Ana içeriğe atla

KUR’AN-I KERİM KONULARI: (R) İLE BAŞLAYANLAR

 

KUR’AN-I KERİM KONULARI: (R) İLE BAŞLAYANLAR

RA’D SURESİ

13. Sûredir.Medine’de nazil olmuştur. 43 âyettir. Ra’d-0/248

RAB ARAYANLAR! ALLAH’DAN BAŞKA RAB MI ARANIR?

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “(Ya Muhammed!) De ki: Allah, her şeyin Rabbi iken Ben, O’ndan başka bir rab mı ararım?” En’âm-164/149

RAB TEK OLUR O DA ALLAH’DIR

“Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?”de! Onların da kabul ettiği gerçeği, Sen açıkla: “Allah’dır!” de! (Çünki birbirine sıkı sıkıya bağlı kâinatın tamamı, bir elden yürütüldüğü ve terbiye edildiği âşikâr ki, O da Allah’dır, başka da olamaz!) Ra’d-16/250

RABB İLE RABLIKTA YARIŞA KALKAN FİRAVUNU RABB, NASIL MASKARA ETTİ VE CEZALANDIRDI

Firavun, iyice azdı ve kendisini halkın en yüce rabbi olarak ilân etti. Rabb-ül âlemîn de onu hem dünyada (denizde boğarak); hem de Ahirette vereceği ibret verici elim bir azâp ile yakalayıverdi. Hem bedenine necat vererek çürütmedi ki, çırılçıplak vaziyette kıyamete kadar âlemin maskarası oldu. Şüphesiz ki bunda Rabbini sayıp O’ndan korkanlar için gerçekten bir ibret vardır. Yani kim ne kadar büyüklenirse Allah onu o kadar küçültür; kim ne kadar tevâzu sahibi olursa Allah O’nu o kadar büyültür. Nâziât-25,26/583

RABBANİLER, KENDİLERİNİ ALLAH’A ADAYAN RUHLAR

Nice gelmiş geçmiş peygamberlerle beraber kendilerini Allah’a adamış pek çok Rabbâniler savaştı. Onlar, Allah yolunda başlarına gelen zorluklar karşısında aslâ yılmadılar, zayıflık göstermediler, düşmanlarına karşı boyun eğmediler. Âl-i İmrân-146/67

RABBANİLERE, ADANMIŞ RUHLARA ALLAH NELER VERDİ NELER

Allah Ruhunu O’nun yoluna adayan Rabbânîlere, hem dünya, hem de o güzelim Ahiret mükâfatlarını verdi. Âl-i İmrân-148/67

RABBANİLERİN ALLAH’A KARŞI DUALARI

Rabbânîler, Allah’a şöyle dua ettiler: “Ey bizim Kerim Rabbimiz! Günâhlarımızı ve işlerimizdeki taşkınlıklarımızı affet! Ayaklarımızı yolunda sâbit kıl ve kâfirler gürûhuna karşı bize yardım eyle!” Âl-i İmrân-147/67

RABBE KAVUŞMAKTA ŞÜPHE ETMEK İMAN İLE BAĞDAŞMAZ!

Allah-ü Teâlâ, kalbinde imana mutmain olmayan kimseler için şöyle buyuruyor: “Dikkat edin! Onlar, Rablerine kavuşmaktan şüphe içindedirler.” Bu durum, imanı yansıtmamaktadır, zira iman şüpheyi kaldırmaz ve böyle bir iman da kişiyi kurtarmaz! Fussılet-54/481

“RABBİĞFİR, VERHAM! VE ENTE HAYR-UR RAHİMİN” DUASI

Bu Âyet-i Kerime’den iktibas edilen bu duâ, başta Peygamber Efendimiz sav olmak üzere İslâm tarihi boyunca, ümmetin vird-i zebânı (dilinin tesbihi) olmuştur. Meali şöyledir: “Rabbim! Bağışla! Merhamet eyle! Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın!” Mü’minûn-118/348

RABBİM ALLAH DE, SONRA DA DOSDOĞRU OL, BAK NE OLURSUN!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Onlar ki ‘Rabbimiz Allah’dır!’ derler, sonra da dosdoğru ve dürüst hareket ederler, işte onlara korku ve endişe yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır. Onlar, Cennet Ehli olup, yaptıkları güzel amellere karşılık olarak oraya (Cennete) içinde ebedi kalmak üzere girerler.” Ahkâf-13,14/502

RABBİMİZ ALLAH, DEYİP, SONRA DA DOSDOĞRU YOLDA YÜRÜYENLER YOK MU?

Bu Ayet-i Kerime’de Merhameti Sonsuz Rabbimiz, müjde veriyor: “Rabbimiz Allah!” deyip sonra da dosdoğru yolda yürüyenler yok mu? İşte onların yanına melekler inip: ‘Hiç endişe etmeyin, hiç üzülmeyin, size va’d olunan cennetle sevinin! Biz, dünya hayatında da Ahirette de sizin dostlarınızız. Hem orada sizin canlarınız neyi çekiyorsa o vardır. Ve orada siz bütün isteklerinize kavuşacaksınız. Bu,Ğafûr ve Rahîm Allah tarafından bir ağırlamadır!’ derler. (Yoruma ihtiyaç kalmamış, ne mutlu o kutlulara!) Fussılet-30,32/479

RABBİMİZ SEN BUNLARI BOŞUNA YARATMADIN!

O mütefekkir akıllılar, derler ki: “Rabbimiz, Sen bunları boşuna yaratmadın! Seni bu gibi noksanlıklardan tenzih ederiz. Sen bizi ateşin azabından muhâfaza eyle!” Âl-i İmrân-191/74

RABBİMİZİ BÜYÜKLEMEK, EN BÜYÜK O OLDUĞUNU ZİKRETMEK BİR VECİBEDİR

Rabbimizi büyüklemek, O’nun en büyük olduğunu düşünmek, iz’an etmek, Ezan-ı Muhammedî’de, namazda ve her platformda “Allah-ü Ekber!” diyerek O’nu zikretmek, bir kulluk görevidir. O’nun adını anıp yüceltmeyen birisinin yaşamış olduğu hayat, nankörce boşuna yaşanmış, israf edilmiş bir hayat demektir. Müddessir-3/574

RABBİN ALLAH, ONLARIN KALBLERİNDE GİZLEDİKLERİNİ DE, AÇIKLADIKLARINI DA BİLİR

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Senin Rabbin, onların kalblerinde gizlediklerini de açıkladıklarını da bilir.” Kasas-69/392

RABBİN KULLARININ İBADETİNDEN MÜSTAĞNİDİR

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Ve Rabbin (kullarının ibâdetine ihtiyaçtan) müstağnidir (her şey O’na muhtaçtır, O hiçbir şeye muhtaç değildir.) O, geniş merhamet sahibidir.” En’âm-133/144

RABBİNE KAVUŞMAK MI İSTİYORSUN? O HALDE PEYGAMBERİMİZE KULAK VER!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “(Habibim Ya Muhammed!) De ki: Ben de ancak sizin gibi bir insanım; şu kadar var ki bana ‘sizin ilâhınız tek bir ilâhdır’ diye vahyediliyor. Artık kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa sâlih amel işlesin ve sakın Rabbine kulluk etmekte hiç bir kimseyi, hiç bir şeyi O’na ortak koşmasın!” Kehf-110/303

RABBİNİ GÖRMEDİKLERİ HALDE O’NDAN KORKANLARA MAĞFİRET VE BÜYÜK MÜKAFAT VAR!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Rablerini görmedikleri halde O’ndan korkanlar için bir mağfiret ve büyük bir mükâfat vardır.” Elhamdülillah! Mülk-12/561

RABBİNİN HUZURUNDA DURMAKTAN KORKAN İÇİN İKİ CENNET VARDIR!

Hesap vermek üzere Rabbinin huzurunda duran ve verememe endişesiyle tir tir titreyerek O’ndan korkan mü’min kimse için (Adn ve Naîm) olmak üzere kendisine iki cennet vardır!(Bu iki cennetten maksat şunlar da olabilir: 1-Takvâ ile kazanılan, her şeyi güzel görmek suretiyle mutlu bir yaşam sürdüğü dünya cenneti ile Ahiretteki hakiki cennet; 2-Maddi ve manevi donanımızı ayrı ayrı okşayan cennetteki iki cennet!) Rahman-46/532

RABBİNİZİN NİMETLERİNDEN HANGİ BİRİNİ İNKAR EDEBİLİRSİNİZ EY İNSANLAR VE CİNLER!

Allah-ü Teâlâ, nimetlerini saydıktan sonra bu Sûrenin otuzbir yerinde “(Ey insanlar ve cinler, ey erkekler ve dişiler!) O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?”buyurmaktadır. Yani siz, neye malik iseniz onların tümü, size Rabbiniz tarafından verilen bir nimettir. İnkâr ederek nankörlükte bulunmayınız; mesajı verilmektedir. Rahman-13/530

“RABBİŞRAH Lİ SADRİ...” DUASI

Hz. Musa’nın yaptığı “Rabbişrah li Sadri...”(Rabbim göğsüme genişlik ver, beni rahatlat, heyecanımı teskin et!) duâsı, bu âyette geçer. Tâhâ-25/312

RABLERİNDEN KORKANLARA VAR DA VAR

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Lâkin Rablerine karşı gelmekten korkanlara, O’nun katından bir ağırlama olarak, altlarından ırmaklar akan cennetler var da var. Onlar orada ebedi kalacaklardır.” Âl-i İmrân-198/75

RABLERİNE GÖNÜLDEN BAĞLANIP İTAAT EDENLER VAR YA İŞTE ONLAR CENNETLİKTİR

“İman edip sâlih ameller işleyenler ve Rablerine gönülden bağlanıp itaat edenler var ya, işte onlar cennetliktir. Onlar, orada ebedi kalacaklardır.” Hûd-23/223

RABLERİNİ İNKAR MI EDİYOR O KEFERELER? CEHENNEM AZABI ONLARA YETER DE ARTAR BİLE!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Rablerini inkâr eden keferelere cehennem azabını tatmak vardır! Orası, gidilecek ne kötü bir yerdir!” Mülk-6/561

RAĞBETİN RABBİN OLSUN!

Allah-ü Teâlâ, herkese ferman ediyor: “Rabbini arzula, O’na yönel, O’na yaklaş, Rağbetin O’na olsun!” (Evet! Bedenimizin kıblesi Allah’ın Evi Ka’be-i Muazzamadır, ama Ruhumuzun kıblesi dâima bizzat Allah’ın tâ Kendisi’dir ve bu kıble ruhumuz için sâbitlendirilmiştir. Ruhumuza eşya, para, heves, zevk, şöhret, makam, mansıp, itibâr...gibi putlar, aslâ kıble olmamalıdır.) İnşirâh-8/596

RAHİM

Allah-ü Teâlâ`nın Ahirette yalnızca mü`minlere merhamet etmesi mânâsını taşıyan ismidir. Fatiha-3/1

RAHİMLERDEKİ, RAHM-I MADERDEKİ CENİNİN AHVALİNİ, ALLAH’DAN BAŞKA KİMSE BİLEMEZ!

“Muğayyebât-ı Hamse” olarak bildiğimiz “Beş Bilinmeyen”den birisi de, Rahm-ı Mâder’de (Anne Karnında) olan ceninin ahvalini, kız mı, erkek mi, said mi, şaki mi, aklı yerinde mi mecnun mu olduğunu Allah’dan başka kimse bilemez! Lokman-34/413

RAHİP VE GISSİSLER İSLAM’DAN SONRA CENNETE GİREBİLİRLER Mİ?

Evet! Şöyle ki: Kur’an’ı işitirler veya okurlar da “bunda yazılı olanlar bizim âşina olduğumuz gerçeklerdir, biz de iman ettik!” derlerse Allah, böyle demelerine mukabil onları, içinden ırmaklar akan ve ebedi kalacakları cennetlerle ödüllendirdiğini müjdeliyor. (Bu müjde, elbette Râhip ve Gıssîslerle sınırlandırılamaz. Aynı imanı yapan herkes, bu müjdenin içine dâhildir. Dünyadaki tüm insanların, İslâm’ı bizim gibi müslümanlara bakarak değil de bizzat Kur’an’ı inceleyerek anlamalarını ne kadar da isterdim!) Mâide-85/121

RAHİP VE GISSİSLERİN, KEŞİŞLERİN, GÖZLERİ YAŞLA DOLUP TAŞARDI

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Habibim Ya Muhammed! Sen, onları (Hıristiyan din bilginleri olan Râhip ve Keşişleri), Peygamber’e sav indirilen Kur’an’ı dinledikleri vakit, onda âşina oldukları hakikatları bulmaları sebebiyle, gözlerinin yaşla dolup taştığını görürsün!” Mâide-83/121

RAHİPLERİ VE MERYEM OĞLU MESİH’İ RAB EDİNEN HIRİSTİYANLAR

Hıristiyanlar, râhiplerini ve Meryem oğlu Mesîh’i Allah’dan başka rab edindiler. Halbuki onlara bir tek ilâha ibâdet etmeleri emrolunmuştu. O’ndan başka ilâh yoktur. O (Allah), onların ortak koştukları şirkten münezzehdir.” Tövbe-31/190

RAHMAN EVLAT EDİNDİ DEDİLER, OLACAK ŞEY DEĞİL!

“Bütün semâvî kitaplar bar bar ‘Allah’dan başka ilâh yok!’ derken, tuttular onlar ‘Rahmân evlât edindi’ dediler. Hâşâ! O, bundan münezzehdir. Onların evlât dedikleri, meleklerdir. Melekler, Allah’ın şerefli kılınmış kullarıdır.” Enbiyâ-26/323

RAHMAN EVLAT EDİNDİ, DİYENLERİ O, TEK TEK TESBİT ETMİŞTİR VE HESABINI SORACAKTIR

“Rahmân evlat edindi” diyenlerin hepsini Rahmân, tek tek İlm-i İlâhîsi ile ihâta etmiş, kıyamet günü onlar, Huzuru’na tek başlarına gelecekler ve Allah hepsinden bu iftirâlarının hesâbını soracaktır. (Gayet tabi bu iftiralarını isbât edemeyeceklerinden cehennemi boylayacaklardır.) Meryem-94,95/310

RAHMAN İSMİNİN TECELLİSİ İLE ALLAH İNSANI YARATTI

Allah-ü Teâlâ, Rahman isminin tecellisi ile insanı yarattı. Rahman-3/530

RAHMAN SURESİ

55. Sûredir. Mekke Dönemi’nde nâzil olmuştur, 78 âyettir. Rahman-0/530

RAHMAN

“Allah” Lâfza-i Celâli’nden sonra Allah-ü Teâlânın en önemli ismi “Rahman” dır. Rahman, mü’min kâfir, insan hayvan ayırt etmeden, Allah’ın canlı cansız tüm varlıklarını bu âlemde, en kapsamlı bir şekilde kuşatması, her varlığın her ihtiyacını vermesi mânâsına gelen bir İsm-i A’zamıdır. Gelecek âyetlerde beyan edilen, Allah’ın insana okuma ve beyanı öğretmesi, yaratması gibi şuûnâtı, hep Rahman isminin tecellileri ile olmaktadır. Allah’ın en has isimlerinden olduğu için başka isimlerde olduğu gibi çocuklara Rahman ismi, yalın olarak verilmiyor da başına bir “Abd=kul” mânâsına gelen takı ile –Abdullah’da olduğu gibi- “Abdurrahman” denerek veriliyor. Rahman-1/530

RAHMAN

Allah-ü Teâlâ’nın Lâfza-ı Celâlinden sonraki en önemli ismidir. Dünyada Mü`min kâfir ayırt etmeden herkesi merhameti ile kuşatmasıdır. Fatiha-3/1

RAHMAN’DAN BAŞKA İBADET EDİLECEK İLAHLAR KILMIŞ MIYIZ?

Allah-ü Teâlâ şöyle buyuruyor: “(Habibim Ya Muhammed!) Senden önceki peygamberlere (o peygamberlerin ümmetlerine) bir sor bakalım, Rahman’dan başka kendisine ibâdet edilecek ilâhlar kılmış mıyız?” Zuhruf-45/491

RAHMAN’I TANIMAK İSTEMİYORSUN HA! VAY NANKÖR VAY!

Bu Âyetin ifâdesiyle, o müşriklere “Rahmân’a secde edin!” dendiğinde (Rahmân’ın merhametiyle yaşadıkları halde büyük bir nankörlükle) “Rahmân da ne imiş? Bize emrediyorsun diye O’na secde mi edeceğiz?”dediler. Bu da’vet, onların nefretlerini arttırdı. (Allah, Rahmân ismiyle Alemi kuşatmış olmasaydı, müşrikler bir damla su bile bulamazlardı. Cehl-i mürekkep içinde bir cehâlet içindeler ki, bu kadar nimetlere karşı nankör oldular. Siz secde etmezseniz etmeyin, biz ederiz! Bu âyet, yedinci secde âyetidir, secde etmek vâciptir.) Furkan-60/364

RAHMAN’IN KORUMASI İLE YAŞIYORUZ AMA BUNU TAKDİR EDEN PEK AZ!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “(Resûlüm Ya Muhammed!) De ki: Gece veya gündüz gelecek tehlikelere karşı Rahmân’dan başka sizi kimse koruyamaz! (Hal bu iken, Rahmân’a yönelecekleri yerde) onlar, Rablerini anmaktan yüz çevirirler. (Takdir eden pek az!)” Enbiyâ-42/324

RAHMAN’IN RAHMETİ OLMASA ŞU DÜNYA HAYATIMIZ TA HZ. NUH ZAMANINDA BİTMİŞTİ

Allah-ü Teâlâ, “dilersem onları (gemidekileri, dolayısıyla tüm insanları) suda boğardım, ancak Tarafımızdan bir rahmet ve bir va’deye kadar yaşatma irademizle hayatta kalabilirlerdi” ifadesi ile Rahmet-i Rahman tarafından yaşatıldığımızı anlıyorum ve şükrediyorum. İhtimal Efendimiz Hz. Muhammed sav’in yüzü suyu hürmetine Rahmet-i Rahman tecelli etti. Yâ Sîn-44/442

RAHMAN’IN SEVGİLİ KULU OLMAK İSTEYENLERİN YERİNE GETİRECEKLERİ EYLEMLER

Allah-ü Teâlâ, Rahmân’ın sevgili kullarını bu âyetlerde tarif etmiştir. Şöyle ki, o sevgili kullar: 1-Kibirden uzak durarak yeryüzünde tevâzû ile yürürler; 2-Câhiller kendilerine lâf atarsa bulaşmadan onlara: “Selâmetle!” derler; 3-Geceyi Rablerine secde ve kıyam ile (namaz ile) geçirirler; 4-“Cehennem azâbından bizleri uzaklaştır! Zira onun azâbına tahammül edemeyiz!” diye tir tir titreyerek Rablerine duâ duâ yalvarırlar; 5-Harcamalarında isrâf da etmezler, cimri de davranmazlar, bu ikisi arasında orta yolu bularak dengeli davranırlar; 6-Allah’dan başka hiçbir kimseye, hiçbir tanrıya veya tâğûta yalvarmazlar, temennâ çekmezler; 7-Allah’ın haram kıldığı hiçbir nefsi haksız yere öldürmezler; 8-Zina etmezler. Furkan-63,67/364 ; 68/365

RAHMAN’IN -HAŞA- BİR ÇOCUĞU OLSAYDI ONA TAPANIN İLKİ PEYGAMBERİMİZ OLURDU

Allah-ü Teâlâ, Efendimize ferman ediyor: “De ki: Faraza Rahman’ın -hâşâ- bir çocuğu olsaydı, ona ilk ibadet eden Ben olurdum. Göklerin ve Yerin Rabbi, Arş’ın, o muazzam saltanatın Rabbi, onların Kendisine vasfetmekte oldukları şeylerden pek münezzehtir. O Yücelerin Yücesi’dir.” Zuhruf-81,82/494

RAHMANİYYET ARŞ-I A’ZAM’DA ALLAH-Ü TEALA’NIN HÜKMEDEN İSMİDİR

Bu Âyet-i Kerime’de Allah-ü Teâlâ, Arş’a hükmettiğini bildirirken Rahmân ismini kullanıyor. Şâyet Rahim ismini kullansaydı inanmayanlar, bir damla su bile bulamazlardı da kırılırlar giderlerdi. O zaman da imtihan olmazdı. Rahman: Bu müşâhade Aleminde Allah-ü Teâlâ’nın, bütün yaratıklarını merhametiyle kollamasıdır. Furkan-59/364

RAHMET DİLEMİŞSE ALLAH, HANGİ HADDİNİ BİLMEZ BUNUN ÖNÜNE GEÇEBİLİR Kİ?

Allah-ü Teâlâ, bir kişiye veya bir topluma Rahmet dilemişse, hangi haddini bilmezler, bunun önüne geçebilir ki? Koskocaman bir ‘hiç!’. Ahzâb-17/419

RAHMET ETMEYİ KENDİ ÜZERİNE BİR İLKE OLARAK YAZMIŞTIR ALLAH-Ü TEALA

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “(Habibim Ya Muhammed!) De ki: O (Allah), Rahmet etmeyi, kendi üzerine (bir ilke olarak) yazmıştır.” En’âm-12/128

RAHMETİ ALLAH GÖNDERİR, KİMSE TUTAMAZ; ALLAH TUTARSA DA KİMSE GÖNDEREMEZ

Allah-ü Teâlâ, insanlara Rahmetten ne gönderirse onu kimse tutamaz, engelleyemez. Allah-ü Teâlâ’nın tuttuğu bir rahmeti de kimse gönderemez. Tasarruf tastamam Allahü Teâlâ’ya aittir. Fâtır-2/433

RAHMET-İ İLAHİ’DEN ÜMİDİNİ KESEN NADANLARA GAYET ACI BİR AZAP VARDIR

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Allah’ın âyetlerini ve O’na kavuşmayı inkâr edenler var ya; işte onlar, Ben’im Rahmetimden ümidini kesen (nâdan)lardır. Ve onlara elemli, gayet acı bir azap vardır!” Ankebût-23/397

RAHMET-İ İLAHİYE’YE ALLAH, KİMLERİ DAHİL EDER?

Allah-ü Teâlâ, dilediği kimseyi, lütfu ile Rahmeti dairesi içine alır. Allah’ın Rahmet dairesi içine girmek isteyen kulun da yapması gereken bazı ödevleri vardır, şöyle ki: Kul, Meşîet-i İlâhî’ye (Allah’ın muradına, yani vaz’ ettiği kanunlarına) mutabık hareket etmesi lâzımdır. Yani meşîet-i insaniye, Meşîet-i İlâhiye’ye mutabık kalırsa, örtüşürse, o zaman Allah, (dilerse) o kulunu Rahmeti ile kucaklar. Böylece o kul da Rahmet dairesi içine girmiş olur. İnsan-31/579

RAHMETİM İSE HER ŞEYİ KAPLAR

Allah-ü Teâlâ, şöyle buyurdu: “Ben dilediğim kimseyi cezalandırırım. Rahmetim ise her şeyi kaplar. Rahmetimi (Ahirette) Allah’a karşı gelmekten korunan, zekat veren ve âyetlerimize iman edenlere nasip edeceğim!” A’râf-156/169

RAHMETTEN İKİ HİSSE KİMLERE VAR?

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Ey (geçmiş Peygamberlere) iman edenler! Allah’dan sakının ve Resûlüne (Muhammed’e) iman edin ki, size rahmetinden iki kat hisse versin ve size önünüzdeki karanlığı dağıtacak bir nûr ihsan etsin de onunla doğru yolu bulup yürüyesiniz ve (ayrıca) sizi bağışlasın! Çünki Allah, Ğafûrdur, Rahîmdir.” Hadîd-28/540

RAHM-I MADERLERİNDE, DİŞİLERİN NEYE GEBE OLDUKLARINI, NE TAŞIDIKLARINI ALLAH BİLİR

“İşte O Allah’dır ki, her bir dişinin neye gebe olduğunu, karnında ne taşıdığını ve rahimlerin neleri eksik bıraktığını, neleri artırdığını bilir. Doğrusu O’nun katında her şey, bir ölçü iledir.” Ra’d-8/249

RAINA DEMEYİN, ÜNZURNA DEYİN!

Mü`minler, Peygamber Efendimize sav “bizi gözet, bekle” mânâsına gelen “Râınâ”kelimesini kullanırlardı ki,“acele etme de anlayalım!” demek için. Bunu fırsat bilen Yahudiler, İbranice veya Süryanice küfretme aracı olarak kullanılan söylenişte hemen hemen aynı sesle çıkan bu “Râınâ” kelimesini, ağızlarını eğip bükerek gûya “bizi de gözet!” demeye getirerek aslında hakâret ediyorlardı. İşte bu Âyet-i Kerime, “Râınâ” yerine aynı mânâya gelen “Ünzurnâ” kelimesini talim buyurarak Yahudilerin bu sövgü hakâretini, kursaklarında bırakmıştır. Bakara-104/15

RAMAZAN AYININ NE ÖZELLİĞİ VAR?

1-Ramazan Ayı’nda Kur’an-ı Kerim indirilmiştir. 2-Ramazan Ayı oruç ayıdır. 3-Bu ayda, bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi vardır. 4-Bu ayda yapılan ibadetlerin sevabı, başka zamanlara göre katlanarak verilir. Bakara-185/27

RAMAZAN HİLALİ

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Kim Ramazan Hilâli’ni görürse, o gün oruca başlasın (ve sağlığı elverdikçe Ramazan Ayı boyunca oruç tutsun)!” Bakara-185/27

RAMAZAN’DA GECE SERBESTLİĞİ

Ramazan gecelerinde yeme, içme ve cinsel yaklaşım serbestliği imsak vaktine kadardır. İmsak vakti net olarak takvimlerde ve imsâkiyelerde belirtilmiştir. Bakara-187/28

RASİHUN, İLİMDE İLERİ GİDENLER, NE DERLER?

İlimde ileri giden Rasihûn ise şöyle derler: “Biz ona (Müteşâbih Âyet’e) olduğu gibi inandık. Hepsi de Rabbimizin katından gelmiştir. Bunları ancak tam akıl sahipleri anlar ve ibret alırlar!” Âl-i İmrân-7/49

REHBERDİR KUR`AN MÜTTEKİLERE

Kur`an, müttekilere=takvâ sahiplerine rehberdir. Bakara-2/2

REHİN BİR ŞEY AL SENET YERİNE YOCULUKTA, EĞER KATİP YOKSA!

Yolculuk esnasında kâtip (noter) yoksa, o takdirde borç karşılığında rehin bir şey alman yeterlidir! Bakara-283/48

REHİN OLARAK TUTUKLUSUN!

Herkes kazancı karşısında rehin olarak tutulur,sonra kazancı hayır olanlar cennete,kazancı şer olanlar cehenneme konuşlandırılırlar.   Tûr-21/523

REHİNSİN CEHENNEMDE REHİN; ANCAK AMEL DEFTERİN SAĞDAN VERİLİRSE KURTULDUN

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Ashab-ı Yeminden (amel defterleri sağından verilen cennetliklerden) başka her nefis, kendi kazandıklarına karşılık (cehennemde) rehin (olarak tutulacaklardır)!” Müddessir-38,39/575

RENK RENK BİTKİLER, TÜRLÜ TÜRLÜ HAYVANLAR YARATTI ALLAH

“Allah, yeryüzünde renk renk bitkileri ve türlü türlü hayvanları, size itaatkâr kıldı. Elbette bunda düşünen kimseler için alınacak ibretli delil vardır.” Nahl-13/267

RENKLERİ FARKLI FARKLI İNSAN, HAYVAN VE CANLI YARATTIĞINI BİLDİRİYOR

Allah-ü Teâlâ, yeryüzünde yarattığı canlıları, sağmal hayvanları ve insanları hikmetine binaen değişik renklerde yarattığını beyan ediyor. Fâtır-28/436

RENKLERİ MUHTELİF MAHSULLER ÇIKARDI ALLAH

Allah-ü Teâlâ, gökten indirdiği bir su ile renkleri muhtelif mahsuller çıkardığını bildirerek şöyle bir bakıp geçmeden takılıp görmemizi, üzerlerindeki çeşit çeşit mektûbât-ı Rabbaniyeleri okumamızı istiyor. Fâtır-27/436

RESS ASHABI

Kur’an-ı Kerim’de bu âyette adı geçen Ashâb-ı Ress hakkında müfessirler şu bilgileri verirler: 1-Ashâb-ı Ress,‘Kuyu Ashabı’ demek olup, peygamberlerini bir kuyuya hapsederek öldürmeleri sebebiyle bu adı almışlardır. 2-Putperest bir kavim olduklarından, bir kuyu başında helâk edildiklerinden dolayı bu adı almışlardır. 3-Ashab-ı Uhdûd, mü’minleri öldürerek bir kuyuya (bir çukura) attıklarından bu adı almışlardır. 4-Antakya ahâlisinin Habib-i Neccâr’ı öldürerek bir kuyuya atması sebebiyle bu adı almışlardır (Râzi). Furkan-38/362

RESS HALKI, NUH, AD, SEMUD, FİRAVUN VE LUT KAVİMLERİ DE HAKKI YALANLAMIŞLARDI

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “(Habibim Ya Muhammed!) Onlardan (Mekkelilerden) önce Nûh Kavmi, Ress Halkı, Semûd Kavmi, Âd Kavmi, Firavun ve Lût’un kardeşleri olan kavimler, Eyke Halkı ve Tübba’ Kavmi de kendilerine gelen Hak’kı ve peygamberlerini yalanlamışlardı. (Senin kavminin Seni yalanlaması da onların bir devamıdır!) Böylece tehdidim (azâbımın onların üzerine inmesi) Hak oldu!” Kâf-12,14/517

RESULLERİN GÖNDERİLMESİ, ALLAH’DAN KULLARINA BİR RAHMETTİR

Allah-ü Teâlâ, Resûllerini kullarına bir rahmet olarak gönderdiğini beyan ediyor. (Biz dahi O’na sonsuz hamdederiz, zira gönderdiği Resûlleri olmasaydı halimiz nice olurdu? Şaşkın şaşkın ortalıkta dolaşır dururduk.) Duhân-5,6/495

RESULÜLLAH ARANIZDAYKEN, ALLAH’IN AYETLERİNİ OKUYUP DURURKEN KÜFRE DÖNMEZSİNİZ!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Aranızda Resûlüllah varken, Allah’ın âyetlerini okuyup dururken siz, nasıl küfre dönebilirsiniz ki (dönmezsiniz)!” Bu âyet meâlinden anladığım şudur: Eğer biz müslümanlar, Kur’an Âyetlerini ve Resûlüllah’ın sav Sünnet-i Seniyyesi’ni hayatımızda canlı tutar ve onları ölçü olarak alırsak, sapıtmayız ve küfre dönmeyiz. Aksi takdirde sergerdan ve ne yaptığımızı bilmeden yaşarız. Âl-i İmran-101/62

RESULÜLLAH BİZE UYMAZ; BİZ ONA UYARIZ, AKSİ HALDE SIKINTIYA DÜŞERİZ!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “ Ey iman edenler! Bilin ki aranızda Resûlüllah vardır. (Şimdi Sünnet-i Seniyyesi ile aramızdadır.) Eğer O, birçok işte size uyacak olsaydı, (bugün için Hadis-i Şerifleri, keyfe göre yorumlansaydı) sıkıntıya düşerdiniz.” Evet İslâm, keyfe göre yamultulmaz, bilakis yamuk nefislerimiz İslâm’la düzeltilir. Hucürat-7/515

RESULÜLLAH SAV EFENDİMİZİN BİR ADI DA, MÜDDESSİR’DİR

Peygamber Efendimizin sav Kur’an-ı Kerim’de geçen mübarek adlarından biri de ‘örtünüp bürünen’ mânâsına gelen ‘Müddessir’ dir. Zira Efendimiz’e Hıra mağarasında ilk vahiy geldiğinde O, Cebrail as’ı kendi aslî görünümü ile gördüğünden ürpermiş, bedenini bir heyecan sardığından sâkinleşmek üzere evine dönmüş, Hz. Hatice Vâlidemize ‘Beni örtün, Beni örtün!’ buyurmuşlardı. (Peygamber Efendimizin sav Kur’an-ı Kerim’deki diğer adları: Muhammed, Ahmed, Abdullah, Tâhâ, Yâsîn, Müzzemmil.) Müddessir-1/574

RESULÜLLAH’A KARŞI GELMEKTEN SAKININ!

Allah-ü Teâlâ ferman ediyor: “(Ey iman edenler!) Allah’a itaat edin, Resûlüllah’a da itaat edin! Onlara karşı gelmekten sakının! Eğer O’na (Resûlüllah’a) karşı gelirseniz, bilin ki peygamberimizin görevi, apaçık bir tebliğdir.” Mâide-92/122

RESULÜLLAH’I SAV RAHATSIZ EDEN KABA SABA İNSANLAR İLLA Kİ OLUYOR

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Habibim Ya Muhammed! Doğrusu Sana odalarının arkasından, evinin dışından edebe muhalif bir tarzda seslenen kimseler var ya onların çoğu, bu inceliğe akıl erdiremeyecek kadar akıl fukarası kimselerdir.” Zamanımızda Ravza-yı Mutahhara civarında arabasının kornasını çalanların aynı akıl fukarası kimselerden olduğuna inanıyorum. Cennetmekân Osmanlının, Medine-i Münevvereye demiryolu döşediğinde raylara keçe sarması, bu Âyetin ikâzına ittibâendir. Onlar ra, akıl zengini insan idiler. Hucürat-4/514

RESULÜLLAH’IN HUZURUNDA YÜKSEK SESLE KONUŞMAK BİZİ SEVAP YÖNÜYLE SIFIRLAR

Allah-ü Teâlâ, Resûlüllah’ın sav huzurunda yüksek sesle konuşmayı, O’na birbirimizle yüksek sesle konuştuğumuz gibi yüksek sesle hitap etmeyi yasaklamıştır. Buna uymayanların da amellerinin, işin şuurunda olmadıkları halde yanacağını, sıfırlanacağını beyan etmiştir. (Burada aslında çok önemli mesajlar var anlayana: 1-Madem Resûlüllah sav, diri insan gibi huzuruna gelip gidenleri bilir, öyleyse O’nun huzurunda, Ravzasında ziyarette bulunurken O’na salat-ü selâmdan başka hiç bir kelam etmemeli, salat-ü selamı da gayet kısık bir sesle, hattâ içinden söylemeli! Hele hele yanımızda bulunan bir insan ile o noktada aslâ konuşmamalı! 2-Ravzada olsun, taşrada olsun hiçbir zaman ve zeminde Resûlüllah Efendimizi sav, babamızın oğlunu anar gibi anmamalı, O’nun ismini ta’zim eden sıfatlarıyla beraber anmalı ve muhakkak O’nun ismi geçtiğinde salât-ü selâm getirmeli. Bu bir ahlâki davranıştan öte Kur’anî bir emirdir.) Hucürat-2/514

REZİL EDER RABBİMİZ!

O mütefekkir akıl sahipleri şöyle derler: “Ey Yüce Rabbimiz! Sen kimi ateşe koyarsan, muhakkak onu rezil edersin! Zalimlerin hiçbir yardımcısı yoktur.” Âl-i İmrân-192/74

REZİL OLMAK İSTEMİYORSAN AHİRETTE...

Öyle bir günde, Allah’ın huzurunda rezil ve rüsvây olmak istemiyorsanız, günâhlarla O’nun huzuruna varmaktan korkunuz! Bu dünyada torbanızı, hayırlarla doldurunuz, bilhassa fâiz gibi günâhları, torbadan çıkarıp atınız da Allah’ın huzuruna öylece varınız! Yoksa rezil ve rüsvây olursunuz, biliniz! Zira orada her nefis, kazandığını karşısında bulacaktır. Ve onlara aslâ zulüm edilmeyecek, hakkı ne ise tamı tamına onunla mükâfatlandırılacak veya cezalandırılacaktır. Bakara-281/46

REZİL VE RÜSVAY ETME BİZİ O KIYAMET GÜNÜNDE!

O mütefekkir akıl sahipleri, şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Bizi kıyamet günü rezil ve rüsvay etme! Sen aslâ sözünden dönmezsin!” Âl-i İmrân-194/74

REZİLLİĞİN EN BÜYÜĞÜ NASIL ELDE EDİLİR?

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Şunu gerçekten (o münâfıklar) bilmediler mi ki, kim Allah’a ve Resûlüne karşı gelirse, muhakkak ona içinde devamlı kalacağı cehennem ateşi var! İşte en büyük rezillik budur.” Tövbe-63/196

RIZA MAKAMI KİMLEREDİR?

İman edip salih ameller işleyenlerden Allah, Râzı olmuştur, onlar da Rablerinden (zaten) râzıdırlar. İşte bu karşılıklı Rıza’ya “Rıza Makamı” diyoruz. Beyyine-7,8/598

RIZA YOLUNU TUTANLA HIŞIM YOLUNU TUTAN BİR OLMAZ

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Hiç Allah’ın Rıza yolunu tutan kimse, Allah’ın hışmına uğrayan ve varacağı yer cehennem olan kimse gibi olur mu? (olmaz!) Halbuki (o cehennem), ne kötü varılacak bir yerdir!” Âl-i İmrân-162/70

RIZA YOLUNU TUTANLAR

Rıza yolunu tutanlar, Allah’ın katında derece derecedirler. Ve Allah, insanların yaptığı her şeyi hakkıyla görendir. Âl-i İmrân-163/70

RIZA-İ İLAHİ KÜFÜRDE ,NANKÖRLÜKTE DEĞİL ,ŞÜKÜRDEDİR

Allah-ü Teâlâ, inkâr etmekle hiç kimsenin Kendisine bir zarar veremeyeceğini, kimsenin imanına da muhtaç olmadığını, bununla beraber küfre rızasının olmadığını, bilâkis şükürden razı olduğunu bu Âyet-i Kerimesi’nde bildirmektedir. Zümer-7/458

RIZA-İ İLAHİYE ERİŞ REÇETESİ KUR’AN’DA YAZILMIŞ

Şu dünya zindanından kurtulup, Rıza-i İlâhiye erip, cennet ve Cemâlüllah’a kavuşmak isteyene reçetedir: 1-Rabbine ve Âyetlerine iman edeceksin, 2-Hayır işlerinde koşturacaksın, 3-Rabbinin azâbından ‘ya bana da dokunursa diye korkup’ tir tir titreyeceksin, 4-Rabbine ama gizli, ama âşikar, hiç bir ortak koşmayacaksın (meselâ: ‘Beni şu doktor iyileştirdi’ demeyeceksin, belki ‘Rabbim bana şu doktor eliyle şifâ verdi’ diyeceksin), 5-Yaptığın hayırlarda dünya menfaati gözetmeyeceksin, belki ‘Rabbime döndüğümde nasıl olsa hesaba çekileceğim’ şuuru içinde verirken titreyerek vereceksin. 6-Hayırda kanaatkar olmayacaksın, hayır ehli ile yarışıp öne geçmeye çalışacaksın. (Hayırda ölçü, kemiyet değil belki keyfiyettir. Meselâ yüz bin lira sahibinin verdiği on bin lira ile, yüz lira sahibinin verdiği on lira, Ahiret terazisinde eşit gelir.) Mü’minûn-57,59/344 ; 60,61/345

RIZAY-I İLAHİ VE RIZAY-I PEYGAMBERİYİ ELDE ET, BOŞVER BİZİ!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Münâfıklar, sizin yanınıza gelir, gönlünüzü hoş etmek için Allah’a yeminler ederler; halbuki bunlar, eğer mü’min iseler, her şeyden önce Allah ve Resûlünün rızasını elde etmelerini düşünmeleri gerekirdi.” Tövbe-62/196

RIZIK VERMEK ALLAH’A MAHSUSTUR

Herkesi göklerden ve yerden rızıklandıran Allah’dır. Sebe’-24/430

RIZIK ALLAH’DANDIR; İSTER İNSAN OLSUN İSTER HERHANGİBİR CANLI OLSUN!

Allah-ü Teâlâ bu- yuruyor: “Yeryüzünde hareket eden nice canlı vardır ki, rızkını kendi temin edemez. Onlara da size de rızık veren Allah’dır. Çünki O Semi’dir (rızık isteyen her canlıyı işitendir), Alim’dir (her bir canlının hangi rızka ihtiyacı olduğunu bilendir). Ankebût-60/402

RIZIK ALLAH’IN TAAHHÜDÜ ALTINDADIR!

“Yeryüzünde kımıldayan hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah’a ait olmasın. Allah, her canlının hayatını geçirdiği yeri de, öleceği yeri de bilir. Bütün bunlar, apaçık bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da) yazılıdır.” Hûd-6/221

RIZIK ARAMAK İÇİN GÜNDÜZ TAVSİYE EDİLMİŞTİR

Allah’ın “gündüzün delili Güneş’i de aydınlatıcı yaptık ki rızık hususunda nasibinizin peşine düşerek arayasınız!” âyetinden şunu anlıyorum: 1-Aydınlıkta her şey daha net gözükür. 2-Gündüz, emniyetli bir zaman dilimidir. 3-İnsan gece uykusuyla ancak dinlenebilir, dolayısı ile gündüz daha zinde ve verimli çalışır. 4-Gece şerlerin cirit attığı bir zaman dilimidir. 5-Aile hayatının daha huzurlu olması için gece dinlenme saatinde herkesin evde olması lâzım. İsrâ-12/282

RIZIK DAHİ BİR İMTİHANDIR, ALLAH DİLEDİĞİNE RIZKI GENİŞLETİR, DİLEDİĞİNE DARALTIR

Allah-ü Teâlâ, “hâlâ anlamadılar mı ki, Allah rızkı dilediğine genişletir, dilediğine de daraltır. Bunda kesinlikle inanan topluluklar için alınacak ibret dersleri vardır” buyurmaktadır. Allah fakiri, sabır mı gösterecek, yoksa isyan mı edecek diye; zengini, tasadduk etmek sûretiyle şükür mü edecek, yoksa cimrilik mi edecek diye imtihan eder. Sonunda imtihanını bitiren insan, çıplak geldiği yere yine çıplak döner de malı, mülkü yine bir imtihan aracı olarak başkalarına kalır. (Tarla kavgalarında tarla, hep ellere kalmıştır, günahın vebali ise daima kavga edenlerin boynuna asılmıştır. Ne kadar ibretliktir değil mi?) Zümer-52/463

RIZIK İSTEMİYORUM, DOYURMALARINI DA İSTEMİYORUM, DİYOR ALLAH. BU NE DEMEKTİR?

Allah-ü Teâla: “Ben onlardan rızık istemiyorum, Beni doyurmalarını da istemiyorum”diyor bu Âyet-i Kerimesi’nde. Bu ne mânâya gelir? Allah-ü Teâlâ yemez içmez ve hiç bir şeye de ihtiyaç duymaz! Böyle olunca bu Âyet-i Kerime’den maksat şöyle olabilir: 1-Dünya efendileri, hizmetçilerinden faydalanarak imkânlarını artırırlar; lâ teşbih, Ben’im sizin ibâdetlerinizle Ulûhiyetimde ne bir artma, ne de bir eksilme olur, yani olmaz! 2-İbâdetlerinizle Bana bir katkı sağlayamazsınız, ibâdet eden sadece kendine katkı sağlar! 3-Benim adıma peygamberime bir ücret vermeniz gerekmez, Din bir çıkar kaynağı değildir, Din kullarımın Bana kavuşması için bir yoldur ve meccâni bir lutf-u İlâhîdir. 4-“Nasıl olsa Allah’ın, kimsenin muâvenetine ihtiyacı yoktur, ibâdetimizle O’na katkıda bulunamayacağımıza göre ibâdet etmemizin mânâsı kalmamıştır” diyerek ibadet terkedilmez. İbadetle O’na değil kendimize katkıda bulunuruz. Allah-ü A’lem! Zâriât-57,58/522

RIZIK OLARAK VERDİKLERİMİZİN TEMİZ OLANLARINDAN YİYİN!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Ey İsrailoğulları! Sizi rızıklandırdığımız temiz şeylerden yiyin, aşırı gitmeyin!” Tâhâ-81/316

RIZIK SADECE GÖK VE YERDEN DEĞİL GÖK ÖTESİ GÖKLERDEN DE GELİR

Bu Âyet-i Kerime’de müşriklerin taptıkları putların göklerden ve yerden rızık vermeye zerre kadar iktidarlarının olmadığından bahsediliyor. Burada “gök”ten değil de “göklerden” ibâresini kullanıyor. Demek ki rızkın kaynağı sadece yer ve gök değil; göğün ötesinde gökler de rızka kaynaktır. Nahl-73/274

RIZIK SU İLİŞKİSİ

Yüce Allah rızkımızı, yeryüzüne gönderdiği yağmur suyu ile topraktan çıkardığını beyan ediyor. Bakara-22/3

RIZIK, KISILIR DA BOLLAŞTIRILIR DA!

Allah, dilediğinin (bâhusus cimrinin) rızkını kıstığı gibi, dilediğinin (bâhusus cömertin) rızkını da bollaştırır. Bakara-245/38

RIZIKLARIN TEMİZİ İLE RIZIKLANDIRILDINIZ, HALA ŞÜKRETMEYECEK MİSİNİZ?

Ey insanoğlu! Rızıklandırılan canlılar içerisinde en temizi ve en güzeli ile siz rızıklandırıldınız! Sizi en güzeli ile rızıklandıran Allah, ne Yücedir! Hâlâ Rabbinize nankörce davranıp şükretmeyecek misiniz? Mü’min-64/473

RIZKI ALLAH TUTSA, VERMEYİ KESİVERSE; ŞU SİZE RIZIK VERECEK DE KİMMİŞ GÖSTERİN BAKALIM!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Yahut Allah, size verdiği rızkı tutsa, kesiverse; şu size rızık verecek olan da kimmiş? (Gösterin bakalım!) Hayır! Onlar azgınlık ve nefret içerisinde diretmektedirler.” Mülk-21/562

RIZKI ALLAH’DAN BAŞKA VEREBİLECEK BİR TANRINIZ MI VAR?

Bu Ayet-i Kerime’de Yüce Allah, nimetinin hatırlanmasını, gökten ve yerden rızkın kendisinden başka hiçbir tanrı tarafından gönderilemeyeceğini, Kendisinden başka ilâhın olmadığını, hal böyleyken nasıl olup da imandan şirke çevrilindiğini, böylesi bir çevrilimin büyük bir nankörlük olduğunu beyan ediyor. Fâtır-3/433

RIZKI GENİŞLETMEK VE DARALTMAK ALLAH’A AİTTİR

Rızkı genişletmek de daraltmak da Allah’a aittir. Binaenaleyh hiç kimse kendi çabası ve ilmi ile mal mülk sahibi olduğunu iddia edemez; Hiç kimse de fakirliğinden dolayı Allah’ı -Hâşâ- adâletsizlikle suçlayamaz. Suçlasa kâfir olur. Zira mal ve mülk, sahibi için bir imtihan vesilesi olduğu gibi fakirlik dahi bir imtihandır. Zengin şükrü ile, fakir sabrı ile imtihan olur. Hem görünen odur ki, fakirler daha avantajlıdırlar, zira sabır, şükürden daha kolaydır. Şûrâ-12/483

RIZKI SAYISIZ VERİR DİLEDİĞİNE!

Allah, dilediği kimseye sayısız rızık verir. Âl-i İmrân-27/52

RIZKI, ALLAH DİLEDİĞİNE BOLLAŞTIRIR, DİLEDİĞİNE DE DARALTIR

“Allah rızkı, dilediğine genişletir, bollaştırır, dilediğine de daraltır. O inkârcılar, sadece dünya hayatı ile sevinip şımarırlar. Halbuki dünya hayatı, Ahiretin yanında değersiz bir menfaatten başka bir şey değildir.” Ra’d-26/251

RIZKIN GENİŞ VE DAR TUTULMASI TAMAMEN TAKDİR-İ İLAHİDİR

Allah, dilediğine bol rızık verir, dilediğinin nasibini de kısar. Muhakkak ki Allah, her şeyi bilendir. (Rızkı aramak, sebeplere yapışmak boynumuzun borcudur. Ama bizim zengin veya fakir olmamız elimizde değildir.) Ankebût-62/402

RIZKIN GENİŞLETİLİP DARALTILMASI TAMAMEN RABBİMİZİN TASARRUFUDUR

“Rabbimiz, dilediğinin rızkını geniş tutarak onu zenginlerden eder, dilediğinin rızkını da daraltarak onu fakirlerden eder.” (İnsan zengin olmak için elbette çalışır, çabalar ama zenginlik Rabbimizin iznine bağlıdır. Aslında herkesin fakir olması nasıl iyi değilse, herkesin zengin olması da o şekilde iyi değildir. O zaman çalıştıracak kimse bulamazsınız. Anadoluda bir tâbir vardır: “Sen ağa, ben ağa; inekleri kim sağa?” Bu tâbir, bu âyeti ne kadar da güzel açıklamış! Kaldı ki zenginler, zamanla fakirleşir ve fakirler de zamanla zenginleşir. Çünki burası imtihan dünyasıdır. Zenginlik de fakirlik de bir sınamadır. Bize düşen şükretmektir.) İsrâ-30/284

RIZKIN TEMİZ VE HELALİNDEN YİYİNİZ!

Allah-ü Teâlâ: “Ey iman edenler! Sizi rızıklandırdığımız şeylerin temiz ve helâl olanlarından yiyiniz!” buyurmaktadır. Bakara-172/25

RİC’İ TALAKLA, DÖNÜŞÜ MÜMKÜN OLAN TALAK İLE BOŞAMIŞSA

Bir koca karısını bir talâk ile boşamışsa yapılacak şey, ya iddeti bitince güzellikle salıvermektir; ya da iddeti tamamlanmadan geri dönmektir. Buna “Ric’i Talâk” denir. (Bu geri dönüş için bir nikâha gerek yoktur. İddeti bittikten sonra geri dönmek isterse yeni bir nikâh akdi ile ve iki talâk bağı ile evlilik devam eder.) Bakara-231/36

RİSALE-İ NUR’LARIN ÜNİTE BAŞLIKLARINDA TEBERRÜKEN YAZILAN AYET

Risâle-i Nûr Eczâları’nın ünite başlıklarında “Bismihî süphânehû” dan sonra yazılan âyet: (Meâlen) “Hiç bir şey yok ki, hamd ile Allah’ı tesbih etmiş olmasın!” İsrâ-44/285

RİYAKARI ALLAH SEVMEZ!

Allah-ü Teâlâ: “Mallarını halka gösteriş için harcayan, Allah’a ve Ahiret gününe iman etmeyen kimseleri Allah sevmez!” buyurmaktadır. Çünki riya gizli şirktir. Yani Allah’a ait olanı kendine mal etmektir. Allah ise Kendine rakip çıkanı sevmez! Nisâ-38/84

RİYAKARLARIN VAY HALİNE!

Allah-ü Teâlâ, ibadetlerini Allah rızası için değil de başkalarına görünmek ve yaranmak için yapan riyâkârlara “vay onların hallerine!” demektedir. Allah-ü Teâlâ, bir kimse hakkında “vay haline!” demişse o zavallının işi bitiktir artık! Mâûn-6/602

RUH HAKKINDA SANA SORU SORUYORLAR, DE Kİ

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Hem sana ‘rûh’ hakkında soruyorlar, de ki: Rûh, Rabbimin emrindendir (Emir Âlemi’nden yarattığı şuurlu bir kanunudur, can dediğimiz hayatın medârı olan mânevî varlıktır). O’nun bileceği işlerdendir. Size (rûh hakkında) sadece az bir ilim verilmiştir.” (Buradaki ‘Rûh’ iki şekilde tefsir edilmiştir: 1- Müfessirlerin bazıları, ‘rûh’dan maksat insan ruhudur, demişlerdir ki, insan kendi rûhu hakkında çok az bir bilgi sahibidir, belki farkındalığından ve bazı donanımlarından başka bir şey bilmemektedir. 2-Bazıları da, ‘rûh’dan maksat Hz. Cebrail’dir, demişlerdir. Bu takdirde O’nun hakkında da insan, yine çok az bir bilgi sahibidir.) İsrâ-85/289

RUH, KUR’AN’IN SIFATLARINDAN BİRİDİR

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Habibim Ya Muhammed! İşte böylece Sana da emrimizden bir Rûh olan Kur’an’ı vahyettik.” ‘Hayat üfleyen nefes’ mânâsına gelen Rûh, Kur’an-ı Kerim’e pek yakışan bir sıfattır. Zira inkâr ve cehâlet içerisindeki insanlar bir nevi ölü sayılırlar. Kur’an, insanlar üzerindeki cehâlet ve küfrü hayatbahş Ayetleriyle izâle ettiği için, cesede giren rûh gibi oluyor. Kur’an hakikatlarıyla bütünleşen insan, yaratılış amacına uygun yaşadığı için kendisinden murad maksat, hasıl oluyor ve bir nevi ölü iken diriliyor. Şûrâ-52/488

RUHBANLIĞI ONLARA ALLAH FARZ KILMADIĞI HALDE KENDİLERİ İHDAS ETTİLER

Hıristiyanlar, Allah’ın kendilerine farz kılmadığı halde “Ruhbanlığı”, sırf O’nun rızasını kazanmak maksadıyla ihdas ettiler. Lâkin ona da hakkıyla riayet etmediler. Allah, onlardan iman edenlere mükâfatlarını vermiştir, fakat onlardan çoğu (yoldan çıkmış) fâsık kimselerdir. (Ruhbanlık, meşru’ dünya zevklerini de terk ederek, aile hayatı kurmaksızın bütün ömrünü, kendini ibâdete vererek manastırda geçirmektir.) Hadîd-27/540

RUHLAR BEDENLERE TEKRAR GİRECEK

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Nefisler eşleştirildiği (ruhlar bedenlere tekrar girip birleştiği) zaman, İnsan (hayır ve şer) ne hazırladığını öğrenecektir!” Tekvîr-7/585

RUHU’L KUDÜS CEBRAİL AS RABBİNDEN İNDİRİP GETİRDİ KUR’AN-I HAKİMİ

Allahü Teâlâ buyuruyor: “(Habibim Ya Muhammed!) De ki: İman edenlere tam bir sebat vermek ve Allah’a teslimiyet gösterecek müslümanlara bir hidâyet ve müjde olmak üzere Kur’an’ı Rabbinden indirip getiren Rûh-ul Kudüs’dür=Cebrail’dir.” Nahl-102/277

RUH-UL EMİN, CEBRAİL, KUR’AN’I EFENDİMİZİN KALBİNE ARAPÇA OLARAK İNDİRMİŞTİR

Bu Âyet-i Kerime’de Kur’an-ı Kerim’in, Rûh-ul Emin (Cebrail as) tarafından peygamber Efendimizin kalbine, bir uyarıcı olması maksadıyla apaçık Arapça lisânı ile indirildiği beyân ediliyor. Şuarâ-193,195/374

RUH-UL KUDÜS, CEBRAİL

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Meryem Oğlu İsa’yı Ruh-ul Kudüs ile takviye ettik!” Bu âyetten Ruh-ul Kudüs’ün, Cebrail as olduğu anlaşılıyor. Bakara-253/41

RUH-UL KUDÜS

Mukaddes Ruh anlamında Hz. Cebrail as`ın başka bir adıdır. Bakara-87/12

RUM SURESİ

30. Sûredir. Mekke Dönemi’nde nâzil olmuştur. 60 âyettir. Rûm-0/ 403

RUMLAR YAKIN YERDE İRANLILARA MAĞLUP OLSA DA BİR KAÇ SENE SONRA GALİP GELECEKLERDİR

Allah-ü Teâlâ bu Ayetleri’nde haber veriyor ki: “Elif Lâm Mîm. (Ehl-i Kitap olan ve Bizans İmparatorluğu olarak bilinen) Rûm’lar, (Arapların bulunduğu bölgeye) pek yakın bir yerde (müşrik olan İran Sasani imparatorluğuna) mağlup oldu. Fakat bu mağlubiyetlerinden sonra birkaç yıl içinde (üç ile dokuz yıl arasında, İranlılara) galip geleceklerdir. Önünde de sonunda da emir (yani zamanın tamamında hüküm), Allah’ındır. O gün mü’minler de Allah’ın verdiği zafer sayesinde sevineceklerdir. Allah dilediğini muzaffer kılar, Çünki O, Azîz (Kudreti her şeye üstün gelen) dir. Rahîm (Sınırsız merhamet eden) dir.” Rûm-1,5/403

RÜKU’ EDİN, DENİLDİĞİNDE KİBİRLERİNDEN DİKLENİRLER DE RÜKU’ ETMEZLERDİ

Dünyada iken kendilerine: “Allah için Rüku’ edin!”denildiğinde kibirlerinden ve kâfirliklerinden dolayı diklenirler de rüku’ etmezlerdi. İşte o, Hakkı yalan sayanların o gün, vay hallerine! Mürselât-48,49/580

RÜSVAY OLMAMAYI MAHŞER GÜNÜNDE, ALLAH-Ü TEALA’DAN NİYAZ EDELİM

Hz. İbrahim as, insanların dirileceği gün rüsvây olmaması için Rabbine duâ etmiş. Biz dahi etmeliyiz. Şuarâ-87/370

RÜŞT, DOĞRUYU BULMA KABİLİYETİ İBRAHİM AS’A VERİLMİŞTİ

Allah-ü Teâl: “Biz, İbrahim’e daha önce Rüşdünü (doğruyu bulma kabiliyetini) vermiştik ve O’nun buna ehil olduğunu bilen idik” buyuruyor. Putpererstliğin dem ve damarlara işlediği bir ortamda böyle bir inâyet-i İlahi, Rabbin, seçkin kullarına bir şefkatidir, bir merhametidir. Rüşt, peygamberlik mânâsına da gelebilir. Enbiyâ-51/325

RÜŞVET VEREREK MAL SAHİBİ OLMA!

Halkın mallarından bir kısmını uhdesine geçirmek için bile bile hakimlere rüşvet vermeye koşmak, açık ve net bir şekilde haram kılınmıştır. Bakara-188/28

RÜŞVETE GÖRE HÜKÜM VERENLER

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Habibim Ya Muhammed! Onlar (münâfık ve yahudiler), (aleyhinde) yalancılık etmek için dinlemeye çok meraklı, haram yemeye (rüşvet almaya) pek düşkündürler. Sana (hükmetmen için) gelirlerse, ister aralarında hükmet, istersen hükmetmekten geri dur! Geri durursan onlar, Sana aslâ bir zarar veremezler. Şâyet hükmedersen, aralarında adâletle hükmet! Çünki Allah, adâletli olanları sever.” Mâide-42/114

RÜYA TA’BİRLERİNİ RABBİN SANA ÖĞRETECEKTİR

Yakup as, oğlu Yusuf as’ın çocukken gördüğü rüyâyı, sadece bir rüyâ ta’bircisi olarak değil, belki peygamberlik ferâsetiyle, belki bir mu’cize olarak, gelecek hakikatları beyân sadedinde şöyle dedi: “Rabbin Seni öylece seçecek, Sana rüyâ ta’birini öğretecek ve daha önce büyük babaların İbrahim ile İshak’a olan nimetini tamamına erdirdiği gibi, Sana ve Yakub’un ailesine de nimetini tamamlayacaktır. Çünki Rabbin Alîm ve Hakîm’dir.” Yûsuf-6/235

RÜYADA HÜKÜMDAR YEDİ SEMİZ İNEĞİ, YEDİ ZAYIF İNEĞİN YEDİĞİNİ GÖRMÜŞTÜ

Allah-ü Teâlâ haber veriyor: “Günün birinde Mısır Hükümdarı, gördüğü rüyâyı anlatıp dedi ki: ‘Ben yedi semiz inek gördüm, bunları yedi zayıf inek yiyordu. Bir de yedi yeşil başak ile yedi kuru başak gördüm. Ey efendier! Siz rüyâ ta’bir ediyorsanız, benim bu rüyâmı da halledin!’ Dediler ki: Bunlar,karmakarışık rüyâlardır. Biz ise, o rüyaların tabirini bilemeyiz.” Yûsuf-43/239 ; 44/240

RÜYANIN GERÇEK TA’BİRİNİ DUYAN HÜKÜMDAR, “O’NU BANA GETİRİN!” FERMAN ETTİ

“Bu gerçek tabiri duyunca hükümdâr, “O’nu bana getirin!” diye ferman etti. Hükümdârın elçisi gelince, Yûsuf as, “Sen önce dönüp efendine de ki; O ellerini kesen kadınların meselesi neydi, kendisine soruver.Zaten benim efendim, o kadınların fendini pek iyi bilir.” Yûsuf-50/240

RÜYANIN TA’BİRİNİ BEN BİLDİRECEĞİM, HELE SİZ BENİ HAPİSHANEYE BİR GÖNDERİVERİN!

“O iki hapishane arkadaşından kurtulanı, aradan geçen bunca zamandan sonra, Yûsuf’u hatırladı da dedi ki: “Rüyânın ta’birini size ben bildireceğim. Hele siz beni hapishaneye bir gönderiverin!” Yûsuf-45/240

RÜZGAR, SÜLEYMAN AS’IN EMRİNE AMADE KILINDI

Allah-ü Teâlâ, rüzgârı Süleyman as’ın emrine râm etti de sabah gidişi bir aylık, akşam dönüşü bir aylık mesafeye O, bu rüzgâra binerek günübirlik gidip geliyordu. Rüzgâra binerek seyahat etmek Süleyman as ile başladı. Sebe’-12/428

RÜZGARIN NASIL ESTİĞİNİ, YAĞMURUN NASIL YAĞDIĞINI ARAŞTIRMAYA TEŞVİK VARDIR

Kur’an-ı Kerim, hem bütün ilimlerin kaynağı hem de teşvikçisidir. Müzik ve spor dahil her ilim sahibi, Kur’anda kendine yer bulur. Zaten her bir ilim, Allah’ın bir isminin açılımının keşfinden başka bir şey değildir. Bu Âyet-i Kerime’de “gökten rızık, yani yağmurun indirilmesiyle yeryüzünün diriltilmesinde, rüzgârların evrilip çevrilmesinde akıllarını kullanıp düşünen kimseler için Allah’ın kudretine dair nice deliller vardır” buyrulmakla yağmur ve rüzgârın meydana gelmesini araştırmaya teşvik vardır. Evet, Kur’an ilimdir. Câsiye-5/498

RÜZGARLAR, RAHMETİN, YAĞMURUN ÖNÜNDE MÜJDECİ OLARAK GÖNDERİLİRLER

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “ O (Allah), rüzgârları rahmetinin (yağmurun) önünde müjdeci olarak gönderendir. Nihayet o rüzgârlar, ağır yağmur bulutlarını yüklendiği zaman, onu ölü bir memlekete sevk ederiz; derken oraya su indiririz de orada her türlüsünden meyveler çıkarırız! İşte ölüleri de kabirlerinden böyle çıkarırız; tâki, ibret alasınız!” A’râf-57/156

RÜZGARLARA YEMİN EDİYOR ALLAH

Allah-ü Teâlâ, esip savuran rüzgârlara yemin ediyor. Allah-ü Teâlâ, bir şeye yemin etmişse o şey önemli olduğundan rüzgârlar dahi çok önemlidir. Evet, uçaklar, helikopterler rüzgâra binerek uçuyorlar, yağmur yüklü bulutları rüzgârlar alıp ihtiyaç mahalline taşıyorlar, dâneler, sapından samanından rüzgârla ayırt ediliyor vs.vs. Mürselât-2/579

RÜZGARLARA YEMİN OLSUN!

Allah-ü Teâlâ, rüzgârlara yemin ederek şöyle buyuruyor: “Yemin olsun zâriyâta (tozutup, savuran rüzgârlara)! Ki, va’d edildiğiniz şey (öldükten sonra dirilmeniz), gerçekten doğrudur.” Zâriyât-1,5/519

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KADIN DÖVMEK VAR MIDIR İSLAM DİNİNDE?

                                                 KADIN DÖVMEK VAR MIDIR İSLAM DİNİNDE?                 İslam düşmanları güzel dinimize çamur atmak için bazı ayetleri dillerine dolayarak guya İslamiyetin kaba ve acımasız ve erkekleri kayırıcı bir din olduğundan bahsederler. Bu ayetlerin sayısı, iki elin parmağını geçmez. Aslında ayetler tabi ki yerli yerinde en doğru ve en isabetli olandır. Fakat kıt akıllarıyla anlayamıyorlar veya anladıkları halde şeytanlıklarından bile bile eleştiriyorlar. Kadınların zaaf damarlarından istifade ile onları kışkırtıyorlar. Bu çamur atma işinde serrişte ettikleri ayetlerden birisi de Nisa Suresi’nin 34. ayetidir. Haksız olduklarını Allah’ın izni ile gay...

PARMAK İZLERİNİN HATIRLATTIKLARI

                                                 PARMAK İZLERİNİN HATIRLATTIKLARI                 Kıyame Sûresi 3. ve 4. Âyetlerinin meallerini okuyalım! Bu âyetlerde Allah-ü Teâlâ buyuruyor ki: “İnsan kendisinin kemiklerini aslâ bir araya getiremeyeceğimizi mi sanıyor? Evet! (Bir araya getiririz!) (Biz) onun parmak uçlarını (parmak izlerine varıncaya kadar) düzenlemeye (dünyadaki eski haline getirmeye) gücü yeteniz.”                 Parmak uçları denmesi, câlib-i dikkattir. Niçin? Parmak uçlarında ne var ki? Evet! Parmak uçlarında parmak izleri var! Bu âyetin nazil olduğu dönemde de parmak izlerinin va...

NUH TUFANI TÜM DÜNYAYI KAPSADI MI?

              Hûd Sûresi’nin 25. Ayetinden 48. Ayetine kadar Hz. Nûh’dan, gemisinden ve tufandan bahsedilir. Başka sûrelerdeki ayetlerle beraber bu sûredeki ayetlere toplu bakınca Nûh Tufanı’nın tüm dünyada olduğunu anlarız. Şöyle ki:             -Nûh as kavmi içinde 950 sene kalıyor. Hûd-40. Ayette belirtildiği üzerine Hz. Nûh’a pek az kişi iman etmişti. Bir oğlu ile diğer zevcesi bile iman etmemişti. Kavminin arasında bu kadar uzun yıllar kalmasına rağmen Hz. Nûh’a Hz. İbrahim ve Hz. Lût gibi başka insanların bulunduğu beldelere hicret etmesi emredilmemişti. Buradan anlaşılıyor ki insanlık henüz çoğalıp yayılmamıştı. Binaenaleyh Nûh Tufanı’nın başka masum insanların korunması amacıyla yerel olmasını mucip bir sebep gözükmüyor.             -İsrâ Sûresi’nin 3. Ayet meali: “(Ey) Nûh ile beraber (gemide) taşıdığımız k...