. Zâriyât-21/520
PSİKOLOJİK HARP ZAFER İÇİN ÖNEM
TAŞIR!
Bedir Savaşı’nda Allah, Resûlüllah’a
rüyasında müşriklerin az olduğunu gösterdi ki moralleri çok yüksek olsun.
Zafer, önce iç dünyamızda bizim, düşmanı yenebileceğimize inanmaktan geçer.
Zira hangi iş olursa olsun onu başarabileceğimize inanırsak başarırız. Yoksa
yılgınlık, başarısızlık doğurur. Askerlerin düşmanı az bilmesi, psikolojikman
zafere ulaşılmasında çok önemli bir etkendir. Bu âyette bu, açıkça belirtiliyor
zaten. Enfâl-43/181
PUSULA VE BENZERİ ŞEYLER YARATTI
“Allah, Yol bulmada yararlanacağınız
daha birçok alâmetler (pusula, elektronik yol gösterici aygıtlar, kutup yıldızı
vs.) işâretler koydu, yarattı.” Nahl-16/268
PUT İSTEDİLER
İsrailoğulları, Hz. Musa as’ın
mu’cizesi ile yarılan denizden karşı tarafa geçince puta tapan bir kavme
rastladılar. Hz.Musa’ya şöyle dediler: “Ya Musa! Onların nasıl birtakım
ilâhları varsa Sen de bize öyle bir ilâh yap da biz de tapalım!” A’râf-138/166
PUT İSTEYEN KAVMİNE MUSA AS, DENİZİ
GEÇİNCE NE DEDİ?
Bir mu’cize eseri yarılan denizden
karşı tarafa geçip kurtulan İsrailoğulları, puta tapan bir kavme özenerek Hz. Musa’dan
kendilerine de bir put yapmasını istemeleri karşısında Hz. Musa, şöyle dedi:
“Hakikaten siz câhillik etmekte olan bir kavimsiniz. Şu imrendiğiniz kavmin
dini yıkılmıştır ve yaptıkları bütün ameller de boşunadır. O (Allah), sizi
âlemlere üstün kılmışken, size Allah’dan başka ilâh mı arayacağım?” (Burada
İsrailoğullarının din kültürünün ne kadar düşük olduğunu anlıyoruz. Kimbilir
belki de Firavun’un şerrinden kurtulmalarına bir şükür olsun mülâhazasıyla puta
tapmakla bu ibâdeti yerine getirmiş olacaklarını sanıyorlardı. Hz. Musa’nın
‘siz cahilsiniz!’ ifâdesinden, her şey anlaşılıyor.) A’râf-138,140/166
PUT, PUTTUR, BAKAR AMA GÖRMEZ!
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Halbuki
onları (o putları), hidâyete davet etseniz, işitmezler! Çünki onlar, Sana
baksalar da Seni görmezler!” A’râf-198/175
PUTA TAPANLARIN AKIL ALMAZ
AKILSIZLIKLARI
Allah’dan başka birtakım (canlı
cansız) tanrılar edinen müşriklerin akıl almaz akılsızlıklarına bakın:
1-Taştan, tunçtan veya ağaçtan putlar olsun; ya da yerde debelenen canlı bir
tâğût olsun taptıkları, hiç bir şeyi yaratmaya gücü yetmez; 2-Taptıkları o
şeyler, bir başkası (Allah) tarafından yaratılan mahlûklardır; 3-Taptıkları o
şeyler, başlarına gelen bir zararı savamazlar; 4-Taptıkları o şeyler, kendileri
için hiç bir faydayı celp edemezler; 5-Taptıkları o şeyler, kendiliklerinden ne
öldürebilirler, ne diriltebilirler ve ne de öldükten sonra tekrar
dirilebilir/diriltebilirler, hiçbirine güçleri yetmez! İşte müşrik böyle akıl
almaz bir akılsızdır! Furkan-3/359
PUTA TAPMA İLK DEFA NASIL ORTAYA
ÇIKTI?
Nûh as’ın zamanındaki adları (Vedd,
Süva’, Yeğûs, Yeûk ve Nesr) olan putlar, aslında daha önce yaşamış salih
kimselerin adları idi. Şeytan sağdan yaklaşarak bu kavme şöyle telkinde
bulundu: ‘Bu büyük salih dedeleriniz zaman geçtikçe unutulup gitmektedir. Doğrusu
büyük vefasızlık olmaktadır. Onların hatırasını yaşatmak için heykellerini
yapıp çocuklarınıza onları unutturmamak lâzım!’ Bu telkine halk, çok sıcak
baktı. O zamanın şeriatında da heykel yapmak yasak değildi. Daha önce de heykel
yapılıp tapılmadığı için hiç kimsenin aklına “ileride bunlara taparlar” fikri
de gelmedi. Derken bire bir benzeterek o salih insanların heykellerini yaptılar
ve çocuklarına: “Bu şöyle güzeldi, bu böyle cömertti vs.”diyerek tanıttılar.
Zamanın ilerlemesi ile bu heykeller, kutsandı, saygı duruşları, gide gide
onları tapınmaya kadar götürdü. Ve taptılar da ilk putperestler oldular. Nûh-23/570
PUTA TAPMAK ASLINDA BİR ÇIKAR ARACI
OLARAK KULLANMAK VE HEVASINI OKŞAMAKTIR
Câhiliyye Araplarının put edinmeleri
ve görünüşte onlara tapmaları şu mülâhazaları akla getirmektedir:1-Gerçek Allah
Rab olarak tanınsa, o zaman kullukta herkesle eşit durumda olacaklardır. Bu da
kendisini üstün gören kibirlilerin kolay kolay hazmedemeyecekleri bir durum
olduğundan kulluk yapacakları Allah’a değil de kul olarak kullanacakları
putları Allah’ın yerine koymayı uydurmuşlardır. 2- “Bizim putumuz bu, sizin
putunuz şu!” diyerek -tıpkı şimdiki particilikte olduğu gibi- bir klan, bir
menhus şahs-i mânevi ihdas ederek çıkarlarına alet olması bakımından putları
uydurmuşlardır. Câhiliye Arapları ve atalarının uydurdukları bu putların
tanrılıklarına dair Allah bir hüccet, bir delil indirmemiştir. Onlar sadece
(düşünmediklerinden, atalarımız taptığına göre herhalde bir hikmet vardır
diyerek) zanlarına ve (fazla ileri gidip deşeleme, işler tıkırında!
mülâhazasıyla da) hevâ ve heveslerine uyarlar. Halbuki onlara (ebedi saadetin
yolunu gösteren) bir Rehber (Peygamber) de gelmiştir. Necm-23/525
PUTA TOZ KONDURMA, RAHMAN’IN
ANILMASINA DELİ OL, İŞTE MÜŞRİK BU!
Mekke müşrikleri, peygamberimizi sav
gördüklerinde “ilâhlarınızı diline dolayan adam bu mu?”diyerek O’nunla alay
ediyorlardı. Halbuki hem yaratan, hem yaşatan Rahmân’ın adının bile anılmasına
tahammül edemiyorlardı. İşte müşriklerin zimâmı ne kadar şeytanın eline
verdikleri bu tavırlarından belli oluyor. Enbiyâ-36/324
PUTA, TAĞUTA KULLUK EDENLERE
ÜSTLERİNDEN VE ALTLARINDAN ATEŞ TABAKALARI VARDIR
Allah’dan başkalarına kulluk edenler
için üstlerinden ve altlarından ateşten tabakalar vardır.( 200 bin santigrat
derecedeki alttan ve üstten kızartan bir fırına sürülmüş tavuk gibi olurlar.)
Allah, Kendisinden başkasına kulluk yapmaya meyilli kimseleri böyle bir
geleceğin beklediğini şimdiden haber vererek “ey kullarım, öyle ise benden
sakının!” fermanıyla korkutur. Zümer-16/459
PUTLAR BİZİM ŞEFAATÇİLERİMİZDİR,
DİYORLAR
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Onlar, Allah’dan
başka kendilerine ne bir zarar ve ne de bir yarar veremeyen putlara tapıyorlar
ve: ‘Onlar Allah katında bizim şefaatçilerimizdir’ diyorlar. De ki: Böyle bir
şey olacak da Allah bilmeyecek ha! Ne o, yoksa Allah’a göklerde ve yerde
bilemeyeceği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? Haşa! O, onların iddia ettikleri
her türlü ortaktan münezzehtir.” Yûnus-18/209
PUTLAR KIRILINCA PUTHANEYE ÜŞÜŞEN HALK
İLE İBRAHİM AS’IN DİYALOĞU
İbrahim as, bir bayram günü
fırsatını bulup puthaneye girerek putları kırıp geçirdikten sonra, tanrıları
helâk olan ahâli, büyük bir telaş ile puthaneye üşüştüler. İbrahim as, onlara:
“Aa! Siz kendi ellerinizle yonttuğunuz şeylere kendi tapar mı oldunuz?
(Acayip!) Halbuki sizi de yaptığınız şeyleri de yaratan Allah’dır.”dedi. Sâffât-95,96/448
PUTLAR MI ÜSTÜN, YOKSA SİZİ İLKİN
YARATAN SONRA TEKRAR DİRİLTEN ALLAH MI?
Allah-ü Teâlâ, 59. âyetten bu âyete
kadar avâm-ı nâsın anlayacağı tarzda kendisini putlarla mukayese ederek sadece
ve sadece kendisine ibâdet edilmesi gerktiğini açık bir şekilde beyân eder. Bu
âyette de: “Mahlûkatı ilkin kendisinin yarattığını, öldükten sonra da yine
kendisinin dirilteceğini, gökten (yağmurla gelen) ve yerden herkesi
rızıklandıranın da sadece kendisi olduğunu” beyân ederek şaşırıp başka tanrılar
aramamamızı, sırf Kendisine ibâdet etmemizi ferman ediyor. Öyle ya, hiç
Allah’dan başka tanrı olur mu? Elbette olmaz! Başka tanrıların bu
açıklananların binde birini yapabildiğini iddia eden, delilini göstersin! Neml-64/382
PUTLAR NE İŞ YAPAR? YERDE NEYİ
YARATMIŞLAR, GÖKTEKİ YARATMAYA ORTAK MI OLMUŞLAR
Allah-ü Teâlâ Efendimize sav
müşriklere şöyle sormasını vahyetmiştir: “Söyleyin Bana! Allah’ı bırakıp da
kendisine yalvarmakta olduğunuz şu putlar yerde neyi yaratmışlar, Bana
gösterin! Yoksa onların gökteki yaratılışlara bir ortaklıkları mı var? Buna
dâir daha önce indirilmiş bir kitap veya hiç olmazsa bir bilgi kırıntısı varsa
getirin de görelim!” Ahkâf-4/501
PUTLAR YERDEN NEYİ YARATTI? GÖSTERİN
BANA!
Allah-ü Teâlâ, putperest müşriklere
sormak üzere Peygamber Efendimize şöyle vahyetti:“(Habibim Ya Muhammed!) De ki:
Söyleyin bana! Allah’dan başka yalvarmakta olduğunuz şu putlarınız, yerden neyi
yaratmışlar, gösterin bana!” Fâtır-40/438
PUTLAR, TANRILAR ADLI ORTAKLARIM
NEREDEYMİŞ? DİYE SORAR ALLAH O GÜN ONLARA
Allah-ü Teâlâ kıyamette, hesap verme
vaktinde putları, tanrıları, tâğûtları Allah’a ortak koşanlara sorar:
“Neredeymiş Bana koşmuş olduğunuz ortaklarım?” Onlar: “İçimizden buna şâhitlik
edecek bir tek kişi bile olmadığını Sana arz ederiz!” derler. Fussılet-47/481
PUTLARA PAY AYIRANLAR, BUNUN HESABI
MUTLAKA SORULACAKTIR
Allah-ü Teâlâ buyuruyor:
“Kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden, hiç bir şey bilmeyen putlara bir
hisse ayırıyorlar. Allah’a yemin olsun ki, bu iftira etmekte olduğunuz
şeylerden mutlaka hesaba çekileceksiniz.” (Câhiliye Arapları, ekinlerden ve
hayvanlardan bir kısmını Allah ile putlar arasında taksim ediyorlardı. Allah
için ayırdıkları hisseyi misafirlere, fukaraya ikrâm ederler, putlara ait olan
hisseyi de putların önünde yaptıkları merâsim ve âyinlerde sarf ederlerdi. Putlara
ayırdıkları bitince Allah’a ait olandan ilâve ederler fakat Allah’a ayırdıkları
bitince ‘Allah zengin, putlarımız fakir’ diyerek putlarınkinden alıp ilâve
etmezlerdi.) Nahl-56/272
PUTLARA TAPAN AZGINLARA O GÜN SORULUR,
HANİ NEREDE TAPTIKLARINIZ?
O gün (Kıyamet Günü) puta tapan
azgınlara: “Hani nerede o Allah’dan başka taptıklarınız? Size bir yardımları
dokunabiliyor mu, veya kendilerine bir hayırları var mı?” denilir. Şuarâ-92,93/370
PUTLARA TAPMAYI ALLAH GÖNDERDİĞİ BİR
KİTAPLA MI EMRETTİ? PÖH!
Allah-ü Teâlâ, Peygamber Efendimize
müşriklere sormak üzere şöyle ferman etti: “De ki: Ey müşrikler! Yoksa Allah
size bir kitap gönderdi de siz o kitaptaki emri yerine getirmek için mi bu
putlara tapıyorsunuz? Söyleyin bana!” İşin gerçeği şu ki, müşrikler
birbirlerine sadece yalan, dolan ve aldatma va’d ediyorlar. Fâtır-40/438
PUTLARA TAPMAZDIK ŞAYET RAHMAN
DİLESEYDİ DEDİLER
Bir de müşrikler, şöyle dediler:
“Eğer Rahman dileseydi, biz o putlara tapmazdık!” Aslında onların ciddi bir
bilgileri yoktur. Cehaletlerinden kafadan atıyorlar. Yoksa onlara daha önce
verdiğimiz bir kitap varmış da onlar bu kitaba mı sarılıyorlar? Hayır! Onların
bu hususta ne bilgileri vardır, ne de kitapları! Sadece şöyle derler: “Biz
atalarımızı bir dine bağlanmış gördük, biz de onların izlerinden gidiyoruz!” Zuhruf-20,22/489
PUTLARDAN HİÇBİR ZAMAN KORKMAM!
Hz. İbrahim, yıldız, ay ve güneş
için istidlâl yoluyla “bunlar tanrı olamaz!” gerçeğini ortaya koyduktan sonra
kavmi, O’nunla tartıştı. O da halkının hâlâ putlar üzerindeki inadına
şirklerini görünce: “Siz hâlâ Allah hakkında Benimle tartışıyor musunuz? Ben
taptığınız putlardan korkmam! (Çünki onlar yerinden kıpırdayamayan birer âciz
taş parçalarıdır; Allah’ın kudreti ise âyân beyân ortadadır; Ben Kudreti
Sonsuz’dan korkarım!)” diyerek onlara rest çekti. En’âm-80/136
PUTLARDAN MI KORKACAĞIM?
Hz. İbrahim as, halkına: “Siz
hakkında tanrı olduklarına dair hiç bir delil olmadığı halde, putları Allah’a
ortak koşmaktan korkmazken; Ben mi Allah’a ortak koştuğunuz aceze, taş yığını o
putlardan korkacağım? Aklınız eriyorsa âkıbet itibariyle korkudan emin olmak, hangi
tarafın daha hakkıdır bilirsiniz. (Korkmuyorum işte, hodri meydan!)” diyerek
onlara rest çekti. En’âm-81/136
PUTLARI ÇAĞIRIN GELSİNLER! NE O? SES
SEDA YOK! HANİ BENİM ORTAKLARIMDI?
Allah-ü Teâlâ, o gün müşriklere der
ki: “Haydi ne duruyorsunuz? Ortaklarım olduklarını iddia ettiğiniz putları
çağırın da gelsinler! Çağırdılar, ama ses sedâ yok! Onlar, kendilerine cevap
vermediler. Çünki Biz aralarına derin bir uçurum koymuşuzdur!” Kehf-52/298
PUTLARI KIRDI GEÇİRDİ İBRAHİM AS, ANCAK
MAHSUSAN BÜYÜK PUTA DOKUNMADI
İbrahim as, putları paramparça etti,
kırdı geçirdi; ancak büyüğüne dokunmadı. Çünki halk geldiğinde kıranı, o büyük
puta sorsunlar istedi, onların cansız, işe yaramaz olduklarını anlayınca da
tereddüt yaşamalarını, belki kendisine müracaat ederler diye tasarladı, o zaman
da “kendisine hayrı olmayana, hiç tapılır mı?” demeyi planladı. Enbiyâ-58/326
PUTLARI KIRDI GEÇİRDİ İBRAHİM AS
Bir bayram günü halkın
meşguliyetinden istifade ederek gizlice puthanedeki putların yanına sokulan Hz.
İbrahim, onlarla dalga geçtikten sonra hiddetini tutamayarak onlara darbe
üstüne darbe indirdi de (büyüğü dışındaki) hepsini kırdı geçirdi. Bunun üzerine
kavmi telaşla ve koşarak O’nun yanına geldiler. Sâffât-93,94/448
PUTLARI KIRMAK İÇİN HZ. İBRAHİM
HALKINI KENDİSİNDEN UZAKLAŞTIRMAK İSTEDİ
Bir bayram günü Hz. İbrahim, halkının
içindeyken yıldızlara bakıp “Ben galiba hastayım!” dedi. (Bununla halkı
kendisinden uzaklaştırmak, putlarla başbaşa kalmak ve onları kırmak istiyordu. Zira
o zamanki anlayışta kişi yıldızlara bakarak bulaşıcı bir hastalığa tutulduğunu
öğrenebileceğine inanıyorlardı.) Halk, bu bulaşıcı hastalığın kendilerine de
bulaşacağı korkusuyla İbrahim as’dan kaçtılar. Sâffât-88,90/448
PUTLARI RABB-ÜL ALEMİN’E EŞİT
SAYIYORLAR
Kâfirler, bir de kalkmışlar putları
Rabb-ül Âlemîn’e eşit sayıyorlar. Pöh! Şu kâfirin kâfirliğine bak! Kâinat ve
içindekiler Allah-ü Teâlâ karşısında bir hiçtir. Putlar da kâinat içerisinde
bir hiçtir. Hiç, hiç ender hiç olan, sonsuz azamet sâhibine denk olabilir mi?
Kâfirin mantığına bak! O da mantık adına bir hiçtir. En’âm-1/127
PUTLARI, TAĞUTLARI İLAH EDİNMEYİ
MUHABBETE VESİLE OLSUN DİYE EDİNDİNİZ AMA...
Hz. İbrahim, kavmine nasihata devam
etti: “Siz putları dünya hayatında aranızdaki muhabbete vesile olmasından
dolayı ilah edindiniz! Ama kıyamet günü gelince (bu muhabbet, nefrete
dönüştüğünden) birbirinizi ret ve inkâr edecek, birbirinize lâ’net edeceksiniz.
Barınacağınız yer ateş olacak ve kendinize hiçbir yardımcı da
bulamayacaksınız!” (Evet bu dünyada, putlaştırılmış makamlar, insanlar, aralarındaki
muhabbeti arttırsa da Ahirette bu hal, birbirlerine amansız düşman olmalarına
sebep olacaktır.) Ankebût-25/398
PUTLARIN, GÖKLERİN YARATILMASINDA
ALLAH İLE BİR ORTAKLIK SÖZLEŞMELERİ Mİ VAR?
Allah-ü Teâlâ, Peygamber Efendimize
putperest müşriklere sorması için şöyle vahyetti: “De ki: sizin şu putlarınızın
göklerin yaratılması ve yönetilmesinde Allah ile sözleştikleri bir ortaklıkları
mı var?” Fâtır-40/438
PUTLARLA ALLAH HİÇ MUKAYESE EDİLİR
Mİ BİRE AKIL FUKARASI MÜŞRİKLER?
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Tek tek
her insanın ne iş yaptığını görüp gözeten Allah, (hiç bunu yapmaktan Âciz olan
putlarla) bir olur mu? Bununla beraber tutmuşlar, Allah’a ortak koşuyorlar. De
ki: Haydi, kimmiş onlar? Adlarını söyleyin bakalım! (Kimdirler, necidirler, hangi
işleri gerçekleştirmişlerdir?” Ra’d-33/252
PUTLARLA DALGA GEÇEN HZ. İBRAHİM AS
Halk, İbrahim as’da var olduğunu
zannettikleri bulaşıcı hastalığın, kendilerine de bulaşır korkusuyla O’ndan
uzaklaştılar. O da yalnız kalmaktan istifade ederek bir bayram günü halkın
yoğun telâşını fırsat bilerek gizlice putların yanına sokuldu. Bayram
münasebeti ile putlara takdim edilmiş yiyecekleri, putlara göstererek:
“Buyursanıza! Neden yemiyorsunuz? Ha! Size ne oldu da konuşmuyorsunuz?” diye
onlarla dalga geçti. Sâffât-91,92/448
PUTLARLA PUTPERESTLERİN KAVGASINDAN
ALINACAK DERSLER VARDIR
Cehenneme yüzüstü fırlatılan putlar
ve putperestlerin kavgaları, önceki âyetlerde beyân edilmiştir. Daha bu dünyada
Kur’an âyeti ile bildirilen bu hakikatlere kulak verip ibret almak gerekir. Ama
nerde! Muhakkak ki, Allah-ü Teâlâ, Azîz’dir, Rahîm’dir. Şuarâ-103,104/370
PUTLARLA PUTPERESTLERİN KAVGASINI
SEYREYLEYİN!
Puta tapanlarla taptıkları putlar, o
gün (kıyamet günü) İblis ve ordularıyla beraber yüzüstü cehenneme fırlatılırlar
da puta tapanlar, taptıkları putlara: “Allah’a yemin olsun ki, biz apaçık bir
sapıklık içindeymişiz, çünki sizi Alemlerin Rabbi ile bir tutuyorduk. Ama bizi
saptıranlar da o mücrimler oldu. Şimdi artık bizim ne şefaatçimiz var ,ne de
yakın bir dostumuz! Ah, keşke bizim için dünyaya bir dönüş olsa da mü’minlerden
olsak!” derler. Şuarâ-96,102/370
PUTLAŞTIRDIĞINIZ KİMSELERİ VEYA
NESNELERİ ÇAĞIRIN DA SİZİ KURTARSINLAR!
O kıyamet gününde putların ve
tâğûtların peşlerinden giden müşriklere: “Haydin Allah’a ortak koştuklarınızı
çağırın da size yardım etsinler!” denilir. Müşrikler, onları yardıma çağırsalar
da cevap alamazlar. Cevap olarak karşılarında azabı görürler. Ne olurdu, dünyada
iken bu gerçeği görüp, hidâyete ermiş olsalardı! Kasas-64/392
PUTLAŞTIRILMIŞ KİMSELER, HESAP
GÜNÜNDE PUTLAŞTIRANLARLA YAKA PAÇA OLACAKLAR
Cin ve ins şeytanlarınca
putlaştırılmış oldukları için kendilerini olağanüstü bir şey zanneden ve
kendilerine azap kesinleşmiş olan mütekebbir tâğûtlar: “Rabbimiz! Bizim
azdırdığımız kimseler, işte karşımızda duruyorlar. Biz nasıl azdıksa, onları da
öyle azdırdık. Onlardan uzaklaştık, Sana sığınıyoruz! Zaten aslında onlar, bize
tapmıyorlardı, kendi hevâlarına tapıyorlardı”derler. Kasas-63/392
PUTPERESTLER! HANGİ PUTUNUZ YOKTAN
YARATTI, ÖLDÜRDÜ VE TEKRAR DİRİLTTİ? SÖYLEYİN!
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Ey
putperestler! Sizin Allah’a ortak saydığınız putlardan, mahlûkâtı yaratıp,
onları ölümlerinden sonra da dirilten var mıdır? (Habibim Ya Muhammed!) de ki:
Ancak Allah, ilkin yaratıp sonra diriltmeye kâdirdir. Öyleyse nasıl oluyor da
bu hakikatten vazgeçiriliyorsunuz?” Yûnus-34/212
PUTTAN MEDET UMMAK, KAFAYI PUT GİBİ
TAŞLAŞTIRMAK DEĞİL DE NEDİR?:
Allah-ü Teâlâ buyuruyor:
“(Taptığınız putlar, size icâbet edemiyorlar. Nasıl etsinler ki?) Onların
yürüyecek ayakları mı var? Yoksa tutacak elleri mi var, veya görecek gözleri mi
var? Yahut işitecek kulakları mı var, (neleri var)? (Habibim Ya Muhammed!) De
ki: Haydi bütün şeriklerinizi çağırın, sonra Bana istediğiniz tuzağı kurun, haydi
elinizden geliyorsa bir an bile göz açtırmayın!” (Bir şem’a ki, Mevlâ yaka, üflemekle
sönmez!) A’râf-195/174
PUTUN DA TAĞUTUN DA KENDİNE HAYRI
YOK Kİ SANA OLSUN!
Halbuki (bu putlar ve tâğûtlar), ne
onlara (müşriklere) bir yardımda bulunabilirler, ne de kendi nefislerine yardım
edebilirler. Eğer onları (müşrikleri veya şirk koştuklarını), hidâyete de davet
etseniz, size tabi olmazlar. Onları ha Hakka davet etmişsiniz, ha susmuşsunuz, farketmez;
zira size karşı durumları değişmez! A’râf-192,193/174
Yorumlar
Yorum Gönder