Ana içeriğe atla

KUR’AN-I KERİM KONULARI: (Ü) İLE BAŞLAYANLAR

 

KUR’AN-I KERİM KONULARI: (Ü) İLE BAŞLAYANLAR

ÜCRET AHİRETTE TAM OLARAK VERİLECEKTİR

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Ey insanlar, amellerinizin karşılığı, kıyamet günü size tam olarak verilecektir.” Âl-i İmrân-185/73

ÜCRET İSTEMİYORUM SİZDEN

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “(Habibim Ya Muhammed!) Sen de, Allah’ın Kendilerini hidâyete erdirdiği Kimselerin (önceki Peygamberlerin) yolundan yürü ve de ki: Ben risâleti tebliğden dolayı sizden bir ücret istemiyorum. O (Kur’an), Âlemler (ve bütün asırlardaki insanlar) için bir nasihat ve bir irşâddan ibarettir!” En’âm-90/137

ÜÇ GÜNLÜK DÜNYADA BÖBÜRLENMEK, (VAY BE!)’YE TAV OLMAK ADINA HEDER EDİLEN AHİRET

Müşrikler, “hele bize bir peygamber gönderilsin bak, ümmetler arasında birinciliği kimseye kaptırmayacağız!” diye var güçleriyle yemin etmelerine rağmen, peygamber gelince eski hayatlarındaki böbürlenme, çalım satma, büyüklük taslama, “vay be!”ye tav olma gibi zaaflarını aşamadılar da inkâr ettiler. Böylece fâni üç günlük dünyalarına bedel koskoca Ahiretlerini heder ettiler. Çok yazık tabi! Fâtır-43/438

ÜÇTÜR ALLAH DEMEYİN!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Ey Ehl-i Kitap! Gelin Allah’a ve elçilerine iman getirin! ‘Allah üçtür!’ demeyin! Kendi iyiliğiniz için bundan vazgeçin! Allah, ancak tek bir ilâhdır, O, çocuğu olmaktan münezzehdir. Göklerde ve yerde ne varsa O’nundur.” Nisâ-171/104

ÜÇÜN ÜÇÜNCÜSÜDÜR ALLAH DİYENLER KAFİR OLMUŞLARDIR

“Allah, üç ilahın üçüncüsüdür!” diyenler, kâfir olmuşlardır. Halbuki bir tek ilâhdan (Allah’dan) başka ilâh yoktur. Mâide-73/119

ÜÇYÜZ DOKUZ YIL UYUDUKTAN SONRA UYANDIRILAN GENÇLER KONUŞMAYA BAŞLADILAR

309 yıl uyuduktan sonra uyandırılan gençler, kendi aralarında konuşmaya başladılar: Birisi “ne kadar uykuda kaldınız?”diye sordu. Bazıları “bir gün veya daha az!” diye cevap verdiler. Diğerleri “uykuda ne kadar kaldığınızı tam tamına ancak Allah bilir!”dediler. Bazıları “siz uyku işini bırakın da açlığımızı nasıl gidereceğiz, onun çâresine bakalım!” dediler. Nihâyet birini yiyecek tedârik etmek için şehre göndermeye karar verdiler, eline de akçeyi vererek dediler ki: “Gayet nâzik ve tedbirli davran, varlığımızı ve bulunduğumuz yeri sakın hiç kimseye hissettirmeyesin! Çünki onlar, bizi bir ele geçirirlerse ya taşa tutar, ya da kendi dinlerine döndürürler, bu takdirde ebediyyen kurtuluşa ermezsiniz!” Kehf-19,20/294

ÜÇYÜZ DOKUZ YIL UYUDUKTAN SONRA UYANDIRILMALARINDAKİ HİKMET NEYDİ?

Ashâb-ı Kehf, 309 yıl süren uykularından uyandırıldı. Bununla kendi aralarındaki iki gruptan hangisinin (uyuma müddetlerini) daha iyi hesap edeceğinin ortaya çıkarılması istenmiştir. (Başka bir görüşe göre iki gruptan maksat Ashâb-ı Kehf ile hasımlarıdır, denmiştir.) Kehf-12/293

ÜLİ-L EMRE İTAAT

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Ey iman edenler! Allah’a itaat edin! Resûlüne de itaat edin! Ve (bir de) sizden olan Üli-l Emr’e (emir verme yetkisi olana itaat) edin!” Nisâ-59/86

ÜLKEDE HAKSIZ YERE BAŞKALARININ HUKUKUNA SALDIRAN ZALİMLERE ACI BİR AZAP VARDIR

Kim ki, haksız yere başkalarının hukukuna saldırdı, işte ona Ahirette gayet acı bir azap vardır. Şûrâ-42/486

ÜLTİMATOM, SON İHTAR!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “(Bu), Allah ve Resûlü’nden, kendileriyle andlaşma yaptığınız müşriklere (ahitlerini bozduklarından dolayı) son ihtardır!” Tövbe-1/186

ÜLÜ’L-AZM, ÜSTÜN AZİM SAHİBİ PEYGAMBERLERİN SABRETTİĞİ GİBİ HABİBİM SEN DE SABRET!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “(Habibim Ya Muhammed!) O halde Ülü’l Azm peygamberler, nasıl sabrettilerse Sen de öyle sabret! Ve o inkâr edenler hakkında azâbın gelmesi için acele etme! Onlar dünyada tehdit edildikleri azâbı gördükleri gün, sanki dünyada gündüzün bir saatı kadar kalmış gibidirler. Bu, bir duyurudur! Hiç fâsıklar topluluğundan başkası helâk edilir mi?” (Ülü’l Azm peygamberler: 1-Hz. Nûh as, 2-Hz. İbrahim as, 3-Hz. Musa as, 4-Hz. İsa as ve 5-Hz. Muhammed sav’dirler. Ayrıca Hz. İsmail, Hz. Yakup, Hz. Yusuf ve Hz. Eyyûb as’lar da Ülü’l Azm peygamberler arasında sayılmaktadırlar.) Ahkâf-35/505

ÜMİDİ, DALALETE DÜŞENLER KESER!

İbrahim as meleklere karşı: “Zaten dalâlete düşenlerden başka Rabbinin rahmetinden kim ümit keser?” dedi. Hicr-56/264

ÜMİDİNİZİ KESMEYİN ALLAH’IN RAHMETİNDEN EY BENİM GÜNAHKAR KULLARIM!

Bu Âyet-i Kerime’de Merhameti sonsuz Rabbimiz buyuruyor: “(Habibim Ya Muhammed! Benden onlara) De ki: Ey nefisleri aleyhine çok günâhlar işleyerek ömürlerini israf eden kullarım! Allah’ın Rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz! Şurası muhakkak ki Allah bütün günâhları affeder! (Yeter ki, tövbe ile iltica ediniz!) Doğrusu O, kullarını çok affedendir; kullarına çok merhamet eden de ancak O’dur.” Zümer-53/463

ÜMMET İDİ ONLAR, GELDİ GEÇTİ!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “İşte onlar, bir ümmet idi, geldi geçti! Onların kazandıkları, kendilerine, sizin kazandıklarınız da kendinizedir. Siz onların yaptıklarından sorguya çekilmeyeceksiniz!” Bakara-134/19

ÜMMET-İ İSLAMİYYE TEK BİR ÜMMETTİR, BEN DE SİZİN RABBİNİZİM, BENDEN KORKUN!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor ki: “İşte bu ümmet (ümmet-i İslâmiyye), sizin için uygun olan tek bir ümmettir (topluluktur), Ben de sizin Rabbinizim! Öyle ise Ben’den korkun, Ben’den sakının!” (Burada verilen mesaj gayet açıktır: Ey müslümanlar! Siz tek bir Dinin, İslâm’ın müntesiplerisiniz. O sebeple etnik yapısı ve rengi ne olursa olsun tek kardeş bir topluluksunuz. Birarada dayanışma içerisinde yaşayacaksınız. Sizden herhangi birinize yapılan düşmanlık, hepinize yapılmış sayılır. Binâenaleyh, beraberce savunup beraberce def edeceksiniz! Bu hususta, falanlardan filanlardan değil, sadece ve sadece Ben’den korkup sakınacaksınız, deniyor. Şimdi “ben müslümanım!”diyen her bir ferd, bu Âyet-i Kerime’yi ezberleyinceye kadar okusun, sonra düşünsün; acaba birlik ve beraberlik referansı, Kur’an mıdır, yoksa etnik kimliği midir, yoksa mezhebi ve meşrebi midir, yoksa siyasi fırkalar mıdır? Fırka-ı Naciyenin hangisi olduğuna kendisi karar versin, karar veremiyorsa ecrini sadece Allah’dan alan Alimlere sorsun! Mü’minûn-52/344

ÜMMET-İ MUHAMMED GİBİ OLSALARDI KEŞKE!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Ehl-i Kitab da keşke, imana gelseydi, elbette kendileri için iyi olurdu. Gerçi içlerinden iman edenler vardır, ama onların çoğu, dinden çıkmış fâsıklardır. Halbuki Ümmet-i Muhammed gibi iman etmiş kullar olarak, iyiliği yayıp, kötülüğü önleselerdi dünya ve Ahiret mutluluğuna ermiş olurlardı.” Âl-i İmrân-110/63

ÜMMET-İ MUHAMMED ÜÇ KATEGORİDE ZİKREDİLMİŞTİR BU AYETTE

Kur’an-ı Kerim’in kendilerine Peygamberinden miras kalan ümmet-i Muhammed üç kısma ayrılır: 1-Kendi nefislerine zulmedenler: Bunlar zalimler olup, büyük günâh sahipleri olan ve amel defterleri solundan verilecek ashab-ı meş’eme’dir. 2-Muktesit olanlar (orta yolu tutanlar): Bunlar, günâhları ve sevapları denk olan, küçük günah sahipleri olup (Allah-ü Teâlâ’nın affına mazhar olduklarından) amel defterleri sağından verilen ashâb-ı meymene’dir. 3-Sabikûn denilen hayırda öne geçenler: Bunlar, Allah’ın dinine sahip çıkan, dini neşretmeyi hayatının gayesi bilmiş adanmış rûh sahibi Mukarreb kullardır, büyük lütuf da bunlaradır. Fâtır-32/437

ÜMMET-İ MUHAMMED, İNSANLAR İÇİNDEN ÇIKARILAN EN HAYIRLI ÜMMETTİR!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Siz (Ümmet-i Muhammed olarak), insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz! Çünki siz, Allah’a inanan kullar olarak iyilikleri yayar, kötülükleri önlersiniz!” Âl-i İmrân-110/63

ÜMMET-İ MUHAMMED’E DAHA ÖNCEKİ ÜMMETLERE YÜKLENENDEN FAZLASI YÜKLENMEDİ

Bu Ayet-i Kerime’de Yüce Allah, Ümmet-i Muhammed’e daha önceki ümmetlere yüklediğinden daha fazla bir şey yüklemediğini beyan ediyor. Fussılet-43/480

ÜMMET-İ VAHİD, TEK ÜMMET İDİ İNSANLAR ASLINDA, SONRA ARALARINDA İHTİLAF ÇIKTI

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “İnsanlar, başlangıçta tevhid inancına sâhip tek bir ümmet iken sonradan aralarında ihtilaf çıktı. Eğer Rabbin tarafından (hak ettikleri azâbın ertelenmesine dair) önceden söylenmiş bir söz olmasaydı, ihtilâf ettikleri konudaki hüküm, çoktan verilmiş, azâp tepelerine inmiş olurdu.” Yûnus-19/209

ÜMMETİN ÜZERİNE SENİ DE BİR ŞAHİT OLARAK GETİRİP DİNLEYECEĞİZ

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Gün gelecek her ümmet içinde, üzerlerine kendilerinden (kendi peygamberleri olan) bir şâhit çıkaracağız. (Ey Resûlüm!) Seni de ümmetin üzerine bir şâhit olarak getirip dinleyeceğiz.” Nahl-89/276

ÜMMETLER YARGILANIRKEN PEYGAMBERLERİ BAŞLARINDA OLACAKTIR!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Her ümmetin bir peygamberi vardır. Peygamberleri kendilerine gelince, aralarında adâletle hükmedilir, hiçbirine zulmedilmez!” Yûnus-47/213

ÜMMETLERE KIYAMET GÜNÜ PEYGAMBERLERİ ŞAHİTLİK EDECEK

Allah-ü Teâlâ Peygamberimize: “Her ümmetten haklarında şâhitlik edecek bir şâhit (peygamber) celbettiğimizde; Seni de onların (ümmetinin) üzerine şâhit tuttuğumuz zaman, bakalım (o kâfirlerin) halleri nice olacak?” buyuruyor. Nisâ-41/84

ÜMMETLERİN DE BİR İNSAN GİBİ BELİRLENMİŞ BİR ECELİ VARDIR

Ümmetlerin, toplulukların da tıpkı fertler gibi belirlenmiş bir ecelleri vardır. Hiçbir topluluk kendi güçleriyle bu ecellerini, ne öne çekebilirler, ne de erteleyebilirler. (Tabi Allah, o ümmetlerin ecellerini takdir ederken, onların tedbirlerini hesaba katarak takdir etmiştir, o ayrı! Ama yazılan nihâî kader değişmez!) Mü’minûn-43/344

ÜMMETLERİN HANGİSİNE PEYGAMBER GELDİYSE YALANLADILAR ALLAH DA İMHA ETTİ

Allah her ümmete ard arda peygamberler göndermiş, fakat onlar bu Resûlleri yalanlamışlardır. Allah da onları birbiri ardınca imha etmiştir. Onlardan geriye sadece ibretlik hikâyeleri kalmıştır. Kendileri etmişler kendileri bulmuşlardır. İmansız keferelerin canı cehenneme! Zarara razı olanlara acınmaz! Mü’minûn-44/344

ÜMMETLERİN ÖMRÜ DAHİ SABİTTİR, NE İLERİ GİDEBİLİR, NE DE GERİ KALABİLİR!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Her ümmetin belirlenmiş bir ömür süresi vardır! Artık eceli gelince, (kişilerde olduğu gibi) onu ne bir saat ileri, ne de bir saat geri alamazlar!” Yûnus-49/213

ÜMMETTİR YERYÜZÜNDE DEBELENEN HERBİR CANLI TÜRÜ!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Hem yerde hareket eden hiçbir canlı, kanatlarıyla uçan hiçbir kuş (türü) yoktur ki, sizin gibi birer ümmet teşkil etmesin!” Evet, herbir canlı türü, ekolojik dengenin gereği olarak olmazsa olmaz varlıklardır. En’âm-38/131

ÜMMİ OLDUĞU PEYGAMBERİMİZİN BU AYETTE AÇIKÇA BİLDİRİLİYOR

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “(Habibim Ya Muhammed!) Sen, vahyimiz Sana gelmeden önce kitap okuyan, yazı yazan bir insan değildin (Ümmî idin). Eğer okur yazarlığın olsaydı, elbette bâtıla dalanlar şüpheye düşerlerdi.” Ankebût-48/401

ÜMMİ PEYGAMBERE TABİ OLURLAR

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Onlar ki yanlarındaki Tevrat ve İncil’de (ismi ve vasıfları yazılı o) ümmi Peygambere (Hz. Muhammed’e) tabi olurlar.” A’râf-167/169

ÜMMİLER HAKKINDA NE YAPSAK MÜBAHTIR! ÇARPIK ZİHNİYETİ

Ehl-i Kitap’tan öyleleri var ki, “ümmilere ne yapsak mübahdır, ondan dolayı sorumlu olmayız!”derler. Yani müşrik Arapları veya kutsal kitapları olmayanları, bâhusus okuma yazma bilmeyenleri adam yerine koymayan, onlara köle nazariyle bakan, adâleti ayaklar altına alan çarpık bir zihniyet, o zamanda da vardı. Âl-i İmrân-75/58

ÜMMİLERDEN İNSANLIĞIN MUALLİMİ PEYGAMBER GÖNDERDİ ALLAH

Allah-ü Teâlâ, Yahudilerin Ümmî (anasından nasıl doğdu ise öylece kalan, yani okuması yazması olmayan) diye aşağıladıkları Araplardan beklenen (özellikle Yahudilerin kendi ırklarından beklediği) bir peygamber gönderdi. Halbuki ümmîler, daha önce gerçekten apaçık bir sapıklık içerisinde idiler. (Allah-ü Teâlâ’nın bilginler topluluğu olan Yahudilerden değil de ümmî olan avâm Araplardan peygamber göndermesi, câlib-i dikkattir. Şahsen buradan çıkarttığım ders, şudur: Allah, kendini beğenmişleri sevmez! Yahudiler, o çağdaki ilim erbabını kendi kavimlerinde toplayan bir topluluk idi. “Beklenen peygamber, câhillerden gelecek değil ya, gelse gelse bizden gelir! Hem biz İbrahim as soyundan gelerek bir rüçhâniyet sahibiyiz...”gibi mülâhazalar içinde bir meyl-üt tefevvük içinde böbürleniyorlardı. Allah-ü Teâlâ da bu kibir ve gururun burnunu sürttü ve ümmîlerden, hem de İbrahim as’ın soyundan Efendimiz sav’i peygamberlikle şereflendirdi.) Cuma-2/552

ÜRPERİR DERİLERİ ONLARIN, KUR’AN AYETLERİ KARŞISINDA

Kur’an’ı okuyup dinlerken Rablerinden korkanların derileri, tüyleri ürperir! Sonra derileri de kalbleri de Allah’ı zikretmekle sükûnet bulur. İşte bu, Allah’ın hidâyetidir ki, onunla dilediğine doğru yolu gösterir. Zümer-23/460

ÜSTÜN GELEMEZ HİÇ KİMSE SİZE, MEĞER ALLAH YARDIM EDE SİZE!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Eğer Allah, size yardım ederse, size üstün gelecek kimse olamaz! Şayet O, sizi yardımsız bırakırsa artık size kim yardım edebilir ki? Mü’minler Allah’a tevekkül etsinler!” Âl-i İmrân-160/70

ÜSTÜN İNSANLARA ÖRNEK

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “İsmail’e, Elyesa’a, Yunus’a, Lut’a da doğru yolu gösterdik; her birini de yaşadıkları devirlerin insanlarından üstün kıldık. Onların babalarından, zürriyyetlerinden, kardeşlerinden kimini de etraflarındaki insanlardan üstün kıldık, onları seçtik, onlara doğru yolu gösterdik.” En’âm-86,87/137

ÜSTÜN KILINMA VAR MIDIR?

“Allah, verdiği nimetlerle sizi denemek için kiminizi kiminize üstün kılmıştır!” (Kimini zengin, kimini fakir, kimini zeki, kimini bön, kimini âlimin çocuğu, kimini zâlimin çocuğu kılmıştır ki, herkes kendisine verilen donanımla şükretsin, ya da sabretsin. Mal mülk O’nun, tasarruf da O’na aittir. İstediğini insan, istediğini hayvan yaptığı gibi. Şu kesindir ki O, asla zulmetmez! Allah tüm zamanlara aynı anda baktığı için insanlardan verdiği donanımları en iyi değerlendirmelerine de bakar. Üstünlüğü ona göre tayin eder. Bu bakımdan kader noktasında da bir haksızlık söz konusu değildir.) En’âm-165/149

ÜSTÜNLÜK DE BİR İMTİHANDIR, FARKINDA OLURSAN KAZANIRSIN

“Allah, insanları servet, sağlık, bilgi ve başka cihetlerle farklı yaratarak imtihana tabi tutar, kimini kimine üstün kılar. Bu sebepten buradan insanlar Ahirete farklı faziletlerle giderler. Fazilet mertebesine göre de Ahirette farklı olurlar. Meselâ cennette en tepede Hz. Muhammed sav olduğu gibi, cehennemde en dipte İbn-i Selûl olur. Diyebiliriz ki ne kadar insan varsa Ahirette de o kadar mertebe vardır.” İsrâ-21/283

ÜŞÜŞTÜLER, PEYGAMBERİMİZİN ETRAFINDA NEREDE İSE KEÇE GİBİ BİRBİRİNE GEÇERCESİNE!

Şu da kesindir ki, Abdullah (Allah’ın kulu, Peygamber), O’na (Allah’a) ibâdet etmek üzere namaza kalkınca, okumakta olduğu Kur’an’ı dinleyen cinler, nerede ise O’nun etrafında keçe gibi birbirlerine geçeceklerdi. (Yani o şekilde üşüştüler.) Cin-19/572

ÜZEYİR ALLAH’IN OĞLUDUR DEDİLER YAHUDİLER

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Yahudiler: ‘Üzeyir Allah’ın oğludur’ dediler. Bu, onların ağızlarında geveledikleri sözlerden ibârettir. Onlar, sözlerini daha önce geçmiş kâfirlerin sözlerine benzetiyorlar. Hay Allah kahredesiler! Nasıl da Hakdan batıla döndürülüyorlar?” Tövbe-30/190

ÜZMESİN SENİ İNKARCILARIN İNKARI, HABİBİM YA MUHAMMED! ONLARI BANA BIRAK!

Allah-ü Teaâlâ buyuruyor: “(Habibim Ya Muhammed!) Her kim ki, dini inkâr ederse, artık onun inkârı seni üzmesin! Sonunda onlar, huzuruma dönecekler. O zaman Biz de, onlara yaptıklarını bir bir bildirip, neye müstehak oldularsa onu, yaptıklarına karşılık olarak vereceğiz! Hem Allah, kalblerde geçen en ince ayrıntıları dahi bilir.” Lokman-23/412

ÜZÜLME İMAN ETMİYORLAR DİYE!

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “(Habibim Ya Muhammed!) Onların (kâfirlerin) iman etmemelerinden ötürü üzülme!” Hicr-88/265

ÜZÜLME SEN ONLARIN LAKIRDILARINA YA MUHAMMED, BİZ ONLARIN NE YAPTIKLARINI BİLİRİZ

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “(Habibim Ya Muhammed!) Onların lâflarına, lâkırdılarına üzülme Sen! Onların gizlediklerini de açıkladıklarını da Biz, gayet iyi biliriz, Sen hiç tasalanma!” Yâ Sîn-76/444

ÜZÜM BAHÇELERİ

Allah-ü Teâlâ buyuruyor: “Biz, gökten indirdiğimiz su ile, üzüm bahçeleri yetiştiririz!” En’âm-99/139

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KADIN DÖVMEK VAR MIDIR İSLAM DİNİNDE?

                                                 KADIN DÖVMEK VAR MIDIR İSLAM DİNİNDE?                 İslam düşmanları güzel dinimize çamur atmak için bazı ayetleri dillerine dolayarak guya İslamiyetin kaba ve acımasız ve erkekleri kayırıcı bir din olduğundan bahsederler. Bu ayetlerin sayısı, iki elin parmağını geçmez. Aslında ayetler tabi ki yerli yerinde en doğru ve en isabetli olandır. Fakat kıt akıllarıyla anlayamıyorlar veya anladıkları halde şeytanlıklarından bile bile eleştiriyorlar. Kadınların zaaf damarlarından istifade ile onları kışkırtıyorlar. Bu çamur atma işinde serrişte ettikleri ayetlerden birisi de Nisa Suresi’nin 34. ayetidir. Haksız olduklarını Allah’ın izni ile gay...

PARMAK İZLERİNİN HATIRLATTIKLARI

                                                 PARMAK İZLERİNİN HATIRLATTIKLARI                 Kıyame Sûresi 3. ve 4. Âyetlerinin meallerini okuyalım! Bu âyetlerde Allah-ü Teâlâ buyuruyor ki: “İnsan kendisinin kemiklerini aslâ bir araya getiremeyeceğimizi mi sanıyor? Evet! (Bir araya getiririz!) (Biz) onun parmak uçlarını (parmak izlerine varıncaya kadar) düzenlemeye (dünyadaki eski haline getirmeye) gücü yeteniz.”                 Parmak uçları denmesi, câlib-i dikkattir. Niçin? Parmak uçlarında ne var ki? Evet! Parmak uçlarında parmak izleri var! Bu âyetin nazil olduğu dönemde de parmak izlerinin va...

NUH TUFANI TÜM DÜNYAYI KAPSADI MI?

              Hûd Sûresi’nin 25. Ayetinden 48. Ayetine kadar Hz. Nûh’dan, gemisinden ve tufandan bahsedilir. Başka sûrelerdeki ayetlerle beraber bu sûredeki ayetlere toplu bakınca Nûh Tufanı’nın tüm dünyada olduğunu anlarız. Şöyle ki:             -Nûh as kavmi içinde 950 sene kalıyor. Hûd-40. Ayette belirtildiği üzerine Hz. Nûh’a pek az kişi iman etmişti. Bir oğlu ile diğer zevcesi bile iman etmemişti. Kavminin arasında bu kadar uzun yıllar kalmasına rağmen Hz. Nûh’a Hz. İbrahim ve Hz. Lût gibi başka insanların bulunduğu beldelere hicret etmesi emredilmemişti. Buradan anlaşılıyor ki insanlık henüz çoğalıp yayılmamıştı. Binaenaleyh Nûh Tufanı’nın başka masum insanların korunması amacıyla yerel olmasını mucip bir sebep gözükmüyor.             -İsrâ Sûresi’nin 3. Ayet meali: “(Ey) Nûh ile beraber (gemide) taşıdığımız k...